Tolhildan: Kadınlar projeyi tamamlıyor

KJK Yürütme Konseyi Üyesi Tolhildan, Öcalan’ın yarım kaldığını söylediği kadın özgürlük paradigması çerçevesinde partileşme, ordulaşma, toplumsal sözleşme ve jineoloji projelerinin, onun rehberliğiyle tamamlanmaya çalışıldığını söyledi.

Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan, 1998’de Suriye’den çıkmadan önce kadın militanlarla bir telefon konuşmasında, Kadın özgürlük mücadelesi için ‘yarım kalan projem’ demişti. Öcalan, esaret koşullarında Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigması’nı geliştirerek ufuk açıcı oldu. Toplumsal Sözleşme, Kadın Vakfı ve Jineoloji Kadın Bilimi ile yarım kalan projeyi tamamlamakla kalmadı, tüm dünya kadınlarının kurtuluş yolunu açtı. Öcalan’ın geliştirdiği Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigması, devletçiliğe, iktidarcılığa ve cinsiyetçiliğe büyük bir alternatif oluşturarak, insanlığın, kadınların ve doğanın teminatı oldu. Koma Jinên Kürdistanê (KJK) Yürütme Konseyi Üyesi Pelşin Tolhildan, Kürt Halk Önder Abdullah Öcalan’ın kadın mücadelesi, geliştirdiği paradigma ve yansamılarıyla ilgili ANF’ye konuştu:

KOMPLOYA KARŞI ETKİLİ YÖNTEMLER

Önderlik, 1998 baharından itibaren ideolojik, örgütsel ve siyasal olarak yaptığı tüm hamlelerde komployu boşa çıkaracak etkili yöntemleri kullandı. Kadın kurtuluş ideolojisi, bunun partileşmesi ve kadınların kendi kararlarını alabilmesi, kendileri olabilmesi gibi adımları attı. Zaten komplo başladığında da Önderlik etrafında kenetlenen güç kadın arkadaşlardı. Bunun öncülüğünü de Sema, Zilan, Rojbin-Berwar ve Şehristan arkadaşlar yaptı.

Tüm iktidarcı ideolojilerin formunun cinsiyetçilik olduğunu; toplumlarda cinsiyetçiliği yıktığımız oranda bilimciliği de dinciliği de yıkabileceğimizi belirten Önderliğin bu perspektifi, kadın partileşmesi, ordulaşması, toplumsal sözleşme ve jineoloji projesiyle evrenselleşti.

KOMPLO ÖNCESİNDEN BAŞLADI

Önderliğin 1987’den itibaren geliştirdiği Yekîtiya jinên Kurdistanê (YJWK) ardından 1995’te kadın ordulaşma projesi, erkeği değiştirip-dönüştürme projesi, hep cinsiyetçiliğe karşı mücadeleydi. Biz o zaman çok farkında değildik. Yaşamın rengini değiştirecek bir durumdu. Önderlik bizimle uğraşırken ne kadar zor bir alanla uğraştığının da farkındaydı. Önderlik bunun etkilerini derinden görebiliyordu. Kadın ve erkek arkadaşlarla gerçekleştirdiği diyaloglarda bunu görmek mümkündür.

YETERSİZDİK, ŞİMDİ DAHA İYİ ANLIYORUZ

Önderlik, ‘ben bir özgürlük maratoncusuyum siz de kaplumbağa adımları ile yürüyorsunuz ama sizin kaplumbağa yürüyüşü ile yürüyorum. Kürtlerin özgürlük davası söz konusu olmasaydı ben size 24 saat dayanamazdım’ diyordu. Söylenen sözlerin anlamını, şimdi daha derin hissedebiliyoruz. Önderlik bilgeliğinin bize sirayet etmesi zayıftı, hem genç hem de bilinç düzeyimiz yetersizdi. Tüm geriliklerimize rağmen Önderliğimizin bugün kadınlarda yarattığı özgürlük düzeyi ve özgürlükle sözleşmemizi sağlaması, bu düşünce gücüyle bağlantılıdır.

SURİYE’DEN ÇIKACAKMIŞ GİBİ KONUŞUYORDU

Eğitim yerinde 1996’da tonlarca patlayıcı patlatılmıştı. Akademi de etkilendi ama o zaman Önderlik, bunun başlayan bir komplo olduğunu ve boşa çıkarılması ama olası her türlü duruma da hazırlıklı olunması gerektiğini belirtiyordu. Önderlik bizimle konuşurken Suriye’den çıkacakmış gibi konuşuyordu. Bir şekilde devletlerin ve uluslararası güçlerin burada kalışına müsaade etmeyeceklerini tüm diyaloglarda dile getiriyordu.

