Irak-Başur sorunları, Kerkük ve 'tartışmalı bölgeler'

Irak ve Başur'da ciddi bir parçalanmışlığın yaşandığını, uluslararası ve bölgesel birçok gücün bundan beslenmeye çalıştığını görmek gerekir. Bu güçlerin başında da Erdoğan yani Türkiye gelmektedir.

Irak'ta 12 Mayıs 2018'de Başur'da 30 Eylül 2018'de seçimler yapıldı. Seçimler yapıldıktan 5 ay sonra Irak’ta, 6 ay sonra da Başur’da yeni hükümet ancak kurulabildi.

Irak’ta seçimler 12 Mayıs 2018'de yapılmasına rağmen hükümet ancak 2018 yılının Ekim ayı sonunda bir taraftan Mükteda El Sadr, öte yandan Sünniler ve Kürtlerin itirazları üzerine 8 bakan eksiğiyle kurulabildi. Yaz başına kadar Irak merkezi hükümeti 8 eksik bakanla görev yaptı. Yaz başında hükümet tamamlanabildi.

Başûrê Kurdistan Bölgesel Hükümeti ise bir yandan KDP’nin kendi iç çelişkileri, öte yandan KDP’nin YNK ile çelişkileri, YNK’nin Goran ve diğer partilerle çelişkilerinden ötürü 10 ay sonra ancak kurulabildi.

Kurulan her iki hükümeti de büyük ve ciddi sorunlar bekliyordu. Irak merkezi hükümeti üstten ABD, alttan ise İran baskısı altında varlığını sürdürmeye çalıştı. Irak hükümetini bekleyen sorunların başında, Türk devletinin silah olarak kullandığı su sorununu çözmesi geliyordu. Zira Türk devleti Irak ve Başur'a karşı Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra ilki 1946'da yapılan ve daha sonra birçok kez yenilen su anlaşmasını tek taraflı iptal etmişti. Suyu petrol ve Başur'u işgal üzerine kurulu plana karşı en büyük koz olarak kullanıyordu. Bunun yanı sıra Türkiye’nin Başur toprakları ile Başika’daki işgalci güçlerine bir çözüm üretmesi bekleniyordu. Zira Irak ilk kez bu hükümet döneminde Türk devletinin Başur ve Irak topraklarındaki güçlerinin işgalci olduklarını ima ederek BM gündemine taşımıştı.

Yeni Irak hükümetinin çözmesi gerekenlerden biri de 2014 yılında DAİŞ’e karşı mücadele adıyla kurulan İran yanlısı Haşdi Şabi güçleri sorunuydu. İran, bu güçlerle Irak içindeki varlığını sürdürüyordu. 2017 yılında KDP tarafından yapılan referandumdan sonra Kerkük ve tartışmalı bölgeler başta olmak üzere Irak’ın her tarafına yayıldı. İran bu güçlerin Irak hükümetine ait olduğunu söylese de ABD ve uluslararası güçler bu güçlerin İran’a bağlı olduğunu ve bu soruna bir çözüm bulunmasını Irak hükümetine sürekli dayattı. Irak hükümeti bu güçlerin ordu güçlerine dahil edilmesi için bazı adımlar attı. Ancak İran yanlısı olduğunu açıktan ilan eden gruplar buna karşı çıktı. O yüzden Irak yeni hükümeti en başta Musul’da bu adıma karşı çıkan güçlere karşı bölge gücünü oluşturarak cevap vermek istedi. Ancak o da herhangi bir çözüm üretmedi. ABD ve uluslararası güçler bu sorunun Irak tarafından çözülmeyeceği ve giderek ABD ile İsrail’i daha fazla tehdit edecek duruma geldiğinden hareketle, Haşdi Şabi güçlerini Irak içindeki ve Suriye sınırındaki birçok noktada hedefledi. Silah ve cephane depoları ile bazı yöneticileri vuruldu. Ancak bu da şu ana kadar bu soruna herhangi bir çözüm üretmiş değil. Haşdi Şabi’nin Irak ordu güçlerine katılma tartışmalarına Şii Ruhani Lider Seyit Ali Sistani de son günlerde katıldı. Sistani, Abdulmehdi’nin Haşdi Şabi’ye ilişkin aldığı kararı uygulamasını isteyen açıklamalar yapmaya başladı. Bu kararın yerine getirilmemesi durumunda hükümetin yıkılmasına kadar gidecek adımlar atacağı şeklinde uyardı.
Irak merkezi hükumetinin çözmesi gereken sorunlardan biri de Sünnilerin birbiriyle olan çelişkilerini, Şiilerin İran yanlısı ve Arap Şii olarak ayrışanlar arasındaki sorunları çözerek siyasi, etnik ve inanç grupları arasındaki parçalanmışlığı gidermekti. Ancak şu ana kadar bu soruna da herhangi bir çözüm bulunmuş değil. Irak yeni hükümetinin çözmesi gereken diğer bir sorun ise Basra, Mussena, Kerbela, Necef bölgesindeki başta elektrik, su sorunu olmak üzere halkın yaşamını etkileyen; bunun için sürekli patlamaya hazır bir bomba durumunda olan sorunlardı. Zira yeni hükümet döneminde Arap Şiilerin yaşadığı bu bölgede hizmetsizlikten ötürü birçok yürüyüş, gösteri, sokağa çıkma yasağı durumu yaşandı. Son aylarda kısmen elektrik sorunu çözüldü. Ancak şu ana kadar bu sorunlar da henüz tümden çözülmüş değil.

