Halk Ýnisiyatifi'nden topyekün boykot kararı

Halk Ýnisiyatifi'nden topyekün boykot kararı

Kürdistan Halk Ýnisiyatifi, Türkiye metropollerinde Kürtlere karşı geliştirilen linç saldırılarına misliyle karşılık vereceklerini belirterek, Kürtleri mahkeme ve okulları boykota, TSK’ya askerlik yapmayı reddetmeye ve özerk özgür Kürdistan’ı inşaya çaðırdı. Halk Ýnisiyatifi, “Sömürgeciliðe dair ne varsa devrimci halk savaşı ve Serhildanlarımızla yaşamımızdan ve ülkemizden söküp atacaðız” dedi.

Kürdistan Halk Ýnisiyatifi, ‘Yiðit, Kahraman Kürdistan halkı ve demokratik kamuoyuna’ başlıklı kapsamlı bir bildiri ile Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri deðerlendirerek, halkı, ‘sömürgeci faşist T.C. devletine karşı’ yaşamın her alanında Serhildan hareketini süreklileştirerek büyütmeye çaðırdı.

ONUR MÜCADELESÝ

Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak ‘Kapitalist modernite ve tüm yürütücü güçlerine karşı’ çetin bir mücadele sürecinden geçtiklerini kaydeden inisiyatif, bu mücadelelerinin “Egemen ve sömürücü güçlere karşı halkların ve insanlıðın onur mücadelesi” olduðunu vurgulayarak şunları belirtti:

“Destansı özgürlük mücadelemizin zafer süreci olan devrimci halk savaşı Rojava’da özgürlük devrimi, Kuzey Kürdistan’da Zagros, Botan hattı başta olmak üzere, HPG öncülüðünde başlatılan devrimci harekat ile Reber Apo’nun özgürlüðüne ve demokratik özerk özgür Kürdistan’a daha yakınız. An be an varlıðımızı tehdit eden faşist sömürgeci güçlerden hesap sorarken, özgür yaşamımızı da adım adım inşa ediyoruz. Devrimci halk savaşı stratejimiz ile gerilla sömürgeciliði Kürdistan daðlarından sökerken bizlerde halk olarak sömürgeciliði, beynimizden, ruhumuzdan, tüm il, ilçe ve köylerimizden yani ülkemizin ve yaşamımızın her alanından söküp atma sorumluluðu ve görevi ile karşı karşıya olduðumuzun bilincindeyiz. Ýnsanlıðın beşiði, tüm özgürlük deðerlerinin kaynaðı bu kutsal topraklarda Kapitalist modernite ve tüm yürütücü güçlerine karşı, demokratik modernite ve temel dinamiði olan Kürdistan özgürlük hareketi çetin bir mücadele içerisindedir. Bu karanlıða karşı aydınlıðın, köleliðe karşı özgürlüðün ve lanete karşı kutsallıðın mücadelesidir. Egemen ve sömürücü güçlere karşı halkların ve insanlıðın onur mücadelesidir.”

‘TEK GÜNDEMÝMÝZ ÖNDER APO ÝLE HALKIMIZIN ÖZGÜRLÜÐÜDÜR”

Bildiride, “Bu onur ve şeref savaşının her koşulda öncüsü ve yaratıcısı, tüm kutsal deðerlerin bileşkesi” PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 14 yıldır “Ýmralı işkencehanesinde” tutulduðuna dikkat çekilerek, Öcalan esaret altında olduðu sürece barış ve kardeşlikten, demokratik çözümden söz edilemeyeceði vurgulandı.

“Uluslararası emperyalist güçler ve bölgesel taşeronları bu gerçekten hareketle her dönem önder Apo’yu hedef almışlardır. Namuslu ve şerefli bireyler ve halk olmayı, önder Apo’yla başardık. Nasıl ki var olmayı önder Apo’yla başardık, özgür olmayı da ancak ve ancak önder Apo’yla başarabiliriz. Önder Apo’nun esareti nasıl ki halkımızın ve onurlu insanın esareti ise özgürlüðü de halkımızın ve insanlıðın özgürlüðüdür. Önder Apo esaret altında olduðu sürece ne barıştan, ne kardeşlikten nede demokratik çözümden söz edilebilir. Önder Apo esaret altındayken ne özgür ülkeden nede özgür halktan söz edilebilinir. Önder Apo esaret altındayken, yaşamın her alanını direniş ve Sehildan’a dönüştürememek onurlu halk ve insan olmaktan vazgeçmektir, aldıðımız her nefes, attıðımız her adım devrimci halk savaşımızı güçlendirmiyorsa bu lanetli sömürgeciliðe teslim olmak demektir. Bu nedenle yaşamımızın her anı, ve alanı önder Apo ve halkımızın özgürlüðü için devrimci halk savaşı ve Serhildan’la ilmek ilmek örülecektir. Tek gündemimiz önder Apo’nun özgürlüðü ve halkımızın özgürlüðüdür. Kapitalist modernitenin sunacaðı cennet dahi olsa reddediyoruz, çünkü biliyoruz ki sömürgecilerin sunduðu sanal cennetlerinde sadece ve sadece lanetlice bir kölece yaşam ve toplumsallıðın inkarı vahşice bir toplum kırım vardır.”

