Dr. Basira: Kürtler ulusal çıkarına hizmet eden bir siyasi birlik geliştirmeli

Güney Kürdistanlı Siyaset bilimci ve araştırmacı Dr. Salar Basira Güney Federe Bölgesinin Irak merkezi hükümetiyle yaşadığı sorunların çözümünün İran ve Türk devletiyle ilişkilenerek çözümünün mümkün olmadığını belirtti.

Güney Kürdistanlı Siyaset bilimci ve araştırmacı Dr. Salar Basira Güney Federe Bölgesinin Irak merkezi hükümetiyle yaşadığı sorunların çözümünün İran ve Türk devletiyle ilişkilenerek çözümünün mümkün olmadığını belirterek, federe Kürdistan ile Irak devleti arasında anayasal bir bağlılık var, sorunlar ancak iki hükümetin anayasal sorumluluklarını yerine getirmesiyle çözülür, diye konuştu.

Salar Basira KDP’nin Sünni ve Türk devletine endeksli politikasıyla YNK’nin Şii İran devletine endeksli politikalarının Kürtlerin parçalanmasına ve güçsüz kalmasına neden olduğuna dikkat çekerek, Kürtlerin kendi içinde ulusal çıkarlara hizmet eden bir siyasi birlik geliştirmeleri gerektiğini, belirtti.

ANF’ye konuşan siyaset bilimci ve araştırmacı Dr. Salar Basira, bağımsız devlet tartışmalarına, Irak ile yerel hükümet arasındaki sorunların nedenleri ve çözüm yöntemleri üzerine sorularımızı yanıtladı.

SORUNLAR İKİ HÜKÜMETTEN DE KAYNAKLIDIR

Siz şu an bölge ile merkezi hükümet arasındaki ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında Saddam rejiminin yıkılmasından bugüne kadarki sürede yerel hükümet ile merkezi hükümet arasındaki ilişkiler hep gergin gidiyor. Petrol sorunundan, federal yapı sorununa, 140. Madde sorunu ve daha birçok sorun süre gelmektedir.

Yerel hükümet bağımsız bir devlet gibi hareket ediyor, ama merkezi hükümette federal sistemin gerekliliklerini yerine getirmiyor. Dolayısıyla sorunlar çözülemiyor. Yine Kürtler de kendi aralarında tek ses halinde hareket edemiyor, kendi aralarındaki sorunları çözüp ortak iradeyle merkezi hükümete karşı kendi haklarını savunamıyor.

Sorun nereden kaynaklanıyor? Kürt bölgesindeki güçlerin politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi dikkat edin, YNK İran- Şii endeksli bir politika yürütürken PDK Türkiye-Sünni bir politikaya endeksli. Dolayısıyla aralarında ortak bir siyaset ve ulusal tutum geliştiremiyorlar. Merkezi hükümete karşı da Kürtlerin haklarını gerektiği gibi savunamıyorlar. Örneğin petrol satışları konusunda bir türlü ortak karara varılamadı.

Merkezi hükümetle sorunların çözülememesinden sadece YNK ve KDP mi sorumlu yoksa bu bölgedeki diğer siyasi güçlerin de mi politikalarından kaynaklı bir durum?

Burada YNK ve KDP başat rolü görüyor. Çünkü bunların siyasetlerinde halkın çıkarlarını esas almak yerine parti çıkarlarını esas alma önceliklidir. Ailesel çıkarlar, başkan çıkarları daha ön plandadır. Ama diğer güçlerin de eksiklikleri var.

ULUSAL TUTUM ŞART

Şimdi bağımsız devlet tartışmaları var. Bunları nasıl görüyorsunuz?

Dikkat edin KDP bağımsız devlet üzerine başka tartışıyor, YNK başka tartışıyor. Peki bağımsız devlet nasıl ilan edilecek? Bu önemli bir sorundur. Ulusal bir tutum olmazsa bu nasıl gerçekleşecek? Bağımsızlığı tartışırken kendi içinizde bir bütünlük oluşturmalısınız, ortak siyaset ve politikanız olmalı. Böyle olmadığı sürece Kürtlerin Şii-Sünni ikilemi arasından ya da etkisinden çıkması ve güçlü bir diplomasi geliştirmesi, kendi taleplerini kabul ettirmesi zordur. Bağımsız olacaksanız kendi içinizde ortak bir siyaset geliştirmelisiniz.

140. madde neden çözüme ulaşmıyor, bu konuda sorun nereden kaynaklanıyor sizce?

Bence hem merkezi hükümet hem de yerel hükümet bundan sorumludur. Bence yerel hükümette bu sorunun çözümüne yeterince önem vermedi, üzerinde durmadı. Merkezi hükümet ise milliyetçilik karakterini aşamadı. Dolayısıyla iki taraf da bu sorunun bugüne kadar çözümsüz gelmesinden sorumludur.

