Gulpi: Barzani siyasi amaçları için görev süresini uzattı

Gulpi: Barzani siyasi amaçları için görev süresini uzattı

Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) eski başkanı Dr. Faik Gulpi, Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin görev süresinin iki yıl uzatılmasının yasalara aykırı olduğunu söyledi. Gulpi, Barzani’nin Güney ve Batı Kürdistan’daki planlarını hayata geçirmek istediğine dikkat çekti.

 Federal Kürdistan Bölgesi’nde başkanlık seçimlerinin iki yıl ertelenmesine tepkiler sürüyor. Kürdistan Bölgesi’nde başkanlık ve parlamento seçimlerinin 21 Eylül’de yapılması öngörülüyordu.  Ancak başkanlık seçimleri, mevcut bölge başkanı Mesut Barzani’nin yeniden aday olabilmesi üzerindeki anlaşmazlık nedeniyle iki yıl ertelendi. Oysa yasalar Barzani’ye en fazla iki yıl seçilme hakkı tanıyor. Haftalardır, parlamentodaki çoğunluğu elinde bulunduran KDP, Barzani’nin kalabilmesi için formül arıyordu. Önce KDP ve YNK, Barzani’ye iki kez daha seçim yolunun açılması için anayasa referandumu önerdi.  Seçimlerin ertelenmesi ise Kürt siyasi partilere, yeni bir anayasa üzerinde anlaşma sağlamaları için zaman tanıma amaçlı olduğu iddia edildi.

PÇDK eski başkanı Dr. Faik Gulpi’ye göre bölge başkanının görev süresinin uzatılmasının iç ve dış nedenleri var.

TOPLUMSAL İHTİYAÇLARA CEVAP VERECEK YASALARA İHTİYAÇ VAR

Güney Kürdistan’daki birçok sorunundan birisinin anayasanın halk referandumuna götürülmesi olduğunu söyleyen Gülpi, “Var olan anayasada birçok anti demokratik madde yer almaktadır” dedi.

“Halkın büyük bir kesimi ile muhalefetin isteği, parlamentodan onay aldıktan sonra referanduma sunulmasıydı” diyen Gülpi şöyle devam etti: “Halkın beklentisi anayasanın değiştirilerek halk onayına sunmaktı. Ama görüldü ki KDP ve YNK kendi aralarında anlaşarak çıkardıkları bir iki yasa ile yerel hükümet başkanın süresini uzatmakla yetindiler. Aslında buna hiç ihtiyaç yoktu. İhtiyacımız olan değişim olması ve yeni toplum ihtiyaçlarına cevap verecek bir yasaya ihtiyaç vardı. Bunlar olmayınca yapılan yasa değişikliği ve yerel hükümet başkanının süresinin uzatılması Güney Kürdistan halkının olumsuz tepkisi ile karşılandı. Çünkü seçimin uzatılıp uzatılmayacağını ancak parlamento karar verebilirdi. Bölge başkanını da Parlamentoyu da halk seçti. Bu sürenin uzatılmasına ancak halk karar verebilir. Parlamento ve yerel hükümet başkanın seçim süreleri doluyordu. Yerel hükümet başkanı ve parlamentonun İkinci kez uzatılması ancak halkın onayı ile mümkün olabilirdi.”

