‘Erken yaşta evliliği öncelikle af ile konuşmamalıyız’

Erken yaşta evlilik affının yeniden gündeme gelmesine kadın örgütleri tepkili. Avukat Seda Akço ise bu meselenin öncelikle af ile gündem olmaması, akran birlikteliğinin ise etraflıca konuşulması gerektiğini belirtiyor.

Erken yaşta evlilik üzerine af konusu bu defa muhalefet tarafından gündeme getirildi. 2016’da AKP tarafından yapılmak istenen, istismarda “rıza” kriterini 15 yaştan 12 yaşa indiren düzenleme, gelen tepkiler üzerine geri çekilmişti. Şimdiyse bu tartışma CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel’in erken yaşta evliliklerin mağdurları olduğu iddiası ile yeniden alevlendi.

Bu konunun tartışmaya açılmasıyla 157 kadın ve LGBTİ+ örgütü ortak bir açıklama yaparak “Tecavüzü, erken ve zorla evlilikleri ve çocuk istismarını meşrulaştıracak hiçbir yasal değişikliği kabul etmiyoruz” dedi ve bu girişimin tekrar gündeme gelmeyeceğine dair bir açıklama beklenildiğini vurgulayan bir bildiri yayınladı.

Erken yaşta evlilik affının yeniden gündeme gelmesini, çocuk ve insan hakları alanında çalışma yürüten Avukat Seda Akço’ya sorduk.

MESELEYİ MUHALEFET GÜNDEME GETİRDİ

Avukat Akço yeniden başlayan bu tartışma için öncelikle ortada bir tasarı olmadığının altını çiziyor ve meselenin şimdi muhalefet tarafından gündeme getirildiğine işaret ediyor: “Şunu tespit etmek şart, şu an bu konuyu gündeme getiren iktidar değil, muhalefet. İktidardan henüz bir şey duymadık. Dolayısıyla neden gündeme getirildiğini sorgularken, muhalefetin tam da seçim öncesinde nasıl bir öngörü ve beklenti ile bunu konuştuğunu düşünmek lazım.”

Türkiye’de her üç kadından birinin 18 yaşının altında evlendirildiğini hatırlatan Seda Akço, çocuk yaşta evlenen çok fazla insan olduğunu belirtiyor: “Eğer bu insanların yaşı evlenmeye müsait değilse, resmî nikâh kıyılmadan yapılıyor bu işlem. Herhangi bir sorun çıktığında da yargıya intikal ediyor. İlla ki şikâyet vs. gibi sorun da olması gerekmiyor.”

BİRBİRİNDEN AYRILMASI GEREKEN TARAFLAR VAR

Af isteyenler cephesinde kategorik bir talep olduğunu, bu talebin dile getirilişinde sanki yaşıtlar arası evlilikler için af talep ediliyormuş gibi hava oluşturulmaya çalışıldığını ifaden Seda Akço, meselenin gerçeğinin ise böyle olmadığını anlatıyor: “Bunu talep edenler, ‘birbirini severek evlenen’ gibi ifadeler ile yakın yaşlardaki iki çocuktan söz ediyorlarmış gibi bir imada bulunuyorlar ama olayın gerçeği bu değil. Bu meselede birbirinden çok farklı durumlar var. Bunların hepsini dikkate alarak bir talep geliştirilmeli. Yakın yaşta ve aslında evlenme iradesiyle hareket etmemiş olan, belki de hemcins olup evlenmesi mümkün olmayan çocuklar var. Yakın yaşta olup evlenme isteği ile hareket eden çocuklar var. Yakın yaşta olup evlendirilen çocuklar var. Bir de tarafların biri yetişkin diğeri çocuk olan durumlar var. Burada da zor kullanılan veya fiziksel zor kullanma olmamakla birlikte, aile baskısı olan veya yetişkin olan tarafın bu asimetrik durumu kullanarak hareket ettiği olaylar var. Bunları birbirinden ayırmak lazım. Eğer taraflardan biri yetişkinse, yetişkinden çocuğa yönelik her tür cinsel davranış, cinsel istismardır. Burada çocuk istismarı var demektir. Bu durum evlilik olsa bile affa tabi kılınamaz. Çocuk istismarının affedilmemesi gerekir. Ancak burada taraflardan biri yetişkin ise derken 18 yılı bir ay geçmiş olandan bahsetmiyorum. Tarafların akran olmadığı durumlardan bahsediyorum.”