SORUNLAR İKİ YÖNLÜ AMA ÇÖZÜM YÖNTEMİ YANLIŞ

İki hükümet arasında zaman zaman görüşmeler olmasına rağmen ilişkiler düzelmiyor. Bu sorunlar neden çözülmüyor sizce?

Kanımca yerel hükümet bu ilişkileri düzeltmeliydi. Biz bölge olarak madem ki Irak’ın bütünlüğüne dahiliz o zaman Türkiye ve İran devletleriyle ilişkilerimizden çok Irak hükümetiyle ilişkilerimizi sağlam geliştirip sorunlarımızı orasıyla çözmeliydik. Burada denenen yöntem yanlıştır bence. Çünkü bana göre bazı sorunların ortaya çıkmasında yerel hükümet sorumludur.

Nedir bu sorunlar?

Bu sorunların en başından petrol satışları geliyor. Çünkü özellikle KDP petrolü direkt kendisi Türkiye gibi yerlere satmak istiyor. Oysa bunun merkezi hükümet üzerinden gerçekleşmesi gerekiyor. Petrol parası merkezi hükümet üzerinden bölge hükümetine aktarılmalı. Bu işin kanunu bu. Ben de merkez hükümetin yerinde olsam buna tepki gösterir, kabul etmem. Yine petrolden sağlanan gelirin ne olduğu da belli değil. Halk, toplum için harcanmıyor. Bu kişilerin ceplerine gidiyor. İşte bu da bir sorundur.

İkinci sorun ise, federal bölge sorunudur. Örneğin Irak Anayasasında bölgedeki sistem parlamenter sistem olarak tarif ediliyor. Oysa bölgeye bakıyorsunuz burada geçerli olan başkanlık sistemidir. Bu çelişkilidir, anayasaya aykırıdır.

İRAN-TÜRK DEVLET POLİTİKALARI KÜRTLERE ZARAR VERİYOR

Kürdistan bölgesinin Türkiye ve İran devletleriyle olan ilişkisine dikkat çektiniz. Sizce bu merkezi hükümetle bölge ilişkilerinin kötü olmasında bölge hükümetinin bu devletlerle olan ilişkinin etkisi var mı?

Şimdi dikkat edin Kürdistan bölgesi resmi olarak bir hükümete sahip. Oysa realite farklı. Fiiliyatta YNK ve KDP iki farklı hükümettir.

YNK kendi bölge politikasını, iç sorunlarını İran devletiyle belirlemeye, çözmeye çalışıyor. KDP ise petrol ticareti üzerinden Türkiye'ye endekslenmiş. Bence KDP ve Türkiye arasında stratejik bir ilişkiden çok ekonomiye, petrole ve pazara dayalı bir ilişki var. Türkiye Kürdistan bölgesini kendi hizmetinde istiyor.

KDP’yi partiden çok kişi yönetimiyle değerlendirmek en doğrusudur. Türkiye ile ilişkiler de Barzani üzerinden gelişiyor. Türkiye siyasetine destek sunuluyor. Hatta öyle bir duruma geldi ki bu, Türk devletinin Rojava devrimine karşı çıkışına da destek sunuldu. Oysa Türk devleti, DAİŞ Kürt bölgesine, Rojava’ya saldırırken Kürtlere hiçbir destek sunmadı, arka çıkmadı.

Barzani’nin Rojava devrimine karşı çıkışının iki yönü vardır. Birincisi; kendisini her şeyin hakimi, sahibi gördüğü için kendisi dışında bir iradenin Kürdistan'da gelişmesini istemiyor. İkincisi; Türkiye'nin dış politikasına hizmet ediyor, ona destek veriyor.

TÜRK DEVLETİ KÜRTLERİ İDARE OLARAK KABUL ETMİYOR

KDP’nin AKP politikasına destek verdiği tartışmalarını nasıl yorumluyorsunuz?

Bu açık bir şey. Bakın mesela Kuzey Kürdistan'a dönük tutarlı bir ulusal politikası, desteği yok. Her yönüyle Erdoğan siyasetine destek veriyor. Kuzey Kürdistan'daki Kürt özgürlük hareketine karşı çok kötü bir tutumu var. Sadece Kuzey Kürdistan'a karşı da değil. Tüm Kürt parçalarına karşı geçmişten beri çok kötü, yanlış bir siyaseti var. Siyaseti tamamen bir ailenin çıkarına hizmet temellidir.

TÜRK DEVLETİ GÜNEY KÜRDİSTAN’I SİYASİ BİR İRADE OLARAK GÖRMÜYOR

Türk devleti Kürdistan bölgesini bir irade olarak görüyor mu sizce? Kürdistan bölgesi yetkilileri Türkiye'ye gittiklerinde bile Kürt bölgesinin bayrağı Türk bayrağının yanına konulmuyor? Siz nasıl görüyorsunuz?

