Akçakale’nin yaklaşık 20 kilometre batısındaki Arap köyleri olan Gemreddin, Gewrê ve Şohan köyleri DAİŞ’in talan ettiği Kürtlere ait küçük ve büyük baş hayvanların satıldığı birer pazara dönmüş. 20 haneli Şohan köyünün ortasındaki Pazar ve sınır boyunca dizilen askerlere rağmen sınırın öbür tarafından satışa sunulan binlerce hayvan dikkat çekiyor.

DAİŞ çetelerinin geçtiğimiz yılın Temmuz ayında denediği, ancak 15 Eylül 2014 tarihinde tank, top, zırhlı araç ve ağır silahlar ile büyüttüğü Kobanê Kantonu’nu işgal girişimi, YPG/YPJ güçlerinin öncülüğünde tarihi direnişle boşa çıkarıldı. Kobanê’yi yaklaşık 4 ay kuşatan ve kent merkezinde hasat görmeyen bina bırakmayan çeteler, işgal girişiminin ilk gününden itibaren sivil Kobanêlilerin mal ve canlarını da ganimet olarak görüp talan etti. Çeteler, 382 köy ve kent merkezinden talan ettikleri malları ise, Arapların eli ile pazarladı. Talan edilen Kürtlerin araç, küçük ve büyük baş hayvanları ve her türden eşyaları, Araplar eli ile Akçakale merkez ve köylerinde satıldı. Bu köylerden ismi en çok duyulanlar ise, Akçakale’ye yaklaşık 20 kilometre mesafedeki Şohan (Orhan), Gemreddin (Buget) ve Gewrê köyleri.

YPG/YPJ GİRÊ SPÎ’NİN KÖYLERİNDE

Bu iddiaların aslını öğrenmek için Suruç’tan sınır hattı boyunca Şohan’a doğru yola çıktık. 35-40 kilometre yol gittikten sonra Akçakale’ye bağlı son Kürt köyü olan Xirbê Berena (Yağmuralan) köyüne vardık. Bu köyün karşısında YPG/YPJ güçlerinin temizlik operasyonlarında ulaştığı son Kobanê köyleri olan Kultep, Bexdik ve İdaniyê’nin tam karşısında. DAİŞ’in pazarlarının kurulu olduğu iddia edilen köyler Xirbê Berena’dan hemen sonra geliyor. Kobanê tarafında ise Bexdik’ın hemen doğusuna DAİŞ’in işgali altındaki Ağbaş ve Xanê köyleri düşüyor. Ağbaş’ın hemen önündeki zeytinliğin içindeki DAİŞ mevzileri ve mevzilerdeki teröristler çıplak gözle görülüyor.

DAİŞ’İN ÜSLERİ Mİ?

Pazarların varlığına tanıklık etmek için Şohan’ın yoluna girdiğimizde gelen aracı durdurup, “Küçük baş hayvan var mı?” diye sorduk. “Hayır öyle şeyler yok” cevabının altındaki şüpheyi anlayınca, hayvan tüccarı olduğumuzu söyledik. “Kim olduğunuzu nerden bileyim. Madem tüccarsınız, gidin hayvan çok” cevabını aldık. Bu cevap Arap olan köylülerin yaptıkları işin farkında ve yasal olmadığını bildiklerini gösterdi. Şohan’a girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken şey, 20 haneli bir köydeki binlerce küçük ve büyük baş hayvan ile köyün tam ortasına kurulan pazarda hayvan satıp alan insanlar oldu. Köylüler bizi fark edince, aracımızı çocuklara inceletseler de, gazeteci olduğumuzu anlamadılar. Ancak tüm köylülerin kaygılı olması bu köyleri DAİŞ’in üs olarak kullandığı iddiasını güçlendirdi.

‘KÜRTLERİN VE DİNSİZLERİN’ TALAN EDİLEN MALLARI

Hayvan tüccarı olarak girdiğimiz pazarda Rojava tarafındaki Arapların DAİŞ’ten satın alıp getirdikleri hayvanları köydeki pazarda daha ucuza sattığını öğrendik. Bize gösterilen ve fiyatı 550 TL olarak söylenen Şam keçisinin gerçek fiyatının 700 ile 750 TL olduğunu, gerçek fiyatının 2 bin 500 TL olan koçların çiftinin köyde bin 500 TL olduğunu, yine 550-600 TL olan koyun çiftinin ise gerçek fiyatının 800 TL olduğunu öğrendik. Satıcı bize DAİŞ saldırısının başladığı günlerde çok daha ucuza satıldığını, ancak zamanla fiyatların arttığını da söylerken, “İlk başlarda deve dahi getirdiler. Çok ucuzdu o zamanlar” demekten geri durmadı. Yine satıcı satılan tüm malların Kürtlerin ve dinsizlerin olduğunu savundu.

BİNLERCE HAYVAN SINIRDAN NASIL GEÇİYOR?

Sınır boyunca fark ettiğimiz askeri karakolların 2-3 kilometre de bir yer alması ve daha önceden insani amaçlarla sınır ihlali yapan sayısız insanın öldürüldüğü sınırda, bu kadar rahat binlerce küçük ve büyük baş hayvanın nasıl geldiği merak konusu iken, askerin gözü önündeki bu pazarların varlığına kimse ses çıkarmıyor. Şohan’da ki görüntünün aynısı, gittiğimiz Gemreddin ve Gewrê köylerinde de tekrarlandı.