Ağrı'da devlet tarafından fırın işçisi çocukların katledilmesine ilişkin rapor hazırlandı. "Dükkana gaz atılmış. Gazın etkisiyle dışarıya fırlayan iki çocuk da akrep araçtan açılan ateşle infaz edilmiş" denilerek olay anının anlatıldığı raporda, savcının da deliller karartıldıktan sonra olay yerine geldiği bildirildi. Raporda ayrıca, İsmail Kaya adlı gerillanın infazı hakkındaki iddialara da yer verildi.
Kadın Özgürlük Meclisi'nin (KÖM) çağrısıyla 10-12 Eylül'de Ağrı Diyadin'de fırın işçileri Muhammed Aydemir, Orhan Arslan ve İsmail Kaya isimli bir gerillanın katledilmesiyle başlayan hak ihlallerine ilişkin rapor hazırlandı.
KÖM, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından hazırlanan rapor, İHD İstanbul Şubesi'nde açıklandı. Toplantıda, heyette yer alan KÖM ile İHD Yönetim Kurulu Üyesi Kıvanç Sert , KÖM ve Eğitim-Sen Üyesi Zeynep Kıvılcım, TİHV Temsilcisi Ümit Efe hazır bulundu.
'TÜM KENTİ POTANSİYEL SUÇLU GÖRÜYORLAR'
Efe tarafından okunan raporda, filli sokağa çıkma yasağının uygulandığı, sivil yöneticilerin değil özel harekat polislerinin keyfi idaresindeki ilçede yaşam, eğitim, sağlık haklarının başta olmak üzere temel hakların tehdit altında olduğuna dikkat çekildi. Devletin güvenlik güçlerinin; olağan güvenlik sınırlarını aşarak tüm kenti potansiyel suçlu olarak gördüğüne de işaret edildi.
Heyet olarak Ağrı'da havaalanından indikleri andan itibaren polis kuşatmasının başladığını anlatan Efe, "Uçaktan iner inmez bir savaş ortamı atmosferiyle karşı karşıya kaldık. Silahlı askerler tarafından karşılandık. Adeta kobraların üzerimize bize doğru doğrulatılan silahlarla adeta bir gövde gösterisi yapıldı. . Daha sonra bu uygulamanın rutin haline geldiğini ,uçaktan inen herkese yapıldığını öğrendik" dedi.
'EKMEK DAĞITIYORLARDI, YOKSUL AİLE ÇOCUKLARIYDI'
Diyadin’e geldikten sonra ilk görüşmelerini Diyadin Belediye Eş Başkanı Hazar Aras ile yaptıklarını aktaran Efe, "Aras bize savaş konseptinin ilk provokatif adımlarının ilk Diyadin’de atıldığını, 11 Nisan ağaç dikme etkinliğinde güvenlik güçlerinin sivillere saldırdığını ve bu saldırı sonucunda Cezmi Budak’ın öldürüldüğünü beyan etti. Bu olayda sivillerin direkt hedef alındığını, ilk tezgahın böyle düzenlendiğini vurguladı" diye konuştu. Efe, fırında çalışan Muhammed Aydemir ve Orhan Arslan isimli çocukların Ağustos ayında Diyadin'de karakola yakın bir yerde çıkan çatışmada bir gerillanın infazı sonrası başka bir bölgede katledildiklerini belirtti. Efe, 14 yaşındaki Muhammed ve 17 yaşındaki Orhan’ın, infazın gerçekleştirildiği bölgeden farklı bir yerde olmalarına rağmen özel harekatçılar tarafından hedef seçildiğine dikkat çekti. Efe, iki çocuğun ekmek dağıtımcısı olarak çalıştığını, yoksul aile çocukları olduklarını ifade ederek, "Bu iki çocuk sivil ve masumdu" diye ekledi.
ÖNCE GAZ ATTILAR SONRA İNFAZ ETTİLER!
Efe, iki çocuğun aileleriyle ve tanıklarla yaptıkları görüşmelerden yola çıkarak elde edilen bilgileri şöyle paylaştı:
"Muhammed ve Orhan o gece araçlara odun yükleyerek fırına taşıyorlardı. Vardiyalı çalışıyorlardı. Akşam çatışmalardan ürkerek dükkana sığınarak tuvaletin bulunduğu bölmeye saklandılar ve tüm gece aileleriyle telefonla görüşmüşler. Ailelerine odunları hazırlandıklarını ancak çatışmalar yüzünden fırını yakamadıklarından ötürü yakınmışlar. Aileleri ise dükkandan çıkmamalarını tembih etmiş. Aynı dakikalarda dükkanın yan tarafından oturan komşu hayvanları otlamaktan gelirken, güvenlik güçleri tarafından durdurularak yere yatırılmış. Yanında ailesi ve henüz 12 yaşındaki çocuğu da varmış. Bu komşu güvenlik güçlerinden birisinin 'Komutanım yan dükkanda uyuyanlar var' dediğine şahit olmuş. Bunun üzerine dükkana gaz atılmış. Gazın etkisiyle dışarıya fırlayan iki çocuk da akrep araçtan açılan ateşle infaz edilmiş."
SAVCI DELİLER KARARTILDIKTAN 17 SAAT SONRA OLAY YERİNDE !
