Kalkan: Enver Paşa, Erdoğan’da hayat buluyor

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan: “Gerçek DAİŞ, AKP-MHP faşizmidir. Bu, İttihat ve Terakkiciliktir. Talat ve Enver, bugün Bahçeli ve Erdoğan kişiliklerinde temsil ediliyor, hayat buluyor. Bu çok nettir.”

DAİŞ’e karşı mücadeleyi, AKP-MHP faşizmine karşı bir mücadele olarak ele alamayanların ne DAİŞ’i tam yenmiş olabileceğini ne de yargılayıp mahkum edebileceğini söyleyen PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, “AKP/MHP faşizminin üzerine tam giderlerse faşizm kaynağından kurutularak, insanlık faşizmden kurtulabilir” dedi. PKK’nin DAİŞ’e karşı mücadele ederkenki çizgisinde olduğu için AKP-MHP’ye karşı da mücadele ettiğini vurgulayan Kalkan, ancak diğer güçlerin bundan saptığını kaydetti.

PKK Yürütme Komite Üyesi Duran Kalkan, Medya Haber TV’den yayınlanan Ülkeden programına katılarak soruları yanıtladı.

8. yılına giren Rojava Devrimi’ni kutlayan Kalkan, her türlü savaşın, saldırının, köleliğin, aldatmanın, kirin, pasın yaşandığı bir dünyada insanlığı, özgürlüğü, adaleti, demokrasiyi geliştirip temsil ettiğini söyledi. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde insanlık için yeni bir özgürlük, demokrasi umudu ve yeni bir gelecek vadeden Rojava Devrimi’nin, 7 yıl boyunca her türlü tehdit ve saldırıya karşı ayakta kalıp binlerce şehit vererek kendini savunduğunu hatırlatan Kalkan, “Tehdit sürüyor. İşte sınırda yığınak yapıyor; ezeceğiz, yok edeceğiz, diyorlar. Tüm faşist, sömürgeci, soykırımcı saldırılar karşısında kendisini savunacağına, kendi özgür yaşamlarını demokratik ulus çizgisinde inşa edeceklerine inanıyoruz” dedi.

DAİŞ ADIYLA MİT’İN KATLİAMI

Suruç Katliamı’nın yıl dönümünde şehitlerini anan Kalkan, aslında DAİŞ adıyla MİT’in gerçekleştirdiği ilk katliam olmadığını belirterek, öncesinde Amed ve Çukurova’daki saldırıları hatırlattı. Suruç Katliamı’nın çok daha belirgin, açık ve vahşi sonuçlar veren bir katliam olduğunu kaydeden Kalkan, “Zaten DAİŞ’i MİT örgütledi, DAİŞ içinde MİT örgütlülüğü var. DAİŞ adına yapılıyor ama MİT yaptırıyor. DAİŞ adıyla yapılan MİT katliamında onlarca genç, Suruç’ta şehit edildi. Hepsini saygıyla, sevgiyle, minnetle anıyoruz. Onlar AKP-DAİŞ birliğinin ne düzeyde olduğunu, dolayısıyla Türkiye ve Kürdistan halklarının nasıl bir ciddi tehlikeyle yüz yüze olduğunu ortaya açığa çıkardılar. Zaten devamında 10 Ekim’de Ankara Gar Katliamı çok daha vahşice gerçekleşti. Dolayısıyla Suruç Katliamı, DAİŞ ile AKP-MHP’nin ideolojik, zihniyet ve siyaset olarak bir olduklarını ve pratikte de MİT tarafından örgütlenip beslendiklerini koydu” şeklinde konuştu.

DAİŞ VE AKP-MHP’NİN KAYNAĞI İTTİHATÇILIKTIR

Rojava’daki çalıştayda DAİŞ’in yargılanması konusundaki umutsuzluğu gözlediklerini belirten Kalkan, DAİŞ’in doğru anlaşılması gerektiğini söyledi. Kalkan, Almanya ile Türkiye ortaklığının eseri olan İttihat ve Terakki zihniyetine dikkat çekti.

