KCK: AKP tecrit ve psikolojik savaş yürüterek ateşkesi de, çatışmasızlığı da tümden bitirdi

KCK: AKP Hükümeti bu iki buçuk yıl içinde hiçbir zaman ateşkese uymadığı gibi, ateşkesi ve çatışmasızlığı sağlatan Önder Apo üzerinde ağır bir tecrit ve psikolojik savaş yürüterek ateşkesi de, çatışmasızlığı da tümden bitirmiş durumdadır.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Kürt sorununun demokratik çözümü için 25 yılıdır büyük çaba gösteren, 2013 yılında demokratik çözüm manifestosunu ortaya koyarak iki buçuk yıldır ateşkes ve çatışmasızlığı sağlatan Önderlik üç buçuk aydan fazladır tecrit altında tutulmaktadır. AKP Hükümeti bu iki buçuk yıl içinde hiçbir zaman ateşkese uymadığı gibi, ateşkesi ve çatışmasızlığı sağlatan Önder Apo üzerinde ağır bir tecrit ve psikolojik savaş yürüterek ateşkesi de, çatışmasızlığı da tümden bitirmiş durumdadır.

Kürt sorununun çözümü için diyalog sürecini başlatan, çözüme fırsat tanımak için ateşkesi sağlatan Önderliğimiz ve baş müzakereci üzerinde ağır tecrit ve psikolojik baskı yürütülüyorsa kim bu durumda ateşkesin varlığından söz edebilir? AKP zaten çoktandır ateşkesi bitirmişti. Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe mutabakatını reddetmesiyle ateşkesin hiçbir anlamı kalmamıştı. Üç buçuk aylık tecritle birlikte çatışmasızlık konumu da tümden ortadan kaldırılmıştır. AKP'nin politikaları, başta Erdoğan olmak üzere AKP’li yetkililerin konuşmaları ve uygulanan ağır tecrit koşullarında ateşkesin varlığından söz etmek Kürt halkıyla ve Özgürlük Hareketiyle alay etmektir. Bu koşullarda ateşkesin varlığından söz etmek Önder Apo’ya saygısızlık ve Önder Apo'nun İmralı’da çürütülmesine göz yummaktır” dedi. KCK, zamanın gerillaya silah bırak çağrısı yapma zamanı olmadığını; Kürt sorununun çözümü için müzakere yapma ve ciddi adımlar atma zamanı olduğunu kaydetti.

‘ÇÖZÜM İÇİN DEFALARCA FIRSAT TANINDI’

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, “Kürt Özgürlük Hareketi defalarca ateşkes ilan ederek Türk devletine Kürt sorununun çözümü için fırsat tanımıştır. Bu ateşkeslerin çoğunluğu ise AKP Hükümeti zamanında yapılmıştır. Ancak AKP Hükümeti tanınan bu fırsatları sadece seçim ve referandum kazanmak için değerlendirmiştir. 2011 yılında Oslo görüşmeleri sonrası Önder Apo bir çözüm belgesi hazırlamış, hükümete sunmuştur. Önder Apo bu çözüm belgesini sunmasından sonra Meclisin devreye girmesini istemiştir. Ancak Tayyip Erdoğan 12 Haziran 2011 seçimleri sonrası demokratik özerklik çözümü için adım atacağına, Sri Lanka modeli denen kuşatma, bastırma ve tasfiye amaçlı saldırı konseptini devreye koymuştur. Binden fazla asker ve yüzlerce gerillanın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan şiddetli bir savaş yaşanmıştır. Bu savaş sonrasında Türk devleti karakollarından çıkamaz hale gelmiş; Rojava Devrimiyle birlikte Türkiye sadece içeride değil, dışarıda da politik olarak çok zor duruma düşmüş; cezaevlerindeki direnişlerle hükümet sarsılmış, yıkılmanın eşiğine gelmiştir. Öyle ki, AKP Hükümeti ayakta kalmak için o zamanın Mısır Devlet Başkanı Mursi’yi ve Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanını 2012 sonbaharındaki AKP kongresine çağırarak kendisini ayakta tutmaya çalışmıştır.

Önder Apo bu süreçte AKP Hükümetinin savaştan sonuç alamayacağını anladığını düşünerek kendisine ateşkes için yapılan başvuruya olumlu yaklaşmıştır. AKP Hükümeti ateşkes olur, gerillayı geri çekme iradesi ortaya konulur ve gerillalar çekilmeye başlarsa kendilerinin de Kürt sorununun çözümü için anayasa ve yasalarda değişiklikler yapacağını belirtmiş ve bu yönlü bir taahhüt altına girmiştir. Önder Apo bu çerçevede 2013 Newroz’unda Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünü içeren bir manifestoyu milyonların şahitliğinde HDP Heyetinin ağzından halkımıza ve kamuoyuna sunmuştur. Özgürlük Hareketi de bu manifestoya karşılık olarak 2012 yılı sonunda fiili olarak uyguladığı ateşkesi resmileştirmiştir” diye belirtti.