KADIN HAREKETİNİN DİNAMİKLERİ OLUŞTU

Önderlik tüm saldırılara rağmen kadın devriminin etkilenmesine müsaade etmedi. Kadın mücadelesinin kültürünü, bakış açısını, zihniyetini ve karakterini oluşturdu. Olası bir komplo durumunda kadın hareketinin dinamiklerini de ortaya çıkarttı. Tüm eksikliklerimiz ve gerici direnişlerimize rağmen bunu başardı. Önderlik devletçi zihniyete, milliyetçiliğe, bilimcilik ve cinsiyetçiliğe karşı 20 yıllık zindan koşullarında da müthiş direndi. Önderliğin müthiş direnişiyle gelişmeler bu düzeye vardı.

KADINLAR SAHİP ÇIKTI

Kadın arkadaşlarımız fedaice eylemleriyle Önderliğin etrafında kenetlendiler. Sema’nın eylemi büyük yankı uyandırdı. Önderlik, 8 Mart’ta kadın kurtuluş ideolojisini ilan etmişti. Zeki de o dönemde örgütten koparak devlete teslim oldu. İlk söylediği söz ‘Apo’yu ortadan kaldırarak PKK’yi, gerillayı ortadan kaldırmak istiyorsanız da Botan’a yönelin’ olmuştu. Hevala Sema’nın eylemi bu çizgiye ve zindan tasfiyeciliğine karşı da bir eylemdi. Berwar, Rojbin ve Şehristan da Önderlik etrafında kenetlenerek komploya cevap oldular. Bunlar bir açıdan Önderliğin yarım kalan projesini de tamamlamayı ifade ediyordu. Kadınların cevabı, attığı adımlara sahip çıkmayı da ifade ediyordu.

HAKKINI VERİN, GERİSİNİ TAMAMLARIM

Komplonun ayak seslerinin geldiği dönemde Zagros’ta kadın konferansımızı tamamladığımızda, Önderlik telefonla konferansımızı kutladı ve ‘sizin için yapmak istediğim çok şey var ama düşman bırakmıyor, yarım kaldı. Yarısını yaptım, hakkını verin, ben yine geri kalanını tamamlarım’ dedi. Bilindiği gibi kısa bir süre sonra Komplo gerçekleşti. Tüm zindanlarda ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemleri oldu. Bunun öncüsü de Sema arkadaştır. Ondan önce de Hevala Zilan içte ve dışta gelişen saldırılara karşı 1996’da görkemli bir eylem gerçekleştirdi. İçimizde dış güçlerin örgütlemek istediği Şemdin Sakık’ın teslim alma stratejisine karşı gerçekleştirilen bir eylemdir de.

YARIM KALANI PROJEYİ TAMAMLAMAK

Yarım kalan projeyi tamamlamak için attığımız adımlar kadar ertelemeci ve geciktirici yanlarımız da oldu. 1999’dan bu yana yarım kalan projeyi tamamlama arayışımız sürüyor. Tüm dünya kadınlarına mal etme ısrarımız oldu. Önderliğimizin İmralı koşullarında bize perspektifini verdiği çok önemli çalışmalar oldu. Örneğin 2000’li yıllarda önemli çalışmalar yapıldı. Hareketimizin koşulları çok zorlaştırıldı. Önderlik üzerindeki tecrit çok ağırlaştırıldı. 1999’dan 2001’e kadar gönderdiği tüm görüşme notlarında kadına dönük hem edebi hem felsefik çalışmalar vardı. Bizim de ayakta kalmamızı teşvik eden görüşleri çok somut ve netti. Yarım kalan projeyi tamamlamak; PKK’nin ideolojisini, felsefesini, mücadelesini korumaktan geçiyor. Önderliğin ‘yarım kalan projemdir’ dediği kadın özgürlük mücadelesi için geliştirilmek istenen kurumsal, siyasal ve örgütsel adımlarıdır. Bunların hepsi özgür bir Kürdistan, özgür bir yaşam içindir.