Kalkan, şöyle izah etti: “Ulus devlet faşizmi, Kürt, Ermeni, Rum, Asuri-Süryani soykırımı temelinde Birinci Dünya Savaşı döneminde oluştu. 20. yüzyıla damgasını vurdu. 20. yüzyıl boyunca insanlık mücadele etti; Hitler’i, Mussolini’yi yendi ama bu zihniyet ve siyaset kaynağından kurutulamadı. İşte AKP-MHP, bu zihniyet ve siyasetin Türkiye’deki tezahürüdür. DAİŞ de onun parçası ve Arabistan’daki tezahürü oldu. Dolayısıyla DAİŞ’çilik, El Nusracılık, AKP-MHP’cilik bu çizgiyi temsil ediyor. Kaynağından bu siyaset ve zihniyet kurutulamadığı için insanlık kurtulamadı. Dolayısıyla işte bir saldırganlık olarak, DAİŞ harekete geçirildi. DAİŞ, Kobanê’de yenilince hemen AKP-MHP’ye destek verdiler. 24 Temmuz 2015’te AKP-MHP’yi Bakur’dan saldırıya geçirdiler. Arkasından 26 Ağustos 2016’da Bab, Cerablus, Ezaz’a saldırttılar. Ekim 2017’de DAİŞ başkentim dediği Reqa’da yenilgiye uğratılınca, bir taraftan Kerkük’ten, bir taraftan Efrîn’den saldırdılar. Şimdi Efrîn, Şengal, Kerkük, Mexmûr ve Bradost hattından bu saldırı devam ediyor. Bugün AKP-MHP iktidarının saldırı gerçeğini böyle değerlendirmek lazım. Dikkat edin saldırının alanlarına; 2014’te DAİŞ ile ele geçirmek istediler. DAİŞ Mexmûr, Şengal, Kobanê, Fırat’ın doğusunda yenilgiye uğratılınca esas cisim devreye girdi. Esas güç meydana çıktı, yani TC faşizmi, AKP/MHP faşizmi. Bugün de Efrîn’den Bradost’a, Şengal’a, Mexmûr’a kadar işgalci saldırılarını sürdürüyor. DAİŞ’in başlattığı işgal saldırılarını devam ettiriyor, DAİŞ’in başaramadığını başarmak istiyor. O halde DAİŞ, AKP-MHP faşizmiydi. Gerçek DAİŞ, AKP-MHP faşizmidir. Bu, İttihat ve Terakkiciliktir. Talat ve Enver, bugün Bahçeli ve Erdoğan kişiliklerinde temsil ediliyor, hayat buluyor. Bu çok nettir. Bu gerçek görülmez, bu temelde mücadele edilmezse başarılı olunmaz. DAİŞ’e karşı mücadeleyi, AKP-MHP faşizmine karşı bir mücadele olarak ele alamayan, geliştiremeyenler, ne DAİŞ’i tam yenmiş olabilir ne de yargılayıp mahkum edebilir. AKP/MHP faşizminin üzerine tam giderlerse faşizm kaynağından kurutularak, insanlık faşizmden kurtulabilir.”

ARTIK AÇIK AÇIK ‘DÜŞMAN’ DİYORLAR

Erdoğan liderliğindeki AKP’nin, 7 Haziran seçimleri sonrası DAİŞ’i daha aktif kullandığını, MHP ile ittifak yaptığını ve ABD’den destek aldığını hatırlatan Kalkan, ABD’nin rolünün gözardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. AKP-MHP faşizminin 4 yıldır ABD desteğini kullanarak Sur’dan Şengal’e, Efrîn’den Bradost’a kadar saldırdığını söyleyen Kalkan, şunları ifade etti: “Şimdi artık bütün maskeleri düştü. ‘Kürt’e düşmanız’ deyip açıktan saldırıyorlar. Şu anda eceli gelen her tarafa saldırır misali Saddamvari saldırıyor. Önder Apo, seçim sonrasında durum belli olur, dedi. Her şey netleşti, belli oldu. Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğü katliam, işgal ve soykırımla ayakta kalmaya çalışacak. Mücadeleyle yıkılmadığı müddetçe karşıtlarını faşist terörle, baskıyla, zulümle yıkarak, darbeleyerek, ezerek ayakta kalmaya çalışacak.

