Baraj sularında can çekişen tarih: Rum Kalesi
Urfa’nın Halfeti ilçesinde bulunan tarihi Rum Kalesi, Fırat Nehri üzerinde kurulu olan Birecik Barajı ile büyük bir bölümü sular altında bırakıldı.
Urfa’nın Halfeti ilçesinde bulunan tarihi Rum Kalesi, Fırat Nehri üzerinde kurulu olan Birecik Barajı ile büyük bir bölümü sular altında bırakıldı.
Urfa’nın Halfeti ilçesinde bulunan tarihi Rum Kalesi, Fırat Nehri üzerinde kurulu olan Birecik Barajı ile büyük bir bölümü sular altında bırakıldı. Etrafında bulunan eski şehirlerden oluşan höyüklerde arkeolojik kazılar yapılmadan sular altında bırakıldı.
Fırat Nehri üzerinde kurulu olan Birecik Barajı’nın sularına gömülen Rum Kalesi, binlerce yıllık tarihin de yok olmasına neden oldu. Bir tarafı Sarp kayaların yamacında bir diğer tarafı ise, Fırat Nehri’ne uzanan Rum kalesinde arkeolojik çalışma yapılmadan sulara gömüldü. Kürt tarihçi - yazar Cemşit Bender’in de ‘Kürt Mitolojisi’ adlı kitabında değindiği binlerce yıllık höyük ve tarihi yapıtlardan bir tanesi olan Rum Kalesi ‘enerji’ adı altında yok edildi. Daha önce dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin artık gelmediğini söyleyen Eski Halfetili esnaflar, barajın doğada yarattığı tahribattın büyüklüğünü tahmin edemediklerini söylüyor.
Eski Halfeti’de Rum Kalesi’nde tekne turları gerçekleştirerek geçimini sağlayan Mustafa Karahasan, Rum Kalesinin birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığına işaret ederek, Birecik Barajı öncesinde gelen yabancı turistlerin artık gelmediğini söyledi. Barajın yarattığı tahribata kısaca değinen Karahasan, “Rum Kalesinin birçok uygarlık tarafından korunma merkezi görevini gördüğü var olan kalıntılarla bilinmektedir. Baraj yapılmadan önce özellikle tarihe ilgisi olan Rum Kalesini gezmek için Halfeti’ye gelirlerdi. Ancak daha sonra tek bir yabancı turistin geldiğine kimsenin geldiğine tanıklık etmemiştir. Zaten şuan haritada baraj gölünde kaldığı gösteriliyor. Ayrıca kalenin etrafında on binlerce yıllık eşsiz şehirler yani höyükler kazılmadan doğruca baraj sularına gömüldü. Kim bilir o höyüklerde hangi uygarlıklar gelip geçmişti” dedi.
Eski Halfeti’yi sular altında bırakan Birecik Barajının tüm tarihi mekanları da yok ettiğini söyleyen turizmci Müslüm Can, Rum Kalesi’nin tescilli olmasına rağmen uzun yıllar kışla görevini de gördüğün ifade ederek, “Eski Halfeti’yi sular altında bıraktıklarında Belkis höyükleri gibi, Rum Kalesi gibi tarihe ışık tutan antik kentleri de kendi çıkarlarına kurban ettiler. Tarihçi Ceşmid Bender’in bu baraj üzerine yaptığı araştırma sonucunda devletin asıl amacının Kürtlerin yaşadığı bölgede tarihten yoksun bir coğrafya bırakılmak isteniyor. Rum Kalesi de bu nedenle sulara gömüldü ve tarihi kentlerin en büyük geçim kaynağı turizmdir. Bizde aksine turizmin gelmesi için imkan sağlamaları yerine turistik alanlar yok ediliyor. Rum Kalesi zaten uzun yıllar kışla olarak kullanıldı. Düşünün binlerce yıllık bir yerde karakol kuruldu ve şimdi de zaten baraj sularına gömülüdür” diye konuştu.
Rum kalesinin mimari yapısı ve tarihi ile ilgili şu bilgilere yer veriliyor…
“M.Ö.855 yılında Asur Kralı III. Salmanassar tarafından ele geçirene kadar sürece kadar ‘Şitamrat’ adını taşıyordu. Yunanlılar, daha sonra ‘Urima’ adını koydular. Süryaniler ise Kal'a Rhomeyta ve Hesna dhe Romaye adlarını kullanmışlardır. Şehir Arapların eline geçtikten sonra Kal'at ül Rum adını almıştır. II yüzyılda Bizanslılar Halfeti’ye Romaion Koyla adını vermişlerdir. 1290 yılında Eşref komutasındaki Mısır ordusu Halfeti'yi yeniden ele geçiriyor ve ona Kal'at ül müslimin adını veriyordu. 1516 yılında zamanın akışı değişir. Bu kez Osmanlılar Halfeti’yi de ele geçirir. Osmanlılar ilk kez bu dönemde kente Kale-i Zerrin (Altın Kale), Urumgala ve giderek Rumkale demeye bu dönemde başlamıştır.
Hz.İsa'nın havarilerinden Jhonnes'in, Roma döneminde Rumkale'de kayadan oyma bir odada İncil'in nüshalarını çoğaltığı rivayet edilir. 1113’te III. Grogories Rumkaleye Başpiskoposluk makamını taşıyarak stratejik kimliğinin yanı sıra önemli bir dini merkez olmasına da yol açmıştır. 120x200 metre ebatlanndaki dikine kesilerek ulaşılması zorlaştırılan doğal kaya platform üzerine oturtulmuştur. Sur duvarı düzgün kesilmiş kalker kesme taş bloklarıyla inşa edilmiştir. Kalenin kuzey ve doğu surlarında 7 burç yer almaktadır. Güney yönde yer alan kayalık uzantı XII. yüzyılda oyularak hendek haline getirilmiştir. Kaleye doğu ve batı yönden olmak üzere iki ana giriş kapısıyla girilmektedir. Batı yöndeki kapıya Merzimen çayı üzerindeki köprüden ulaşılmaktaydı. Kapıdan girildikten sonra doğal kapıya uygun kademeli olarak yapılan burçlara açılan 3 ayrı kapıdan geçilip iç kaleye girilebilmektedir. Fırat nehrine bakan doğu kapısına ancak nehir geçildikten sonra ulaşılabilmektedir. Böylece kalenin kendine özgü savunma sistemi oluşmuştur.”