Kardelenlerin hikayesi

Jiyan, adını değiştirmez ama yoldaşının soyadını alarak ‘Jiyan Kardelen’ yapar. Böylelikle bir kardelen daha çoğalır.

Uyan!
Uyan Kardelenim…
Baharı beklemeden yeniden tek bir vücutta,
Yeniden dirileceğiz.

“Söz ver bana, ikimizden biri şehit düşse de isimlerimizi değiştirmeyeceğiz ve günlüklerimizi birbirimize yazacağız…” 
O günden sonra defterimi ona hitaben yazıyorum. Bir gün okuyacağı hayali ve umudumu koruyarak verdiğim sözü tutuyorum.
Söz yürekten dile akarken değerini paylaştırır karşısındakine. Artık bu söze ortak olanlar ya da dinleyenler sözün arkasından yürümeye karar kılar. Yükünü almışlardır o an! Sözün anlamı derin ve gizemlidir. Yaşamın anlamını bilenler, sözün ne demek olduğunu belki de daha iyi bilir. Belki de bu yüzdendir dağlıların söze sadık kalmalarının nedeni. Bazıları da o sözle sonsuzluğa doğru yol alırken, ardındakiler o sözle yaşamayı devam eder. Bununla ilgili yaşanan birçok hikayeden biri de tanık olduğum kardelenlerin hikayesiydi…
Kardelen/Berfîn, Nergis ailesindendir. Güzelliği, narinliği ve asiliği ile tanınır fakat en çok dikkat çeken özelliği, kışın kara aldırmadan başını dimdik kaldıran asi bir çiçek olmasıdır. Beyazı kıskandıran mücadelesiyle güzelliğini hep korur. Kürdistan dağlarında baharı beklemeden karların içinden beliriveren bu çiçekler, sanki bu coğrafyanın özelliğini içinde barındırır.
Belki de bu yüzdendir kadınların çoğunun Berfîn ismini kullanması. Severler Berfîn’i, mücadele etmeyi… 
Bu defa Kürdistan dağlarında Kardelen soyadını almış bir gerillanın hikayesini dinledim. Ben bu hikayeyi dinlerken ismini “Kardelenlerin hikayesi” koydum. Sizler belki başka bir isim koyarsınız.

BERMAL VE JIYAN

Avrupa’da özgün bir eğitim mekanında 1997’de tanışan Bermal ve Jiyan, özgürlük yolunda ilk adımlarını atar. Bermal, Mardin’den Avrupa’ya göç etmiş, uzun yıllar ülkesinden ayrı yaşamıştır. O yüzden de sürekli arayışları olan biridir. Yaşadığı çelişkilerini sürekli eğitim ortamlarında arkadaşlarıyla paylaşır ve net bir şekilde ortaya koyar. Bermal’in en çok istediği Önder Apo’yu görmektir. Tam da o dönemlerde Önder Apo, Roma’ya çıkar. Orada görmek için büyük bir umut besler fakat koşullardan kaynaklı gidemez. 
Bermal, Önder Apo’nun 1999’da Türkiye’ye teslim edilmesinden sonra “Güneş doğudan ve dağların ardından doğar. O yüzden yüzümüzü dağlara verelim” der. Böylelikle ülkeye, Kürdistan dağlarına gelme kararı alır. 
Aynı yıl içerisinde Bermal ve Jiyan aynı yolda iki can, iki yoldaş yüzlerini ülkelerine çevirir. Bermal, Kardelen ismini alır. Fedai eylemi yapan Şehit Bermal’in ismini alarak ona layık olmak için yola girmiş. Kardelen gibi oluşundan mı, soy ismini Kardelen yapar.

HİSSEDEREK VE YAŞAYARAK

Dağlara ilk yol yürüyüşünden bir gece ay ışığında bir yerde dinlenirler. Ay ışığı tüm güzelliği ve görkemiyle yüzlerini aydınlatmakta, adeta karşılamakta gelenleri. Sanki bu ülkede ay, tanrıçaların tüm güzelliğini içinde barındırır. Bu yüzden de baktığı her güzel kadının güzelliğine güzellik katar. Bermal de öylesine etkilenerek bakar ki şu sözcükler ay ışığına karşı “Dağlarımızda ayın güzelliği bu kadar etkiliyse acaba güneşin güzelliği insanı nasıl özgürlüğe doğru uçurur?” der.  O an yanlarında kuryelik yapan bir erkek gerilla, ona takılarak edebiyat yaptığını söyler. Bermal ise “Devrim dili edebiyattır. Bu edebiyat da ancak güneşin rengi ve dağın diliyle dirilebilir. Böyle olmazsa yaşadıklarımıza dair ne varsa kaybolur gider” diye yanıt verir. Gülümseyerek ay ışığını izlemeye devam eder. Bermal yaşamı boyunca hep edebiyatı bu yaşamın bir parçası olarak ele alır. Dile getirdikleri öyle önceden kurgulanıp söylenen sözler değildir. Yaşayarak, hissederek gerçekleri cümlelerine akıtır. Bermal buna inanmıştır.