OYUN PEŞİNDE OLDUKLARI ANLAŞILDI

Bir ay geçti, İmralı’da görüşme yok. Hani görüşme oluyordu, söz verilmişti. Açıklama yapıp söz verdiler. Binlerce açlık grevcisi eylemini bıraktı. Aile ve avukat görüşü olacaktı. Mevcut TC yasaları İmralı’da da işleyecekti. Hepsinin yalan olduğu, özel savaş oyunu olduğu açığa çıktı. Oysa ki Önder Apo çözüm önerileri ortaya koymuştu, herkes de benimsedi. Elinin tersiyle iten AKP/MHP faşizminin oyun peşinde olduğu, esas amaçlarının zaman kazanmak, güç toplamak, karşı tarafı zayıflatarak, ezmeye çalışmak olduğu anlaşıldı. İmralı’da görüşme yaptırmıyor. Kuzey Kürdistan’ın her tarafında operasyon var. Her gün onlarca yer yasak bölge yasak bölge ilan ediliyor. Sivilleri, çocukları katlediyor. Rojava’yı tehdit ediyor, Kobanê ve Girê Spî sınırına yığınak yapıp top atıyor. Efrîn’de soykırımı derinleştirmeye çalışıyor. Şengal ve Mexmûr’a saldırıyor. Bradost ve Xakurkê işgalini derinleştiriyor. Tam vahşi bir savaşla ayakta kalmak istiyor.”

TÜM KAYNAKLAR SAVAŞA AKIYOR

Erdoğan-Bahçeli faşist ittifakının Türkiye’yi gerçekten bir felaketin içine koyduğunu kaydeden Kalkan, halkın kaynaklarının savaş sanayisine ve harcamalarına, uluslararası savaş tekellerine ve silah satan devletlere aktığını vurguladı. Kalkan, şöyle devam etti: “Türkiye’nin bütün değerleri sömürülüyor, insanlar aç, yoksul, yaşayamaz hale geldi Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de. Türkiye tarih boyunca olmadığı kadar sömürü altında. Türkiye bir tehlikenin içerisine sokuldu. Bu biçimde Erdoğan-Bahçeli iktidarı biraz uzayabilir ama Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı’nın başına ne geldiyse Üçüncü Dünya Savaşı’nın sonunda da TC’nin başına o gelecek. Bunun çok iyi bilinmesi, görülmesi lazım. Şimdi bunu bilip anlamada bir yetersizlik var.”