BÖLGE BAŞKANLIĞININ UZATILMASININ İKİ TEMEL NEDENİ

Bölgesel başkanın süresinin uzatılmasının iki temel nedeni olduğuna dikkat çeken Gulpi, şunları söyledi:  “Birinci neden iç sorunlardan kaynaklı olup KDP ve YNK’nin ortaklaşmasına, stratejik ilişkinin devamına ihtiyaç vardı. YNK KDP’yi razı ederek bölgesel başkanlık karşılığında Irak cumhurbaşkanlığı koltuğunu almak istedi. Bu iki parti bunun üzerine birbirlerini razı eden bir karar aldılar. İkinci neden de KDP’nin Rojava’daki (Batı Kürdistan) başarısız girişimlerini telafi etmek için böyle bir karar alındı. Biliniyor, KDP iki aya yakın bir süredir pêşmerge güçlerini Batı Kürdistan sınırlarına getirip siyasi ve ekonomik bir ablukaya alarak, halk ve PYD üzerinde bir baskı uygulamaya başladı. Basın yayın araçları ile Güneybatı Kürdistan halkının çıkarlarını zedeleyen karalama yayınlar yapmaya başladı. Bu şekilde Rojava da ortaya çıkan halk iradesini yıkmaya çalıştı. Bu işler Kürt halkı için olumsuz işlerdir. Düşmanların yapmaya çalıştığı işleri, bölge hükümeti ve peşmergeler, basın ve ekonomik çıkarlar kullanılarak sonuç alınmak isteniyor. Bu işlerin tümü Kürt halkının dışındaki güçlere hizmet ediyor.”

EN ÇOK SEVİNEN ÜLKELER: TÜRKİYE VE FRANSA

Barzani iki yıl daha iktidarda kalırsa yürütmek istediği planlamalarını hayata geçirmeye çalışacağına işaret eden Faik Gulpi, “Barzani’nin bölgesel başkanlığının iki yıl daha uzatılmasına en çok sevinen devletlerin başında Türkiye ve Fransa gelmektedir” dedi. Gulpi şöyle devam etti: “Onun için Batı Kürdistan halkı ve PYD’ye karşı mücadele veriyor ki, iradesiz bir halk oluşsun. Kendisine bağımlı bir oluşumu iktidara getirmek istiyor. Bu amacına ulaşmak içinde başkanlığı iki yıl daha uzatmak istedi.”

Gulpi sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan bu hukuksuzluğa karşı muhalefet partileri şimdiye kadar parlamento içinde bir mücadele yürüttü ama başarılı olamadı. Parlamento dışında da çeşitli eleştiriler yöneltildi. Bölge başkanlığının süresinin uzatılması bir karar ve yasa ile olması yeterli değildir. Bölge başkanlığını halk seçti. Halk bu süreyi uzatması gerekiyor. Çünkü anayasada bölge başkanlığının süresini uzatan herhangi bir yasa yoktur. Şimdi muhalefet alanın bu kararın onaylanıp onaylamayacağını bekliyor.”

Parlamento seçimlerine giden bir sürecin yaşandığını kaydeden Gulpi,  “Onun için muhalefet seçim sürecine kadar bir şeyleri yapması zor görünüyor.  Gösteri yürüyüş yerine bana göre en fazla yapacağı diplomatik faaliyetlerdir” diye belirtti.

Gulpi şunları ekledi: “Avrupa Birliği gibi uluslar arası alanda, insan demokratik kuruluşlara şimdiden çeşitli baş vuru ve şikayetler yapıldı. Yine Irak yüksek seçim kuruluna şikâyetler yapıla bilinir. Şimdiye kadar gözle görülür bir çalışmayı göremedik. Yine muhalefetin sorumluları çıkıp kendi tavırlarını ortaya koymuş değil. Bana göre tavırları seçime bağımlı gelişecektir. Eğer seçimden başarılı çıkmazlarsa o zaman çıkıp çeşitli itirazlar ve gösteriler yapacaklardır.”

KDP ROJAVA KAZANIMLARINA KARŞI MI?

KDP’nin Batı Kürdistan’daki kazanımlara karşı olduğunu söyleyen Gulpi, “KDP Kürt halkının Batı Kürdistan’daki kazanımlara karşı açık tavrını ortaya koydu” dedi. Gulpi,  “Oradaki halkı ve temsilcilerini ekonomik, siyasi ve basın yayın yolu ile baskı altına alarak teslim almaya çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.

