HPG Komutanlarından Ulaş: Her gerillanın gözünde 14 Temmuz ruhu görünüyor

14 Temmuz direnişine ilişkin konuşan HPG Komutanlarından Mervan Ulaş, “14 Temmuz ruhu her gerillanın gözünde görünüyor. Dağlarda ve zindanlarda verilen direniş 14 Temmuz ruhu ile yapılıyor” dedi.

HPG komutanlarından Mervan Ulaş 14 Temmuz ve zindan direnişleri hakkında Dengê Welat Radyosuna konuştu.

Zindanlarda ve direniş tünellerinde mücadele edenleri selamlayarak konuşmasına başlayan Mervan Ulaş, “14 Temmuz tarihimizde önemli bir yer tutuyor. Önemi ise herkes tarafından biliniyor. Günümüzde adeta soluksuz bir savaş veriliyor. Dağlarda, zindanlarda, şehirlerde, ülke dışında zorbalık ve zülüm karşısında amansız bir mücadele veriliyor. Bu mücadele anlamlı ve önemli bir mücadeledir. 14 Temmuz bizim için inanç demektir. O süreçte var olan kısıtlı imkanlara rağmen direnişte olan yoldaşların bir gün bu hareketin büyüyerek onların mücadelesini sürdüreceğine ve intikamlarını alacağına olan inançları tamdır.

İmkanların olanakların nerdeyse hiç olmadığı, ve yaprağın kımıldamadığı bir dönemde büyük bir umutla bu mücadelenin başarıya ulaşacağına inanıyorlardı. 14 Temmuz eylemi ile büyük bir umut yeşeriyor. Öte yandan bir mücadele ruhu ve direniş ruhudur 14 Temmuz. Teslimiyet dışında nerdeyse hiç yol bırakılmayan o şartlarda onlar başka bir yol yarattılar. Bu şekilde direniş yolunu gösterdiler. Şartlar ne olursa olsun direniş ile başarıya ulaşılabileceğini herkese gösterdiler. Zifiri karanlığı yırtarak aydınlığa ulaşmayı herkese gösterdiler. 14 Temmuz bunu bize gösterdi. Günümüzde de dağlarda direniş tünellerinde, zindanlarda mücadele eden yoldaşlar direniş ve mücadele ruhunu ortaya koyuyor. İnancımız odur ki Önderliğimizin ruhumun yarısı dediği Kemallerin yolunda Hayrilerin yolunda Akif ve Ali yoldaşların yolunda başarıya ulaşacağız.

Bu açıdan 14 Temmuz günümüz için büyük anlam ifade ediyor. Yine günümüzde uluslararası arası güçlerin ve bölgesel işbirlikçi güçlerin desteği ile İşgalci saldırılar psikolojik, askeri ve özel savaş yöntemleri ile devam ediyor. Fakat tüm saldırılara rağmen şu an mücadele veren her arkadaşın gözünde 14 Temmuz ruhunu görmek mümkün. Yine aynı şekilde zindanlarda mücadele veren her yoldaşta bu ruhu görmek mümkün. Tabi bu durum her açıdan moral ve motivasyon yaratıyor ve bizim mücadeleyi daha güçlü vermemizi sağlıyor. 14 Temmuz için ne kadar konuşursak yine de eksik kalır. Bu münasebetle 14 Temmuz şehitleri önünde tekrar saygı ve hürmetle eğiliyoruz” dedi.

