'Evlerimizin molozlarını apartmanlara değişmeyiz!'

Komünal bir yaşam ile direnişin kalesi haline gelen Sur’da halk ve YPS güçleri yaklaşık iki aydır hendeklerin gerisinden sergiledikleri pratik ile Kürdistan tarihindeki destansı direniş hikayelerine bir yenisini ekliyor.

Evleri devlet güçleri tarafından bombalanan halkın göç etmeye mecbur bırakıldığını belirten Savaş Mahallesi Muhtarı Ahmet Şen, tehdit ve hakarete uğradıklarını da söyledi. Şen, gençlere ekmek götürdüğü gerekçesiyle iki gün gözaltında tutulduğunu da anlattı. Evlerde kurtarılmayı bekleyenlerin olduğunu söyleyen Şen, müzakere çağrısı yaparken, devletin TOKİ planına ise "Evlerimizi istiyoruz. Evlerimizin molozlarını bir apartmana değişmeyiz" diye tepki gösterdi.

Amed Sur’da devam eden öz yönetim direnişi devletin tüm soykırımcı saldırılarına rağmen güçlenerek büyüyor. Direniş karşısında neye uğradığını şaşıran AKP devleti JÖH, PÖH, Bordo Bereliler, SAS ve korucuların yanı sıra bütün teknik gücünü ilçeye yığdı. Buna rağmen her gün kayıplar vermeye devam ediyor. 

Komünal bir yaşam ile direnişin kalesi haline gelen Sur’da halk ve YPS güçleri yaklaşık iki aydır hendeklerin gerisinden sergiledikleri pratik ile Kürdistan tarihindeki destansı direniş hikayelerine bir yenisini ekliyor. YPS güçlerinin zaferini hazmedemeyen devlet güçleri, sivil halka saldırıyor, evleri bombalıyor ve göç etmeye mecbur bırakıyor.

'GÖÇ EDERKEN DE HAKARET VE TEHDİDE UĞRADIK'

Yoğun bombardıman yüzünden evini terk etmek zorunda kalan Savaş Mahallesi Muhtarı Ahmet Şen, yaşadıklarını şu şekilde aktardı: 

"Yasak başladıktan 4 gün sonra ilçeden çıkmak zorunda kaldık.  55 gündür evimize gidemedik. Evimiz ne durumda, bu konuda hiçbir fikrimiz yok. Fakat birkaç akşam önce sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarda evimin bulunduğu binaya havan topları ve tank mermilerinin isabet ettiğini gördüm. Sur’da kaldığımız 4 gün boyunca sürekli silah ve bomba seslerini duyuyorduk. Bu durum bizi ister istemez etkiledi. 4 çocuğum var, bomba ve mermiler altında hayati tehlikemiz de bulunduğu için evinizi terk etmek zorunda kaldık. 

Saatlerce süren çatışma durduktan sonra emniyet müdürünü aradım ve sokaktan çıkmak istediğimizi söyledim. 5 aile emniyetin bilgisi dahilinde, onların belirttikleri güzergahta duvar dibinden yavaş yavaş ilerleyerek mahalleden çıktık. Sokaktan çıkmaya çalıştığımızda saldırı ya da çatışma olmadı fakat Class Otel’in önüne vardığımızda özel harekat timleri tarafından alıkonulduk. Hepimizi duvar dibine aldılar. Yanımda yeğenim ve birkaç genç daha vardı. Direkt yeğenime yöneldiler, araması olup olmadığını sordular. Yeğenim herhangi bir aramasının olmadığını söyledi fakat inanmadılar. Hepimizin GBT'sine baktılar fakat bir şey bulamadılar. Buna rağmen ortada hiçbir sebep yokken yeğenimi darp ettiler.  Bu da yetmezmiş gibi kendilerince şüphelendikleri birkaç genci akrebin arka tarafına götürüp soyunmalarını söylediler. Gençler kıyafetlerinin hepsini çıkartıp iç çamaşırları ile kaldıklarında arama yaptılar. Bir şey bulamayınca bağırıp çağırmaya başladılar. Sürekli hakaret ve küfür ettiler. Neden şimdiye kadar çıkmadınız, içeride ne yapıyordunuz, diye sordular. Ben küfür etmemeleri için uyardığımda aralarından biri bana 'Sus senin kim olduğunu biliyoruz. Sen hendeğin muhtarısın, sen teröristsin' dedi. Sonra tekrar küfür, hakaret ve tehditler ettikten sonra mecburen bıraktılar."

'EKMEK' GÖZALTISI

Şen, gençlere ekmek götürdüğü gerekçe gösterilerek iki gün gözaltında tutulduğunu da söyledi.

