Asya Abdullah: Suriye’de iç dinamiklerle çözüm gelişmeli

Asya Abdullah: Suriye’de iç dinamiklerle çözüm gelişmeli

Suriye’de insani kriz her geçen gün derinleşirken, Baas rejiminin kimyasal silah kullandığına ilişkin iddialar üzerine askeri müdahale yeniden gündeme geldi. PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah çözüm projelerinin içeriden geliştirilmesinden yana olduklarını söylerken, TEV-DEM Koordinasyon üyesi Aldar Xelil ülkenin giderek bir enkaza dönüştüğüne dikkat çekti. 

Şam’da 21 Ağustos günü düzenlenen bombardımanda kimyasal silah kullanıldığı suçlaması ardından askeri müdahale sesleri yeniden yükseldi.  Temmuz ortasından bu yana ise, Batı Kürdistan yoğun saldırı ve ambargo altında. Özellikle Türkiye’nin, Suriye’nin tüm bölgelerinde olduğu gibi Batı Kürdistan’ı istikrarsızlaştırarak bu bölgeye yönelik de askeri müdahale seçeneklerini güçlendirmek istediği yorumları yapılıyor. Batı Kürdistanlı yöneticiler iç ve dış gelişmeleri yakından izliyor. 

Konuyu ANF’ye değerlendiren PYD Eş başkanı Asya Abdullah Suriye’deki şiddetin ulaştığı düzey ve katliamların kaygı verici olduğunu belirterek, Suriye’nin iç dinamiklerinin bu kötü gidişatın önünü kesecek ve insani krize sonlandıracak bir güç ortaya çıkaramadığına dikkat çekti.  Batı Kürdistanlı yöneticiler olası bir askeri müdahalenin Kürtleri nasıl etkileyeceğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunurken, saldırı nereden gelirse gelsin, kendi bölgelerine yönelik müdahalelere karşı meşru savunma haklarını kullanacaklarını vurguladı.

ÇETELER ÖNEMLİ YENİLGİLER ALDI

Çete gruplarının hedefi ve umudunun Rojava’ya saldırıp bölgeyi hemen ele geçirmek olduğunu ancak Kürt halkının ve YPG’nin direnişinin tüm bu niyetleri boşa çıkardığını belirten PYD Eş Başkanı Asya Abdullah çetelerin siyasi, diplomatik ve askeri olarak da önemli yenilgiler aldığını kaydetti.

Rojava’daki devrimi kuşatmaya yönelik çabaların devam ettiğini belirten Asya Abdullah ambargonun sadece aş ekmek meselesi değil direnişi boğmaya yönelik olduğunun altını çizerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Güney Kürdistan’ın sınır kapısı üzerinden sürdürdüğü politika Rojava’yı boşaltma politikasıdır. Kapı ticaret ve insani yardımlar yerine göç için açıldı. Önce aç bırakıp sonra kapıları açıyorlar, bunun anlamı aşikârdır. Bir mülteci krizi yaratılmaya çalışılıyor. Kürdistan bölge yönetiminin uyguladığı bu politika ulusal çıkarlara hizmet etmiyor. Güney Kürdistan’ın mülteci akınını durdurmak için yaptığı açıklamanın pratikleşmesini bekliyoruz. Eğer samimilerse sınır kapılarını insani yardımlar ve ticaret için açacaklardır. Bazı zorluklarımız var ama koşullarımız büyük mülteci akınları yaratacak düzeyde değil. Yaşamımızı sürdürebiliriz. Ama koşullar basında bir özel savaş tarzında işleniyor.”

Abdullah, “Halkı bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Halkımız topraklarını bırakıp kaçarsa Araplar ve diğerleri gelip yerleşir Kürtler topraklarını bırakıp gidemez. Zorluklara karşı mücadele edip topraklarımızda direneceğiz” diye ekliyor.

Bu konuya ilişkin TEV-DEM Koordinasyon üyesi Aldar Xelil de, göçü önlemek ve sorunları yerinde çözmek için toplantılar yaptıklarını, güvenlik tedbirlerini arttıramaya çalıştıklarını belirterek göçün yavaşladığına dikkat çekiyor.

TÜRKİYE ÇETELERE VERDİĞİ DESTEĞİ KESMEDİ

Türkiye’nin çetelere verdiği desteği durdurma konusundaki sözlerini yerine getirmediğini belirten PYD Eş Başkanı Abdullah Türkiye’nin Rojava’yı istikrarsızlaştırmak için çatışmaların sürmesini istediğini belirterek şunları ekliyor: “Yine de görüşmelerin durmasından yana değiliz, çok yönlü görüşmelerimizi sürdürmek istiyoruz. Temel olarak Rojava’ya yönelik tutumların değiştirilmesine çalışıyoruz. “ 

TEV-DEM Koordinasyon üyesi Aldar Xelil ise Türkiye’nin kendi sınırlarını radikal İslamcı örgütler için bir mevzi haline getirmesinin “ateşle oynamak” olduğunu belirterek El Kaide’ye bağlı silahlı grupların güçlenmesinin Kürdistan için olduğu kadar bütün bölge için de büyük bir tehlike olacağını vurguluyor.

