KCK, 19. yıldönümünde Sivas Katliamı'nı kınadı

KCK, 19. yıldönümünde Sivas Katliamı'nı kınadı

KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı, 1993 yılında gerçekleşen Sivas katliamının 19. yıldönümü dolayısıyla yayınladıðı mesajda, katliamı bir kez daha kınarken, bugünkü AKP zulmüne de dikkat çekti. KCK, “Bu cani zihniyete karşı tüm ezilenlerin, Alevilerin, samimi Müslüman çevrelerin, yurtsever-demokrat ve sosyalist kesimler ile Kürtler ve tüm diðer ezilen halkların ortak mücadelesi, bugün Sivas Katliamı’nı savunan ve onu koruyan zihniyeti tarihin karanlıðına gömecek enerjiyi ortaya çıkaracaktır” dedi.

KCK’nin Sivas katliamına ilişkin mesajı şöyle: “35 Alevi aydın ve sanatçının 1993 yılında Sivas Madımak Oteli’nde diri diri yakılarak katledilişlerinin 19. yıldönümünde bu katliamı gerçekleştiren karanlık güçleri bir kez daha şiddetle kınıyor, demokrasi şehitlerinin anıları önünde saygıyla eðiliyoruz.

Tarihi boyunca, yoðun asimilasyon ve soykırım politikalarıyla karşı karşıya kalmış olan Alevilik, kendisini önemli oranda koruyarak, kültürünü ve öz benliðini bugünlere taşımıştır. Her daim muhalif yanını korumuş, haksıza karşı haklıyı savunmuş, benliðini kaybetmeden kültürünü ve inançlarını bugünlere özenle taşımış olan Alevi halkımız, Türkiye'de siyasal çelişkilerin derinleştiði, toplumsal arayışların yükseldiði, sol-demokratik bir muhalefetin gelişim yaşadıðı ‘70'li yıllarda ve sonrasında da hedef alınmış ve katliamlardan geçirilmiştir. Çorum, Maraş, Sivas, Gazi ve daha nice katliamlar böylesi bir sürece damgasını vuran olaylar haline gelmişlerdir.

Sivas Katliamı, 1990’lı yıllarda yükselen Kürt Özgürlük Hareketi ile yakınlaşma saðlamakta olan Alevi halkı ile ilerici-demokratik çevreleri korkutma ve sindirme amaçlı yapılmış bir saldırıdır. Türk devletinin Kürdistan’daki kirli savaşının yükselişi yaşadıðı bir dönemde, Sivas’ta yapılan bu katliamla yurtsever-demokratik Alevilerin önü kesilmek istenmiş, mezhep çatışması yaratmaya çalışılarak toplumu kamplaştırıp, direniş ve örgütlenme gücünü parçalamak hedeflenmiştir. Bu vahşi katliamın üzerinden 19 yıl geçmiş olmasına raðmen, tek suçları kültürlerini ve benliklerini korumak olan 35 can’ın güpegündüz herkesin gözleri önünde katledilişleri, halklarımızın ve insanlıðın hafızasındaki canlılıðını korumaktadır.

Devletin kontrgerillası ile kimi Türkçü-Ýslamcı çevreler tarafından tertiplendiði açıða çıkan bu katliamın üzerinden uzun yıllar geçmesine raðmen, gerçek faillerinden hesap sorulmamış olması, geçen yıllar içinde Türk devletinin zihniyetinde hiçbir deðişim yaşanmadıðının en açık göstergelerinden birisidir. Sömürgeci Türk devleti tarafından hesap sorulmadıðı gibi Sivas Katliamı şehitlerinin anısı uðruna büyük çabalar sergileyen, yürüttüðü mücadeleyle sömürgeci gericilikten hesap sormayı yaşamının temel gayesi haline getiren büyük devrimci Alîşêr Koçgîrî yoldaş çeşitli biçimlerde hedeflenmiştir. Katliamı gizleme adına akla gelmedik yalana dayalı senaryolarla kendisi de tanınan bir Alevi olan Alîşêr arkadaşımıza bu olayı yükleme sahtekarlıðını bile sergilemişlerdir. Herkes biliyor ki gerçek anlamda Sivas Katliamı’nın hesabını soran Alîşêr arkadaş olmasına raðmen bu tür yalanlara başvurarak “Aleviler Alevileri vurmuştur” demeye getirme suretiyle gizleme adına gerçek katliamcı yüzlerini açıða vurmuşlardır. Dürüst, samimi tüm inanan Alevilerin Alîşêrlerin hesap sorucu çizgisinde birleşerek güç kazanacaðı kesindir. O, mücadelesi ve direnişiyle herkese izlenmesi gereken yolu göstermiştir.