BAŞUR YÖNETİMİ İLE YAŞANAN SORUNLAR

Irak hükümetinin çözmesi gereken en önemli sorunlardan biri ise Başûrê Kurdistan Bölgesel Yönetimi ile yaşanan sorunlardı. Başur ile aralarında yaşanan sorunların başında 2017 yılında yapılan referandumdan sonra Irak ordusunun ele geçirdiği tartışmalı bölgeler sorunun çözülmesi geliyordu. Tartışmalı bölgeler sorununun, 2005 yılında Yeni Irak Anayasası kabul edildiğinde geçici olarak eklenen 140. madde kapsamında çözülmesi gerekiyordu. İş başına gelen gerek Irak gerekse Başur hükümetleri, sorunun bu madde çerçevesinde çözülmesi gerektiğini söylediler. Ancak şu ana kadar bu konuda herhangi bir gelişme yaşanmadı. Bunun yanı sıra başta Kerkük olmak üzere tartışmalı bölgelerde Kerkük’e atanan vali tarafından demografik değişiklik yapıldığı, Kürtlere baskılar yapılarak göçertilmeye çalışıldığı, toprakları ve evlerine el konuldu belirtildi. Bu açıklamalarda yapılan suçlamaların bir kısmının doğru olduğunu son dönemlerde Kerkük’te yapılması planlanan nüfus sayımına ilişkin yapılan açıklamalar, ortaya atılan veriler doğruluyor.

Irak Merkezi Hükümeti ile Başûrê Kurdistan Bölgesel Yönetimi arasında yaşanan ve çözülmesi gereken diğer bir sorun ise petrol sorunuydu. Zaten bütçe sorunu da bu sorunla bağlantılı bir şekilde yaşanıyordu. Başur yönetiminin, Irak bütçesinden gerekli payı alması için her ay kendi bölgelerinde çıkan petrolden Irak Merkezi Hükümetine 250 bin varil petrol aktarması gerekiyordu. Ancak şu ana kadar bu petrolü aktarmış değil. Bu yüzden Irak, daha önce bölge bütçesini yüzde 17’den yüzde 12.8’e düşürdü. Şimdiki başbakan Abdulmehdi ayda 250 bin varil petrolün aktarılmaması durumunda bütçeyi daha da düşüreceklerini açıkladı. Başur hükümeti, ayda 250 bin varil petrolü 2014 yılında Erdoğan ile yaptıkları petrol anlaşmasından ötürü aktaramıyor. Çünkü Erdoğan ile yaptıkları anlaşma kapsamında Türkiye’ye aktarmaları gereken petrolü aktarmayacaklar. O yüzden iki arada bir derede kalmış durumda. Bundan ötürü iki hükümet arasında şu ana kadar ondan fazla toplantı yapılmasına rağmen bu konuda da herhangi bir çözüm bulunmuş değil.

