Son Dakika: DEM Parti Heyeti, İmralı’ya hareket etti
GÖRÜNTÜLÜ

Karayılan: Kendisini her zaman yaşayan bir önder haline getirdi

Murat Karayılan, “ölümsüz” dediği Ali Haydar Kaytan hakkında, “Daha yaşarken bir insanın ölümsüz olması gerektiğini dile getiriyordu. Emeği, ortaya çıkardığı mirasla kendisini ölümsüz ve her zaman yaşayan bir önder ve Apocu militan haline getirdi” dedi.

ALİ HAYDAR KAYTAN

PKK 12. Kongre Delegesi Murat Karayılan, yaklaşık 40 yıllık birlikte yol yürüdüğü PKK’nin kurucu önderlerinden Ali Haydar Kaytan’ı anlattı. 

Ali Haydar Kaytan’ı ilk olarak hangi tarihte nerede ve nasıl bir ortamda tanıdınız?

Fuat arkadaşın şehadeti, mücadele tarihimizde en büyük şehadettir. Fuat arkadaş, Önderliğin ilk yoldaşıdır. Önder Apo’yu tanıdığı günden ömrünün sonuna kadar tereddütsüz olarak büyük bir samimiyetle sözünü verdi, Önderlik gerçeğine bağlı kaldı. Devrimimizde büyük emekleri olan, hepimizde emeği olan bir arkadaştır. Belki şehadetinin üzerinden bu kadar zaman geçmemiş olsa şimdi burada bu biçimde konuşamazdım. Uzun bir süre benim için hazmetmek kolay değildi. Çünkü en eski ve en değerli bir arkadaş ve büyük emekleri olan bir arkadaştı. Partimiz, halkımız için büyük bir kayıptır. Öncelikle şu gerçeği dile getirebilirim ki; şehitlerin mücadelemizde çok büyük bir yeri var. Partimiz şehitler partisi ve şehitlerle, PKK’de PKK olarak yaşadı. Fuat arkadaş yaşayan bir şehitti. Şahsında sürekli PKK’yi temsil etti ve yaşadı. Bir kez daha saygıyla, minnetle onu anıyor ve saygıyla eğiliyorum. Anılarına bağlı kalacağıma söz veriyorum. Fuat arkadaş ve tüm şehitlerin anısına bağlılık sözünü bir kez daha yineliyorum. Onlara layık olacak ve anılarını Önderliğin ve Kürdistan’ın özgürlüğünde yaşatacağız. Sonuna kadar bu sözümüze bağlı kalacağız.

Öncelikle Önder Apo, tüm arkadaşlar, sempatizanlar ve halkımıza başsağlığı diliyorum. Değerli ailemize, tüm kahraman Dersim halkına, mücadelemizin tüm dostlarına başsağlığı diliyorum.

KENDİSİNİ HER ZAMAN YAŞAYAN BİR ÖNDER HALİNE GETİRDİ

Fuat arkadaşın şehadetiyle şüphesiz büyük bir acı yaşıyoruz ama yoldaşımız yaklaşık 50 yıldır bu topraklarda mücadele yürüttü, devrimcilik yaptı ve çok büyük değerler yarattı. Büyük bir emek verdi ve büyük bir ürün ortaya çıkardı. Her şeyden önce Fuat arkadaş tarzı, duruşu, katılımı, sade ve devrimci yaşamıyla bir tarz yarattı. Bir modeli temsil ediyor. Bu tüm arkadaşlar ve Kürt gençleri, Kürdistan kadınları ve devrimcilik için bir örnektir. Bir militan, bir öncü nasıl yaşamalı; bu konuda Fuat arkadaş bir ölçüyü temsil ediyor. Özellikle Apocu bir militan Önderlik gerçeğinde nasıl yer almalı, hangi samimiyet, büyük emek ve Önderlik gerçeğiyle bütünleşmeli, Önderlik yürüyüşünde nasıl yer almalı; Fuat arkadaş tüm bu konularda büyük bir yere sahip. Pratiğiyle kendisini dile getiren bir önderdir. Apocu militanlığın nasıl temsil edileceğini tüm yaşamında ortaya koymuş ve ölümsüz bir kişilik ortaya çıkarmıştır.

Fuat arkadaş ölümsüz bir kişidir. Daha yaşarken de bir insanın ölümsüz olması gerektiğini dile getiriyordu. Emeği, ortaya çıkardığı ürünleri ile kendisini ölümsüz ve her zaman yaşayan bir önder ve Apocu militan haline getirdi. Bu temelde Fuat arkadaşın şehadetine yaklaşmak gerekir.

1981 HAZİRAN AYINDA TANIDIM

Fuat arkadaşı 1981 yılında Haziran ayında tanıdım. Filistin, Lübnan’da Demokratik Cephe Kampı, Helwe Kampı’nda tanıdım. O dönemde PKK’nin ilk konferansı için arkadaşlar toplanıyordu. Ben de konferans öncesi oraya gitmiştim. Fuat arkadaş da bir grup arkadaşla birlikte geldi. Kendisini orada gördüm ve tanıdım. Ama onu görmeden önce de tanıyordum. Çünkü biz Kürdistan’da Hareket’e katılanlar olduğumuz için ikinci nesildik. Yani Ankara’da Önderliğin eğittiği ve katıldığı grubu ilk nesil olarak kabul edersek, biz Kürdistan’dan katılmıştık;bizi ikinci grup olarak ele alabiliriz. İlk gruptaki arkadaşları gıyabi olarak tanıyorduk. Çünkü çok söz ediliyordu.

Fuat arkadaş üslup ve tarzı, konuşma biçimiyle çok etkili ve dikkat çeken bir arkadaştır. Fuat arkadaşın Dersim’de yaptığı toplantılardan söz edildiğinde, “Ali Haydar Kaytan şöyle dedi” deniliyordu. Namı, Antep ve Riha’ya kadar yayılmıştı. Daha o dönemde arkadaşı tanımıştık. Görüştüğümüzde de daha çok mutlu oldum. Fedakarlığı ve mütevaziliğiyle tanınıyordu. İlk önce gördüğüm ve şaşırdığım yön de buydu. O dönemde sanırım ayağından yaralanmış, tedavi olmuştu. Ayağında sorun vardı. Her gün sabah bir buçuk saat kadar spor yapıyorduk. Arkadaşlar katılmaması gerektiğini belirtmesine rağmen, “tüm arkadaşlar katılıyorsa ben de katılmalıyım” diyordu. Sert bir spordu ve hatırladığım kadarıyla çok zorluk yaşıyordu. Ama sonuna kadar her gün tüm mütevaziliğiyle katılıyordu. Öncesinde de bizim için değerliydi ama mütevaziliğini ve çabasını gördükçe bizim için değeri artıyordu. Fuat arkadaşı böyle tanıdım. Konferans öncesi ve konferans esnasında sürekli kaldığımız kömürlerin önlerinden geçiyordu. Sürekli elinde daktilo vardı, meşguldü. Hiç boş zamanı yoktu. Daha o dönemde ideolojik ve edebi çalışmalarla meşguldü ve bu çalışmaları yürütüyordu. Arkadaşı böyle tanıdım.