Bence bölgeyi siyasi bir irade olarak görmüyor. Dediğiniz husus çok önemli. Eğer bir irade olarak görseydi bölge yetkilileri Türkiye'ye gittiklerinde tıpkı diğer devletlerin yetkilileri gittiğinde yaptıkları gibi Kürdistan bölge bayrağını da Türk bayrağının yanında gösterirlerdi. Ama kötü olan, Kürdistan bölge yetkililerinin böyle muameleyi kabul ediyor olmalarıdır. Hatta bir seferinde Türkiyeli bir yetkili güney Kürdistan temsilcilerini sadece “Iraklı tanınan bir aile” olarak tanımlamış ve öyle ağırladıklarını söylemişti.

DIŞ SİYASET KDP’NİN DENETİMİNDEDİR

Bölgenin devletlerle karşılıklı ziyaretleri, dış ilişkileri oluyor. Bu ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir gerçeği kabul etmemiz gerekir. Güney Kürdistan dış siyaseti tümüyle KDP’nin denetiminde gelişiyor. Ne YNK ne de Goran hareketinin dış diplomaside hiçbir etkisi yoktur. Lobi çalışmaları ülke için değil, bölge başkanı ve ailesi için yürütülüyor. Bu ilişkiler şeffaf değil ve kimse de bu ilişkiler nasıl yürütülüyor bilmiyor.

Örneğin Almanya’daki federe bölge temsilcisi Mesut Barzani’nin kardeşi Reşat Barzani’dir. Almanya hükümeti PKK’nin terörist bir örgüt olduğunu, YNK’nin de onlara yardım ettiğini belirterek YNK’yi de terör listesine aldı. Onun için yerel hükümetin oradaki temsilcisine 4 güvenlik vermişlerdi. Aslında orada yerel hükümetin temsilciliği değil de bir ailenin temsilciliği yapıldı. Zaten KDP’nin bir kısım sermaye yatırımı da Almanya’dadır.  

Bölgede her şey bir partinin denetiminde diyorsunuz ve tüm ilişkiler onun etrafında ve çıkarları için kuruluyor, diyorsunuz. Buna karşı diğer partilerin neden sesi, itirazı çıkmıyor?

Parlamentoda dört parti var. Örneğin İslami partinin bazı ülkelerle ilişkisi var ve oralardan ekonomik ve manevi yardım alıyor. Diğer partilerin de aynı şekilde ilişkileri var. Hiçbirisinin ulusal manada kaygıları yok. Kürt devleti gibi kaygıları yok. Goran hareketi ilk çıktığında diğer partilerden farklı bir vizyon sundu. Ancak sonra ortaya çıktı ki onun da diğerlerinden hiçbir farkı yok. Bence şu anda Goran hareketinin de siyaseti KDP’nin hizmetindedir. Diğer birçok irili-ufaklı parti var ki onları da KDP ve YNK kurmuşlar ve bölge siyasetinde hiçbir etkileri yok.

TÜRK DEVLETİ VE KDP ROJAVA’DAN KORKUYOR

Şimdi Kürtler iki parçada artık kendi siyasi hakimiyetlerini kurmuş oluyorlar. Şimdiye kadar güney Kürdistan’dı ama artık bunun yanında Rojava’da var. Her iki bölgede dış ülkelerle diplomatik ilişki kuruyorlar, çeşitli görüşmeler yapıyorlar. Bu iki bölgenin dış politikasındaki temel fark nedir sizce?

Bence Rojava’nın yakın zamanda elde ettiği kazanım Güney Kürdistan'da hiçbir zaman elde edilmemiştir. Orada güçlü bir irade ve devrimci bir ruh var. Tabandan tavana doğru bir yapılanma var ve yönetimde halkın iradesi belirleyicidir. Yönetimi elinde bulunduranlar da halkın gerçek temsilcileridir. Öyle bir ruh ki DAİŞ gibi bir çete örgütüne karşı büyük bir mücadeleyi kazandı ve Kobanê’yi Kürtlerin Stalingrad’ına dönüştürdü. Ve Güney Kürdistan'daki iktidar sahipleri de Rojava’daki kanton sisteminden oldukça rahatsızdır.

Ancak Rojava’daki sistem uzun süreli bir projedir. Savaş halen devam ediyor. Uluslararası alanda daha güçlü ilişkiler geliştirebilmesi için halen zamana ihtiyaç var. Suriye’de gerginlik halen devam ediyor. Ama bu modelin gelişeceğini düşünüyorum. Bu model hem Türkiye hem de KDP’yi çok korkutuyor. Ancak Kürtler kendi iradesine sahip çıkmalı ve demokratik sistemini yaratabilmelidir.