Tarihi, Roma'ya kadar uzanıyor. Her zulüm edene karşı direndi. Ne Osmanlı'ya ne de Baas'a boyun eğdi. Dersim Katliamı'nın acısına ortak oldu, Kuzey'e gerilla verdi. DAİŞ'e teslim olmadı, Rojava Devrimi'ne 100 YPG/YPJ'li ile katıldı.
SEDAT SUR
KOBANÊ / ANF
Cumartesi, 11 Temmuz 2015, 07:01
Tarihi, Roma'ya kadar uzanıyor. Her zulüm edene karşı direndi. Ne Osmanlı'ya ne de Baas'a boyun eğdi. Dersim Katliamı'nın acısına ortak oldu, Kuzey'e gerilla verdi. DAİŞ'e teslim olmadı, Rojava Devrimi'ne 100 YPG/YPJ'li ile katıldı.
İşte bu tarihi mirasa sahip Berxbotan, gençleri cephedeyken 25 Haziran'da DAİŞ çetesinin vahşet geçidine sahne oldu. Yine de eli silah tutanlar savaştı, direndi. Hazırlıksızlıklarına hayıflanıyorlar ama asla diz çökmeyeceklerini tekrarlıyorlar.
DAİŞ çetesi üyelerinin 25 Haziran günü gerçekleştirdiği katliamın ardından Berxbotan köyüne ilk kez gidiyoruz. Köyün girişinde katliam sonrası yapılan mezarlık karşılıyor bizi. Köyün bir gün de ayrı bir mezarlığı olmuş. Daha önceki gelişimizden farklı olarak etrafta ne koşuşturan, oyunlar oynayan çocuklar ne de kadınlı-erkekli öbek öbek sohbetler edenler var. Ağır, kasvetli bir hava; her evde kurşun izleri, ölüm kokusu; sessiz sedasız toprağa bakan hüzünlü yüzler görüyoruz.
Biraz ilerliyoruz; köyü ikiye ayıran asfalt yolun hemen kenarında bulunan evi tanıyorum. Geçen yıl geldiğimizde tanıştığımız Mustafa’nın evi. Mustafa, köyün öz savunma biriminin sorumlusuydu. Kobane direnişinin sembollerinden, doçkacı şehit Xabûr’un da eniştesi. Şehit Xabur’un şehit düştüğü ve isminin verildiği Berxbotan köyünün karşısındaki tepeye her gün yüzünü dönerek saatlerce izleyen kız kardeşi İdye ile evli. Evin pencereleri açık ama hiçbir hareket yok. Yanımdaki arkadaşa "geçelim, sonra da Mustafa’ya uğrayalım" diyorum. Bize köyde yardımcı olacak olan Behnan ile buluşuyoruz. Genç bir kadın olan Behnan, bize doğru gelirken yanımdaki arkadaş Behnan’ın evlendikten bir kaç gün sonra eşinin DAİŞ çetesi tarafından kaçırılarak katledildiğini söylüyor. Behnan’a katliamda yakınlarını kaybeden ailelere gidelim diyoruz. Hemen önünde durduğumuz evi gösteriyor, "İlk oraya gidelim, zaten yakınını kaybetmeyen aile yok" diyor.
OĞLUNU DERSİM’DE ŞEHİT VEREN AYŞA ANA: BARBAR SÜRÜSÜNE KARŞI DİRENECEĞİZ
Gittiğimiz evde Ayşe ana karşılıyor. Ayşe ana ailenin büyüğü, yaşı 70'in üzerinde. Bu evde, daha sonra diğer evlerde de karşılaşacağımız gibi kadın ve çocuklar yaşıyor. Etrafta genç erkek ve ya kadın yok, çoğunluğu ya şehit düşmüş ya da YPG/YPJ saflarında. Ayşe ananın 1992 yılında Dersim’de şehit düşen Kobanê’nin Kuzey Kürdistan’daki ilk şehitlerinden şehit Sadık’ın annesi olduğunu öğreniyoruz. Ayşe ananın Rojava Devrimi ile birlikte iki torunu da YPG saflarında şehit düşüyor. "Geçen yıl, şehit Xabûr’un şehit düştüğü çatışmada şehit düştüler" diyor. Ayşe ana, DAİŞ çetesinin gerçekleştirdiği katliamda ise 5 torununu kaybetmiş. "Ama bize direnmek dışında bir yol yok. Bu barbar sürüsüne karşı duracağız. Köyümüzü toprağımızı terk etmeyeceğiz’’ diyerek bitiriyor.
