Gerilla komutanları Amed ve Garzan, Gelîyê Doskî Direnişi'nde Türk ordusunun çaresiz kaldığını belirtti. Komutanlar, "Dağları temizleyeceğiz" diyen devlet zihniyetinin, 'dağlarda felç olduğunu' vurguladı.
ANF
BEHDİNAN
Çarşamba, 23 Eylül 2015, 12:40
HPG gerillaları, Ağustos ayı itibarıyla Gelîyê Doskî'yi denetimi altına almış, uzun bir süre Türk ordusunun bu alana yönelik operasyonlarını püskürtmüştü. 6 Eylül'de kapsamlı bir operasyona girişen Türk ordusu, gerillaların gerçekleştirdiği büyük çaplı bir eylemle karşılaşmış ve bu eylem sonucunda 1’i ilker Çelikcan adlı kurmay Yarbay olmak üzere tolam 31 asker ölmüştü.
Bu eylemin en çok konuşulan yanı ise Türk Genelkurmay Başkanlığı'nın uzun süre konuya dair açıklama yapamaması olmuş, ardından günlerce cenazesini alamayan Türk ordusu sivil halkı devreye koyarak gerilla güçlerinin izni dahilinde cenazelerine ulaşabilmişti.
Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Gelîyê Doskî alanında 6 Eylül günü gerillaların gerçekleştirdiği eyleme komutanlık yapan Sefkan Amed ve Serkeft Garzan ile konuştuk.
İLK EYLEM 15 AĞUSTOS RUHUYLA
Gelîyê Doskî alanında komutanlık yapan Amed, hamlenin aslında 10 Ağustos’ta HPG’nin efsane komutanı Reşit Serdar adına başladığını dile getirdi. Amed, hamlenin ilk başladığı günden şimdiye kadar yaşanan direnişi şöyle anlattı: "Gelîyê Doskî'deki direniş, yeni sürecin başladığı günden beri devam ediyor. Bu süreçte Gelîyê Doskî düşmana geçit vermeme, düşmanı orada felç etme esasına göre tutuldu. Ve halen de gerillanın denetimindedir. 10 Ağustos’ta Gelîyê Doskî gerillanın denetimine girdi. Yolları tutuldu, Oremar, Şıtazın karakollarının yolu kesildi. Karakollara hiç kimse gidip gelemedi. Yine elektrikleri kesildi. Amaç; düşmanı sınırda etkisizleştirmek ve Kürdistan’da etkisiz kılmaktı. Düşman Gelîyê Doskî'den Oremar’a gitmek istedi. Arkadaşlar hazır bir konumdaydı, alan da tamamen gerilla denetimindeydi. Düşman Veregoz üçgenine geldiğinde arkadaşlar sabotaj eylemleri, ağır ve ferdi silahlarla vurdular. Düşman burada kırıldı. Düşman en gelişmiş tekniğiyle arkadaşların üzerine geldi. Fakat arkadaşlarımızın hakimiyet sağladığı alanlara giremedi. Arkadaşlar büyük bir kararlılıkla mevzilerinde düşmanı vurdular ve geri püskürttüler."
Amed, 14 Ağustos’taki bu ilk eylemin 15 Ağustos Atılımı'nın yıl dönümüne cevap olma amacıyla geliştirildiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti: "Yani 15 Ağustos ruhuyla gerçekleşti. Düşman da savaş uçakları, Kobra helikopterler, havan, obüs ve diğer gelişmiş teknikleriyle saldırmasına karşın bir kırılma yaşadı ve burada hiçbir arkadaşımıza da bir şey olmadı. Düşman bu kadar büyük bir ordusu ve gelişmiş tekniğiyle gelmesine rağmen Gelîyê Doskî'ye giremedi. Arkadaşlarımızın fedai ruhu ve direnişi düşmana geçit vermedi. Buradaki gerilla güçlerinin konumlanması düşmana geçit vermeme esasına dayalıydı. Bu esasta da düşmanın Oramar'a gitmesine geçit verilmedi. Düşman karakolda felç olmuş durumdadır, yiyecekleri kalmamış, elektrikleri kesik, jeneratör çalıştırmak için yakıtları bitmek üzeredir. Köylüler yakıtlarının bitmek üzere olduğunu, elektriklerinin bırakılmasını ve yiyeceklerinin olmadığını söylüyorlar. Devlet Gelîyê Doskî çaresiz kaldı.