"Gençler sokakların birinde bulunan bir fırını kullanarak sürekli ekmek yapıp halka dağıtıyorlarmış" diyen Şen, şöyle devam etti: "Bunun dışında erzağı tükenen ailelere yine bu gençler erzak sağlıyorlarmış. Tabii bu erzaklar ve ekmekler sürekli saldırı ve bombardıman yüzünden bütün evlere ulaşamıyormuş. Bu nedenle erzağımız bittiği için günlerce aç kaldık, diyen aileler var. Yine bu ailelerin anlattığına göre Hasırlı Mahallesi’ndeki yaklaşık 21 sokak top atışları ile yerle bir edilmiş. Burada toplar ile hasar gören evler zırhlı kepçelerle yıkılıp zırhlı ve paletli araçların geçmesi için yol açılıyormuş."

'BİR EVDE KURTARTILMAYI BEKLİYORLAR'

Sedete Arı isimli yatalak bir hasta ve ona bakmak için kalan üç yaşlı kadının mahsur kaldığını da aktaran Şen, devlet yetkililerinin yer yer birbirlerinden farklı davranıp kendilerini yanılttığını da vurguladı. Şen, "İçerideki bu kadınların hayatlarından endişe ediyoruz. En son bir hafta önce ailelerini aramışlar ve o aramada da yardım istemişler. İçeride mahsur kalan bu kadınların dışarıya çıkarılması için gerek ben gerekse aileleri birçok yere başvuruda bulunduk. Geçen günlerde Başbakan Yardımcısı Diyarbakır’a geldiğinde bu durumu kendisine ilettik ve o da gerekli talimatları verdi ve kadınların içeriden çıkarılmasını söyledi. Fakat ben karakola gittiğimde polisler 'çatışma var' gerekçesi ile kadınları almaya gitmedi. Bunun üzerine içerideki kadınlardan birinin oğlu olan Salim Kaydaş bu kadınları çıkarmak için mahalleye girdi fakat o da çatışma ve bombardımandan dolayı çıkamadı. Şu an hepsi bir evde kurtarılmayı bekliyor" şeklinde konuştu.

'ÇOCUKLARIN PSİKOLOJİSİNİ BOZDULAR'

İçeriden çıkan insanların özellikle de çocukların psikolojisinin tamamen bozulduğuna dikkat çeken Şen, “Kendi çocuklarımdan da biliyorum; mesela benim en küçük çocuğum 4 yaşında, daha önce hep gülen, tanımadığı insanlarla dahi konuşan ve oyunlar oynayan bir çocuk iken şimdi sessizleşti. Çok az konuşuyor. Bir ses duyduğunda hemen korkuyor. Yabancı insanların olduğu ortama girmiyor, kaçıyor. Sürekli tedirgin bir halde dolaşıyor. Her sabah uyanıp yasak kalktı hadi evimize dönelim oyuncaklarım, elbiselerim orada kaldı diyor” diye kaydetti.

‘TOKİ'Yİ DEĞİL, EVLERİMİZİ İSTİYORUZ’

Sur’dan çıktıktan sonra gidecek yerleri olmadığı için mağdur olduklarını ifade eden Şen, şunları söyledi:

"Mahalleden çıktıktan sonra yaklaşık 5 gün kayınvalidemin evinde kaldık daha sonra öğretmen bir arkadaşımın evinde yaklaşık 15 gün kaldık, son olarak bir arkadaşım Şehitlik semtinde boş bir evi olduğunu ve istersem bu eve yerleşebileceğimi söyledi, böylelikle bu eve gelip yerleştik. Eve geldiğimizde bir tek eşya yoktu fakat çok kısa sürede buradaki komşularımızın yardımı ile bütün eşyalarımızı sağlandı. Komşularımız gururumuz incinmesin diye neye ihtiyacımız olduğunu bile sormuyorlardı. Eve gelip oturduklarında etrafa bakıp eksikleri tespit edip bir sonraki gün o eşyalarla eve geliyorlardı. Burada komşularımız bize çok yardımcı oldular, sağ olsunlar ama yasak kalktığı gibi tekrar evimize döneceğiz. Devlet hendekleri kapattıktan sonra Sur'a TOKİ yapacağını söylüyor. Bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Biz TOKİ değil, kendi evlerimizi istiyoruz. Evlerimizin molozlarını bir apartmana değişmeyiz. Varsın toplarla ve kurşunlarla delik deşik olsun, yine de gidip orada yaşarız. Orası bizim yuvamız, çocukluğumuzun geçtiği yer, kendimizi oraya ait hissediyoruz."

'HENDEK BAHANE EDİLMEMELİ'

Savaş Mahallesi Muhtarı Ahmet Şen, son olarak şu mesajları verdi: "Eskiden 'yaşasın halkların kardeşliği' diyen halk yavaş yavaş 'yaşasın Kürtlerin kardeşliği' demeye başladı. Kabul etsek de etmesek de büyüyen bir sorun var ve  bu sorunun tek çözümü müzakeredir. Barış için cesaret gerekir. Hendek meselesi bahane edilerek içeride katledilen sivil halk görmezden gelinmemeli. 3. bir göz olmalı. Bu BM mi, AB mi, AİHM mi, barış örgütleri mi olur bilmem ama adil olmalı. Bu heyetin gözetiminde acil bir şekilde bu katliama müdahale edilmeli ya da en azından taraflar ortak bir karara varılmalı."

...