ŞEHİT XABÛR’UN ANNESİ ANLATIYOR
Ayşe ana konuşurken içeri gelen aynı yaşlardaki anaya dönüyorum. Selamlaşıyoruz, ismini soruyorum, "İsmim Havva, şehit Xabûr’un annesiyim" diye cevaplıyor. Biz sormadan ekliyor: "Son katliamda da damadım ile torunumu katlettiler."
Aklıma hemen Mustafa geliyor, soruyorum. Geçen yıl fotoğraflarını çektiğimizde yanında duran küçük kızı Jiyan ile birlikte katledildiğini öğreniyoruz. Havva ananın "damadım ve torunum" dedikleri Mustafa ile kızı Jiyan… Kızı İdye’nin de iki kurşunla yaralandığını söylüyor Havva ana: "Felçli olan oğlumla yaşadığımız evimdeydim. Felçli oğlumu bir el arabasına bindirerek köyün dışında bir yere taşıdım. İdye’nin durumuna bakmak için evlerine doğru yöneldim ama damadımın yerde yattığını gördüm. Bu sırada bir köylümüz DAİŞ'lilerin bize doğru geldiğini söyleyerek beni tekrar köyün dışına götürdü."
JİYAN’IN KURUMUŞ KANINA BAKIYOR
Berxbotan köyünün öz savunma biriminin oluşturulmasında büyük emeği olan ve DAİŞ çetesine karşı direnişiyle öne çıkan Mustafa, o gün Asayiş görevi yapan bir arkadaşına yiyecek bırakmak için evden erkenden çıkıyor. Yanına silahını almıyor ve dönüşte DAİŞ'liler silahsız olan Mustafa’yı kapının önünde katlediyor. Daha sonra 14 yaşındaki kızı Jiyan ve komşularının küçük oğlu evlerinin salonunda kurşun yağmuruna tutuluyor. Eşi İdye de isabet eden iki kurşunla yaralanıyor. Havva anne bunları anlatırken, İdye’nin şimdi nerede olduğunu soruyorum, evde olduğunu söylüyor.
Katliamın yaşandığı eve gidiyoruz. İdye, evin girişine, salonun bir ucundaki duvarın dibine tünemiş, gözlerini salonun diğer ucunda, kızı Jiyan’ın yerdeki kurumuş kanına dikmiş. Acı acı bakıyor…
Hiçbir şey soramıyorum, bir süre sonra kendisi konuşmaya başlıyor. Beni hatırladığını söylüyor, ayağa kalkıyor, yerdeki kanı gösteriyor. Anlatmaya başlıyor: "Çete geldiğinde dışarıdaydım, Jiyan’a seslendim. Panik yaptı bana doğru geleceğine onlara doğru koştu. Fark edince içeriye girdi, bu sırada komşumuzun aynı yaşlardaki oğlu da Jiyan ile birlikte içeri girdi. Kapıyı kilitlediler ama DAİŞ'liler kapıyı kurşunlayarak açtı. İçeri doğru koştum ama beni taradılar, isabet eden kurşunlarla yere duvarın dibine yığıldım, sonrasını hatırlamıyorum. Kümesin arkasına yığılmışım, beni bir daha fark edemiyorlar. Bu sırada demek ki Mustafa geliyor. Silahsız olduğu için bir şey yapamıyor. Bahçede onu da katlediyorlar."
İdye, hastaneden sonra eve dönüyor, eşinin de katledildiğini bu sırada öğreniyor. Salondaki kanın temizlenmesine müsaade etmiyor. Her gün ağabeyinin isminin verildiği Şehit Xabûr tepesini izleyen İdye, "Artık her gün gelip Jiyanımın yerdeki kanına bakacağım" diyor. Biz ayrılırken İdye, salonun ucundaki duvarın dibine oturuyor yeniden…
OSMAN SİLAHINI ALIP ÇATIŞIYOR
Berxbotan’da nereye dokunsanız katliama dair bir trajedi çıkıyor. Şefike Hemo, namaza uyanıyor; gelen araçları görünce eşi Osman’ı uyandırıyor. Bu sırada köyün kuzeyinde bulunan evlere saldırı başlıyor. Şefike Hemo, o anlarda yaşananları şu sözlerle paylaşıyor: "Eşime içeri girmesini söyledim. ‘Olmaz dedi’ silahını alarak mevzi tuttu, çetelerle çatıştı, çocuklarımla içeri geçtik. Eşim kısa süre sonra vuruldu. Çıkamadım, çocuklarımı düşündüm.’’
Şefike Hemo, en büyüğü 7 yaşında 4 çocuğuyla kurtuluyor. Şefke, kardeşi Hemide'nin eşi ve 16 yaşındaki oğluyla birlikte katledildiğini de aktarıyor.