DERSIM’İN BİR FOTOĞRAFI GİBİYDİ

Ali Haydar Kaytan’ın bir yoldaş olarak sizde ilk uyandırdığı izlenim neydi? En çok etkilendiğiniz ve dikkatinizi çeken özellikleri ne oldu?

Her şeyden önce Fuat arkadaş Dersim’in bir fotoğrafı gibiydi. Onda Dersim katliamının izleri, bunun yanında direnişçi bir duruş görünürdü. Fuat arkadaş Dersim’di yani. Tarihi, geçmişi ve bugünüyle Kürdistani bir Dersim’di. Tarihin intikamını almak, Dersim katliamını, soykırımının hesabını sormak için bir duruş sahibiydi. Onda ilk yansıyan bu oluyordu.

Ayrıca ondan en çok etkilendiğimiz yönü mütevaziliğiydi. Kendisi belki özeleştirisinde mütevazi olmadığını belirtiyor ama mütevaziydi. Düşünün; bir akademide sabahtan akşama kadar ders veriyor, akşam olduğunda okuldaki arkadaşlara “Kusura bakmayın zamanınızı aldım” diyor. Bu kadar mütevaziydi. Oysa o kadar emek vermiş, yorulmuş, büyük bir çaba sarfetmiş, sürekli ayakta kalmış ama bunu söylüyor. Bu kadar mütevazi bir arkadaştı. Hiç kariyerist duyguları yoktu. Yürekten bir yoldaşlığı vardı.

Yine Önderliğe ve değerlere, çizgiye sonuna kadar bağlıydı. Büyük bir bilgiye sahipti. Bilgeydi, yüksek bir kültür sahibiydi. Bunların tümü benim de etkilendiğim özelliklerdi. Bu bilinci, birikimiyle birlikte o kadar mütevazi ve emekçiydi.

Tarihte evliyalar nasıldır bilmiyorum ama Fuat arkadaşın yaşamı sanırım evliyaların yaşamı gibidir. Kendisi için hiçbir şey istemeyip sadece hizmet etmek için imkan isteyen bir arkadaştı. Sürekli emek veren ama almayan bir arkadaş. Böyle bir yaklaşım ve öylesine mütevazi, saf, temiz ve duygulu bir kişilik.

Çok duygusal bir arkadaştı. Diğer bir özelliği de buydu. Gerçekten bir evliya gibi yaşıyordu. Şüphesiz bunlar her insanı çok etkiliyordu. İnanıyorum ki arkadaşın bu özellikleri beni etkilediği gibi tüm arkadaşları da etkiledi.

ADALETİN TERAZİSİ GİBİYDİ

Nasıl bir çalışma ve mücadele arkadaşıydı?

İyi bir çalışma arkadaşıydı, değerli bir yoldaştı. Fedakarlık, yoldaşlığı, saygılı yaklaşımları çok değerliydi. Örneğin 90 yılından sonra ne zaman karşılaşmışsak sadece merhaba dememiş, selam vermeden önce saygı ve sevgilerini iletmiş, mutlaka saygılarını ileten cümle kurduktan sonra merhaba demiştir. Benden yaşça büyük, partiden benden eski, bilgi olarak benden oldukça bilgili bir arkadaş olmasına rağmen böyle yaklaşıyordu. Tabii ki bu yaklaşımı bende büyük bir saygı uyandırıyordu. Saygılarını iletiyordu ama aynı zamanda karşıdaki kişide de saygıyı derinleştiriyordu. Böyle bir arkadaştı, çoğu dönemde birlikte çalışma yürüttük. Bu hususlarda hiçbir sorun yaşamadım.

Ama Fuat arkadaş bazen daralır ve çok keskin tepki gösterirdi. Benim yanımda olmadı ama zaman zaman daraldığında, duygusal olduğu için böyle tepkide bulunuyordu. Ben onu bu haliyle görmedim. Daha çok iyi bir çalışma arkadaşı olarak tanıdım. Yani onlara karşı tepki gösterdiği arkadaşlara karşı da bu tepkisi kalıcı değil, dönemseldi. Çok iyi niyetliydi. Her şeyden önce Sezar’ın hakkını Sezar’a verirdi. Yani adalet duygusu çok güçlüydü. Örgütsel iç tartışmalarımızda adaletin bir terazisi gibiydi. Doğru bir söz söylendiğinde doğru der, katılmadığında da karşı çıkardı. Ya da bir tartışma olduğunda doğruya hak verirdi. Toplantıya katılsın ya da katılmasın hakikati esas alırdı. Bir yanlışlık varsa sürekli haklıdan yana olur ve ‘filan arkadaş bizi uyardı, söyledi ama yerine getirmedik’ derdi. Yani içimizde yaşça en büyük arkadaşımızdı ve böyle bir rolü vardı.

ÖRGÜTÜN DEVAMLILIĞINDA ROL SAHİBİYDİ

Fuat arkadaşın şehadeti bu konularda bende bir boşluk yarattı. Duygusal da olsa bu konuda bir eksikliği yaşadım. Çünkü iç tartışmalarda da tamamlayan, düzelten, örgütün devamlılığında rol sahibiydi. Şehadetiyle yeri doldurulamaz bir boşluk yarattı. Elbette onun yerini doldurmamız gerekiyor. Şehit karşısındaki görevimiz bu boşluğu yaşatmamak, hissettirmemek.

