HDP’den Nusaybin raporu
HDP, Mardin’in 14 gün boyunca sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve abluka altında olan Nusaybin ilçesinde yaptığı incelemenin raporunu yayınladı.
HDP, Mardin’in 14 gün boyunca sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve abluka altında olan Nusaybin ilçesinde yaptığı incelemenin raporunu yayınladı.
HDP, Mardin’in 14 gün boyunca sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve abluka altında olan Nusaybin ilçesinde yaptığı incelemenin raporunu yayınladı.
Nusaybin halkının, Silvan, Cizre, Gever gibi günlerce süren ve neredeyse tüm ilçede hüküm süren ablukaya karşı direndiğine dikkat çekilen raporda, “Kürt halkının özgür bir gelecek talebini tüm kuşatma siyasetine rağmen en yüksek perdeden dillendirmiştir. Kürdistan’ın dört bir yanından Cizre’den, Urfa’dan, Silopi’den, Silvan’dan, Amed’den binlerce insan Nusaybin’e akın etmiş, Nusaybin halkına destek sunmak için kente girmeye çalışmış ancak devletin güvenlik güçleri tarafından çoğu zaman ilçeye kilometreler kala durdurulmuş, şiddete maruz kalmışlardır. Qamışlo ikiz kardeşi Nusaybin’i tel örgülerin ve mayınlı arazinin bu tarafından selamlamıştır” denildi.
OHAL KUŞULLARINA RAHMET OKUTAN BİR SAVAŞ KONSEPTİ DEVREYE KONULDU
OHAL dönemini kapatmakla övünen AKP iktidarının adı OHAL olmayan ama OHAL koşullarına rahmet okutan bir savaş konseptini Kürdistan’da devreye soktuğunu da vurgulanan raporda şunlar belirtildi: “İlan edilen geçici askeri güvenlik bölgeleri, özel güvenlik bölgeleri, sokağa çıkma yasakları gibi uygulamalarla Kürt halkı sindirilmek istenmektedir. Fiziksel hasarların yanı sıra halkta derin psikolojik hasarlar oluşmuştur.
Nusaybin de Silvan gibi Kürt halkının statü talebini özyönetim iradesini ortaya koyarak tüm dünyaya ilan etmiştir. Sadece Nusaybin değil, tüm Kürdistan direnmiştir. Bu direniş ülkemizde tüm demokrasi güçleri tarafından sahiplenilmelidir. Sorun hendek sorunu değildir. Eğer sorun hendekler olsaydı 2014 yılında Cizre’de hendekler açıldığında aynı tepki gösterilirdi ancak o zaman Sayılan Öcalan üzerinden açılan diyalog yolu ile mesele müzakere edilerek çözülmüştü. Sorun Kürtlerin geleceğinin ne olacağı sorunudur. Kürt halkı 21. yüzyıla statüsüz girmek istememektedir. 12 Eylül’ün faşizan Anayasası Kürtlere bir gömlek dar gelmektedir ve Kürtler anayasal olarak da tanınmak istemektedir. Nusaybin’de yaşananları terör sorunu olarak görenler, güvenlikçi ve tekçi politikalarda ısrar edenler geçmişte olduğu gibi şimdi de kaybetmeye mahkumdur. Partimiz Nusaybin özelinde Kürt halkının özyönetim talebini meşru görmekte ve Türkiye’nin her tarafı için aynı sistemi önermektedir.”
