KCK'den AKP faşizmine karşı 'ortak cephe' çaðrısı

KCK'den AKP faşizmine karşı 'ortak cephe' çaðrısı

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, “Kürt halkına karşı geliştirilen bu savaş aynı zamanda Türkiye’de muhalif tüm kesimleri de kapsayarak tekçi, ırkçı, faşist bir düzen yaratmaya doðru gitmektedir” diyerek, işçi ve emekçiler, demokratlar, sosyalistler, aleviler, Kürtler, samimi Müslümanlar ve ezilen tüm diðer kesimleri “ortak cephede” buluşmaya çaðırdı.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı yaptıðı yazılı açıklamada, “silah bırakma”, “teslim ol” çaðrıları ve aralıksız süren gözaltı ve tutuklama furyasını deðerlendirirken, Öcalan üzerindeki tecrit, Kürt isyan liderlerinden Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilişlerinin yıldönümü, PKK militanı Zeynep Kınacı’nın kaybedişinin yıldönümü, Roboskililerin adalet için verdiði mücadele, KESK’e operasyon ile Kürt askerlerin şüpheli ölümleri konusunda da deðerlendirmelerde bulundu.

ÝSYAN LÝDERLERÝNE SAHÝP ÇIKMAKLA ÖCALAN ÖZGÜRLEŞTÝRÝLEBÝLÝR

KCK’nin açıklaması şöyle: “29 Haziran tarihi, Kürt özgürlük mücadelesinde önemli bir tarihtir. Ýki halkın ortak emeðiyle harcı oluşturulan Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra büyük haksızlıða uðrayan Kürt halkının inkar ve ret zihniyetine karşı ilk isyan önderi Şêx Saîd ve 46 arkadaşını idam edilişinin 87. yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Onların başlattıðı haklı özgürlük davasını başarıya taşırarak anılarını yaşatacaðımızın sözünü bir kez daha yineliyoruz.

Cumhuriyet dönemi boyunca haksızlıða karşı gelişen tüm Kürt isyanlarının liderlerini idam ederek Kürt halkını köleleştirmek ve Türkleştirmek isteyen TC Devleti, 29 Haziran 1999’da Önder Apo’ya idam cezasını vererek aynı geleneði sürdüreceðini ortaya koymuştur. Ancak ulusal ve uluslararası koşullar ile halkımızın mücadele dinamikleri Türk devletinin bu amacının gerçekleşmesini önlemiştir. Fakat bugünkü AKP hükümetinin başı, her fırsatta o dönemin hükümetini eleştirerek Ýmralı sistemini zamana yaydırılmış bir idam biçiminde uygulamaktadır. Bugün AKP denetiminde uygulanan Ýmralı Sistemi, zamana yaydırılmış bir eritme, çürütme ve yok etme sistemidir. Kürt halkı geleceðini yaratmak ve özgürlüðünü kazanmak için öncelikle liderlerine sahip çıkmayı bilecek bir düzeye gelmiş bulunmaktadır. Çünkü Kürdistan halkının özgürlüðü, ancak geçmiş isyan liderlerine sahip çıkmak ve bugünkü isyan lideri Önder Apo’yu özgürleştirmekle mümkün olacaktır.