KDP’nin kendisine yakın kesimleri örgütlemeye ve güçlendirmeye çalıştığına dikkat çeken Gulpi şöyle konuştu: “YNK KDP ile stratejik ittifakları olduğundan dolayı, Suriye’deki dostları da kendilerini geri çekiyor. Bundan dolayı KDP ve YNK diğer parçalardaki kazanımlara karşı yer yer ortaklaşıyorlar. Özellikle KDP geçmişte Kuzey, doğu mücadelelerine karşı olumsuz bir rol oynadı. Şimdi de aynı rolü Batı Kürdistan için oynamak istiyorlar. Şimdi KDP YNK’ye oranla daha fazla olumsuz bir rol oynamaktadır. Güney Kürdistan’ın durumu genel anlamda pekiyi değildir. Halk güneyin gidişatından ve yaşanan bu durumlardan oldukça rahatsızdır. Halk onların bu politikalarının arkasında değildir. Onun için planladıkları gibi politikaları başarıya ulaşmayacaktır.”

GÜNEY KÜRDİSTAN HALKI BDP VE PYD MODELİNİ ESAS ALMALI

Gülpi, bölgesel başkanlık süresinin iki yıl daha uzatılmasının parlamento seçimleri üzerinde de olumsuz bir rol oynayacağını ifade etti.  Gulpi şöyle dedi: “Bu karardan sonra halkın seçim ve demokrasiye ve hükümete inancı azaldı. İktidardaki güçlere karşı bir inançsızlık gelişecek ama diğer yandan iktidar dışında kalan güçler ki bunların başında PÇDK geliyor bu süreçten önemli ölçüde yararlanabilecektir. Şu nokta çok önemli bir parlamenter açık bir şekilde yasadışı bir şekilde hile yapıp iki yıl sonra seçilirse olumsuz bir rol oynayacaktır.  Halk kendi oylarının yandığını görmesi demokrasi açısından kötü bir durumdur.

Eğer Güney Kürdistan’da halkın siyasi bir iradesi gelişir ve iradesini ortaya koyarsa bu tür yasadışı olaylara müsaade etmez. Ama maalesef halkımız halen bu düzeyde iradesini ortaya koyacak duruma gelmemiştir.

Siyasi düşünce, örgütlenmesi ve mücadele azmi zayıftır. Güney Kürdistan’da siyasal ve ideolojik bir boşluk vardır. PYD’nin Batı Kürdistan’da, BDP’nin Kuzey ve Türkiye’de, Kürtlerin Avrupa’da yine PJAK’ın Doğu Kürdistan’da ortaya çıkardığı güç, dayandığı siyasi ve ideolojik gücüne dayanıyor. Bu siyasi ve ideolojik örgütleme modeli gücünü Sayın Abdullah Öcalan’ın ideolojik gücünden alıyor. PKK içinde gelişen kültürün dışa yansımasıdır. Bana göre Güney Kürdistan halkı sorunlarını çözmek için PYD ve BDP gibi siyasi bir modeli esas almalıdır. Bu yolla siyasi bir mücadele başlatılmalı ki, sorunlarını çözebilsin.”

GÜNEY GÜÇLERİ BİRLİKTEN KAÇIYOR

İktidardaki iki siyasi partinin içerde ve dışarda zorda kalmadıkları sürece ulusal bir konferansın olmasına gelmeyecekleri tespitinde bulunan Gulpi,  şunları ifade etti: “İki partinin dayandığı siyasi ve ekonomik güçler vardır. Diğer yandan muhalefet güçlerin elinde kimi projeler olsa da, ulusal iradenin ortaya çıkması için iktidar güçlerini aşan bir durumları yoktur. Bana göre ister iktidardaki, ister muhalefetteki güçler olsun, duruşları ulusal nitelikte değildir. Onlara göre sorun ve çözüm ulusaldır. Ama kapsamları ve politikaları ulusal değil, bölgesel ve parçaya dayalıdır.