Fuat arkadaş sorunların çözümü için çoğu zaman bir alandan diğer alana günlerce yürüyerek gidip tartışmayı kendisi için görev bilirdi. Arkadaşların birbirini anlaması için bunu yapardı. Birlik olması, Önderlik çizgisinde örgütsel bir bütünlük olması konusunda kendisini sorumlu görürdü. En sonunda görevi de böyleydi. Rol ve misyonu Önderliğin yardımcısı gibiydi. KCK Genel Önderlik Konseyi’nde yer alıyor ve rol sahibiydi. Görevi nedeniyle de bu çabaları sergilese de, esasta böyle bir rolü vardı. Devrimci sorumlulukla yaklaşıyor, salt bir görev olduğu için böyle davranmıyordu. Bana ne demiyordu. Örgütün bir sorunuysa onun için de sorundu. Çözümü için çaba sarf edilmeliydi ve kendi cephesinde gerekli çabayı sergiliyordu. Çözmek için bunu görev biliyordu. Bunu belirtirken örgüt dışı bazı konular var da bunun üzerini örtmek istiyor ya da uzlaştırmak istiyor anlamında belirtmiyor. Örgüt çizgisinde, Önder Apo çizgisinde, örgütsel çıkarları esas alarak yapıyordu. Fuat arkadaş için sürekli bu esastı. Bunun gerçekleşmesi için Önderlik çizgisinde ortak bir tutumun ortaya çıkması için çok önemli çabaları vardı ve bu da birçok soruna çözüm oluyordu. Bu hususlarda da sırtımızı verebileceğimiz, güvenebileceğimiz bir arkadaştı.

Canlı bir arkadaştı. Günlük gelişmeleri takip ediyor ve etkileniyordu. Yani bir kalıbı esas alarak sonuna kadar böyle davranmıyordu. Ortaya çıkan gerçekleri esas alıyordu. Bu nedenle bir yerde gerçek ve hakikat varsa insanı ikna edebiliyor, hemfikirlilik geliştirebiliyordu. Yani gelişmelerden, dönemden, yaşamdan etkileniyordu. Akışkandı. Bu nedenle bir sorun varsa ve paylaşılırsa katılmasa da anlam vereceği biliniyordu. Olumlu bir yaklaşım, anlayış sergiliyordu. Böyle bir arkadaştı. Bu nedenle ahenginin korunmasında çok önemli bir rolü vardı. Bu rolü doldurmamız gerekiyor. Bunu dolduracağımıza inanıyorum ama güven yeri olan bir arkadaştı. Bu konularda gerekeni yapacağına güven duyulan, gerekli yerde gerekli konuşmayı yapacağına sessiz kalmayacağına inanılan bir arkadaştı. Bu nedenle örgüt ahenginin sağlanmasında büyük rol sahibiydi.

ÖNDERLİĞİ EN İYİ TANIYAN, EN İYİ KAVRATAN ARKADAŞTIR

İlk arkadaşlarından biri olarak Ali Haydar Kaytan’ın Öcalan ile ilişkileri nasıldı? Hareketin kritik ve önemli süreçlerinde Öcalan’a olan güveni ve bağlılığını nasıl yansıttı?

İçimizde en çok ve en iyi Önderliği tanıyan Fuat arkadaştı. Hem en iyi tanıyan hem de en iyi kavratan arkadaştır. Hem anlam veriyor, kavrıyor hem de kavratıyordu. Böyle bir arkadaştı. Hakikat ve öncülük diyalektiğini ya da hakikat ve Önder Apo hakikatini iyi kavramıştı. Kendisi de sürekli belirtiyordu; “Hakikat Önderliktir, Önderlik hakikattir” diyordu. Sadece Önderliğe bağlı ya da Önderliğin iyi bir yoldaşıydı diyemeyiz.

Partileşmeyi bir sevda gibi ele alıyordu. Zaten PKK böyledir. PKK’lilik PKK’nin bir kadrosu olmak değildir, bir aşktır. Fuat arkadaş da bu aşkı yaşıyordu. Önderliğe bağlılığı bir sevda gibiydi, sürekliydi, her şart altındaydı. Önderlik onu eleştirse, soruşturmaya alsa da bu değişmezdi. Böyle bir zamanda soğuyacak, eksilecek bir şey değildi.

Önderlik kendisine yönelik oldukça eleştirilerde bulundu. Fakat Fuat arkadaşın esas aldığı şey, Önderliğe bağlılığı ve bunu aşk düzeyinde ele almasıydı. Tüm çabalarını Önder Apo’nun eksiksiz bir arkadaşı olmak için sergiledi. 47 yıllık devrimciliğinde sürekli bunun için çaba sarfetti. Önderliğe nasıl ulaşabileceğini, Önderliğin eksiksiz bir yoldaşı olabileceğini düşündü. Gece gündüz bunun için emek verdi. Sürekli Önderlikleydi, daima Önderliğin kitapları elindeydi. Bunu zirvede yaşayan bir arkadaştı. Hepimiz için Önderliğe nasıl yakınlaşacağımız konusunda bir örnektir. Mesela bu konuda Fuat arkadaştan çok yararlandım. Nasıl bilimsel yaklaşılabilir, bilimsel aşk nasıldır? Zaten iki insan arasında yaşanan aşka Fuat arkadaş, “kara sevda” diyordu. Esas aşk hakikate, özgürlüğe bağlılıktır diyordu. Buna bağlıydı, bunu da Önderlikte görüyordu. Bu aşka bağlılık, bunun için yaşamak aynı zamanda özgürlük ve kendini görmedir. İnsanlıkla bir olmaktır. Böyle derin bir anlam veriyordu. Biz de nasıl böyle bir düzeye ulaşacağımızı ondan öğreniyoruz. Fuat arkadaşın bire bir yaşadığı bir yaklaşımdı, canlıydı.

Önderliğe, hakikate anlam vermek, bu temelde aşk gibi yaklaşmak, bilimsel aşkı yaşamak çok önemli bir konu. Bu konuda örnekti. Hepimize öncülük ediyordu. Hatta bazen arkadaşlar onun değerlendirmelerini yanlış da yorumlayabiliyorlardı. Sanki Fuat arkadaş Önderliği insanüstü bir varlık olarak görüyordu, peygamberlere benzetiyor, ilahi olarak yaklaşıyordu. Ama kendisi bu sorulara yanıt veriyordu. Önderliğin cümleleriyle yanıt veriyordu. Önderlik, “bana böyle yaklaşmak bana hakarettir diyor” diye belirtiyordu. “Beni ilah olarak gören biri devrimcilikten vazgeçmiştir. Ben bir hakikatim, bir kişiyim ve her militan bana ulaşmalı” diyordu. Fuat arkadaş da Önderliğin bu sözlerinden örnek vererek, “Önderliğe bu biçimde yaklaşılamaz, bu durumda Önderliği ulaşılamaz bir şey olarak ele almış oluruz ki, böyle değil. Görevimiz Önderliğe ulaşabilmek, tarz, tempo, derinlik ve genel devrimci duruş, militanlıkta onun gibi olmak, ona ulaşmaktır. Ancak bu biçimde iyi bir Apocu olabiliriz. Bu nedenle bir vahiy değildir. Hakikattir. Bu hakikate ulaşmalıyız. O da bizim gibi bir insan, yoksul bir köylü, yoksul bir ailede yetişmiş, emeğiyle bu düzeye ulaşmış. O halde biz de kendimizi bu düzeye ulaştırabiliriz. Bunu farklı yansıtırsam o zaman bunu reddetmek olur” diyordu. Böyle yanıt veriyordu.

