14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişçileri anıldı: Kürt halkı gerçekliği unutmuyor

MEBYA-DER, TUHAY-DER, 78’liler Derneği, 12 Eylül Askeri Darbe döneminde Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu direnişçilerine karşı borçlu olduklarını belirterek, “Kürt halkı gerçekliğini unutmuyor” dedi.

Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Aileler ile Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği’nin (MEBYA-DER), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER), 78'liler Derneği Amed Şubesi, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin işkence merkezi olan Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde başlatılan 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu direnişinin 38’inci yıldönümüne ilişkin basın açıklaması yaptı.

Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde yapılan açıklamaya 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu şehitlerinden Ali Çiçek’in ablası Ayşe Çiçek, HDP’li Milletvekilleri Semra Güzel, Tayyip Temel, Remziye Tosun’un katıldı. Açıklamada “Tecritte hayır, tutsaklara özgürlük”, “Bijî berxwedana zindana” sloganları atıldı.

HÜSEYİN BARIŞ: ASKERİ DARBE UYGULAMALARINI AŞAN İZOLASYON SÜRÜYOR

Açıklamada konuşan 78’liler Derneği Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Hüseyin Barış, 12 Eylül’de yaşatılan ağır işkencelerin üzerinden 41 yıl geçmesine rağmen AKP ve MHP öncülüğünde askeri darbe uygulamalarını aşan tecrit ve izolasyonunun devam ettiğini belirtti. Barış, tecrit uygulamalarına karşı tutukluların 12 Eylül zindan direniş ruhuyla açlık grevini büyük bir kararlılıkla yürüttüğünü ifade etti. Askeri darbeler sonucunda birçok kişinin vahşi bir şekilde yaşamını yitirdiğini ve büyük acıların çekildiğini belirten Barış, “Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi insan hakları müzesi olmalıdır. Yaşayan bir müze olursa Kürt halkının çektiği acılar kayıt altına alınmış olacaktır” dedi.

CELALETTİN CAN: DÜNYADA 100 ÇEŞİT İŞKENCE VARMIŞ, 74’Ü DİYARBAKIR’DA UYGULANMIŞ

HDP Parti Meclis (PM) üyesi Celalettin Can, işkenceye uğrayan 3 bin kişinin suç duyurusunda bulunduğunu dile getirdi. Böylece bir soruşturmanın ortaya çıktığını ifade eden Can, “Savcıyı bu işi hızlandırması için çaba içerisindeydik. Tahir Elçi’de bu soruşturmayla gönülden ilgileniyordu. Çözüm sureci bitince soruşturma dosyası da bitmişti. Dosyayla ilgilenen savcı başka yere sürgün ettiler. Yeni savcıyla görüştüğümüzde bizimle dalga geçti. Anladık ki Diyarbakır cezaevi demek Kürt meselesi demek. O çalışmaları inceledik. Dünyada 100 çeşit işkence varmış. Diyarbakır’da 74’ü uygulandığı ortaya çıktı. Tutukluların içinde insana dair ne varsa almak istemişler. Vahşi bir toplumsal mühendislik projesi adını koyduk. O belgeleri koruduk. Uygun zamanda sergilerde, panel, belgesellerde yayınlanacak. 1970’lerden günümüze kadar Türkiye’nin hali ortaya sergilenecek. İnkar edilen bir Kürt tarihi var elimizde. Faşizme rağmen Kürt halkı kendi gerçeğini unutmuyor. Arkadaşlarımız boşuna ölmediler Onlar diyor ya ‘bu halka borçluyuz.’ Asla, biz onlara borçluyuz” şeklinde konuştu.

Ölüm orucunda yaşamını yitiren Ali Çiçek’in ablası Ayşe Çiçek ise, mezarlar taşlarının üzerindeki yazıların silinmesine tepki gösterdi.