3 YAŞINDAKİ MUSTAFA İLE KUNDAKTAKİ KARDEŞİ KALDI
Bize yardımcı olan Behnan, yürürken önünden geçtiğimiz bir evi göstererek, "bu aileden geriye 3 yaşında Mustafa ve henüz kundaktaki kız kardeşi kaldı, anne-babaları katledildi. Mustafa ve kardeşini akrabaları yanlarına aldı" diyor.
Biraz daha ötede isminin Heyfa Omer olduğunu öğrendiğimiz 15 yaşlarında bir kız çocuğuyla karşılaşıyoruz. Heyfa’nın yanında 7-8 yaşlarında kız kardeşi de var. Onlarda anne babalarını, ablalarını, ağabeylerini yitirmişler. Kimseleri kalmamış. Battaniyelerin altına saklanarak kurtulmuşlar.
Yanımıza gelen Mihemed Badina, anlatıyor: "Engelli olan öğretmen kardeşim, eşi ve 4 yaşındaki oğlunu katlettiler. Kardeşim, engelliydi, savunmasızdı ama barbar çeteler önce eşini ve çocuğunu gözlerinin önünde katletti, sonra da kardeşimi kurşun yağmuruna tuttu.“
O GÜN DİRENEN SADECE OSMAN HEMO DEĞİL
DAİŞ çetesi Berxbotan köyüne saldırdığında silahlarıyla direnen 4 kişi var. Osman Berkele, Mihemed Ahmed, Kadir Badini ve Osman Hemo. Osman Hemo, şehit düşüyor. Diğer üçü ile görüşüyoruz. Özellikle Kadir Badini’nin direnişi çok daha büyük bir katliamın yaşanmasını önlüyor. Kadir Badini’den neler yaşadığını anlatmasını istiyoruz. Şunları aktarıyor: "Çete üyelerinin bizim tarafa doğru geldiğini gördüm. Çocukları bir odaya topladım. Salonda iki delik var. Biri köyün batısını diğeri kuzeyini görüyor. İlk atışta bir çeteyi vurdum. Ateş açtığımı görünce diğer çeteler de benim tarafa yöneldi. Kurşun yağmuruna tuttular evi, bir süre sonra evi kuşattılar. İki çete eve yaklaşarak teslim olmamı istedi. ‘Teslim ol’ diye bağıran çeteyi de öldürdüm. Yanındaki çeteyi de yaraladım ama o kaçtı. Bunun üzerine tümü bir anda saldırıya geçti."
TAM UMUTSUZLUĞUN BAŞ GÖSTERDİĞİ AN
Kadir Badini, saldırı karşısında artık daha fazla duramıyor, kurşunu azalmaya başlıyor. Bu sırada çocuklarını düşünüyor, DAİŞ'liler gittikçe eve yaklaşıyor. Tam umutsuzluğun baş gösterdiği anlarda dört YPJ savaşçısının köyün batısından hızla geldiğini görüyor. "O an da çocuklarıma seslendim ‘YPJ geldi’ dedim. Artık kurtulmuştuk, YPJ savaşçıları ilk hamlede evi kuşatan çetelerin çoğunu imha etti. Sonra YPG savaşçılarının da gelmesiyle birlikte köyde katliam yapanlar imha ediliyor.
Osman Berkele, Mihemed Ahmed ve Kadir Badini, Berxbotan’ı sonuna kadar savunacaklarını ve asla terketmeyeceklerini söylüyor. Direniş olunca DAİŞ'lilerin püskürtülebileceğine olan inançlarını paylaşıyor.
GENÇLERİMİZ CEPHEDEYDİ, HAZIDRLIKSIZ YAKALANDI
Son olarak köyün en yaşlısı olan ve katliamda ailesinden 5 kişiyi yitiren, bir oğlu da 90’lı yıllarda PKK saflarında şehit düşen 80 yaşındaki Eli Muhyeddin'in evine gidiyoruz. Köyün eski muhtarı da olan Muhyeddin, namazını bitiriyor, nereden geldiğimizi soruyor. Gelişimizin nedenini öğrendikten sonra "Bu defa hazırlıksız yakalandık; kimsemiz yoktu, gençler hep gitti, hepsi cephede; köyde yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kaldı. Yeterli gücümüz yoktu’’ diye başlıyor. "Direndik yine de, ben bu yaşlı halimle sarıldım silaha, kimseyi öldürdüm desem belki yalan olur. Ama elimden geleni yaptım, kuvvetim bu kadarına yetti" diye devam ediyor.
Eli Muhyeddin ile konuştukça Berxbotan’ın tarihinin, acılarının, direnişinin, bildiğimizden daha derin olduğunu da öğrenmiş oluyoruz.