‘GERÇEK ÖZGÜRLÜK ZİHİNSEL ÖZGÜRLÜKTÜR’

HPG Komutanlarından Mervan Ulaş konuşmasının devamında zindan direnişi hakkında şunları belirtti: “Zindan direnişi çok önemlidir. Şüphesiz her alanda verilen mücadele önemlidir. Devrim sürecinde büyük veya küçük yapılan her eylemin, her direnişin anlamı vardır. Neden? Çünkü düşman her alanda, her yerde mücadeleyi bitirmek istiyor. Psikolojik savaş ile inançsızlığı geliştirmek istiyor. Yani taş atmaktan tutalım zindan direnişine, yapılan yürüyüşe, gerilla hamlelerine kadar bunların hepsi teslim olmamanın anlamını taşıyor. Bunlar ‘biz direnişin ve başarının tarafıyız ve kesin başarıya ulaşacağız’ anlamını taşıyor. Bu açıdan nerede olursa olsun verilen her mücadelenin bu süreçte anlamı vardır. Bunlar başarının ve zaferin umudunu simgeliyor. Hz. İbrahim ateşe atıldığı zaman karıncalar ağızlarında su taşıyor ateşi söndürmek için. Görenler soruyorlar bu su ile nasıl bu ateş söndürülebilir diye. Karıncalar ise ateşin dönmeyeceğini biliyoruz ama maksadımız herkes bizim hangi tarafta olduğumuz bilsin diyor. Önemli olan da budur. Bizim tarafımız başarının tarafıdır. Bu açıdan herkesin tavrını net ortaya koyması açısından önemlidir.

Her şeyi gerilladan ummak ve onlardan beklemek yetmez. Ne bu süreçte ne de başka bir süreçte bu durum doğru değildir. Kim nerede olursa olsun gerekirse bir taş bile atabiliyorsa atmalıdır. Ya da bir damla su olup ateşi söndürmek için çaba halinde olmalıdır. En azından tarafını belli etmelidir. Bu açıdan zindan direnişleri kıymetlidir. Zindanların bu mücadelede her zaman önemli bir yeri vardır. Zindanlar bizim bir diğer savaş alanımızdır. Bir motor güç rolü üstlenebilir. Onların yaptığı çalışmalar bize büyük güç veriyor. Bizim için büyük bir moral ve motivasyon kaynağı oluyor. Bizim çizgimiz, direniş ruhumuzu büyütüyor. Başarıya olan inancımızı daha da üstün kılıyor. Gücümüzü ortaya çıkarıyor. Bu açıdan önlerine koydukları hedef değerli ve önemlidir. Önder Apo’nun özgürlüğü büyük ve kutsal bir amaçtır. Anlamlı çok yüksek bir hedeftir.

Mesela birçok arkadaşın cezaevinde cezasını doldurduğunu ve çıkmaları gerektiğini ancak açlık grevine girdikleri için disiplin cezası alıp 6 yıl daha kalacaklarını biliyoruz. 6 yıl cezaya rağmen açlık grevine girmeyi göze alıyor bu arkadaşlar. Bu çok anlamlı kıymetli ve kutsal bir fedakarlıktır. Yani Önder Apo için yapılan fedailiği gösteriyor bu örnekler. Tabi bu basit bir durum değildir. Kolay bir şey değildir. Önder Apo olmadan dışarıya çıkmanın özgürlük olmadığını söylüyor. Gerçek özgürlük Önder Apo ile yaşamaktır. Bu fikir bu paradigma ve felsefe ile yaşamaktır. Bu anlamda arkadaşların bunu çok derin anladığını görmek mümkün. Bu yüzden 3 veya 5 gün açlık grevine girerek 6 yıl daha cezaevinde kalmayı tercih ediyor. Bu yüzden bu arkadaşlara karşı ne kadar hürmet etsek azdır. Onlar başarı da zafer de Önder Apo ile mümkündür diyorlar. 30 yıl kaldık gerekirse 30 yıl daha kalırız diyorlar. Bu çok kıymetli ve önemli bir iradedir. Bu Önder Apo’nun çizgisidir.

Bu çizgiye olan inançtır. Bu yüzden zindanlardaki direnişin anlamı onlarca defa daha büyüktür. Bizde, hareketimiz üzerinde, tüm yoldaşlar üzerinde büyük bir moral oluşturuyor. Tabi düşman zindanlardaki arkadaşları da Önder Apo’nun çizgisinden uzaklaştırmaya ve onlara özgürlüğün dışarısı olduğuna inandırmaya çalışıyor. Bu düşman politikasına karşı verilen mücadelenin değeri çok büyüktür. Bu mücadele bize zihni özgürlüğün fiziksel özgürlükten kıymetli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Fiziki özgürlüğün gerçek özgürlük ile hiç bir alakası yoktur. Bu çok önemli bir felsefedir. Bu açıdan çok kıymetli be anlamlıdır.”