Bir sistem olarak öz yönetimlerin HDP’nin temel talepleri arasında olduğunun bilinmesi gerektiği de kaydedilen raporda, “Geçmiş yüzyıldan kalma tekçi zihniyetle bir yere varılamaz. Kapitalist modernitenin halklara dayattığı ulus devlet modelini reddediyor, sadece Kürdistan’da değil, Türkiye’nin her yerinde özyönetimin bir sistem olarak uygulanması gerektiğini vurguluyoruz. Karadeniz halkı HES’ler uğruna yok edilen ormanlık alanları savunduğunda temelde kendi doğasına, kendi yaşam alanına saldıranlara karşı bir tutum izlemiştir ve çoğu kez güvenlik güçleriyle karşı karşıya kalmıştır. Karadeniz halkının yaptığı şey kendi doğasına ve yaşam alanına sahip çıkmaktı. Böyle bakıldığında, bir kişinin anayasal yetki ve sınırlarını aşıp tek adam olma hayali kurduğu bir ülkede milyonlarca insanın özyönetim talebinde bulunması son derece meşrudur. Bu talepleri kriminalize etmek, sadece bir ilçede üç beş mahallenin asayiş sorunu olarak algılamak süreci okuyamamak anlamına gelecektir. Merkezi vesayetin ortadan kaldırılması ve yetkinin azami ölçüde halka devri için valilerin halk tarafından seçilme hakkının olması kadar daha doğal ne olabilir? Bir bölgede yaşayan insanların toprağı, suyu ve kaynakları üzerinde söz sahibi olması egemenleri neden rahatsız etmektedir? İnsanların kendi siyasal, kültürel kimliklerine dair söz söylemesinden daha doğal bir şey var mıdır? Partimiz tam da bu yüzden halkın yaşamını doğrudan ilgilendiren konularda söz ve karar sahibi olmasını temel demokratik bir hedef olarak tüm Türkiye halkları ve coğrafyası için istemektedir. Geçmiş yüzyıldan kalma kof ve hantal, tekçi ve cinsiyetçi bürokratik devlet anlayışı yerine yerel yönetimlerin güçlü olduğu, halkın kendi geleceğini ilgilendiren karar mekanizmalarında bizzat söz alabildiği özyönetim sistemini bu yüzden bir model olarak görüyor, bunun demokratik mücadelesini vermeye devam edeceğimiz bildirmek istiyoruz. Bu mücadele partimizin ‘Yeni Yaşam’ sloganıyla da örtüşmektedir. Yeni yaşamın içinde halkın kendi geleceğini hakkında söz söylemesinin meşruiyeti yatmaktadır” denildi.
Türkiye halklarının öz yönetim talep eden halkın direnişini sahiplenmesinin ortak gelecek açısından son derece önemli olduğu da belirtilen açıklamada, Kürt halkının kararını ortak vatanda özgürce yaşamaktan yana verdiği vurgulandı.
Kürt halkı 21. yüzyıla girerken demokratik ve özgürlükçü bir anayasa temelinde statü talebini özyönetim ilanları ortaya koymuştur. Devlet ise bu talebe karşı top ve tankla karşılık verince bir halk kendi öz savunmasını ortaya koymakta, ölümü göze alarak direnmektedir. Kürdistan’da yaşanan direniş aslında statü isteyen özgür bir halkın doğuş sancılarıdır. 2013 yılında başlayan barış sürecini çözüme yaklaşmışken elinin tersiyle iten AKP iktidarına karşı Kürt halkının direnmekten başka çıkar yolu kalmamıştır. Yaşanan çatışmaların bitmesinin yolu tahkim edilmiş bir ateşkesten geçmektedir. Dolmabahçe mutabakatına geri dönülmesi, taraflar arasındaki görüşme trafiğinin başlatılması gerekmektedir. Demokratik ve özgürlükçü bir Anayasa temelinde halkın meşru taleplerinin masaya yatırılması sorunların çözümü için aciliyet gerektiren bir adım olarak önümüzde durmaktadır.”
Nusaybin’deki abluka boyunca yaşananlar ise “Selamet Yeşilmen ve savaşlarda yaşamını yitiren tüm sivillere” başlıklı raporda şu şekilde yer aldı:
Mardin Valiliği tarafından yapılan açıklamada Bagok Dağı girişlerinde bulunan Girêmîra (Girmeli), Marînê (Eskihisar), Tilminarê (Tepeüstü) ve Mendikanê (Kayadibi) mahallelerinde "sokağa çıkma yasağı" uygulanacağı belirtildi. Ancak fiiliyatta Nusaybin’in tamamı ablukaya alındığı için ilçeye giriş çıkışlar tamamen kapatıldı. Vekillerimiz halkla beraber ilçenin girişinde 6 gün boyunca bekletildi, içeri alınmadı.
Bu abluka 6 gün sürdü. Çok sayıda kişi yaralandı, yaralananlardan bazıları hastaneye gidemediği için evde tedavi edilmek zorunda kaldı. Bu abluka sırasında yaşanan direnişte 54 yaşındaki Ahmet Sönmez ve 25 yaşındaki Şahin Turan polis tarafından açılan ateş sonucu katledildi.
25 yaşındaki Şahin Turan, Yeni Turan Mahallesi Azizoğlu Sokak'ta motosiklet ile seyir halindeyken polisler tarafından açılan ateşle öldürüldü.