ZULÜM VE DİRENİŞ TARİHİ KADAR ESKİ
Eli Muhyeddin Berxbotan’ın tarihinin çok eski olduğunu, Roma öncesine uzandığını anlatıyor. Köyde Roma sarnıçları bulunduğundan bahsediyor. Köydeki tüm evlerin altında sarnıçların olduğunu paylaşıyor. Bahsettiği su sarnıçları değil; çünkü Berxbotan, Fırat Nehri’nin yanı başında olduğundan su sarnıçlarına ihtiyaç duyacak bir köy değil. Bu sarnıçlar, zengin tarım arazilerine sahip bu köyde tahıl ambarı olarak kullanılıyor.
"Her dönem, zulüm görmüşüz. Osmanlı da zulüm etmiş, daha sonra Baas da zulüm etti. Lakin biz hiçbirine boyun eğmedik" diyen Eli Muhyeddin'in bahsettiği Osmanlı zulmü, Öşürcüler’in (Osmanlı’nın vergi tahsildarları) zulmüdür. Berxbotan köylüleri Öşürcüler eliyle yapılan gaspı kabul etmeyip direnmişler. Baas zamanında tam 18 defa tutuklanmış Eli Muhyeddin. Baas’a karşı da boyun eğmediklerini, direndiklerini vurguluyor.
Sözü yine DAİŞ katliamına getiriyor: "DAİŞ’e de boyun eğmedik. Eğmeyiz de. Beklemiyorduk, yoksa biz zulme boyun eğmeyiz. YPG gelene kadar da direndik, elimizden geleni yaptık.’’
YPG/YPJ SAFLARINDA 27 ŞEHİT
Kuzey Kürdistan’da özgürlük mücadelesi başladığında Berxbotan gençleri buna kayıtsız kalmıyor ve 90’lı yıllar boyunca çok sayıda Berxbotanlı genç PKK saflasına katılıyor. Eli Muhyeddin'in oğlu Osman da bu tarihte katılanlardan. Osman, PKK’de Ferhat ismini alıyor ve 1992 yılında Şırnak’ta şehit düşüyor. Eli Muhyeddin oğlu ile birlikte Berxbotan’dan 6 kişinin PKK saflarında şehit düştüğünü aktarıyor. Rojava Devrimi ardından 100'e yakın Berxbotanlı YPG/YPJ saflarına katılıyor. Berxbotan’ın devrimden sonra YPG/YPJ saflarında ise 27 şehidi var.
BERXBOTAN’DA DERSİM KATLİAMI AĞITLARI
Berxbotan’ın Kuzey Kürdistan ile dayanışması bildiğimizden daha eski. Eli Muhyeddin'den bunu da öğreniyoruz. Dersim'de katliama isyan başladığında Seyit Rıza’ya Osman Sebri aracılığıyla Kobanê ileri gelenlerinin gönderdiği mektupta Berxbotanlıların da desteği var. Berxbotanlılar, Dersim Katliamı'nın acısını derinden yaşamış. Öyle ki o dönemde Dersim Katliamı ve sürgününü anlatan ağıtlar yakılır, acı tekerlemeler söylenir Berxbotan’da.
Eli Muhyeddin cap canlı belleğinde halen saklı tuttuğu bu acı ağıtları, tekerlemeleri bizimle paylaşıyor: "Law welato law welato, ev çi bû ji me kurda re hato. Leşkerê Jon Tirkan, keç û bûkê me kurdan komkirin ar berdan. ewê taliyê mayî, bi surgûnê xistin ji Konya wirde heft qonaxa…’’
Bu ağıtlarda ifade edilen acıyı bir gün kendilerinin yaşayacağını düşünmediklerini belirten Eli Muhyeddin, 25 Haziran günü kendilerine yapılan katliamın Dersim’den bir farkı olmadığını ifade ederek, “Bizim de kadınlarımız, çocuklarımız, taze gelinlerimiz katledildi. Lakin Dersim nasıl direndi, dik durduysa biz de direneceğiz. Boyun eğmeyeceğiz. Köyümüzü terk etmeyeceğiz. Berxbotan’da tek bir kişi bile kalsa direneceğiz" diye ekliyor.
KURDONO DE RABIN DEST BIDIN HEV
Dersim Katliamı üzerine ağıtların yakıldığı Berxbotan’da hem oluş biçimi hem de failleri anlamında adeta tekerrür yaşandı. Ancak, yalnızca maruz kaldığı katliamlarla değil, direnişiyle de Dersim’e benzeyen Berxbotan köyünün katliamdan sonra ki duruşunu belki de en iyi biz köyden ayrılırken Eli Muhyedin son sözleriyle ifade ediyor: "Kurdno! ji Qamişlo heya Efrinê, de rabin gişt dest bidin hev bikin tekoşinê- Kürtler, Qamişlo'dan Efrîn'e kadar kalkıp el ele verin ve mücadele edin!”