‘MEHMET EMİN ÖZKAN'IN DURUŞU ÇOK DEĞERLİ ‘

HPG Komutanlarından Mervan Ulaş, hasta tutsak Mehmet Emin Özkan’ın üzerindeki işkenceye de dikkat çekerek, “Ahlaksız ve zulümkar bir devlet var. En temel insan haklarını bile arkadaşlarımıza karşı bir işkence aracı olarak kullanıyorlar. Her imkanı bir işkence aracına dönüştürüyorlar. İşkence ve zülüm ile arkadaşlarımızı davalarından vazgeçirmek istiyorlar. Mehmet Emin Özkan ne olursa olsun onlara muhtaç değildir. Zaten eğer azıcık ahlaki değere sahip bir devlet olsalardı neredeyse yürüyemeyecek durumda olan bir insana kelepçe takmazlardı. Yani bir mesajdır diyorlar ki; ‘sizi ezeceğiz, bizim önümüzse diz çökeceksiniz. Hile ve yalanlarla zülüm ile size diz çöktüreceğiz’ diyorlar. Mehmet Emin Özkan yoldaş yaşadığı ağır sağlık sorunlarına rağmen kendini onlara muhtaç bırakmıyor. Diyor ki karşınızda diz çökmeyeceğim. Biz buradan Mehmet Emin Özkan yoldaşı selamlıyoruz ve inanıyoruz ki bu duruş her zaman zindanlarda var olacaktır. Türk sömürgeci devleti onurlu hiç kimseye diz çöktüremeyecektir. Kürt halkının ekmek ve sudan daha fazla özgürlüğe ihtiyacı vardır. Kürt halkının tek bir isteği vardır o da önderliği ile birlikte özgür yaşamdı” diye konuştu.

“Zindanlardaki yoldaşlarımız bilmelidirler ki onları sürekli düşünüyoruz onların sağlığı ve durumları hakkında sürekli merak içindeyiz” diyen HPG Komutanlarından Mervan Ulaş, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Birçok arkadaş çıktı onları gördük. Bazı arkadaşlar 29-30 yıl ceza yedi bazı arkadaşlar buraya geldi onları gördük. Doğrusu onları gördüğümüzde çok sevindik. Fakat ne yazık ki görüşme imkanları çok fazla yoktur. Bu yıl çok yoğun bir savaş sürüyor ve bu yüzden görüşme imkanları biraz kısıtlı. Tüm arkadaşların durumunu tek tek sorduk. Bu vesileyle durumları hakkında biraz bilgi sahibi olduk. Tüm arkadaşlar bilmeli ki çıkan tüm arkadaşlar ve gönderilen mektuplar için çok mutluyuz. Onları sürekli mutluluk ile anıyoruz.

Bazen arkadaşları yazma konusunda teşvik ediyoruz. Belki az yazıyorlar fakat şartlar ve imkanlar bu süreçte biraz sınırlıdır. Çok büyük bir savaş sürüyor. Tabi bu büyük yoğunlaşma istiyor. Belki her arkadaş mektup gönderemez ama fırsat ve imkan olduğu an gönderiliyor. Her direnişte arkadaşlarımızı izliyoruz. Yani arkadaşların yeri sürekli yanımızda var ve onlar sürekli bizimle birlikte. Arkadaşların yazdığı kitap veya anılar da geliyor. Taktiksel açıdan da kimi yoğunlaşmalar içerisinde olabilirler. Bunları bize gönderebilirler. Yeni tutuklanan arkadaşlar oluyor. Dışarıda durumun nasıl olduğuna hakimler. Buradan tüm yoldaşlara selamlarımızı gönderiyoruz.”