HEP EVRENSELLİĞE VURGU YAPTI

Kadın akademileri, sanat akademileri, demokrasi akademileri, spor akademileri; daha çok 3. Alanı kadın hareketinin demokratikleştirerek dönüştürmesi gerektiğini söyledi. 1999 komplosu ile birlikte artık kadınların toplumsal enerjilerini müthiş bir toplumsal örgütlenmeye kanalize etmeleri gerektiğini ifade etti. Önderliğin yarım kalan projeyi tamamlamak için ilk önerdiği, kadın vakıflarıydı. Bu projeyi 1999’da önerdi ve ‘Benim kadınlara 2000’li yıllarda verebileceğim en büyük hediyedir. Bu evrensel bir projedir; Türkler, Kürtler Araplar, yabancılar çok farklı halklardan kadınlar da bu projede birleşebilir’ dedi. Hep evrenselliğe vurgu yaptı. Komplo koşullarında bile kadınlarla empati kurma, kadınları düşünme durumu söz konusuydu. Mesela vakıf projesi içinde hep kadınlarla çocukları birlikte ele aldı. ‘Çocukları eğitin. Ortada kalan çocuk ve kadınlara sahip çıkın’ diyerek sürekli toplumsallığı ifade ediyordu.

VAKIFLAR BÜYÜK BİR DENEYİMDİ

Hollanda, Mexmûr ve Rojava’da özgür kadın vakıfları açıldı. Vakıflar topluma hizmet eden ve kadınların sosyal, kültürel etkinlik ve ihtiyaçlarına cevap olma noktasında örgütsel açıdan ufuk kazandırdı. Düşünceyi yaşama geçirme, toplumsallaştırma açısından da somutta ‘yarımı tamamlama’ durumuydu. Bu proje, kadın cephesinde muazzam bir enerjiyi açığa çıkarttı. Kadın militanların, biriken özgürlük enerjisini açığa çıkarmak ve topluma mal etmek açısından büyük ve önemli bir deneyimdi. Evrensel bir projedir, diyerek Roma’yı önermişti. Batılı ve Ortadoğulu kadınlardan bir sentez oluşturmak istiyordu.

ADIM ADIM TAMAMLANAN PROJE

Toplumsal sözleşme ile kadının toplumla ilkeler temelinde sözleşmesini ifade ediyordu. Toplumsal sözleşmede var olan ilkeler, hem kadın ordulaşmasında hem de kadın partileşme ilkeleri ile ana ekseni aynıydı. Toplumsal sözleşme, daha sonra jineoloji, özgür eş yaşam projesi ile bir adım daha ileriye taşındı. Dar parti ve sınıf ekseninden hep çıkmayı öngören projelerdi. Toplumsal sözleşmede aynı vurgu vardı, toplumsal sözleşmeyi önerirken de ‘ben sadece Kürt kadınları için önermiyorum bu evrensel bir projedir’ dedi.

TOPLUMSAL SÖZLEŞMENİN AÇIĞA ÇIKARDIĞI

Toplumsal sözleşme ile açığa çıkan sonuç bir kez daha şunu gösterdi; Önderliğin kadın özgürlük sorununu ne kadar evrensel derinlikte kavradığını. Felsefesini kavradıkça ve yarattığı etkileri gördükçe uluslararası komplonun neden Önderliği hedeflediğini daha iyi anlayabiliyoruz. Toplumun özgürlük düzeyini yükselten ve toplumu geleceğe taşıran tüm önderler, iktidar güçleri tarafından hep tehdit olarak algılanmışlardır.

JİNEOLOJİ DE TAMAMLAMA ADIMIYDI

Jineoloji de yarım kalan projeyi tamamlama adımıydı. Önderlik ‘Özgürlük Sosyolojisi’nde bunu önerdi. Aslında kadın hareketi açısından gecikmeli olarak tartışıldı ama hızla dünya kadınları tarafından sahiplenme, etkilenme ve ortak bir kadın havuzunun oluşmasında etkili oldu. Bir kez daha Önderliğin bu gücünü görebildik.