İnfaz sonrası yaşanan skandal zincirini aktaran Efe, savcı olay yerine gelmeden infaz edilen iki çocuğunun aceleyle Erzurum Adli Tıp Kurumu'na götürüldüğünü, bu esnada deliller karartılacak şekilde olay yerinin yıkandığını kaydetti. Efe, savcının ise olay yerine tam 17 saat sonra intikal ettiğine işaret ederken, savcıyla görüştüklerinde güvenlik gerekçesi nedeniyle olay yerine gidemediğini beyan ettiğini anlattı, dosyada gizlilik kararı bulunduğu için daha fazla bilgi alamadıklarını da ifade etti. Saat 17.00’den sonra kimsenin sokağa çıkmasına izin verilmediği ve özel harekatçıların gruplar halinde sokakları kuşattığı için ailelerin çocuklarının öldürüldüğünü ancak olayın sabahı öğrenebildiklerini belirten Efe, "Ailelere çocuklarının nereye götürüldüğü bilgisi verilmediği gibi aşağılanmışlar. 'Kayıp ilanı verin' denmiş. Çocukların masumluk karinesi ihlal edilerek 'terörist' ilan edilmiş ve basına da bu şekilde servis edilmiş . Bu yetmemiş gibi de ailelere çocuklarının PKK üyesi olduğuna yönelik hazırlanan bir tutanak zorla imzalattırmak istenmiş. Ailede bu tutanağı imzalamadığı için cenazeler çok geç verilmiş" diye konuştu.
GERİLLANIN İNFAZINDA ÜÇ İDDİA
Destan Serhat kod adlı İsmail Kaya isimli gerillanın infaz edilmesine ilişkin olay yerinde yaptıkları araştırmayı da açıklayan Efe, Kaya ‘nın sürüklenmiş olduğuna dair izlere rastladıklarını, taşın üzerinde kan izlerinin ise hala mevcut olduğunu belirtti. Gerillanın infaz edilişi hakkında üç iddianın dikkat çektiğini dile getiren Efe, "Bir iddia kafasının taşla ezildiği, diğer iddia ise canlı yakalandığı ve infaz edildiği yönünde. Bir başka iddia da panzerin arkasına bağlanarak eğitim merkezine doğru sürüklendiği yönünde" dedi.
'YAŞAM HAKKI TEHDİT ALTINDA'
Devletin güvenlik güçlerinin kuşatması nedeniyle başta çocuklar olmak üzere kadınlar, yaşlılar ve tüm insanların huzurunun kaçtığını, insan hakları ve özgürlükleri açısından hukuki güvencelerinin büyük ölçüde ortadan kalktığını, belediye tarafından inşa edilen çocuk parklarının dahi boş olduğunu aktaran Efe, özel harekatçıların inşaat binalarının çatılarına konuşlanmasının halkı daha da tedirgin ettiğini vurguladı. Filli sokağa çıkma yasağının uygulandığına, sivil yöneticilerin değil özel harekat polislerinin keyfi idaresindeki ilçede yaşam, eğitim, sağlık haklarının başta olmak üzere temel hakların tehdit altında olduğuna dikkat çeken Efe, güvenlik güçlerinin; olağan güvenlik sınırlarını aşarak tüm kenti potansiyel suçlu olarak gördüğüne işaret etti.
TALEPLER
Efe, raporda yer verilen talepleri şöyle sıraladı:
"1: Diyadin ‘de filli sokağa çıkma yasağına son verilmeli. Halkın normal yaşama güvenlikli bir şekilde dönmesi için gerekli önlemler alınmalı. Öncelikle halkın yaşam hakkı, sağlık, eğitim ve iş güvenliği sağlanmalıdır.
2: Yaşanan travmanın başta çocuklar olmak üzerinde yarattığı olumsuz etkileri ortadan kaldırmak ya da hafifletmek için demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin çalışmalar yapması gerekmektedir.
3: Muhammed Aydemir ve Orhan Arslan’ın öldürülmesine ilişkin yürütülmekte olan soruşturma dosyası üzerindeki gizlilik kararı kaldırılmalıdır.
4: Bu operasyonda, çocukların ölümünde yer alan, infaz olayını gerçekleştirenler hakkında soruşturma aleni bir biçimde yürütülerek, sorumluların yargılanması sağlanmalıdır.
5: İşkence ve kötü muamele uygulayan, halka bizzat açık ölüm tehdidi savurarak veya bu tehditlerin özel harekat polislerince gündelik hayatın parçası olarak açık ve zımni olarak yapılmasını cesaretlendiren ve göz yuman, bu polislerin işlediği suçların cezasız kalmasına yönelik hareket eden başka Ağrı Diyadin Valisi, Diyadin Kaymakamı ve Diyadin Emniyet Müdürü olmak üzere sorumluluğu olan kamu görevlileri görevde alınması ve haklarında soruşturma başlatılmalıdır.
6: Başta İnsan Hakları Örgütleri olmak üzere tüm sivil toplum örgütleri, Demokratik Kitle Örgütleri bu davanın baştan sona kadar takipçisi olmalıdır. Çatışmaların yeniden başladığı bu süreçte Diyadin başta olmak üzere tüm bu coğrafyada yaşananlar takip edilmeli ve müdahil olunmalı."