BU KONU KONUŞULMALI

Akço, çocuk istismarının affedilmemesi gerektiğinin vurgularken, çocuk istismarı haricindeki durumların, yani akran birlikteliklerinin de oturup konuşulmasının şart olduğunun altını çiziyor: “Ama bu konuya affı konuşarak başlamamak gerekir. Akranlar arasındaki durumu nasıl düzenleyeceğimizi konuşarak başlamalıyız. Ortaya çıkan zararı gidermek için de şimdiye kadar olanlarla ilgili nasıl bir yol düşünülebilir bunları önümüze koymalıyız. Akranların flörtünü ne yapacağız? Bunu konuşmalıyız elbette. Ama bu konuda çok zorlanıyoruz. Çünkü demin verdiğim örnekten bahsettiğimde, yani hemcins olup evlenme niyetinde olmayanları söylediğimizde bir grup ‘Siz eşcinsellik, evlilik dışı birliktelikleri ve ahlaksızlığı çocuklarda teşvik etmeyi talep ediyorsunuz’ diyor. Oysa böyle bir talebimiz yok. Öte yandan evlenme ya da ebeveynlerin evlendirme iradesiyle bir araya getirilmiş akran çocuklar var demiştim. Bunlar için düzenleme yapmak gerektiğini söylediğimde ise başka bir grup ‘Bu yaklaşım erken yaşta evliliği özendirir’ diye karşı çıkıyor.

Erken yaşta evlenmeyi teşvik etmekten de bahsetmiyorum. Ama bunu önlemenin yolu eğitim, psiko-sosyal destek ya da iyi bir koruma sistemi oluşturmaktır. Çocukları cezaevine koymak değil. Eğer evlenme olmuş ise bu çocuklardan birini cezaevine koymak, diğerini ise ortada bırakmak adil bir çözüm değil. Onun için bunu da konuşmak gerekli diyorum. Her iki durumun da bir yandaşları bir de aleyhtarları var. Onların bu tutumları, meseleyi sakin bir üslupla konuşmayı engellediği için çözüm bulmak bir yana hiç konuşamıyoruz. Bunu konuşamadığımız için de evlendirilmeye bağlı affı konuşmak zorunda kalıyoruz. Bu da çocuklar açısından çok zarar verici. Yetişkinlerin kendi meselelerini çocuklar üzerinden çözmeye çalıştığı bir savaş gibi görünüyor şu anki durum.”

PEKİ, 157 KADIN VE LGBT+ KURUMU NE DİYOR?

Avukat Seda Akço, bu meseledeki akran evliliği ve ilişkisine dikkat çekip bunu konuşmanın önemini vurgularken; kadın örgütleri de bu meseleye daha önce AKP’nin çıkarmaya çalıştığı düzenleme üzerinden karşı çıkıyor. 157 Kadın ve LGBT+ kurumunun yaptığı açıklamada yeniden gündeme gelen bu tartışmanın ya da beraberinde ortaya çıkacak bir yasal düzenlemenin kabul edilmeyeceği vurgulanıyor. Yapılan ortak açıklamayla meselenin yerel seçimler öncesi oy kaygısıyla yeniden gündeme getirildiği ifade ediliyor. Açıklamada şunları dile getiriliyor: “Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin 37. Maddesi gereği erken yaşta ve zorla evlendirmelerin suç olarak düzenlenmesi zorunludur. Sözleşme, yetişkin bir kişinin veya çocuğun evlenmeye zorlanmasının suç olarak düzenlenmesi yükümlülüğünü getirmektedir. Getirilmek istenen affın “cebir ve şiddetin olmadığı haller için geçerli” olacağı belirtilmektedir. 15 yaşın altındaki çocuğun rızası hukuken geçersiz olup; cebir, şiddet, hile olsun ya da olmasın bu yaş çocuklara yönelik işlenen cinsel istismar şikâyete bağlı olmaksızın soruşturulur ve koşulları varsa ceza davası açılır ve mahkûmiyet kararı verilir. Suçun işlenmesinden sonra mağdur ve şüpheli/sanığın evlenmesi bir cezasızlık sebebi değildir. Bu nedenle, yapılmak istenen değişiklik çocuklara yönelik cebir ve şiddeti, evlilik görüntüsü verilmiş cinsel istismarı teşvik etmektedir. Bu yaklaşım ulusal ve uluslararası yasal mevzuat bakımından yasa eliyle kız ve oğlan çocukların haklarına doğrudan bir saldırıyı ve ihlali ifade etmektedir.

Erken yaşta ve zorla evlendirme suçu, aileleri ve bu törenlere katılan kamu görevlileri de dâhil herkesi kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.”