KADINLARIN KURTULUŞ REHBERİ OLDU

Koşulları çok ağır, çok korkunç bir izolasyon ve derinleştirilmiş bir tecritte olmasına rağmen kadın özgürlük perspektifini güçlendirdi. Başta Kürt kadınlarının ve giderek Ortadoğulu kadınlarının kurtuluş rehberi oldu. Önderlik tüm savunmalarında tarihi okumanın nasıl kadın perspektifiyle mümkün olabileceğini, kadın etrafında oluşan toplumu gerçek toplum olarak kabul etti. İktidar sorunlarını; milliyetçilik, cinsiyetçilik, bilimcilik ve dincilik sorunlarını, köleleştiren ve özgürlüğü ortadan kaldıran dört temel düşünce formunu, kadın-erkek eşitliğinin yıkılmasına bağlı olduğunu, çok derin bir şekilde savunmalarla ortaya koydu. Tersinden söylersek, kazanılacak bir özgürlük varsa bunun yeninden kadın-erkek eşitliğini kurmakla, aradaki yabancılığın yıkılmasıyla mümkün olabileceğini gösterdi.

PROJESİYLE MÜTHİŞ CEVAP VERDİ

Komplonun temel darbe vurmak istediği kadın özgürlük paradigmasıydı. Önderlik, düşünsel ve siyasal olarak müthiş cevaplar vermiştir. Komplonun 20. yılında bu cevapların ne kadar hayatı olduğunu, Rojava Devrimi’nde çok daha güçlü okuduk. Bu cevapların, yerel köklerinden kopmadan evrensel olmayı nasıl başardığını görebildik. En büyük umut ve kaynağımız da bu projelerdir. Komplo, ideolojik olarak ne kadar sınırlamak, daraltmak istediyse de Önderliğin İmralı’da tecridi kırmaya dönük gösterdiği muazzam direniş, siyasal açıdan oluşturduğu proje, daha geniş bir kesime hitap etti.

YETERSİZ YOLDAŞLIĞI AŞAMADIK

Yarım kalan projeyi tam tamamladık, diyemeyiz. Bütünlüklü olarak özgürlükçü duruşu esas alabilirsek, demokratik ulus birimi ve öncüsü olarak örgütleyebilirsek yetersiz yoldaşlığı aşmış olacağız. Bu da kadın eksenli düşünüş olacak. Kadın etrafında yaşam, ana etrafında yaşamla mümkün olabilecektir. Bu anlamda yarım kalan proje, kadınların hem düşünce biçimindeki iktidarlaşan erkekleşen yanları ile mücadele etmeyi gerekiyor ki, buda çok derin kadın tarihi bilincini elde etmekle mümkün. Çok derin toplumsal bilinç edinmekle bağlantılı. Aynı zamanda da kadınların hem yaşadıkları ortamda hem de aileden başlamak üzere erkek egemen düşünceyle mücadele etme biçimiyle bağlantılı.

SONSUZ BOŞANMA VE ÖZGÜR EŞ YAŞAM

Önderliğin özgür yaşam projesi olarak en son ifade ettiği; geçmişte ‘erkeği değiştirip dönüştürme projesi, kopuş teorisi’ dediği ama 2000’li yıllarla birlikte sonsuz boşanma ile özgür eş yaşam projesi olarak adlandırdığı projeyi yaşamsal kılmaktır. Toplumun hücrelerine kadar nüfus eden tarzda mücadele etmek esastır. Özgür eş yaşam hamlesi ile komplonun 20. yılında komploculara verebileceğimiz en temel cevaplardan biri olacaktır. Diğer bir cevabımız da toplumsal sözleşmeyi güncelleme ve jineolojiyi tüm dünya kadınlarına mal etme yaklaşımımızdır. Kadınların, kendilerini ve toplumlarını özgürleştirmede temel bir kılavuz olarak jineolojiyi geliştirmektir. Biz kadınların cephesinden yarım kalan projeyi komplonun 20. yılında tamamlamak için atacağımız temel adımlardan biri olacaktır. Aynı zamanda da demokratik ulus, demokratik modernite paradigmasını yaşamsal kılarak öncülük rolünü güçlendirme ve yarım kalan adımları tamamlama ısrarımız olacaktır.

LEYLA GÜVEN’İN EYLEMİ HEPİMİZİN DİLİ OLDU

Leyla Güven arkadaşın eylemi, hepimizin dili oldu. Bizde yaşa yaşat en temel yaşam felsefesidir. Ancak yaşam, yaşam olmaktan çıkarıldığında da bu uğurda verilen bedellerden de PKK olarak hiçbir zaman vazgeçmemişiz, vazgeçmeyeceğiz de. Başta Leyla Güven’in eylemi olmak üzere tüm zindan direnişçilerinin eylemini saygıyla selamlıyorum.