47 YIL BOYUNCA İLK GÜNKÜ HEYECANINI EKSİLTMEDİ

Fakat Önderliğe bağlılığı farklıydı. Önderliği ilk tanıdığı günden itibaren gözlerinin açıldığını, şaşırdığını ve hakikati gördüğünü belirtiyordu. Özellikle Önderlik benim Dersimli olduğumu öğrendi, Dersim katliamından çıkmış gibi dile getirdi. Yani Türk devletinin Kürdistan üzerindeki sömürgeciliğini, Kürdistan’da sürdürülen sömürgecilik gerçeğini, onun soykırımcı yüzünü dile getirdi. Bunun karşısında yapılması gerekenleri, insanlığın ne olduğunu, bir insanın bunun karşısında nasıl yaklaşması gerektiğini söyledi ve bu konularda gözlerimi açtı, başka bir dünyaya geçtim” diyor. Böyle izah ediyordu.

47 yıl boyunca ilk günkü heyecanını eksiltmedi. Fuat arkadaş çocukluk hayalleri ve gençlik heyecanına asla ihanet etmedi. Bundan vazgeçmedi. Her an bir genç gibi heyecanlıydı. Bir genç gibi slogan atabiliyordu, bundan heyecan duyup, etkilenebiliyordu. Bu heyecanını yitirmedi. İlk katıldığı günden bugüne kadar tüm heyecanını sürdürdü. Tabii ki bu sıradan bir şey değil ama bir hakikattir. Bir kişi yıllarca bu kadar konuda derinleşirse, aynı heyecanla gençlik ruhuyla yürürse şüphesiz emsalsiz bir örnek. Herkes için de gözle görülür bir örnek. Önderlikle yoldaşlığı böyleydi. Önderliğe bağlılığı yaklaşımı, hepimize, tüm genç kadrolara, Kürdistan kadınları için bir ölçü ve örnektir.

PKK’nin kurucularından biri olarak PKK ideolojisinin şekillenmesindeki etkisi nedir?

PKK ideolojisinin şekillenmesindeki etkisi çok büyüktü. Hem sürekli çizgiye, ulusallığa ve ilkelere uygun, çizgiyi savunan duruşu hem de ideolojik yaklaşımıyla böyleydi. İdeolojik yaşayan bir arkadaştı. Tüm mücadelesi ideolojik çizgi içindi. Yaşam tarzı böyleydi. Her konuda görüşleri ideolojik perspektiflere paraleldi. Bunun dışında farklı, özel bir yaklaşımı yoktu. Tüm yaşamı ve mücadelesini çizgiye göre belirleyendi. Yaşamı zaten çizgiye göreydi. İdeolojik çizgi dışındaki tüm yaklaşımlara karşı tutum sahibiydi ve bu mücadelede de ön saflarda yer alıyordu. Hareketimizde manevi yeri olan bir arkadaştı, önemli bir yeri vardı. Bazı tasfiyeciler ondan istifade etmek istediler. Semir, Seher gibileri gibi onun kişiliğinden istifade edip adeta yaslanmak istediler. Onu etkilemek istediler. Belki bazı zamanlar saftı, böyle erken fark etmiyordu ama fark ettikten sonra bunlara karşı sürekli ve tamamen yüzde yüz Önderlik çizgisinin yanında yer alırdı. Yani doğal olarak Önderlik çizgisinin savunucusuydu. Bu nedenle çizgi dışı, ideolojik perspektif dışındaki her yaklaşıma karşı mücadele etti. Bunları eleştirdi ve katılmadı. Bunlar parti tarihimizin birçok aşamasında görülmüştür, Fuat arkadaşın tutumu sürekli net olmuştur. Belki bazı dönemlerde çabuk fark etmemiş olabilir pratikte ama gördükten sonra tutum sahibi ve ideolojik bir mücadele verdi. İdeolojik bir yaşamı vardı.

Ayrıca ideolojik olarak parti perspektiflerini en iyi yorumlayan bir arkadaştı. Değerlendirmede güçlüydü. Bunu yazıları, zaman zaman yazdığı makaleler, verdiği dersler, -ki şairdi aynı zamanda- yazdığı şiirleriyle dile getirdi. Bu nedenle ideolojimizin şekillenmesinde bu çerçevede rol oynadı. Bunun savunucusuydu. Bunu yaşıyor ve savunuyordu. Her şeyi Önder Apo’nun görüşleri ve tanımlamasıyla ele alıyordu. Bu nedenle parti ideolojisinin şekillenmesinde bu çerçevede rol sahibi bir arkadaştı.

Yeni paradigma süreci PKK için önemli bir dönemi ifade ediyor. Yeni paradigma kararının alındığı süreçte hareket içindeki değişim-dönüşüm, yeni paradigmanın kavranması ve pratiğe uygulanmasındaki etkisi ne oldu?

Paradigmanın değişimi çok zorlu bir süreçte gerçekleşti. Bilindiği gibi Önderlik uluslararası komplodan önce bir temel yaratmıştı. Önderliğin bu konudaki çabaları ve derinleşmesi vardı. Önderlik uluslararası komplo ile esir düştükten sonra zorlu İmralı koşullarında, ki ilk dönemlerde İmralı koşulları daha da zordu. Hepimiz için zor bir süreçti ama Önderlik için daha zor bir dönemdi. Bu şartlar altında Önderlik dahiyane bir tarzda paradigmanın değişim ve dönüşümünü tamamladı. Hızla açıklamalıydı, örgütle tartışma imkanı da bulamadı. Değişimin perspektifini bu biçimde ortaya koydu. Dışarda bu yoğunlaşmaya sahip değildik. Direnişi büyütmek konusunda yoğunlaşıyorduk. Daha çok bu çerçevedeydi. Önderlik paradigmayı sunduktan sonra esas aldık ama anlama konusunda zorluk yaşadık.