DEMOKRASİ GÜÇLERİ BEKLEMEMELİ

Bütün demokratik, sol, sosyalist güçlerin, CHP içinde olanlar dahil daha dikkatli olması gerektiğini belirten Kalkan, birlikte, aktif ve etkin mücadele etme dönemi olduğunu kaydetti. Asgari demokratik ilkelerde daha güçlü birliğe ihtiyaç olduğunu söyleyen Kalkan, şöyle sürdürdü: “Öncülük edenler olmalı. Görüşmeler yapmalılar; HDP, ÖDP vb. güçler var. Biraz daha ciddi ve sorumlu olsunlar. CHP içindeki demokratik güçleri, AKP içindeki güçleri, diğer partileri şimdi günümüzün Enver ve Talatçılığına karşı olan herkesi birleştirmek lazım. Türkiye felakete götürülüyor. Oysa Kürtler bunu önlemeye çalışıyor. Tutarlı mücadele ediyor, en somut çözümleri sunuyor. Demokrasi güçlerinin birliği için daha çok çaba harcanmalı. Demokratik siyaset rolünü oynamalı, anti faşist güçlerin hepsi birlik olarak mücadele etmeyi bilmeli. Kurtuluş herkesin kendi elindedir, kendi mücadelesi ile sağlanır. O zaman herkes faşizme karşı mücadeleye katılacak; bilinçlenecek, örgütlenecek, silahlanacak. AKP-MHP silahlanıyor, her tarafı silahlı çetelerle doldurmuş. Herkes kendi öz savunmasını geliştirecek. Biraz akıllı olalım; faşizm altında yaşıyoruz. Toplumun direnci her biçimde geliştirilmeli. En azından Erdoğan çetesi kadar herkes kendi varlığı ve özgürlüğü için mücadele edecek.”

OSMANLI YAYILMACILIĞI YÜRÜTÜLÜYOR

Erdoğan-Bahçeli diktatörlüğünün ideolojik, stratejik saldırganlık içerisinde olmasının ‘Osmanlı toprakları’ hayaliyle bağlantısına işaret eden Kalkan, Libya savaşının içerisinde en temel gücün AKP-MHP iktidarı olmasının bundan kaynaklandığını söyledi. Dolayısıyla Güney Kürdistan’a saldırısına şaşırmamak gerektiğini belirten Kalkan, “Türkiye’yi bir Ortadoğu, dünya savaşı içerisine soktu. Bu, ideolojik ve stratejik yayılmacılık, işgalcilik, sömürgeciliktir” dedi.

SALDIRILARI DAHA ORGANİZE VE ŞİDDETLİ

Kürtler açısından bu stratejik yayılmanın ideolojik boyutuna dikkat çeken Kalkan, şunları ile getirdi: “Kürt düşmanlığı var, soykırım uyguluyor. ‘PKK’ye karşıyım’ diyerek diğer Kürtleri kandırmaya çalışıyor. PKK’yi yok ettikten sonra onları da yok edecek. Zaten 83’ten bu yana Güney Kürdistan’a dönük saldırılarının temel amacı buydu. 92, 95, 97’de yaptıkları o büyük saldırıları yapan generaller, açıkça ‘PKK’yi ezmek, KDP’yi denetim altına almak istiyoruz’ dedi. Bunu, bütün Kürtler görmeli, bilmeli.

Şimdi mevcut durumda saldırılar, çok daha organize, çok daha şiddetli hale gelmiş durumda. Ağustos 2018’de Şengal’e dönük saldırı, Irak ve KDP ile anlaşma temelinde oldu. Irak Başbakanı, Türkiye’deyken saldırı yapıldı ve oldukça organizeydi. Benzer saldırıları, bugün bütün Medya Savunma Alanları’nda yürütüyorlar. Kandil’de, Behdinan’da yürütmeye çalışıyorlar. En son Helmet yoldaşın katledilmesi böyle oldu. Newroz’da Dışilişki Komite üyelerimizin katledilmesi, böyle son derece bilinçli, planlı bir saldırıyla oldu. TC devleti, ordu ve MİT’in ortak çalıştığını söylüyor.

DESTEK BULMAZSA SALDIRAMAZ

Kandil’de, Behdinan’da MİT ne gezer? PKK’nin de bir örgütlülüğü, denetimi var. Öyle kolay giremez yani. Demek ki, yerelden birileri destek veriyor, bu çok nettir. MİT, KDP ve YNK ortamından destek bulmazsa Kandil’de saldırı yapamaz. Bu çok açıktır. Örneğin Helmet yoldaşın katledilmesi tamamen bu biçimde. Zaten birkaç ay öncesinde yönetime saldırı olacağı, bazı güçlerin operasyon hazırlığında olduğu bilgisini aldık ama nereye olacağını bilemiyorduk. Şimdi bunun sorumluları var, cevap bekliyoruz ama sus pus olunmuş, cevap vermiyorlar. Bütün bunları KDP, YNK merkezden örgütlüyor, demiyoruz ama onların içinde de şeyler olabilir. Neyse açığa çıksın.