KÜRT KADINI ZÝLAN ŞAHSINDA TARÝHE DAMGASINI VURDU

30 Haziran tarihi, kahraman Kürt kızı Şehit Zîlan şahsında Kürt kadınının özgürlük mücadelesine damgasını vurduðu tarihtir. TC’nin inkar, yok etme ve tüm Kürt liderlerini idam eden sömürgeci politikalarına karşı Apocu hareketin çıkışı fedai bir çıkıştır. Bu anlamda ilk fedai Önder Apo’dur. Mücadele pratiði boyunca özgürlük mücadelesine fedai ruh hakim olmuştur. Özgürlük Hareketi’nin Amed Zindanı koşullarında Şehit Mazlum Doðanlardan başlayan ve Agitlerin şahsında Kürdistan zirvelerinde gelişen birçok fedai eylemliliði olsa da, bu fedai ruh 30 Haziran 1996’da Zîlan yoldaşın Dersim’de gerçekleştirdiði fedai eylemle yeni bir aşamaya taşınmıştır. Mücadele sürecinde yeni bir taktik çıkışın adımı olan bu fedai eylem, aynı zamanda Kürt kadınının özgürleşmedeki düzeyini ve mücadele ruhunu da ortaya koymuştur. Bu büyük eylemin sahibi, deðerli militan, fedai Zîlan yoldaşın şahsında başta ardılları Sema ve Gulanlar olmak üzere tüm fedai şehitleri anıyor, onların anısına baðlılıðın gereði olarak onların fedai çizgisinden şaşmadan özgürlük mücadelesini yükselteceðimizin sözünü bir kez daha veriyoruz.

TÜRKÝYE TEKÇÝ, IRKÇI VE FAŞÝT BÝR DÜZENE DOÐRU GÝDÝYOR

KESK’in yöneticilerine karşı geliştirilen son operasyon Türk devletinin Kürdistan’da geliştirmekte olduðu şiddet ve siyasal soykırım düzeyini bir kez daha gözler önüne sermiştir. 55 KESK yöneticisinin gözaltına alınması 28 kişinin tutuklanması, AKP rejimine muhalif tüm demokratik emekçi kesimlere bir gözdaðı verme ve bastırma rolünü oynarken, esas olarak kimlikli duruşa sahip olan tüm Kürtlere karşı başlatılan savaşı tırmandırarak sonuç almayı hedeflemektedir. Kürt siyaseti, Kürt gençliði ve çocukları, Kürt kadınları, Kürt sivil toplum kuruluşları, Kürt yerel yönetimleri, Kürt hukukçuları, Kürt basın ve kültürel çevreleri ile Kürt emekçi ve sendikal çevrelerine karşı geliştirilen bu sömürgeci savaşın amacı Kürt halkını güçsüz kılmak, sindirmek ve teslim almaktır. Kürt avına dönüşmüş, tamamen ırkçı-sömürgeci bir uygulamadır. Kimlikli ve onurlu duruşa sahip, bütün alanlarda örgütlü bulunan Kürt halkına karşı geliştirilen bu savaş aynı zamanda Türkiye’de muhalif tüm kesimleri de kapsayarak tekçi, ırkçı, faşist bir düzen yaratmaya doðru gitmektedir.

“TESLÝM OL” ÇAÐRISI ÝLE SAVAŞ DURMAZ!

Kürdistan’da başlatılan savaşı durdurmak, devlet terörüne karşı kendini koruma hakkını kullananlara “teslim ol” çaðrısı yapmak deðil, ancak Kürt halkına karşı başlatılan bu savaşı ve siyasal soykırımı durdurmakla mümkün olabilir. Bu yönlü çaba sahibi olduðunu iddia edenler, önce tüm Kürt beyin güçlerine ve örgütlü yapılarına karşı KCK adı altında sürdürülen bu faşizan-ırkçı sürek avını durdurarak işe başlamalıdır. Bunu yapmadan, direnen güçlere silah bırakma adı altında teslim ol çaðrısını yapmak, sadece ve sadece AKP devletinin geliştirdiði psikolojik savaşa hizmet etmiş olacaktır. Nitekim bilinçli veya bilinçsiz bir biçimde bazı çevreler bu doðrultuya girerek AKP-Gülen Koalisyonu’nun Kürdistan’da geliştirdiði sindirme ve teslim alma operasyonunun birer parçası olmaktan kurtulamamışlardır.

TOPLUM BOŞ BEKLENTÝLERE KOYULMAMALI

Yoðun bir psikolojik harp propagandası ve Kürt halkının direncini kırmaya dönük çeşitli taktikler eşliðinde sahte çözüm umutları yaratılırken Kürt toplumunu güçsüz kılma, kolunu kanadını kırma saldırılarına hız verilmektedir. Bu ortamda şiddet ve devlet terörüyle direnen özgürlük dinamiklerini tasfiye etme ve Kürt halkını teslim almada karar kılmış bulunan özel savaş koordinatörlüðünden merhamet dilemek, kendini avutmak ve toplumu boş beklentilere sokmaktan başka bir anlama gelmemektedir. Bütün bunlar en iyi niyetle de yapılmış olsa sömürgeci devletin bütün bunları kendi stratejisini güçlendirmede kullanacaðı açıktır.