HALKLAR BAHARI

Ortadoðu’da sömürgeci toplum kırım politikalarına karşı Öcalan ve PKK öncülüðünde yürüttükleri mücadele ile ‘Halklar Baharı” yaşandıðı belirtilen bildiride, toplum kırım politikalarının öncüsü olarak tanımlanan ‘Sömürgeci T.C.” devletinin “her alanda inkar, imha ve soykırım politikalarını topyekun bir şekilde sürdürerek sonuç almak istediði” ifade edildi.

“Her gün önderliðimiz, halkımız ve hareketimiz üzerinde terör estirmektedir” denilen bildiride “Sömürgeci, işgalci faşist T.C. devleti yeni yetme münafıkları AKP ve Fethullahçı güçleriyle, tüm deðerlerimizi ortadan kaldırmak istemektedir. Ýşgalci ordusuyla faşist polisiyle, münafık imamlarıyla, tecavüzcü bürokratları ve memurlarıyla, asimilasyoncu öðretmenleriyle, talancı tüccarlarıyla, ırkçı çeteleriyle, şarlatan bakanlarıyla, ahlaksız medyasıyla özgür kürdü bitireceðini hesaplamaktadır” dendi.

‘HÝTLER NE ÝSE ERDOÐAN DA ODUR’

Hiçbir katliam ve özel savaş yönteminin Türk devletinin Kürdistan topraklarındaki bitişini, tükenişini engelleyemeyeceði belirtilen bildiride, “Sömürgeciliðe dair ne varsa devrimci halk savaşı ve Serhildanlarımızla yaşamımızdan ve ülkemizden söküp atacaðız” denilerek devamla şunlar ifade edildi:

“Bir yandan devrimci halk savaşı ve Serhıldanlarımızla varlıðımızı korurken, bir yandan da demokratik özerklikle özgürlüðümüzü saðlayacaðız. Mücadelemizin geldiði aşama işgalci T.C.’den özgürlüðümüzü talep etmek deðil, yılladır yürüttüðü kirli savaşının hesabını sormak, kendi özgür irade ve kimliðimizle destansı mücadelemizle özgürlüðümüzü kazanmaktır . Bunun için sömürgeciliðin Kürdistan’daki varlıðına son diyoruz. Halk olarak T.C. faşizminin soykırımını meşrulaştıran tüm kurum ve kuruluşları ahlak ve hukuk dışı olarak görüyoruz. Hitler ne ise Erdoðan’da odur. Hitlerin gaz odaları ne ise sömürgeci T.C. partileri, okulları, mahkemeleri de odur. Bundan sonra önderliðimize başta olmak üzere, halkımızın özgür irade ve statüsünü kabul etmeyen, saygı duymayan hiçbir güç, kurum ve birey Kürdistan’da varlıðını sürdüremeyecektir.”

4 MADDE

Bildirinin devamında, 4 başlık altında, Kürtlere karşı linç girişimlerine misliyle karşılık verileceði, Kürt gençlerinin Türk ordusu yerine gerilla saflarına katılacakları belirtilirken, halka okul ve mahkemeleri boykot etme çaðrısı yapıldı:

“1-Hem ülkemizi işgal edecek, hem varlıðımızı hiçe sayacak, hem faşist ırkçı saldırılarla halkımıza hakaret edip linç etmek isteyecek hem de bu topraklarda meşru olduðunu iddia edeceksin!!! Bu onursuzluðu asla kabul etmeyeceðiz. Halk olarak bulunduðumuz her alanda linç girişimlerine ve faşist saldırılara karşı misli ile karşılık vereceðiz. Bu konuda hiçbir tereddütte mahal vermeden meşru savunma hakkımızı kullanacaðız. Özellikle belirtmemiz gerekir ki halkımıza yönelik geliştirilen saldırıları meşru ve hak gören, AKP’nin faşist, arsız, ahlaksız, akorsuz, vuvuzelacılıðını ve palyaçoluðunu yapan akılsız Naim Şahin’ine cevaben, başta Ýstanbul, Adana, Ýzmir vb metropoller olmak üzere Türkiye ve tüm Kürdistan’da gençlerimizi, kadınlarımızı ve tüm halkımızı aynı yöntemle cevap vermeye, halkımızın yaşadıðı her yeri ateş topuna çevirmeye çaðırıyoruz.

2-Ruhumuzu ve yüreðimizi öðüten, ülkemizi ve kimliðimizi yabancılaştıran asimilasyon merkezleri olan okullarınıza hiçbir çocuðumuzu, gencimizi göndermeyeceðiz. Nasıl ki eðitim sisteminiz ile bizi biz olmaktan çıkarmayı hedeflemişseniz bizde bu sisteminizi reddederek kendimiz olmayı bileceðiz. Halkımızın bulunduðu her yerde halk toplantılarıyla ve her türlü iletişim araçlarını kullanarak bu kararlıðımızı pratikleştireceðiz. Halkımızda bugünden itibaren çocuklarımızı işgalci T.C. devletinin okuluna göndermemeye çaðırıyoruz.

3-T.C. faşizminin sömürgeci, ahlak dışı hukuk sistemine tabi olmayacaðız. T.C. mahkemeleri hiçbir kürdü yargılayacak meşruiyete sahip deðildir. Zaten tüm sorunlarımızın kaynaðı olan T.C. mahkemelerinden çözüm beklemek kendimizi inkar etmektir.

4-Ýşi halkımıza katliamlar dayatmak olan kutsal coðrafyamızı cayır cayır yakan lanetli ordunuza, hiçbir Kürt genci asker olmayacaktır. Bu halkın özgürlük andı içmiş gençleri olarak sömürgeci, işgalci orduya karşı gerilla saflarında yer alacaðız.”

BATMAN VE DÝYARBAKIR MÝTÝNGÝNE KATILIM ÇAÐRISI

Bildirinin devamında, Yüksekova, Kızıltepe ve Cizre başta olmak üzere, yasaklara karşı alanlara dökülerek büyük direniş sergileyen halkı selamlayan Kürdistan Halk Ýnisiyatifi, Batman’da ve Diyarbakır’da kadın hareketi öncülüðünde gerçekleştirilecek mitinglere ‘Serhildan ruhu ile’ katılım çaðrısında bulundu:

“Tüm bunlara baðlı olarak; Özgürlük ve devrim mücadelemiz, devrimci halk savaşı stratejisi temelinde an be an önderliðimizin ve halkımızın özgülüðüyle taçlanacak bir süreçte bulunmaktayız. Bu süreci onurlu anlamlı bir sonuca kavuşturmakta, ancak ve ancak gerillanın başlatmış olduðu devrimci operasyonlarla birlikte, halkımızda Serhildanlarla işgalci T.C. devletinin varlıðını bu kutsal topraklardan söküp tarihin kirli çöp sepetine atmakla mümkün olacaktır. Bu konuda halkımızın ve gerillasının omuz omuza yürüttüðü ve yürüteceði direnişten hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu temelde başta Gever, Qoser ve Cızir halkı olmak üzere halkımız, faşist T.C. devletinin yasaklamalarını tanımamış, yüksek bir irade ve kararlılıkla ‘şanlı’ devlet iradesini ayaklar altına aldıðını göstermiştir. Bu nedenle başta bu üç kentteki halkımız olmak üzere tüm halkımızı bu onurlu tutumundan dolayı selamlıyoruz. Daha yüksek irade ve kararlılıkla, Serhildan ruhuyla 28 Aðustos’ta Batman, 29 Aðustos’ta Amed’te demokratik özgür kadın hareketinin öncülüðünde yapılacak mitinglere katılmaya, Ayrıca her alanda 1 eylül dünya barış günü, ‘’Önder Apo’suz barış asla ve asla’’ şiarı ile alanları doldurup, Önder Apo’suz barışın yine savaş kararı ve gerekçesi olacaðını büyük Serhildan çıkışlarıyla cevap olmaya çaðırıyoruz.”