BİR MÜDAHALE OLMAYACAĞINI SÖYLEYEMEYİZ

Sorunların barışçıl ve demokratik çözümünden yana olduklarını kaydeden Asya Abdullah,  hem Suriye muhalefeti hem de temel bir taraf olan Kürtler açısından çözüm projelerinin içerden geliştirilmesinden taraf olduklarının altını çiziyor. Asya Abdullah şunları ekliyor:

“Ama Suriye ihtilafı çok ağır bir durumdadır. Halen Batılı ülkelerin bu insani krizin çözümü konusunda net bir politikaları yok. Çıkarlarını çok fazla esas alıyorlar. Uzun süreli stratejik hesaplar yapıyorlar. Daha çok Suriye’deki çatışmadan sonuç çıkmasını bekliyorlardı. Fakat Suriye’deki şiddetin ulaştığı düzey, katliam girişimlerinin boyutları kaygı vericidir. Suriye’nin iç dinamiklerinde kötü gidişatın önünü alacak bu insani krizi durduracak bir güç ortaya çıkmadı.

Bu yüzden biz müdahalenin olmayacağını söyleyemeyiz. Ancak müdahalenin biçimi ve boyutları nasıl olacak bu açık değil. Ama ortaya çıkan çözümsüzlük ve tutumlarda yetersizlikler var. Çözüm üretecek bir projenin ve Suriye’nin geleceğine biçim verecek bir ittifakın oluşmamasından dolayı müdahale mümkündür.”

TEV-DEM Koordinasyon üyesi Xelil, müdahale konusundaki tartışmaların tutarlı olmadığını belirterek batılı güçlerin rejimi bazen tehdit ettiklerini, bazen de koruduklarını belirterek, bu konuda net bir şey söylemenin güç olduğunu söylüyor. Xelil sözlerini şöyle sürdürüyor: “ Başından beri biz bir değişim olacaksa bu iç dinamikleri ile halkın iradesiyle gerçekleşmesinden yanayız. Müdahale olacaksa bu müdahaleyi gerçekleştirecek güçlerin çıkarlarının egemen kılınacağına inanıyoruz. Ama ülke giderek enkaza dönüyor.”

KÜRT BÖLGELERİNE OLASI MÜDAHALEYİ 'İLHAK' SAYARIZ

Kürt bölgelerine yönelecek bir müdahaleye karşı kendilerini savunacaklarını belirten Aldar Xelil, Kürdistan bölgesinin müdahaleye ihtiyacı olmadığını çünkü kendi güvenliğini alan kendi örgüt ve yönetim yeteneklerinin mevcut olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu yüzden her hangi bir müdahale olacaksa bu bizim bölgemize değil rejime yönelik olabilir. Her hangi bir müdahaleyi bir saldırı ve ilhak olarak değerlendirir ve kendi meşru savunmamızı sağlamaya çalışırız.”

Rejime yönelik bir askeri müdahalenin iç savaşın taraflarını ve dengelerini nasıl etkileyeceğine ilişkin soruya, Asya Abdullah şöyle cevap veriyor: “Zaten ağır bir saldırı var. Rojava’ya yönelik aralıksız bir saldırı altındayız. Zaten Türkiye Suudi Arabistan Kürtlere saldıran bu gruplara fili destek sağlıyor. Diğer güçler ise bu saldırılar karşısında sessizliğini koruyor.

Ama müdahalenin yeni dengelere ve yeni tutumlara yol açma ihtimallerini göz ardı etmiyoruz. Suriye üzerinde hesapları olan taraflar, bölge ülkeleri ve muhalif güçlerin farklı hesapları olabilir. Onun için hem müdahaleyi gerçekleştiren ülkelere hem de bölge ülkelerine şunu diyebiliriz; bu gün Kürt bölgeleri istikrarlı, kendi güvenliğini sağlayacak güçtedir. Kendi bölgelerinde öz güçleriyle yaşama ve kendi kendilerini yönetme yeteneğindedirler.  Bu yüzden Kürt bölgelerine yönelik bir müdahaleyi ilhak sayar ve kendimizi savunuruz.  Bu yüzden batı müdahalesini fırsat sayarak Rojava’ya yönelik saldırı hesabında olanlar varsa onlara karşı kendimizi savunuruz.”

DEVRİME SAHİP ÇIKALIM

“Rojava’da yaşanan gelişmeler tüm Kürt halkının kazanımlarıdır” diyen Asya Abdullah her dört parçadaki ve yurt dışındaki halkın desteğinden güç aldıklarını belirterek konuşmasını şöyle sonuçlandırıyor: “Hem Kürdistan hem yurt dışındaki halkımızdan önemli bir tutum ve yaklaşım var. Destek veriyor yürüyüşler var. Bundan güç alıyoruz. Biz devrimi destekleyen duruşun sürmesini istiyoruz. Tabi ki bütün halkımızın Kürt halkının ulusal çıkarlarının savunulması için Rojava’nın yanında yer almayı sürdürmelidir. Biz Kürdistani güçler Rojava’ya yönelik saldırılar konusunda daha net tutum almalıdır.        

Bir ulusal kongreye doğru gidiyoruz. Bu yüzden ulusal birliğin gereği olarak Rojava’ya yönelik saldırılara karşı tutum almak gerekiyor. Tüm Kürdistanı hareketlere örgütlere devrimi her yönden savunma ve destekleme çağırısı yapıyoruz.”