KCK açıklamasında devamla şu hususlara dikkat çekildi:

“Özgürlük Hareketimiz ikinci adım olarak 8 Mayıs’tan itibaren gerilla güçlerini Türkiye sınırları dışına çıkarmaya başlamıştır. Gerilla güçleri grup grup Medya Savunma Alanlarına çekilerken, AKP taahhüt ettiği anayasal ve yasal adımları atmadığı gibi, Bülent Arınç’ın ağzından “Cehenneme kadar yolları var” diyerek çözüm niyetlerinin olmadıklarını ortaya koymuşlardır. Çok önemli bir adım olan gerillanın sınır dışına çekilmesine bile bir değer vermemişlerdir. Sadece politik olarak sıkıştıkları dönemde rahatlamak için ateşkes istedikleri anlaşılmıştır. Bu nedenle gerillanın geri çekilmesi durdurularak AKP Hükümetine ciddi olması, sorumlu davranması ve adım atması mesajı verilmiştir. Amacı sadece yakın zamandaki seçimi kazanmak olduğundan ateşkesi kendileri için yeterli görmüşler ve hiçbir adım atmayarak yılları harcamışlardır.

DOLMABAHÇE MUTABAKATI KAMUOYUNA SUNULDU

Önder Apo AKP Hükümetinin çözümsüzlük politikasının yeniden çatışmaları getireceğini görerek halklarımıza duyduğu sorumluluğun gereği AKP Hükümetine bir fırsat daha tanımak için 2014 yılının sonunda demokratik çözüm için müzakere taslağını Hükümete ve Hareketimize sunmuştur. AKP Hükümeti bu müzakere taslağını da oyalama yaparak yol haritasının pratikleşeceği takvimi aşındırıp boşa çıkarmaya çalışmıştır. Hareketimizin bu tutumu kabul etmeyeceğini ortaya koyması üzerine Önder Apo ile devlet yetkilileri ve Hükümetle yapılan görüşmeler sonucu 28 Şubat’ta Dolmabahçe mutabakatı kamuoyuna sunulmuştur. Yıllarca yürütülen görüşmeler ilk defa kamuoyu önünde bir mutabakata dönüşmüştür. Böylece müzakerenin yapılacağı bir çerçeve oluşmuştur.

ERDOĞAN ‘DOLMABAHÇE MUTABAKATI YOK’ DİYEREK ZİHNİYETİNİ GÖSTERDİ

Dolmabahçe mutabakatıyla Türkiye halkları ve Kürt halkının demokratikleşme, Kürt sorununun çözümü ve kalıcı barış için umudu artmışken Tayyip Erdoğan “Taraf da yok, masa da yok, müzakere de yok, Kürt sorunu da yok” diyerek Kürt sorununda bir çözüm politikası olmadığını ortaya koyup gerçek yüzlerini gözler önüne sermiştir. Tayyip Erdoğan iç ve dış tehlikeleri öne sürerek daha otoriter bir rejim yaratmak isterken, Önder Apo Dolmabahçe mutabakatıyla Türkiye'nin önüne demokratikleşme ve Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'nin temel sorunlarını çözme seçeneğini koymuştur. 7 Haziran seçimlerinde halk Tayyip Erdoğan ve AKP'nin politikalarını reddederek Önder Apo'nun, Hareketimizin Türkiye halklarının önüne koyduğu demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü seçeneğini onaylamıştır.

Ancak AKP Hükümeti seçim sonuçlarını doğru okuması ve gereklerini yerine getirme yaklaşımı içinde olması gerekirken, eski paradigma ve politikalar üzerinde yürümeye devam etmektedir. Türkiye halkları kesinlikle Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünü dayatmaktadır. Partiler ve Hükümetlerden derhal bu konuda adım atılmasını istemektedir. Seçim sonuçlarının en temel mesajı bunlardır. AKP Hükümeti sanki seçim olmamış gibi hala eski politikayı sürdürmekte ve Kürt sorununun çözümünü gündemine almamaktadır. Nitekim Tayyip Erdoğan bir daha Dolmabahçe mutabakatı yok diyerek zihniyetini ve politikalarını ortaya koymuştur.

‘SİLAHSIZLANMA VE SINIR DIŞINA ÇEKİLME ÇAĞRILARI GÜNDEM SAPTIRMADIR’

AKP Hükümeti ve Tayyip Erdoğan daha önceleri de olduğu gibi çözüm politikalarının üstünü örtmek için yeniden gerillanın silahsızlanması ve sınır dışına çekilmesini gündeme getirmiştir. Bu, açıktan açığa seçim sonuçlarını yok saymak ve Kürt sorununda çözümsüzlük politikalarının üstünü örtmek ve gündem saptırmak için yapılmaktadır. Gündem, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü olması gerekirken gerillaların silahlarının bırakılmasını istemek Kürt sorunundan ve Kürt sorununun çözümü için yürütülen kırk yıllık direnişten hiçbir şey anlamamak demektir. Onlarca yıldır Kürt sorununu çözmeyi değil de bastırma ve tasfiye etmeyi hedefleyen çözümsüzlük politikalarında ısrar etmektir. Bu politikaların çatışmaları derinleştirmekten başka bir sonuç vermediğini kamuoyu acı deneyleri yaşayarak çok iyi öğrenmiştir.”