Şüphesiz Fuat arkadaş da zorluk yaşadı. Fakat anlam verenler içerisinde Fuat arkadaş ilk sırada yer aldı diyebilirim. Zaten tüm yaklaşımı böyleydi. Önderliğe yaklaşımı, baştan itibaren paradigmasal yaklaşımı vardı. Önderlik böyle düşünüyorsa temelinde bildiği bir şey var şeklinde oldu. Sonra da Önderlik açtı, imkan buldukça savunmalar geldi ve herkes tarafından anlaşıldı. Ama ilk baştan itibaren anlam vermede Fuat arkadaşın rolü oldu.

Sonrasında anlaşıldıktan sonra, özellikle 2000 yılında AİHM savunması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne sunulduktan ve elimize ulaştıktan sonra daha iyi anlaşıldı. Bundan sonra da Fuat arkadaş daha çok anlaşılması, herkesin anlaması, anlam vermesi için çaba harcadı. Çerçeve netleştikten sonra da yorumlanması, anlaşılması için çaba sarfetti. Bu konuda da Fuat arkadaşın çalışmaları çok değerlidir. Hem o dönemdeki yazıları, hem kadroya verdiği dersler hem de örgüt içinde gelişen tartışmalara aktif olarak katıldı. Bu yönüyle Önder Apo’nun paradigmasının herkes tarafından anlaşılması, değişim ve dönüşümün yaşanması, eski doğmatizmi, reel sosyalizmin yansımalarının aşılması, çağın hakikatinde derinleşmemiz, Önderliğin açımladığı çağın hakikati konusunda derinleşmemiz için çaba sarfetti. Önderliğin dile getirdiği her cümlesi için, Önderlik bunu neden belirtmiş diyerek yorumluyordu. Yani Önderlik bu cümleyi dile getiriyor ama bu cümle ne ifade ediyor, nasıl ele alınmalı, nasıl yorumlanmalı diyordu. Fuat arkadaş bu konuda bir uzmandı. Anlaşılmasını sağlıyordu. Değişim ve dönüşümün yaşanması ve başarıya ulaşması için büyük bir çaba sarfetti. Bu konuda büyük çabası vardı. Hem iç tartışmalarda hem de basında kamuoyuna yönelik yazdığı yazılarda her yönüyle paradigmasal değişim ve dönüşümün anlaşılması ve başarıya ulaşması ve tarzda Önderlikle yürümemiz için çaba sarfetti. Yaşamından, Önderlikle ilişkilerinden örnekler verdi. Her yönüyle değişim ve dönüşümün anlaşılması ve pratiğe yansıması, Önderliği bu biçimiyle tamamlamamız için özel çabaları oldu.

ÖNDERLİĞİN SAVUNMALARI SÜREKLİ ELİNDEYDİ

Öcalan’ın savunmaları yayınlamadan önce bunun yayına hazırlanma sürecinde de aktif yer aldığı biliniyor. Savunmalar üzerinde yoğunlaşmaları, redakte etme, yayınlama çabası ve emekleri hakkında neler söylemek istersiniz?

Bildiğim kadarıyla Önderliğin savunmalarını -ki belki birkaçını bilmiyor olabilirim ama tümünü- Fuat arkadaş redakte etti. Önce o okudu, düzenledi ve onunla uğraştı. Önderliğin savunmalarına çok saygı gösteren bir arkadaştı. Önderliğin her kitabı Fuat arkadaşın bir çocuğu gibiydi. Sürekli elindeydi ya da neredeyse başucundaydı. Her birini de sadece bir kez değil, birçok defa okuyordu. Sabah, akşam, öğlen sürekli okuyor, sürekli Önderliğin savunması ve paradigmayla yaşıyordu. Örneğin redakte ediyor, yayına gönderiliyordu ama bir kez daha okuyor ve yine redakte ediyordu. Bu gözden kaçmış, ya da şöyle olursa daha iyi anlaşılır diyordu. Yayınlandıktan sonra bir kez daha bir program hazırlıyor ve bundan sonra yayınlanırsa böyle olsun daha iyi olur diyordu. Hatta bazı savunmaların üç kez bu biçimde olduğunu biliyorum. Her yaptığında da özür diliyor, bir kez daha okuduğunu ve çok önemli olduğunu, anlamına ulaşması için bu gördüğü bu eksikliği giderdiğini dile getiriyordu. Yani savunmalarla yaşıyordu. Sürekli onunlaydı. Zaten çoğu zaman savunmaların yayınlandığı kurumla diyalogdaydı. Zaten bunun için bir komite de oluşturulmuştu, tek başına yapamıyor ve arkadaşların da görüşlerini alıyordu. Zaten hazırladığı şeyleri komiteye ve sonrasında da bununla ilgilenen yönetime gönderiyordu. Yayınlanması, tercümesi ve Kürdistan’da ve dünyada Önder Apo’nun paradigmasının yayılması için sürekli bir çabası vardı. Fuat arkadaş ulusal olduğu kadar enternasyonaldi. Hiçbir zaman Kürt halkının mücadelesini bölge halklarının mücadelesinden kopuk ele almadı. Demokratik sosyalist bir perspektifle tüm süreçleri ele alıyor ve Önderlik paradigmasının ruhunu, demokratik konfederalizm ve demokratik ulusa çok önem veriyordu. Ulus devleti değil, demokratik ulus konusunun tüm dünyaca anlaşılması için üzerinde çok yoğunlaşıyordu.

ÖNDER TOPLUM VE ÖZGÜR KADIN PERSPEKTİFİNDEN BÜYÜK HEYECAN DUYUYORDU

Yine Önder Apo’nun özgür toplum ve özgür kadın perspektifinden büyük heyecan duyuyordu. Fuat arkadaşa göre, bu ideolojik perspektiflerin önünün açılması yeniden inşaydı. Kadın ve gençler öncülüğünde devrimin inşası ve bu tarzda yaklaşmak onun için çok önemliydi. Önderliğin savunmalarının, yeni paradigmanın kadınlar, gençler tüm toplum tarafından okunması için çok önemli bir çalışması ve emeği vardı. Fuat arkadaş için en çok iki şey önemliydi, şüphesiz diğer şeyler de vardı ama tüm yaşamını en çok iki şeye adadı; savunmaların redaktesi, düzenlenmesi ve yayınlanması, diğeri de akademilerde ders vermekti. O da tabii ki savunmalar konusundaki derslerdi. Bu iki konuyu kendisi için temel amaç edinmişti. Bu konuda her gün yoğunlaşıyor, çaba ve emek sarf ediyordu. Bunlar gerçekleştiğinde çok mutluydu, çok rahattı.