Türk devleti, büyük komutanımız Şehit Reşit Serdar adına başlatılan bu hamle karşında çaresiz kaldı ve yenildi. 2012’de başlatılan hamle de Şehit Reşit Serdar’ın öncülüğünde başlatıldı. Heval Reşit Zagroslar'da düşmanın felç edilebileceğini söylüyordu. Öncülük ettiği hamle de, 2015’ te başlatılan Şehit Reşit Serdar Hamlesi de bunu açıkça ortaya sermektedir."
'CENAZELERİNİ KENDİLERİ ALAMADI'
Amed, 6 Eylül’deki 31 askerin ölümüyle sonuçlanan Gelîyê Doskî eylemini de anlatırken, şunları söyledi: "6 Eylül’deki eylem ikinci eylemdi. Arkadaşlarımız alana hakim ve hazır durumdaydı. Arkadaşlarımız büyük bir inançla düşmanın Gelîyê Doskî'ye girmesini engellemede ve darbe vurmada kararlıydı. İlk önce düşman Oremar tarafından geldi, arkadaşlar burada düşmanı geri püskürttü, ikinci kez denediler yine kırıldılar. Zırhlı araçları köprüye gelince arkadaşlarımız tuzak patlattı. Oremar tarafı tamamen kırılıp geri çekildi. Gever’den takviye istediler. Geldi. Amaçları gerillayı Gelîyê Doskî'de kıstırıp darbelemekti. Burada düşmana sabotaj eylemleri ve ağır ve ferdi silahlarla saldırı geliştirildi. Düşmanın araçlarının üzerine gittiler, patlatılan araçlar burada sabaha kadar yandı. Açığa çıkıyor ki, burada kırılan devlet oldu. Ordusuyla da, tekniğiyle de buradan hem cenazelerini, hem araçlarını çıkaramadı. Cenazeleri yaklaşık 2 gün arkadaşların elinde kaldı. Cenazelerini almak için valileri, kaymakamları, köylüleri devreye koyarak yanımıza gönderdiler. Sonra arkadaşlarımızın izniyle de köylüler cenazeleri aldı. Köylüler cenazelerini alıp onlara teslim ettiler. Fakat bir cenazeleri hala elimizdedir.
'BU DAĞLARI TEMİZLEYEMEZLER!'
Türk devleti burada yenildi, cenazelerini alamadılar. Vali, kaymakam köylülüri, sivil toplum örgütlerini devreye koyarak cenazelerini aldılar. Bu eylemin ardından 24 saat geçmesine rağmen, halen de kaçtane kayıplarının olduğunu bilmiyorlardı. Türk devleti burada rezil oldu. Cumurbaşkanı ve Başbakan'ın da açıklamaları aynıydı. 'O dağları temizleyeceğiz, kimseyi bırakmayacağız' diyorlardı. Bu dağlarda yıllardan beridir gerilla var. Şimdiye kadar bitiremediler, bundan sonra da bitiremezler. Açıkça gördük; en gelişmiş teknikleri ve ordularıyla geldiler, bir arkadaşımızın parmağı bile kanamadı."
'TÜRK ORDUSU FELÇ OLDU'
Eylemin gerçekleştiği güne de değinen komutan Amed, ağır hava koşulları olmasına rağmen gerillanın direnerek Türk ordusunu felç ettiğini dile getirdi. Amed, "Eylem günü yağmur yağıyordu. Bu bizim için sorun değildi. Arkadaşlarımız hedeflerine kilitlenmişlerdi. Morallari yerinde ve büyük bir coşkuyla düşmanın bu halini izliyorlardı. Yağan bu yağmura rağmen araçları sabaha kadar yandı. Gelîyê Doskî halen arkadaşlarımızın hakimiyetindedir. Bu savaşı başlattıklarına pişman oldular. Savaşı başlatırken amaçları farklıydı, amaçlarına ulaşamadılar, yenildiler" diye konuştu.