TARÝHÝN KARANLIÐINA GÖMÜLECEKLER

Açık ki, iktidarları uðruna gerektiðinde Ýslam’ı kendi basit siyasi çıkarları doðrultusunda kullanarak bu vahşi katliamı gerçekleştiren zihniyet bugün hala iktidarda bulunmaktadır. AKP hükümeti, çeşitli yöntemlerle bu katliamlar geleneðinin bir devam ettiricisi konumundadır. Günümüzde de birçok yerde bir yandan Alevi halkımızın ikamet ettikleri evler işaretlenmekte ve geçmişteki gibi olası katliam sinyalleri verilmekteyken, diðer yandan ise yapılan sahte Alevi açılımlarıyla ve Alevi toplumunun içindeki kimi işbirlikçiler aracılıðıyla özünden uzaklaştırılmak istenmektedir. Bu nedenle de, üzerinden geçen zamana raðmen hala bu katliamı gerçekleştirenler açıða çıkarılmış ve onlardan hesap sorulmuş deðildir.

Bırakın silahlı eylemlerle baðlantılarını, düşüncelerini açıklamak dışında hiçbir suçu olmayan Kürt siyasetçiler, yerel yöneticiler, akademisyenler, sendikacılar, hukukçular, gazeteciler, kültürel çevreler ve öðrenciler için görülmedik tempoda seri işleyen ve ülke cezaevlerini birer toplama kampına çeviren Türk yargı kurumları, kirli savaş suçlarını ve suçlularını açıða çıkartmada gayret sahibi bile deðildir. Toplumun vicdanını rahatlatmaya dönük tek bir dava sonuçlandırılmamıştır. Cinayetlerle, faili meçhullerle, toplu mezarlarla dolu olan Türkiye’de, insanı insanlıðından utandıracak vahşet bulguları her gün topraðın altından çıkarılmaktayken, devletin Kürt halkına ve diðer mücadeleci unsurlara yönelik uyguladıðı saldırıları sonucu yaşanan olayların hiçbiri şimdiye kadar aydınlatılmamıştır. Şüphesiz bu cani zihniyete karşı tüm ezilenlerin, Alevilerin, samimi Müslüman çevrelerin, yurtsever-demokrat ve sosyalist kesimler ile Kürtler ve tüm diðer ezilen halkların ortak mücadelesi, bugün Sivas Katliamı’nı savunan ve onu koruyan zihniyeti tarihin karanlıðına gömecek enerjiyi ortaya çıkaracaktır.

Aleviler üzerinde oynanan oyunların boşa çıkarılması ise ancak Alevilerin kendi öz iradelerine dayanarak ve tarihten aldıkları direnişçi kültüre sahip çıkılarak gerçekleşebilecektir. Aleviler kendi kültürel özelliklerini korudukları, ulusal ve inanç kimliklerini egemenlikli-tekçi-devletçi toplum özelliklerinden arındırdıkları ve Alevi katliamları ile Aleviler üzerinde uygulanan baskıları birer rant kapısı haline getiren işbirlikçilere karşı mücadelelerini geliştirdikleri sürece, var olan direnişçi özelliklerini korumuş olacaklardır.

TÜM ALEVÝ HALKIMIZ OYNANAN OYUNLAR KARŞISINDA DUYARLI OLMALI

Sömürgeci Türk devletinin “tek din, tek dil, tek millet” formülüne karşı Türkiye’de tüm kesimlerin ulusal ve dinsel kimlikleriyle özgür ve eşit bir biçimde yaşayabilecekleri tek formül, Başkan Apo’nun ortaya koyduðu Demokratik Ulus formülüdür. Kürdistan’ın Özerkliðini, Türkiye’nin demokratikleşmesini öngören bu formül aynı zamanda Alevi halkımızın özgür ve eşit bir biçimde kendisini ifade edebileceði demokratik bir sistem anlamına gelmektedir. Sivas Katliamı’nın yeni bir yıl dönümünde, katliama karşı verilecek en önemli yanıt Kürt, Türk demeden tüm Alevi kesimlerin Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’yle dayanışma içerisinde mücadelenin yükseltilmesiyle verilebilecektir. Tüm Alevi halkımız oynanan oyunlara karşı duyarlı olarak, Kürdistanlı Aleviler ulusal kimliðini yitirmeden, tüm Aleviler ise Demokratik Ulus ruhuyla örgütlü yapılarını güçlendirerek ve demokrasi mücadelesine daha güçlü katılım saðlayarak sonuç alabilecektir. Herkesin eşit-özgür bir biçimde yaşadıðı demokratik bir ülkenin yaratılması ancak böyle mümkün olabilecektir.”