6 günlük sokağa çıkma yasağı boyunca elektrik, su gibi temel ihtiyaçlardan mahrum kalan Nusaybin halkı yasak öncesi evinde stokladığı gıdayla hayata kalabildi.
1 EKİM
1 Ekim’de sokağa çıkma yasağı ilan edilen Marînê köyü etrafı ve köyden Bagok Dağı'nda bulunan "Pakrewangeha Egît Suruç ve Ayten Tekin" mezarlığına giden yol da askerler tarafından ablukaya alındı. Amaç mezarlığı tahrip etmekti. Devlet halkın ve gerillanın özene bezene, binbir emek ve çabayla yaptığı mezarlıkları tahrip etti, mezar taşlarına saldırdı.
Nusaybin ilçesinin Bagok Dağı eteklerindeki gerilla mezarlığına "canlı kalkan" olarak giden 19 kişi ise "geçici askeri yasak bölgesiyi ihlal ettikleri" gerekçesiyle gözaltına alındı.
Mardin Valiliği, Nusaybin ilçe merkezinde bulunan Abdulkadirpaşa, Fırat ve Yenişehir Mahallelerinde 9 Ekim 22.00’den geçerli olmak sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Abdulkadirpaşa, Fırat, Dicle, Yenişehir, Yenituran, Yeşilkent, Mor Yakup, Zeynelabidin, Kışla, 8 Mart, Gırnavas, Devrim, Selahaddin Eyyubi, İpekyolu ve Barış mahalleleri ilçesinde 13 Kasım saat 21.00’den itibaren süresiz sokağa çıkma yasağı başlatıldı.
2. GÜNDE FAYSAL ÇAKAR VE CANO ÇAKAR YARALANDI
Sokağa çıkma yasağının 2. gününde 50 yaşındaki Faysal Çakar ve 10 yaşında küçük bir çocuk olan Cano Çakar vücutlarına isabet eden şarapnel/metal parçası yüzünden yaralandılar. Çakar ve küçük çocuğu polis ablukası nedeniyle saatler sonra kaldırıldıkları Nusaybin Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
SELAMET YEŞİLMEN YAŞAMINI YİTİRDİ
Yasağın 3. gününde Fırat Mahallesi Başyurt Sokak’ta bulunan evinin ikinci katından 17 yaşındaki Fikret ve 9 yaşındaki Sevcan isimli iki çocuğu ile merdivenlerden bahçeye inen 5 çocuk annesi Selamet Yeşilmen adlı Çağçağ Caddesi üzerine konumlanan kobra tipi zırhlı araçlardan açılan ateş ile tarandı. Selamet Yeşilmen hayatını kaybetti.
Selamet Yeşilmen’in cesedine kapaklanan iki çocuğu da yaralandı. Selamet Yeşilmen'in cenazesine yardıma giderken polisin açtığı ateş sonucu yaralanan Yılmaz Tutak şu an Diyarbakır’da tedavi oluyor.
AYTİMUR’A BOMBAATAR MERMİSİ PARÇASI İSABET ETTİ,
Aynı gün Abdülhakim Aytimur polislerce evinin bahçesine atılan bombaatar mermisinin şarapnelleriyle yaralandı. Şirin Bilgin adlı sivil yurttaş da evinin balkonundayken üzerine polislerce ateş açıldı sırtından yaralandı.
Çocuklardan Sevcan’ın ikinci gözünü de kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya.
Sokağa çıkma yasağının 4 gündür sürdüğü Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Duruca (Kertwênê) Mahallesi'nde 65 yaşındaki Abdulkadir Yılmaz kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti.
O gün 65 yaşındaki Süleyman Altekin polislerce ayağından vuruldu ve yaralandı.
Abluka Nusaybin’de 5. gününde tüm vahşiliğiyle devam ederken bir ölüm haberi daha geldi. 45 yaşındaki Hasan Dal adlı sivil, polisin attığı bombaatar mermisiyle vurulması sonucu hayatını kaybetti.
En temel yaşamsal ihtiyaçların dahi karşılanamadığı Nusaybin’de abluka bütün ilçede devam etti.
Gün boyu sokaklara saldırı düzenleyen devet güvenlik güçleri Abdülkadir Doğan adlı sivil yurttaşı evinin önünde ayağından vurdu.
35 yaşındaki 3 çocuk annesi Halime Güner de polislerce ayağından vuruldu.