BAŞUR'DA ÇELİŞKİLER

En genel hatları ile Irak Merkezi Hükümeti bu sorunları yaşarken, Bölgesel Hükümet de bununla birlikte daha birçok sorun yaşıyor. Seçim öncesi verilen vaatlerin hiçbiri yerine getirilmediği gibi Irak hükümeti ile yaşanan sorunlar, bölge yönetimini oluşturan partiler arasında yaşanan sorunlar, yine partilerin kendi içinde yaşadıkları sorunlar çözülemediği gibi giderek daha da derinleşti.

İŞGALİ YOK SAYMALARI HALKTAN UZAKLAŞTIRIYOR

Başûrê Kurdistan’da KDP, YNK, Goran ve azınlıkların temsilcilerinin de içinde yer aldığı bir hükümet kuruldu. Hükümeti partiler arasında iktidarı paylaşma konusunda zorunlu bir şekilde varılan anlaşma ile kuruldu. KDP dışında hükümette yer alan başta YNK ve diğer partilerden hiçbiri memnun değil. Yeni hükümetin önündeki en temel sorunlardan biri olan Türk devletinin Başur’deki işgalci üsleri ve geçen seneden beri işgalini genişletmek için başlattığı saldırılara ilişkin bir tutum alması bekleniyordu. Halkın en temel beklentilerinden biri buydu. Ancak yeni hükümette bırakalım bu konuda bir tutum almayı, şu ana kadar bu işgal yokmuş gibi, yeni işgal saldırıları yapılmıyormuş gibi, Türk devletinin saldırıları sonucu siviller vurulmuyormuş gibi bir yaklaşım var. Bölgenin topraklarını işgalci Türk devletine karşı koruma yada işgaline karşı çıkma yönünde hiçbir adım atmaması, halk nezdinde kabul gören bir hükümet olmaktan uzaklaştırıyor. Çünkü Başur halkı her yerde bu işgale karşı olduğunu açıklıyor.

Bölgesel hükümetin çözmesi gereken diğer bir sorun ise Irak Merkezi Hükümeti ile Kerkük ve tartışmalı bölgeler sorunu çözmesi gerekirdi. Bu sorunun çözmesi için en başta Kerkük valilik sorunu, il meclisinin seçilmesi gerekirdi. Şimdiye kadar Kerkük valisi ve il meclisi seçilmedi. Kerkük valisinin seçilmesi için il meclisinin toplanması gerekir. KDP il meclisi toplantılarına katılmadığı için şu ana kadar vali seçilemedi. KDP valinin kendisinden biri olması dayatırken bunun olmaması durumunda kendisine yakın biri olmasını istiyor. Bu olmayınca yeni valinin seçilmemesi için il meclisi toplantılarına katılmadığı gibi YNK’nin şu ana kadar vali olması istediği hiçbirine de onay vermedi. O yüzden bu konudaki sorumluluk KDP’dedir.
Hükümet kuruldu kurulmasına ancak hiçbir parti iktidardan kendisine düşen payı almadığı düşüncesinde. O yüzden partiler arasındaki çelişki, çekişme derinden devam ediyor. KDP ile YNK, YNK ile Goran arasındaki çelişkiler devam ettiği için bölgede yaşanan sorunlar çözülemiyor. Partiler arasında bu çelişkiler olduğu gibi partilerin içi de kaynıyor. YNK Mam Celal Talabani’nin ölümünden sonra bir türlü kendisini toparlayamadı. O yüzden Irak merkezi ve bölgesel seçimden önce yapması gereken kongresini şu ana kadar yapamadı. Son günlerde yeniden kongreyi gündemine aldı. Ancak belirledikleri tarihte kongrenin yapılıp yapılmayacağı çok net değil. Çünkü YNK içinde Kosret Ali Resul bir başı çekiyor, Şeyh Cafer Şeyh Mustafa başka bir başı çekiyor. Talabani Ailesi başka bir başı çekiyor. Kaldı ki aile de kendi içinde çelişkili bir durumu yaşıyor. Böylelikle YNK’nin mevcut durumda bir koalisyon olduğu bu koalisyonun da birbiri ile çok fazla anlaşmadığı ortaya çıkıyor. Ancak böyle devam etmesi durumunda daha fazla zarar göreceği açık.