İran, Suriye ve Türkiye Kürtlere karşı çalışıyor, mücadele ediyor. Bunun için birlik oluyorlar. Peki, bu egemen güçlere karşı bizimde Kürdistan’ı özgürleştirme birliğimiz olmalıdır. Ama çıkarları gereği buna yanaşmıyorlar. Halk ulusal birliği istiyor, dayatıyor. Ama bu siyasi güçler bunun önünde engel oluyorlar.

Celal Talabani Irak Cumhurbaşkanlığına seçildiğinde, her tarafta PKK ve taraftarları dahil Kürtler sevinmiş, desteklerini etkinliklerle göstermişlerdi.  Ama kutlama için hazırlanan etkinliğe Rusya’daki YNK temsilcisi katılmamıştı. Şimdi tüm Kürtler ulusal birlik istiyor. PKK ve önderliği Abdullah Öcalan sürekli ulusal birliğin oluşması için çalışıyor. Ama güney Kürdistan’daki iktidardaki güçler kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını düşündükleri için ulusal birlik yönünde adım atmıyorlar.”

GÜNEY’DE PKK’YE SEMPATİ DUYAN BÜYÜK BİR KİTLE VAR

PÇDK’nin yeni bir modelle Güney Kürdistan sorunlarını çözebilecek güçte olduğunu söyleyen Gulpi, yaşanan sorunları demokratik kültür ve onun zihniyeti ile çözeceklerini belirtti. İktidar endeksli bir çalışma yerine ulusal ve demokratik zihniyeti esas aldıklarını söyleyen Gülpi devamla şunları söyledi: “Güney Kürdistan’da birçok siyasi görüşten insan vardır. Ama yaşananlardan dolayı PKK’ye sempati duyan büyük bir halk kesiminin de olduğunu söylemek gerekir. Kürt Halk Önderliği Abdullah Öcalan’ın demokratik konfederalizm sistemini benimseyenler bizlere oy veriyor. Biz PÇDK olarak Öcalan’ın düşüncelerini ve sistemini benimsiyoruz. Bizim iktidar eksenli olmayışımız ve demokratik duruşumuz halkın ilgi ve alakasını çekiyor. Şimdiye kadar bizim temel sorunumuz Kuzey’de olduğu gibi bize siyasi mücadele zemini bırakılmamıştı. İlk defa seçimlere giriyoruz.

PÇDK olarak bizim açımızdan ikinci önemli nokta ise şimdi Kuzey Kürdistan’da Kürt Halk önderliği Abdullah Öcalan ve Türk devleti arasındı bir müzakere ve tartışma vardır. Bu da bizim için pozitif bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyor.  Halkın üzerindeki baskılardan dolayı bazı kesimler çekiniyordu. Bu şekilde o kaygılarda ortadan kalkmış bulunuyor.

BİZ ÖZEL MÜLKİYETİN PEŞİNDE DEĞİLİZ

Diğer önemli bir nokta diğer partilerin yaşadığı iç sorunlar ve çelişkiler bizde yoktur. Biz özel mülkiyetin peşinde değiliz, şimdiye kadar hiçbir yerde bir hükümet binasını işgal etmedik. Ben eskiden parti başkanıydım, şimdi yerime başka bir arkadaş geçti. Demokratik kriter gereği eş başkanlık sistemi vardır. Burada yaşadığımız temel bir sorun vardır. Sisteme dayalı gelişen basın yayın araçları tamamen iktidar endeksli çalıştığı için bizim çalışma ve projelerimizin hiçbiri halka yansıtılmıyor. Yansıtılmasına izin verilmiyor. Üstümüzde bir ambargo ve sansür vardır. Örneğin gündeme ilişkin bölge başkanlığına ilişkin bir açıklama yaptık hiçbir basın yayın bunu yayınlayamadı. Kısaca güney siyasetinde demokratik bir kültür ve anlayış yoktur. Bunun sağlanması gerekir.”