42 yaşındaki Fatma Kulat, yemek yaparken 5. katta olan evinin camından içeri giren kurşunla çenesinden ve boynundan ağır yaralandı.
Zeynep Gölçik adlı küçük kız çocuğu Kışla Mahallesi’nde polisin açtığı ateş ile kolundan yaralandı.
Ablukanın 6. gününde Musur Aslan adında 19 yaşındaki gence, sokak başında duran zırhlı araçtan polislerce ateş açıldı. Öldürme amacıyla sıkılan kurşun Aslan’ın başına isabet etti, ağır yaralanan Aslan olduğu yere yığıldı. Hastaneye güçlükle kaldırılan Aslan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
ANNESİNİ HASTANEYE KALDIRAMAYAN EMİN ÖZ İNTİHAR ETTİ
Ablukanın 7. gününde yasaklardan bunalan 55 yaşındaki Emin Öz adlı yurttaş evinde kendini astı. İnsanlığın bittiği nokta belki de burasıydı. Engelli annesini hastaneye kaldıramayan Öz, intihar ederek yaşamına son verdi.
O gün, 45 yaşındaki Rabia Bağtur adlı sivil yurttaş sırtına isabet eden şarapnel parçasıyla yaralandı. Şu an tedavi görüyor.
Ablukanın 8. gününde Muhammed Altunkaynak isimli 20 yaşındaki genç, Bombaatar diye tabi edilen yüksek tesirli silahtan atılan bombanın etrafa saçtığı şarapnel parçaları ile yaralandı. Olduğu yere yığılan Muhammed’in üstüne kobra tipi zırhlı araçtan ateş açıldı. Şarapnel parçaları kafasına ve vücudunun hayati yerlerine yoğun bir şekilde saplandığı için ağır yaralanan Muhammed, bir de üstüne zırhlı araçtan ateş altında kalınca ölümle burun buruna geldi. Yurttaşlar ağır yaralı Muhammed’i eve götürüp tedavi etmeye, kanı durdurmaya çalıştılar ancak kurtaramadılar.
Ablukanın 8. gününde katledilen yurttaşlardan biri de 5 çocuk babası Nurhan Kaplan’dı.
Aynı gün 30 yaşındaki Şerife Keleş adlı kadın Yenişehir Mahallesinde su almaya giderken vuruldu ve yaralandı.
Ablukanın 9. gününde Şerif Alpar kafasından vurularak katledildi.
Yasağın 9. gününde Nusaybin Kaymakamlığı 4 mahalle hariç (Abdulkadirpaşa Mahallesi, Fırat Mahallesi, Yenişehir Mahallesi ve Dicle Mahallesi) tüm mahallelerde sokağa çıkma yasağının saat 16.00'a kadar geçici olarak kaldırıldığını duyurdu.
70 yaşındaki Rasim Taş adlı sivil yurttaş Dicle Mahallesi Ziya Sokaktaki evinde elektrik çarpması sonucu yaralandı.
22 Kasım Pazar günü Müzeyyen Kızıl adında 5 çocuk annesi bir kadın evinin önünde polis kurşunuyla bacağından ve karnından yaralandı.
16 yaşındaki Vedat Ay polis kurşunuyla yaralandı.
23 Kasımda Hasan Korkmaz adında 65 yaşında bir yurttaş da Fırat Mh. Şirin Sk.'ta evinin damındayken polislerce sıkılan kurşunla omzundan ve sırtından yaralandı.
24 Kasım’da Sultan Şavur adlı 64 yaşındaki kadın da polislerin açtığı ateş sonucu yaralandı.
Ablukanın 12. gününde Yenişehir Mahallesi Lise Sokak'ta bulunan evinin önüne çıktığı sırada Çağçağ Caddesi üzerinde bulunan zırhlı araçtan açılan ateşle ağır yaralanan 22 yaşındaki Sedat Güngör, yaşamını yitirdi.
Nusaybin’de uygulanan 14 günlük abluka boyunca halkın yoksunluklar içerisinde hayata tutunmaya çalıştığı da kaydedilen raporda, birçok kişide fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkların baş gösterdiğini de belirtti.
HDP Mardin milletvekilleri Ali Atalan, Gülser Yıldırım, Mithat Sancar ve Erol Dora saldırıları protesto etmek ve ablukanın kaldırılması amacıyla açlık grevi yaptı.