HELMET YOLDAŞ MI ERDOĞAN MI?

Şunu soruyoruz; Kürt soykırımı uygulayan güçlerden mi, Kürtlerden mi yanasınız? Varlık ve özgürlük için direnenlerden biri olan Helmet yoldaştan mı, Tayyip Erdoğan’dan mı yanasınız? Açıkça ortaya koymalılar. Eğer içlerinde TC’ye hizmet edenler varsa ve denetleyemiyorlarsa tutum geliştirirler, birlikte mücadele ederiz. Böyle olmazsa sorumluluğu üstlenmiş oluyorlar. Böylesi çok kötüdür. Tarihe çok kötü geçecekler. Biz açıklama bekliyoruz.

PKK AYNI ÇİZGİDE

Örneğin Kobanê’de Anti DAİŞ ittifak oluştu. Şengal, Mexmûr, Kobanê’de bir duruş ortaya çıktı. DAİŞ öyle yenildi. Şimdi biz o çizgideyiz. Bundan sapanlar var. Bağdat’taki yönetim PKK’lilerin insanlığı kurtardığını söylüyordu. Barzani, Mexmûr’a gidip teşekkür etti. Şengal’e gerilla, Kobanê’ye pêşmerge gitti. DAİŞ karşısında bir Kürt direnişi çıktı. Şimdi DAİŞ ile AKP-MHP arasında hiçbir fark yok. DAİŞ’i saldırtan AKP/MHP idi. Şimdi AKP/MHP kendisi yapıyor. DAİŞ’e karşı PKK direniyor, AKP- MHP’ye karşı da direniyor. O halde bu direnişe en azından destek vermeliler, direnişten yana olmalılar. DAİŞ’ten yana olmamalılar, DAİŞ çizgisini destekler olmamalılar. PKK, 2014 çizgisinde duruyor, aynı çizgiden direniyor. Bu çizgiden sapanlar ortada. O halde herkes gerçeği görmeli.

Yanlış yapıyorlar. Bugün PKK’nin varlığı üzerinden çıkar sağlıyorlar biraz ama PKK ezilirse hepsi yok olacak, en kötü duruma düşecekler. Hem Bağdat hem Hewlêr yönetimini, KDP ve YNK yönetimini gerçekçi olmaya, doğru bir tutum içerisine girmeye; Kobanê. Mexmûr, Şengal direniş ruhunu, temsil etmeye davet ediyoruz.

YA HEP BİRLİKTE YA DA HİÇ

Güney Kürdistan, ‘biz kurtulduk, diğer parçalar bizden uzak dursun, bize kimse gelmesin, burada rahat yaşayalım’ demesin, öyle bir yaşam yok. Kuzey, Rojava, Rojhilat’ta Kürtlük soykırıma uğratılırken Başûr özgür yaşayamaz. Mümkün değil, bu eşyanın tabiatına aykırı. Ya hep birlikte özgür olunacak ya da özgürlük hiç kimse için olmayacak. Bunu herkes bilmeli. Anlamalılar, tehlikeyi görmeliler, yanlış siyasetlere karşı çıkmalılar, siyasi yönetimlerini doğruya çekmeliler. Aralarında Türk istihbaratına, ajanlarına, muhbirlerine yer vermemeliler, nerede görürlerse yakalarından tutup üzerine gitmeliler. Onlar Kürt düşmanıdırlar, kendi içlerinde yaşatmamalılar. TC’ye ajanlık yapan herkesi Saddam ajanı olarak görüp kesinlikle üzerine gitmeliler.”