Fuat arkadaşa, “güvenlik için başka yere gitme, burada kal, tartışmalara katılma” denildiğinde çok daralırdı. Bazen böyle şeyler olurdu, güvenlik için başka yerde kalması istendiğinde istemiyordu. Sürekli paradigmayla kalmak, içinde olmak, yaşamak ve kavramak ve kavratmak istiyordu. Sürekli okuyordu. Önderliğin düşüncelerinde her cümle çok derin. Her okunduğunda başka yönlerini de anlıyor diyordu. Bu kadar derin bir arkadaş bunu belirtiyordu. “Bir-iki kez okumak yeterli değil, birkaç kez okumak gerekiyor, çünkü her okumada farklı bir yönü anlaşılıyor” diyordu. Herkesin anlaması için de çabaları vardı. Bunu da toplantı ve eğitimlerde ortaya koyuyordu. Bu konuda çok büyük emeği vardı. Önderliğin savunmaları konusunda herkesten çok Fuat arkadaşın emeği vardı.

TUTUMU İLE FEDAİ RUHU CANLANDIRDI

Ali Haydar Kaytan’ın komplo sürecinde fedai eylem önerisi var. Sizce neden böyle bir öneride bulundu? O süreçteki atmosfer nasıldı ve Ali Haydar Kaytan’ın fedai eylem tavrı genel mücadele yapısında nasıl bir etki yarattı?

6. Kongre’nin ortasında Fuat arkadaş Avrupa’dan gelip kongreye katıldı. Kongredeki fedai eylem önerisi, Fuat arkadaşın baştan itibaren olan tavrının yansımasıydı. 1980’den önce de Önderlik eylem için kendisini önerdiğinden söz ediyor. Böyle bir tutumu var. Fuat arkadaşın başından itibaren fedaiyane bir duruşu vardı. Şüphesiz kongrede önermesi de çok önemliydi. Yani yol gösterdi. Uluslararası Komploya karşı nasıl durulmalı, militanca duruş nasıl olmalı; bu konuda bir örnekti. Belki daha önce zindanlarda, dışarda “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla eylem yapan arkadaşlar, komploya karşı militanca duruşun ne olması gerektiğini net olarak ortaya koymuştu. Ama Fuat arkadaş yönetimden bir arkadaştı. Yönetim düzeyinde nasıl bir tutum almak gerekir, onu gösterdi. Önderlik esir düştükten sonra artık kendilerini, kariyerlerini düşünmeyeceklerini, herkesin fedai gibi olması gerektiğini ortaya koydu. En üst yönetimde fedai duruşun sergilenmesi gerektiğini gösterdi. Bu konuda Fuat arkadaş yol gösterdi, bir ruh yarattı ve bu tutumu örnekti. Sadece militan ve savaşçılarda değil, tüm yapı ve yönetimde Uluslararası Komploya karşı nasıl tavır alınması gerektiğini ortaya koydu. Fuat arkadaşın öncülüğü ve “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemlerini yapan arkadaşların sergilediği ruh hareketimize hakim oldu. Her ne kadar sonrasında inançsız bazı kişilikler olsa da, bu yaklaşım kırıldı. Ağırlıklı olarak militan yapıda Uluslararası Komploya karşı fedai bir duruşun sahibi oldu. Hatta binlerce arkadaş fedai eylem yapmak için öneride bulundu. Zaten bunun üzerine özel kuvvetler oluşturuldu, bir tabur kuruldu. Hareketimizde Uluslararası Komploya karşı fedai bir ruh gelişti ve bu topluma da mal oldu. Bunun üzerine komplocuların beklentileri gerçekleşmedi. Önderliği esir alıp, tecrit edip hareketi de parçalamayı planlıyorlardı. Ama bu olmadı. Hareket içindeki fedai ruh Önderlik etrafında çok kararlı bir duruşun ortaya çıkmasına neden oldu.

Bu toplum üzerinde de büyük etki yarattı. Hareketimizi tasfiye etmek isteyen, Önderlik çizgisini ortadan kaldırmak isteyen plana karşı yeni bir mücadele aşaması başladı. Bu ruh temelinde, Fuat arkadaşın da daha önce de temeli olan ve kongrede dile getirdiği fedai ruh canlandı ve komploya karşı militanların ve yurtseverlerin ortak bir tutumu haline geldi. Bu temelde komplo boşa çıkarıldı ve sonuç almadı. Hareketimiz tasfiye olmadı, aksine kendisini toparladı. İç ve dış saldırılara karşı yeniden gelişmeyi, büyümeyi geliştirebildi.

Ali Haydar Kaytan’ın PKK için kritik bir süreç olan 2002-2004 döneminde gelişen tasfiyeci girişimlere karşı tavrı nasıldı? Bu süreçte sergilediği tutum PKK’nin geleceğinde nasıl bir rol oynadı?

Fuat arkadaş Önderlik çizgisinin savunulmasında sürekli en ön saflarda yer aldı. İçimizde Önderlik çizgisine karşı birçok kez tasfiyeci çizgi ortaya çıktı. Fuat arkadaş bunlara karşı mücadelede başı çekti. Çizgiyi savunan güçlü ve en önde yer alan bir arkadaştı. 2002-2004 yılında gelişen tasfiyeciliği ilk önce tespit eden ve deşifre eden Fuat arkadaştı. 2002 sonbaharında bir yönetim toplantısında kimsenin haberi yokken, Fuat arkadaş dikkatli gözlemleriyle bazı kişilerin ahbapçavuş gibi bazı kişilerle alıp verdiklerini ve çizgi dışı bir çalışma yürüttüklerini görmüştü. Bunu büyük bir heybet ve öfke ile toplantıda dile getirdi ve isim verdi. Onları uyararak dikkat etmeleri gerektiğini belirtti. Tasfiyeci grup bu biçimde deşifre oldu ve yönetim bu biçimde onlardan haberdar oldu. Onlardan bir kısmı da toplantıda hazırdı. Bazı şeyler belirttiler, böyle değil, yoldaşlık filan dediler ama arkadaş tutumunda ısrar etti. Bu biçimde o grup deşifre oldu. Ama sonrasında gizli hareket etmeye başladılar. Bu içimizde komplonun içimizdeki ayağıydı. Uluslararası komplonun Önderliğimizi tasfiye etmek istemesi gibi bunlar da komplonun iç ayağı gibi davranıp, hareketi Önderlik çizgisinden koparıp tasfiye etmek istediler. Bu nedenle deşifre edilip uyarılmalarına rağmen yine de bu eğilimlerinden vazgeçmediler. Daha gizli ve daha farklı yöntemlerle içimizde tasfiyeciliği yaymak istediler.