'ÇARESİZ KALIP GERİ ÇEKİLDİLER'
Bu hamlede bir diğer gerilla komutanı olan Serkeft Garzan ise şunları ifade etti:
"Başlatılan bu hamleyi 2012'de Heval Reşit başlatmıştı. Bu sene başlayan Şehit Reşit Serdar Hamlesi de bu kahramanlık ruhuyla başlatıldı. Bütün arkadaşlar da bu ruh, moral ve coşkuyla bu hamlede yer aldı. Önderlik üzerinde uzun süredir bir tecrit var, Medya Savunma Alanları'na saldırılar gelişiyor. Bunun yarattığı öfkeyle büyük bir kararlılık ve inançla hamle geliştirildi. Düşmanın uçak saldırıları, helikopter, havan, obüs saldırıları öncelikle arkadaşlarımızın moral ve kararlılıkları karşısında büyük bir fiyaskoyu yaşamış ve yenilmiştir.
Gelişmiş teknik ve ordularıyla geldiler. İlk önce 14 Ağustos’ta büyük darbe aldılar. Daha sonraki saldırılarında da arkadaşlarımızın fedai ruhu karşısında kırılıp geri çekildiler. Cenazelerini bile alamadılar. Orada araçların, cenazelerin üzerine gittik. Buraya gelen askerler sıradan askerler değillerdi. Hepsi rütbeli ve özel birliklerdi, bu da ‘Büyük Türk Ordusunun’ yenilgisini ortaya serdi. Gerillanın ısrarı düşmana hiçbir şekilde geçit vermedi. Canavar gibi görünen orduları gerillanın darbeleri karşısında çaresiz kaldı. Geri çekilmek zorunda kaldılar. Zırhlı araçlarında kendilerine güveniyorlar, zırhları düşünce de ortada kalıyor ve kaçıyorlar. Daha sonra yine konvoylarla geldiler. Arkadaşlar yine vurdular. Burada bir tankları, farklı silahları ve iki araçları imha oldu. Arkadaşlarımız burada cenazelerin üzerine gitti, silahlarını kaldırdılar, cenazelerini sakladılar. Özel savaş medyasının yayınlarına baktığınızda sanki bir şey olmamış gibi gösteriyorlar. Yenilgilerini gizliyorlar. Burada askerlerinin kahramanlıklarından bahsediyorlar. Askerler burada kırıldı, tek bir mermi atamadan. Cenazelerini bırakıp gittiler. Halkın devreye girmesiyle biz cenazeleri halka teslim ettik. Halk devreye girmeseydi cenazelerini alamazlardı.
'GERÇEK, ÖZEL SAVAŞ MEDYASINDA YANSITILDIĞI GİBİ DEĞİL'
İlk önce 15 asker Oramar tarafından yürüyerek zırhlı araçlar eşliğinde geldi. Kısa mesafede el bombası ve ferdi silahlarla vurdu arkadaşlar. Burada 15 asker öldürüldü ayrıca birçok yaralıları da vardı. Buradaki cenazelerini götürdüler. Ayrıca imha edilen tankta da ölü ve yaralıları vardı. Gözle görülen 30’dan fazla asker öldürüldü. Bunlar gizlendi, açıklanmadı. 10 Ağustos’tan beri başlatılan bu hamlede 2 arkadaşımız şehit düştü, 2 arkadaşımız da hafif yaralandı. Bunların dışında özel savaş medyasında yansıtıldığı gibi kayıplarımız olmadı. Ellerindeki bütün tekniklerini kullandılar. Buraki köylerde atılan obüs, havan, misket bombalarından dolayı yangın çıktı. Bu köyler tanınamaz duruma gelmiş, çıkan yangından dolayı. Tekniğiyle, ordusuyla boşa çıkan devlet ahlaki olmayan, hiçbir savaş ahlakına uymayan böyle yöntemlere başvurdu. Ne kadar saklamaya çalışırlarsa çalışsınlar Türk ordusu burada, Gelîyê Doskî'de çaresiz kaldı."