SÖZ VERİRLER

Yol boyunca hep beraberdirler. Yeni savaşçılarla beraber eğitim gören Bermal ve Jiyan, eğitim sonlarında ayrılırlar fakat ayrılmadan önce birbirlerine söz verirler. Bermal’in yaşamında sözün bir anlamı vardır. O sözün peşinden koşmak ve yerine getirmek için yola koyulur. 
Bermal’i doğal komutanı yapan gerilla Jiyan, verecekleri sözün yükünü almaya hazırdır. Sözün yükünü paylaşırlar. Her şey gibi… Onlar aynı mücadele içerisinde aynı yolu paylaşan, aynı duyguları yaşayan bir yürekte atan iki yoldaştırlar: “Kim şehit düşerse de isimler değişmeyecekti ve günlükler birbirlerine yazıp gönderilecekti.”

SON GÖRÜŞMELERİ

O süreçlerde PJKK de ilk defa özgün fedai grup örgütlenir. Bunu duyan Bermal hemen raporunu yazar ve Önder Apo’nun fedaisi olma sözünü verir. Büyük bir hayal ile fedai bölüğüne gider. Jiyan da arkasından rapor yazmak ister fakat onun düzenlemesi PJKK’ye olur. Uzun bir dönem birbirlerini göremezler. Bu süre içerisinde birbirlerine yaşadıklarına ya da mücadeleye dair ne varsa yazıya dökerler. Aralarında çok farklı bir bağ oluşur. Bermal’deki özgür ruh, arayışları, çözüm gücü olma isteği Jiyan’ı hep etkiler. Bu yüzden de hep onun ardından yola devam eder. Bermal, 2002’de bir grup arkadaşı ile Zagros dağlarına geçmek için yola çıkar. Gitmeden önce vedalaşmak için birbirlerini görürler. Yan yana gelince yarım saat boyunca öylece sessiz bir şekilde birbirlerine bakarlar. Arkadaşları merak edip sorarlar. Bu kadar zamandır birbirinizi görmek istiyordunuz, niye şimdi sessizsiniz, diye sorarlar. Bermal, “Bazen sessizlik de insan yüreğinin dili değil midir? Bazen en derin anlam sessizliğin ya da bir bakışın içinde dile gelmez mi?” diye yanıt verir. Bu, onların son görüşleri olur.

YILAN ISIRDI

Grup yola koyulur. Zap suyuna kadar ilerleyen grup o kadar yorgun düşmüş ki, bilinen bir çeşmede ara verirler. O çeşme için değişik rivayetler söylenir. Orada yaşayan köylüler, çeşmeye ait yaşlı bir yılanın olduğunu söyler. O gün Bermal ve arkadaşları, tam da o çeşmede kalmak için yer yapar. Gece herkes yorgunluk içerisinde uykuya dalarken Bermal yılandan bihaber gökyüzündeki yıldızlara merakla bakar. Umut ve hayallerle dolu yüreğini dinler. Tam da yıldızlara dalmışken birden gecenin karanlığından bir yılan kolundan tutar ve ısırır. Bermal sesini bile çıkarmaz. Arkadaşlarının yola devam etmesi ve yerlerine ulaşması için acı da çekse kimseye söylemez. Üç gün boyunca yürürler. Zehir yavaş yavaş kendini tüm vücuda salar. Yürüyecek takati kalmaz fakat arkada kalsa bile yürümeye devam eder. Arkadaşları bir şey olduğunun farkına varırlar ama yılanın onu ısırdığı kimsenin aklına gelmez. Çantasını ve silahını almak isterler ama Bermal o kadar gururlu ki kendisi taşımak ister. Üç günün sonunda yerlerine varırlar. Vardıktan sonra Bermal’in rengi değişince olay anlaşılır fakat çok geçtir artık. Bermal o gün şehadete ulaşır… Başı diktir, çünkü yoldaşlarını oraya ulaşmasını sağlamıştır. Yaşamda yoldaşları için çabalayan, paylaşan Bermal, şehadetine ramak kala bile onları düşünmüştür. O yüzden herkesin yüreğinde farklı bir iz bırakır. 

KARDELENİN GÜNCESİ

Aynı günlerde Jiyan onu rüyasında görür ve şehit düştüğünü hisseder. Tesadüf olmasa gerek… Yeni savaşçılarda ikisi ile ilk konuşan Şehit Nûda Karker’dir. Bermal’in şehadetini  söylemek için Jiyan ile konuşacak olan da O’dur. Günler geçer Bermal’in şehit düştüğünü söylemek için yanına gider. Ondan önce Jiyan kendisi dile getirince Şehit Nûda şaşırır. Gerilla Jiyan ise hissettiğini ve rüyasında gördüğünü söyler. Nûda Karker, Bermal’e ait günlüğü çıkarır ve ona verir. Günlüğü Jiyan’a hitaben yazmıştır. Ona yürekten bağlı mücadele arkadaşı Jiyan, günlüğünü zamanla kitap haline getirir ve ismini ‘Kardelenin Güncesi’ koyar.

ONA HİTABEN YAZIYOR

Gerilla Jiyan, uzun yıllar boyunca verdiği sözün takipçisi olur. Halen de Kürdistan dağlarında günlüklerini ona hitaben yazar. Olur da bir gün okur diye… Jiyan ismini değiştirmez ama yoldaşının soyadını alarak ‘Jiyan Kardelen’ yapar. Böylelikle bir kardelen daha çoğalır.