Fuat arkadaş bu tutumuyla herkesi uyardı ve artık fark ediliyordu. Zaten 2003 yılında kendilerini deşifre etmek zorunda kaldılar. Çünkü gizli bir çalışma yürütüyorlardı ve tepkilerle karşılaştılar. Bunun üzerine açık davranıp tutumlarını dile getirdiler. Fuat arkadaş sürekli toplantılarda ve gerçekleşen kongrelerde Önder Apo’nun bir savunucusu gibi davrandı.

ARAMIZDAKİ GÜVEN ÇOK GÜÇLÜYDÜ

Sonrasında 2004 yılı baharında Önderlik, PKK yeni yapılanma komitesi içerisinde herkesin bir araya gelmesini istedi. Ya da PKK yeniden yapılanma komitesine yönelik perspektifi sundu. İşte o dönemde PKK yeniden yapılanma komitesi oluşturulurken Fuat arkadaşı da listeye ekledim. Bunu yaparken tasfiyeci grubun buna karşı çıkacağını biliyordum. Çünkü henüz tamamıyla kopmamışlardı ve komitede de çözüm için bir dengenin sağlanması gerekiyordu. Ama buna rağmen koyduk. Zaten karşı çıkıp eleştirdiler. O zaman kendilerine, “elinde sürekli Önderliğin savunmaları olan biri PKK yeniden yapılanma komitesi içerisinde yer almalı, buna karşı çıkamazsınız” dedik. Çünkü Fuat arkadaş ilk grubun oluşturulduğu, 1973 yılında Çubuk’taki toplantıda da yer alandır. O toplantıdan bugünlere sadece Önderlik ve Fuat arkadaş kaldı. Bu biçimde grubun oluşturulması, geliştirilmesi ve partileşmenin sağlanmasında rol sahibiydi. Bunu biliyordum ve olmazsa olmaz olarak görüyordum. PKK’nin yeniden yapılanmasında da aynı arkadaş rol oynamalıydı ve ona ihtiyaç vardı. İdeoloji ve siyasette böylesine derin bir arkadaşa ihtiyacımız vardı. Yeniden yapılanma komitesinde yer alan arkadaşlar olarak buna ihtiyacımız vardı ve olmazsa olmazdı. Kanaatimiz böyleydi. Ayrıca Önderliği en erken tanıyan, Önderliği en çabuk kavrayan ve bunu dile getiren Fuat arkadaştı ve PKK’nin yeniden yapılanmasında bir ihtiyaçtı.

Zaten komite oluşturuldu ve komite çalışmalarının toparlanması zor oldu. O zor koşullarda Fuat arkadaşın değerli çalışmaları oldu ve çok büyük rol aldı. Çalışmanın örgütlenmesi ve derinleşmesinde, felsefe ve ideolojide, ahengin sağlanmasında önemli bir rolü vardı. Komitenin temel direğiydi. Ne olduysa gözlerimiz hep ona döndü, onu esas altık. Fikirleri ve yorumlarıyla gerçekten büyük emek sahibiydi. O dönemde gerçekten ona çok ihtiyacımız vardı, çünkü çok zor bir dönemdi. Ama Fuat arkadaşın varlığı bize güç veriyordu. Aramızdaki güven çok güçlüydü.

YETKİYLE DEĞİL DEVRİMCİ SORUMLUKLA ÇALIŞMA YÜRÜTÜYORDU

Fuat arkadaşın en önemli özelliklerinden biri de hiç kariyerist olmamasıydı. Belki genelde diğer örgüt yöneticilerinin bir koltuğu vardır. Zaten PKK böyle bir hareket değil ama bu Fuat arkadaş şahsında çok barizdir. PKK’nin birçok gerçeği var, aslında bunlar Fuat arkadaşın kişiliği, duruşu ve hareketlerinde daha somut yansıyor. Örneğin Fuat arkadaş hiç kariyerist değildi. Görev alıp almaması hiç önemli değildi. Önemli olan çizgiye göre hareket etmekti. Örneğin PKK’nin yeniden yapılandırma kongresi gerçekleşti; “Benim merkez yönetimde yer almam gerekmiyor. Genç arkadaşlar var, birçok arkadaş var onlar olabilir. Zaten ben her koşulda çalışıyorum. Bazı arkadaşların daha güçlü çalışması için benim listeye girmemem gerek” dedi. Kendisinin listede olmamasını önerdi. “Listede olmasan olmaz, en azından PKK’nin bir listesinde olman gerekir” dedik. Partinin disiplin kurulu vardı, onun içinde yer almasını istedik. Güldü, “Beni savcı mı yapmak istiyorsunuz” dedi. Ya merkezde ya da disiplin kurulunda yer alması gerektiğini belirttik. Bunun üzerine disiplin kuruluna seçildi. Bunun sorumlusu olarak görev yürüttü. Zaten Önderlik Komitesi’nde yer alıyordu. PKK kurumları içerisinde Önderlik Komitesi var, bunun doğal üyesiydi.

Fuat arkadaş yetki ve görevle çalışma yürüten bir arkadaş değildi. Devrimci sorumlulukla çalışma yürütüyordu. İdeolojik, örgütsel çalışmayı bu temelde yürütüyor ve bunu esas alıyordu. Ya da bir makamda yer alması ya da bir yetki sahibi olması onun için önemli değildi. Bu birçok kez görülen bir tutumudur. Arkadaşın bu yaklaşımı çoğu kez somut olarak görülüyordu. Onun için yetki önemli değildi.

Fuat arkadaşın bu yaklaşımı başka arkadaşlar için de örnek oluyordu. Örneğin o dönemde yeniden yapılanma komitesindeki birçok arkadaş da aynı şekilde, “yönetimde yer almamıza gerek yok” dediler. Nûda, Doğan gibi sonra şehit düşen arkadaşlar böyleydi. Örneğin, Viyan arkadaşa bunun için çok ısrar ettik. Çünkü Güney’den bir arkadaşın parti merkez komitesinde yer almasını istiyorduk. Ama o da yer almamak için çok ısrar etti. Sonra anladık ki, fedai eylem yapmak istediği için yer almak istemiyor. Yönetimde yer alırsa eylem yapamayacağını düşünüyor. Çünkü dışarda fedai eylem yapmak istiyordu. Yani böyle bir ruh vardı. Yani bu ruhun gelişmesinde Fuat arkadaşın rolü belirleyiciydi. Yani hizmet etmeyi ama karşılığında hiçbir şey talep etmemeyi esas alıyordu. Hayri Durmuş arkadaşın perspektifini esas alıyor ve sürekli kendisini borçlu hissediyordu. Fuat arkadaş böyleydi. Sürekli Önderlik, şehitler ve bu halka karşı kendisini borçlu hissediyordu. Kendisi için hiçbir şey istemiyordu. Yani ne yaşam imkanı, ne maddiyat ne de yetki istemiyordu. Kendisi için sadece hizmet imkanı istiyordu. Yani çalışması için koşulların yaratılmasını istiyordu.