Büyük bir emek ve çabayla özgür bir yaşam ve onurlu bir barışa ulaşmak için her şeyini ortaya koyan mazlum Kürt halkına ters düşmek istemeyen herkes bu gerçeði büyük bir dikkatle göz önünde bulundurmak zorundadır. Özellikle “KCK Operasyonları” adı altında Kürt halkını güçsüzleştirmeye dönük yeni bir konsept geliştiren AKP-Gülen Koalisyonu’nun en temel amacının Kürt siyasetini parçalamak, bölmek ve bazılarını teslim almak olduðunu unutmadan bütünlüklü bir duruşu saðlamak her yurtsever ve demokratın temel görevi durumundadır.

ROBOSKÝ AKP DEVLETÝNÝN GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA ÇIKARAN EN ÝYÝ TABLO

Ben insanım diyen hiçbir Kürdistanlı ve vicdanlı hiçbir demokrat AKP devletinin Roboskî’de sergiledikleri karşısında sessiz kalamaz. Dün Roboskî şehitlerini anmak ve katliamı protesto etmek isteyen Roboskî halkına ve orada bulunan demokratik çevrelerin temsilcilerine karşı gerçekleşen saldırı, AKP devletinin gerçek yüzünü açıða çıkaran en iyi tablodur. Yapılan bu haksızlıða ve zulme karşı direnmek kadar daha insani ve daha kutsal bir şey olamaz.

HAKAN KOÇER ÝSÝMLÝ KÜRT ASKER KATLEDÝLMÝŞTÝR

Kürt gençlerini katlederek sonuca gitmek isteyen katliamcı-ırkçı devlet zihniyeti askere aldıðı Kürt gençlerini de çeşitli biçimlerde öldürmektedir. Gever’de yaşanan en son örnek, Türk devletinin Kürt gençlerini nasıl katlettiðini açıkça ortaya koymaktadır. Türk devleti, 27 Haziran günü Gever’de Hakan Koçer adında bir Kürt gencinin çatışmada vurulduðunu açıklamıştır. Ancak dün HPG açıklamasında da ifade edildiði gibi, gerilla güçlerimizle Türk ordusu arasında öyle bir çatışma yaşanmamıştır. Açık ki kimlikli duruşundan dolayı bu gencimiz katledilmiştir. Durumu fark eden ailesinin haklı ve onurlu tavrı takdire şayandır. Bu gencimizin tüm aile çevresine başsaðlıðı diliyor, haklı duruşlarının yanında olduðumuzu belirtmek istiyoruz.

DAHA FAZLA DAYANIŞMA, BÝRLÝK VE DÝRENÝŞTEN BAŞKA YOL YOK

Bu tarihi aşamada Ýmralı Ýşkence Sistemi ve siyasi soykırım saldırıları ile sonuç almak isteyen AKP’nin sömürgeci zihniyetine karşı tüm halkımızın ve Türkiye’nin emekçi-demokratik kesimlerinin daha fazla dayanışmak, birlik ruhuyla mücadele etmek ve direnerek kazanmaktan başka yolu yoktur. Bugün Türkiye emekçi sınıfının ezilen diðer tüm kesimlerle dayanışma içinde mücadeleyi yükseltme koşulları daha fazla gelişmiş bulunmaktadır. Ýşçi ve emekçi kesimlerin, demokratların, sosyalist çevrelerin, Alevilerin, Kürtlerin, samimi Müslümanların ve ezilen diðer tüm kesimlerin AKP faşizmine karşı ortak cephede birleşerek mücadele etmesinin zamanı gelmiştir. Bu temelde tüm bu kesimleri sömürüye, zulme ve her türlü faşizan baskılara karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye çaðırıyoruz."