Goran Hareketi'nin KDP ile anlaşarak hükümette yer almasından dolayı tepki duyan etkili bir kesim, Qadirê Heci Ali öncülüğünde hareketten ayrıldı. Ali, YNK içinde yer alırken en etkili insanlardan biriydi. Zira YNK’nin istihbarat kurumunun kurucusuydu.

Yeni hükümetin kurulmasında bir nevi parti programını hükümet programı olarak partilere kabul ettirerek kazançlı çıksa da, kendi içinde yaşadığı sorunlar ve çekişmelerin en fazla olduğu parti demek yanlış olmaz.
KDP içinde yaşanan sorunlar hükümet kurulduktan bu yana her geçen gün biraz daha bariz bir şekilde açığa çıkıyor. Sorun Mesrur Barzani ile Neçirvan Barzani arasında bir iktidar savaşına dönüşmüş durumda. Mesrur Barzani, Neçirvan Barzani’nin başbakanlığı döneminde oluşturduğu ekibi hedeflemiş ve parça parça tasifye ediyor. Bu durum aslında Neçirvan Barzani’nin adım adım tasfiyesi demektir. En son Neçirvan Barzani’nin vazgeçilmezi olan Aşti Hawrami ile Hewlêr Valisi Newzat Hadi’yi görevden aldı. Aşti Hawrami'nin yerine kendisi vekaleten bakmaya başladı. Bu adımla petrol konusunda tüm ipleri ele geçirmiş oldu. Baba Mesud Barzani ise her ikisi arasında bir arabulucu gibi dursa da Mesrur Barzani’nin şu ana kadar başlattığı uygulamalara ses çıkarmaması ya da engellememesi, Mesrur'la birlikte Neçirvan Barzani’ye karşı ortak hareket ettiklerini ortaya çıkarıyor.

Mesrur Barzan, KDP'nin genel politikası olan, diğer partilerde kendilerine yakın olmayanlara hükümet ve başkan yardımcılığını vermemesi konusunda da önemli adımlar attı. Goran'dan daha önce Peşmerge Bakanlığı yapan ve KDP tarafından azledilen, bu kez bölge başkanı yardımcılığına getirildi.

YNK’den ise KDP’ye yakınlığı ile bilinen 70. Peşmerge Güçleri Tugay Komutanı Şeyh Cafer Şeyh Mustafa’nın başkan yardımcısı olmasına onay verdi. Böylelikle bölgesel başkanlık ve hükümet tamamen kendine göre dizayn edilmiş oldu.

ERDOĞAN PARÇALANMIŞLIKTAN BESLENİYOR

Bütün bunlar bir araya getirildiğinde Irak ve Başur'da ciddi bir parçalanmışlığın yaşandığını, uluslararası ve bölgesel birçok gücün bundan beslenmeye çalıştığını görmek gerekir. Bu güçlerin başında da Erdoğan yani Türkiye gelmektedir. Erdoğan'ın Suriye, Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye’de kaybettiğini kazanmak için buraya yöneldiğini, bu yönelimini daha da arttacağını görmek gerekir. Bradost, Xakurkê en son Haftanin'de başlattığı saldırılarla işgalini askeri olarak genişleterek sürdürmek isterken, Başur güçlerini devreden çıkarmak için birçok konuda Irak ile iş birliği yapmak için çalıştığı da görülüyor. Böylelikle bir kez daha hedefinin tüm Kürtler olduğu bariz bir şekilde açığa çıkıyor. Buna karşı Kürtlerin yapması gereken yegane şey ise ulusal birliği sağlamak.