İHD cezaevlerine ilişkin raporu açıkladı
İHD Genel Merkezi Hapishaneler Komisyonu cezaevlerine ilişkin rapor açıkladı. Raporda, 298 ağır olmak üzere toplam 740 mahpus bulunduğuna dikkat çekildi.
İHD Genel Merkezi Hapishaneler Komisyonu cezaevlerine ilişkin rapor açıkladı. Raporda, 298 ağır olmak üzere toplam 740 mahpus bulunduğuna dikkat çekildi.
İHD Genel Merkezi Hapishaneler Komisyonu cezaevlerine ilişkin rapor açıkladı. Raporda, 298 ağır olmak üzere toplam 740 mahpus bulunduğuna dikkat çekildi.
İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi Hapishaneler Komisyonu, cezaevlerine ilişkin son durumu değerlendirmek amacıyla Kuzey Kürdistan’daki üyeleri ile Mardin’de bir araya gelerek gerçekleştirdikleri toplantının ardından basın açıklaması düzenledi.
İHD Genel Merkezi Hapishaneler Komisyonu, Mardin Aruklu İlçesi Mardin Otelde, cezaevlerine ilişkin son durumu değerlendirmek amacıyla Kuzey Kürdistan’daki dernek üyeleri ile bir araya geldi. İHD Genel Merkezi Cezaevi Komisyonu Necla Şengül’ün katılımı ile gerçekleşen toplantıya çok sayıda avukat ve dernek üyeleri katıldı. Yaklaşık iki saatlik bir toplantının ardından, üyeler toplantıya ilişkin bilgileri basına deklere etmek amacıyla basın toplantısı gerçekleştirdi.
Basın toplantısında raporu İHD Genel Merkezi Cezaevi Komisyonu’ndan Necla Şengül açıkladı. Şengül, 1 Kasım seçimlerinin ardından bölgede çatışmaların bir daha arttığına dikkat çekerek Türkiye’nin adeta her gün çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği bir şiddet ortamında bırakıldığını söyledi. Türkiye’nin asıl temel sorunlarının durduğunun altını çizen Şengül, “Dört duvarların arkası yani hapishaneler gelmektedir. 2015 yılının son aylarını yaşadığımız bu günlerde hapishanelerde ciddi hak ihlalleri ile karşı karşıyayız. Bir mahpusun dış dünyayla ilişkisi ne kadar kesilirse, işkence ve kötü muamele riski de o kadar artar. Ülkemizdeki çatışmalı sürecin hapishanelere hemen yansımalarını görmekteyiz. Bilhassa da çocuk ve kadın mahpuslara yönelik işkence ve kötü muamele, taciz uygulamalarında da belirgin bir artış görülmektedir. Her şeyden önce hapishanelerin genel koşulları (barınma, havalandırma, hijyen, sağlık, iletişim, vb koşullar) kapasitesinin yüzde yüz doluluk oranına yaklaşması nedeniyle ortaya çıkan mekânsal sıkışıklık tüm tutuklu ve hükümlüler üzerinde toplu eziyet etkisi yaratmaktadır” dedi.
CEZAEVLERİNDE YAŞANAN İNSANLIK DIŞI UYGULAMALARDAN BAZILARI…
Antalya L Tipi Cezaevi’nde tutulan tutsakların sayım esnasında esas duruşa geçmedikleri gerekçesiyle gardiyanlar tarafından darp edildiğini belirten Şengül, şunları vurguladı: “Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde mahpusların elleri ve ayakları bağlanarak, bayıltılana kadar dövülmeleri, Silivri (İstanbul) 9 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan mahpusların ‘arama yapılacağı’ bahanesiyle darp edildikleri ve ‘süngerli oda’ olarak bilinen odalarda işkence gördükleri, Ordu E Tipi Kapalı Cezaevi'nde mahpusun kolunu bükerek onlarca personel ve mahpusun önünde tokatlaması, Osmaniye 2 Nolu T Tipi Cezaevi’ne sevk edilen 7 mahpusun cezaevine girişte yapılmak istenen çıplak arama uygulamasına karşı çıktıkları için darp edildikleri, Sincan (Ankara) Kadın Cezaevi’ne sevk edilen kadın belediye eş başkanlarına uygulanan çıplak arama, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan kadın mahpusların hastanenin 3'üncü katından ring aracına kadar yerde sürüklenmeleri kısaca Türkiye hapishanelerinden verebileceğimiz insanlık dışı uygulamalardan sadece birkaçıdır.”
‘CEZAEVLERİNDE 298’İ AĞIR 740 TUTSAK HASTA’
Şengül, yine kendilerine yapılan başvuru sonrasında çıkarmış olduğu yeni listeye göre 298 ağır olmak üzere toplam 740 mahpus bulunduğunu da belirterek kelepçeli olarak mahpusları tedavi eden doktorlara “Eğer bir hekim hastasını kelepçe ile muayene etmiş ya da etmek istemişse; - Hasta hakları, hekimlik meslek etiği kuralları, İstanbul Protokolü ilkeleri, Biyotıp Sözleşmesi ve Anayasa 90. Madde hükümlerine aykırı davranmış, Tutukluların diğer hastalar gibi eşit sağlık hizmeti alma hakkına engel olmuş demektir. Herkese eşit sağlık hizmeti sunmak hekimin birincil görevidir, hiç kimse kelepçeli muayene edilemez” şeklinde seslendi.
‘ATK’LER BAĞIMSIZ DEĞİL’
Açıklamasında Adli Tıp Kurumları’nın (ATK) de bağımsız bir şekilde davranmadığını ifade eden Şengül, mahpusun cezalandırılmasında taraf olan bir merciinin karar verici durumuna getirilmesi anlaşılır olmadığını aktardı. Şengül, cezaevinde yaşanan ölülere de dikkat çekerek 61 cezaevinde 221 kişi sağlık, intihar ve çeşitli nedenlerle yaşamını yitirdiğini açıkladı.
‘İMRALI HAPİSHANESİNDEKİ TECRİT KABUL EDİLEMEZ’
Cezaevlerinde bulunan kimi mahpusların her gün gözlerini başka cezaevlerinde açtığını da ifade ederek İHD verilerine göre son aylarda 597 mahpus doğu ve güney doğu hapishanelerinden Karadeniz, Ege, Marmara ve İç Anadolu’da ki hapishanelere sürgün edildiğini belirtti. Konuşmasının sonunda İmralı Cezaevi’ne de vurgu yapan Şengül, İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan’a özel hukuk ve ağırlaştırılmış tecrit uygulanmaktadır. 27 Temmuz 2011 tarihinden beri avukatları, 05 Ekim 2014 tarihinden beri de ailesi ile görüştürülmemektedir. Tutuklandığı günden bu yana, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, İmralı'da ağır tecrit koşulları altında tutulmaktadır. Bu nedenle İmralı Cezaevi derhal kapatılmalı, Abdullah Öcalan ve arkadaşları yasal haklarından yararlandırılmalıdır. Tecrit koşulları keyfiyetle ve ciddiyetsizlikle her geçen gün derinleştirilmektedir. İmralı statüsü, infaz rejimi ve uygulanan derinleştirilmiş bu tecrit; hukuka aykırı ve insanlık dışıdır. Taleplerimiz bu süreç devam ettiği müddetçe sürecek ve asla vazgeçmeyeceğiz. Bu yok edici planı reddediyor ve bu uygulamalardan vazgeçilmesini bir kez daha istiyoruz” ifadelerine yer verdi.