Cumartesi Anneleri: Cellatlar katletmeye devam ediyor

Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 548'inci haftasında buluştu. Yakınlarının devlet tarafından katledildiğini anlatan aileler, katliamcı zihniyetin bugün AKP ve Erdoğan tarafından devam ettirildiğine dikkat çekti.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak, faillerin yargılanmasını talep etmek için adalet arayışlarını sürdürüyor. 548'inci haftaDA yine Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemi yapan aileleri, "Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankart açtı.

SURUÇ ŞEHİTLERİ'NİN VE BERKİN'İN AİLESİ DE KATILDI

Suruç Katliamı'nda yaşamını kaybedenlerin aileleri ile Berkin Elvan'ın ailesinin de destek verdiği eylemde, 1994 yılında Ankara'da gözaltına kaybedilen Kenan Bilgin'in faillerinin yargılanmasını talep edildi.

ERDOĞAN'A: ADALET ARAYIŞIMIZI GÖRMEDİNİZ!

Eylemde konuşan, 1995'de İzmir'de kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Milli ve yerli vekil istiyorum" yönündeki açıklamasına tepki göstererek, "Biz de 548 haftadır çocuklarımız için adalet istiyoruz, ancak kimse bizi duymuyor. 400 istiyordu, şimdi 550 oldu. Bu ülke ve sizler bizim adalet arayışımızı görmediniz ki biz size 550 vekil verelim" dedi. 
İstanbul'da 10 Nisan 1981'de kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün ağabeyi Muzaffer Yedigöl de, kayıp yakınları olarak 30 yıldır bayram kutlamadıklarını ifade ederek, "Bizim için bayram hiç olmadı. Bizim yakınlarımız kaybedildiği için değil sadece Suruç, Cizre, Nusaybin'de de insanlar katledildiği için bayram yok bize" diye konuştu. 

'BİZİM BAYRAMIMIZ BARIŞLA GELİR'

Yine 1986 yılında kaybedilen Ahmet Kaya'nın kızı Emine Kaya da eylemdeki Kürtçe konuşmasında, "Bu bayramlar bizim için bayram değil. Biz artık barış gelsin istiyoruz. Barış gelsin bizim de bayramımız olsun. Barış için herkes elini taşın altına koysun ve bu ülkeye artık barış gelsin" dedi. Kaya'nın ardından 1995'te gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun söz aldı. "Bir bayram daha acılarımızı paylaşmak için buradayız" diyen Tosun, kayıp yakınları olarak yakınlarının akıbetini sormaya devam edeceklerini söyledi. Tosun'un ardından ise, 12 Eylül 1994'te Ankara'da gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin'in gözaltında olduğuna tanık olan arkadaşı Özer Akdemir'in Cumartesi Anneleri'ne gönderdiği mesaj dinletildi. 

SAVCI KEMALOĞLU: İŞKENCEDE KONUŞMAYANLARA YOK ETME POLİTİKASI UYGULANDI

Akdemir, 12 Eylül döneminde gözaltına alınanlara çok ağır işkenceler yapıldığı ancak en ağır işkencelerden birini Bilgin'in yaşadığını belirterek, Bilgin işkenceye getirilip götürülürken kendisini öldüreceklerini ve dışarıya haber verilmesi gerektiğini söylediğini anlattı. Akdemir, kendileri de savcılara Bilgin'i gözaltında gördüklerini defalarca söylemelerine rağmen, devletin Bilgin'in gözaltında olduğunu kabul etmediğini belirtti. Akdemir'in ses kaydının dinletilmesinin ardından olayı soruşturan ve faillerin açığa çıkması çok çaba sarf eden ancak çabaları sonuçsuz kalan savcı Selahattin Kemaloğlu'nun ses kaydı dinletildi. Kemaloğlu gönderdiği mesajda, o dönemin devletin uyguladığı yok etme politikasının özellikle işkencede konuşmayan kişilere yönelik olduğunu belirterek, bu şekilde dışarıdaki insanlara da gözdağı mesajı verildiğini söyledi. Kemaloğlu, tüm çabalarına rağmen Bilgin'i katledenlere ulaşamadıklarını da belirtti. Kemaloğlu, "Bu yöntemler diktatörlükleri ortaya koyan göstergeleri. O dönemde gözaltına kaybedenlerin varlığı devletin kirli tarihinin göstergesi" diye konuştu. 

'CELLATLAR YENİDEN KATLEDİYOR'

Bilgin Ailesi adına Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin, Mahkemelere başvurmalara rağmen hiçbir sonuç alamadıklarını ve artık sonuç almayı da beklemediğini kaydetti. Bilgin, "Cellatlar yeniden katliamlar yapıyorlar. Bu ülkede adalet yok. 8-10 yaşında çocuklar mermilerle katlediliyor. Çocukların katledildiği bir ülkede ben nasıl adalet isteyeyim? Bizim kardeşlerimizin, yoldaşlarımızın hiçbir suçu yok. Tek suçları devrimci olmaktı" dedi. 
Bilgin Ailesi'nin avukatı Kamil Tekin, iç hukuk yolları tükendikten sonra AİHM'e giden dosya nedeni ile AİHM'den gelen bir heyetin Ankara'daki Emniyet Müdürlüğü'nde yaptıkları keşfe 12 Eylül'ü yaşamış 12 tanığın da katıldığını ve tanıkların söylediklerinin birbirleri ile örtüştüğünü ancak hükümetin gösterdiği tanıkların söylediklerinin ise yalan olduğunun ortaya çıktığını belirtti. Tekin, Bilgin dosyası ile ilgili olarak Türkiye'nin Bilgin'i kaybetmek ve gerekli ölçüde soruşturmamak suçlaması ile mahkum edildiğini söyledi. 

'KAVUŞMA DÜŞLERİ HEPİMİZİN İNSANLIK GÖREVİ'

Haftanın açıklamasını 1996'da gözaltında katledilen Metin Göktepe'nin kardeşi Meryem Göktepe okudu. Göktepe, Bilgin ile birlikte gözaltına alınan kişilerin O'nu gözaltında gördüklerini anlatmalarına rağmen devletin Bilgin'in gözaltına alındığını kabul etmediğini belirterek, Savcı Selahattin Kemaloğlu'nun çabaları ile dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar hakkında verdiği suç duyurusunun da sonuç almadığını ve Kemaloğlu'nun işini yapmasına engel olunarak başka bir kente sürüldüğünü belirtti. Bilgin'in kaybedilmesinin AİHM kararlarına bile geçtiğini belirten Göktepe, Bilgin'in annesi Fincan Bilgin'in ömrünün oğlunu aramakla geçtiğini hatta son günlerinde, "Kenan'a bir şey olmamıştır bir gün çıkıp gelir" dediğini söyledi. 
Göktepe son olarak, "Onun Kenan'a kavuşma düşü hepimizin insanlık görevi olmalıdır. Bilgin'i kaybedenleri biliyoruz, adalet istiyoruz. Barış gelsin bizim de bayramımız olsun" dedi.