TASFİYECİ ÇİZGİYE KARŞI SÜREKLİ MÜCADELE VERDİ

 Bu nedenle hem PKK’nin inşasında büyük bir hizmette bulundu, büyük bir rol oynadı. Hem de tasfiyeci çizgiye karşı sürekli mücadele verdi. Bilindiği gibi PKK’nin yeniden yapılanması ile birlikte tasfiyeciler tasfiye edildi. Bir kez daha Fuat arkadaş öncü bir rol oynadı. Önder Apo’nun çizgisinde nasıl bir öncü ve yönetici olunabileceğini o dönemin zor koşullarına rağmen pratiği ile ortaya koydu. Yoldaşlığın, dayanışmanın nasıl olması gerektiğini, PKK gerçeğinin nasıl temsil edilmesi gerektiğini gösterdi. Bir PKK’linin nasıl olması gerektiğini, Önderlik çizgisine nasıl bağlı olması gerektiğini, her şart altında çizgi dışı yaklaşımlara karşı nasıl tutum alınması gerektiğini bir kez daha bu dönemde öncülüğünü ortaya koydu ve büyük bir rol oynadı.

ULUSAL RUHUN YARATILMASINDA ROLÜ ÇOK BELİRLEYİCİ

PKK’nin kuruluşunda yer alan biri olarak Ali Haydar Kaytan’ın örgüt içerisindeki rolü ve misyonu neydi?

Fuat arkadaş ilk günden bugüne kadar partileşmemizde önemli rol üstlendi. Önderlik Ankara cezaevinden çıktıktan sonra bir hareketin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyor. 1972 yılında okuduğu Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Fuat arkadaşın yanına giderek, onu tanımak ve arkadaş olmak istediğini söylüyor. Önderlik bu teklifte bulunuyor. Önderliğin ilk PKK’lileşme çalışmasıdır. Fuat arkadaş da birçok kez basında ve eğitimde verdiği derslerde de bunu dile getiriyor. Önderlik ile ilk tanışmasında da zaten ondan çok etkileniyor. Çarşıda yürüyorlar. Bu yürüyüşte ilk konuşmanın üç saat sürdüğünü belirtiyor.

Kürdistan’daki direniş tarihine baktığımızda parçalanma görürüz. Kürtçe’nin lehçeleri Kurmancî, Kirmanckî-Zazakî’ye yönelik parçalama, Sünni ve Alevi mezheplerine yönelik parçalama, yine Êzidîlik gibi farklı inançlara yönelik parçalama girişimleri oldu. Bunların tümü Kürt halkını parçalama gerekçesi olarak kullanılmak istendi. Maalesef bu nedenle direnişlerde ortak hareket etmedikleri dönemler oldu. Bu nedenle Önderlik, Dersim’den bir arkadaş ve ailesi soykırımdan kurtulan bir arkadaş ve siyasalda okuyan bir arkadaş olarak önce Fuat arkadaş ile arkadaşlık geliştiriyor. Bunda büyük bir amaç var. Ulusal birlik amacı, Kürdistan’daki tüm parçalanmaları aşma amacı var. Bu konuda toplumdaki tüm parçalanmaları aşma ve Kuzey Kürdistan’da ulusal birliğin geliştirilmesi ve ulusal ruhun yaratılmasında Fuat arkadaşın rolü çok belirleyici.

İlk baştan itibaren siyasi ve manevi ağırlığı olan bir arkadaş. Belki de Önderliğin önce Fuat arkadaşı tanıması büyük bir şans ya da büyük bir akıllılıktı. Tüm parçalanmalar karşısında büyük bir bent, bu parçalanmalara karşı büyük bir engeldi. Fuat arkadaş kadar ulusallık özünü taşıyan hiç kimsenin olmadığını belirtebiliriz. O, ulusallığı çok derinden temsil ediyor ve yaşıyordu. Hiç kimse ulusallığı bu kadar özlü kendisinde yaşatamaz. Böyle bir duruşu vardı. Fuat arkadaşın bu duruşu ayrılıkçı tüm tutumları yerle bir etti. Sadece bir kez değil, birçok kez bu tutumlar gelişti ve her seferinde Fuat arkadaş bunlara karşı bent oldu, kalkan oldu. Bu konuda Fuat arkadaş zaten parti gibiydi. Onu ve PKK’yi birbirinden ayıramazdınız. Onu ve Önderliği birbirinden ayıramazdınız. Tek parçaydı yani. Büyük bir kararlılık ve çok somut bir duruşla sürekli birliği üslubu, tarzı, yaklaşımıyla yaşatıyordu. Bugün eskiden bize karşı kullanılmak istenen mezhep, dil gibi parçalılığı aşmış durumdayız. Belki eskiden yaşanan durumu birçok arkadaş bilmiyor. PKK şahsında demokratik ulusal bir birlik yaratıldı. Tüm mezhep, inanç ve lehçeleri kucaklayarak bir ulus haline getirdi. PKK kendisinde başlattığı uluslaşmayı topluma böyle yaydı. Bunda Fuat arkadaşın rolü çok belirleyici. Bu konuda Fuat arkadaş öncüdür. Büyük bir öncü ve liderlik rolü oynadı ve halen de oynuyor. Bu rolü sona ermiş değil, gelecekte de oynayacaktır. Bu rolü tarihe mal olacak. Bugün PKK, parti, halk olarak bu düzeye gelmişsek, -ki düşman bunlar ulus değil, ulus olmazlar diyordu- bunu aşmışsak ve Kürdistan’daki tüm kesimler birlik içinde hareket ediyorsa, Önder Apo’nun düşünceleri doğrultusunda bir birlik ve uluslaşma gelişmişse bunda Fuat arkadaşın emeği, rolü, duruşu, kararlılığının çok fazla rolü var. Ne kadar saygı göstersek de emeği karşısında yetersiz kalır. Tüm halkımız ne kadar saygı gösterirse o kadar yerinde olur. Çünkü gerçekten Fuat arkadaş bu konuda büyük bir rol oynadı. Bir kez daha bu konuda da kararlı bir Apocu militan, öncü ve lider olduğunu gösterdi.

DEVAM EDECEK…