‘ZAMAN CİDDİ ADIMLAR ATMA ZAMANIDIR’

“Zaman gerillaya silah bırak çağrısı yapma zamanı değildir; zaman, Kürt sorununun çözümü için müzakere yapma ve ciddi adımlar atma zamanıdır” denilen açıklamada, “Bunun dışında Kürt sorununu çözecek başka bir yol ve yöntem yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür sorunlar sonucu ortaya çıkan çatışmaları AKP Hükümetinin yaklaşımıyla sonlandıran ve sorunları çözen bir örnek bulmak mümkün değildir. Ancak AKP’nin gösterdiği tutumların çatışmaları derinleştiren ve süreklileştiren bir nitelikte olduğu dünya deneylerinde de açıkça görülmektedir. Çünkü AKP'nin politikaları ve yaklaşımı sorunları çözmeyi değil, teslimiyeti dayatmaktadır. AKP bu politikaları ve dayatmalarıyla Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamını kültürel soykırımcı sömürgeci politikaların, asker ve polisin insafına bırakılmasını istemektedir. Bunun da kabul görmeyeceği açıktır. Kabul edilmeyecek dayatmalarda bulunmak, çözümsüzlük ve çatışmaların derinleşmesinden başka bir sonuç vermeyecektir” ifadelerine yer verildi.

‘AKP TECRİT VE PSİKOLOJİK SAVAŞ YÜRÜTEREK ATEŞKESİ DE ÇATIŞMASIZLIĞI DA BİTİRDİ’

KCK açıklaması şu ifadelerle son buldu:

“AKP gerilla silah bıraksın dayatmalarıyla teslim olma ya da çatışma seçenekleri dışında başka bir yol olmadığını ortaya koymaktadır. Seçimlerde halkın derhal demokratik çözümün gerçekleşmesini isteme iradesi karşısında bu dayatmada bulunmak başka bir anlama gelmemektedir. Çözümsüzlük ve teslimiyet kabul edilmeyeceğine göre, Kürt halkının önüne direnmekten başka bir yol bırakılmamaktadır.

Kürt sorununun demokratik çözümü için 25 yılıdır büyük çaba gösteren, 2013 yılında demokratik çözüm manifestosunu ortaya koyarak iki buçuk yıldır ateşkes ve çatışmasızlığı sağlatan Önderlik üç buçuk aydan fazladır tecrit altında tutulmaktadır. AKP Hükümeti bu iki buçuk yıl içinde hiçbir zaman ateşkese uymadığı gibi, ateşkesi ve çatışmasızlığı sağlatan Önder Apo üzerinde ağır bir tecrit ve psikolojik savaş yürüterek ateşkesi de, çatışmasızlığı da tümden bitirmiş durumdadır.

Kürt sorununun çözümü için diyalog sürecini başlatan, çözüme fırsat tanımak için ateşkesi sağlatan Önderliğimiz ve baş müzakereci üzerinde ağır tecrit ve psikolojik baskı yürütülüyorsa kim bu durumda ateşkesin varlığından söz edebilir? AKP zaten çoktandır ateşkesi bitirmişti. Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe mutabakatını reddetmesiyle ateşkesin hiçbir anlamı kalmamıştı. Üç buçuk aylık tecritle birlikte çatışmasızlık konumu da tümden ortadan kaldırılmıştır. AKP'nin politikaları, başta Erdoğan olmak üzere AKP’li yetkililerin konuşmaları ve uygulanan ağır tecrit koşullarında ateşkesin varlığından söz etmek Kürt halkıyla ve Özgürlük Hareketiyle alay etmektir. Bu koşullarda ateşkesin varlığından söz etmek Önder Apo’ya saygısızlık ve Önder Apo'nun İmralı’da çürütülmesine göz yummaktır.

AKP Hükümeti en başta da Önder Apo'ya karşı savaş açmıştır. 2013 Newroz’unda demokratik çözüm manifestosu yayınlayan ve ateşkesi sağlatan Önderliğimizin üzerinde tecrit ve baskı politikaları uygulanırken ateşkesin varlığından söz etmek, İmralı’da uygulanan politikalara ve uygulamalara göz yummak anlamına gelmektedir. Hiç kimse de bu tutumu halkımızdan, bizlerden ve demokratik güçlerden beklememelidir.

Önderliğimiz ağır tecrit altındayken ve 7 Haziran seçim sonuçlarına rağmen Kürt sorununda çözüm için adım atmamakta direnilirken gerillanın durumunun ne olacağını tartışmak gündem saptırmaktan başka bir anlamama gelmemektedir. Türkiye'nin demokrasi güçleri ve Kürt halkı bu gündem saptırmaya karşı durmalı, esas gündem olan demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünü sağlatmak için örgütlenmesini, toplumsal tabanını ve mücadelesini geliştirmelidir. Demokrasi güçleri ve Kürt halkı gündem saptırmaya karşı kendi gündemlerini ortaya koymalı ve bu temelde Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünü sağlatmalıdır.”