Cumartesi Anneleri'nden Soylu'ya: Bize gücün yetmez!  

Cumartesi Anneleri, AKP rejimi ve Süleyman Soylu'ya yanıt verdi, direnişlerini sürdüreceklerini duyurdu. 

Cumartesi Anneleri'ne dönük 25 Ağustos'taki polis saldırısı ve işkencesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısı ile protesto edildi. Toplantıya,  Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Garo Paylan, Hüda Kaya, Oya Ersoy, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Ali Şeker,  İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Cumartesi Anneleri Emine Ocak, İkbal Eren, Hanife Yıldız, Maside Ocak, Besna Tosun, Hanım Tosun, Cumartesi İnsanı Mikail Kırbayır, Hüseyin Ocak, Ali Ocak  ile çok sayıda kayıp yakını ve gözaltına alınanlar katıldı. 

HÜKÛMETE UYARI

Gülseren Yoleri, "Bu olayın 700'üncü haftada yaşanan bir boyutu vardı. Bugün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yaptığı açıklama ile bu tutum da başka bir boyut kazanmış durumda" dedi. 

Grup adına basına açıklamayı da Yoleri okudu. Yoleri, saldırının anayasal  hakların gaspı olduğunu belirterek, Beyoğlu Kaymakamlığı'nın kararı ile keyfi olarak eylemin yasaklandığını söyledi.  Gülseren, 47 kişinin gözaltına alındığını be hukuk dışı bu yasağı protesto ettiklerini belirterek, "Hükûmeti bu yanlışı tekrar etmemeleri için uyarıyoruz" dedi. 

'ELEMİ BÜYÜTMELİYİZ'

Yoleri, "700 haftalık bu mücadele kimi zaman cılız da olsa bazı faillerin hesap vermesine neden oldu. Ancak yine de eylemi büyütmeye ihtiyaç var. Bu nedenle de 700'üncü haftaya destek vermek için çok sayıda kişi Galatasaray Lisesi'ne gelmiştir. Hepsine teşekkür ederiz. Bundan sonra da 701'inci eyleme de geleceklerini ve koruyacaklarından dolayı şimdiden teşekkür ederiz" diye ekledi.  

SALDIRI KINANDI

Cumartesi Anneleri'nin haklı mücadelesinin bu ülkeyi yönetenler tarafından bilindiğini söyleyen Yoleri, Süleyman Soylu'nun açıklamasının, devletin suçlarını örtmeye yönelik olduğunu ve gözaltında kayıp davalarına siyasi müdahale olduğunu belirtti. Tayyip Erdoğan'ın Cumartesi Anneleri ile yaptığı görüşmeyi Süleyman Soylu'ya hatırlattıklarını söyleyen Yoleri, "Konu hakkındaki raporu da hatırlatıyoruz. Devlet 31 yıl sonra Kırbayır'ı katlettiğini açıklamıştır. Hasan Ocak'a dair de gerçek bilgi verilmedi. Cumartesi Anneleri anneliği istismar etmemekte, annelik hakkını kullanarak çocuklarının kemiklerine ulaşmak istemektedir. Bu talep hepimizin talebimizdir. Bitmeyen bu yas sürecinin tamamlanması ve adaletin sağlanması devletin görevidir. Eylem günü polis saldırısı ortamı provoke etmiştir. Bir kez daha bu saldırıyı kınıyoruz" ifadelerini kullandı.  

'DAVALARIN KAPANMASI İÇİN...'

Daha sonra kayıp yakını Maside Ocak konuştu. Ocak, "Bize uygulanan şiddet karşısında şunu söyleyebiliriz; Hasan'ın gözaltında iken tanıkları vardı. Bunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Adli Tıp Raporu'nu hatırlatıyoruz. Bugün Süleyman Soylu'nun yaptığı açıklama Hasan ağabeyimin davasında olduğu gibi pek çok davayı etkileyecek. Savcıların bu dosyaları kapatmasına yönelik bir müdahale olduğunu söylüyoruz. Bize 'paçoz' diyeceğine, savcılara, 'bu dosyaları sonuçlandır' demesini isterdik" dedi.

Kayıp yakınlarından Mikail Kırbayır da, "Biz irademizi ve cesaretimizi haklılığımızdan alıyoruz. Sen kaybetmişsin. Senden davacıyız. Sen bu meydandan bizi götüremezsin. Senin görevin bizi oradan uzaklaştırmak değil, oraya gelip bizi dinlemektir" dedi. 

'BİRİLERİ DEĞİL, YÜREĞİM BURAYA GETİRDİ'

Daha sonra söz alan Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, 1996'da Ankara'ya gittiğini ifade ederek, tüm yetkililerin kendisini başından savdığını belirtti. "Ben evladımı arıyorum kim bana sahip çıkarsa ben onların yanında olurum" diyen Yıldız, şöyle konuştu: "Ben buraya Murat'ın annesi olarak geldim ama baktım bir sürü Murat var. Ben onların da annesiyim. Dolmabahçe Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan görüşmede ben de vardım. Erdoğan bizim üzerimizden boy gösterdi. Süleyman Soylu da boy gösterdi. Bizi dinleseydi ya, trafiği takip edeceğine. Bizi dinleseydi ya. Beni kimse kullanmıyor. Beni oraya yüreğim götürdü. Ben evladımı devlete götürdüm şimdi devletten alamıyorum. Biz sizden eşya istemiyoruz. Biz sizden canlarımızı istiyoruz." 

Daha sonra Cumartesi Anneleri'nden İkbal Eren konuştu. Eren, 25 Ağustos'un 'Kara Cumartesi' olarak kayıtlara geçtiğini belirtti. Eren, "38 yıl önce kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşiyim. Sonra Emine Erdoğan açıklama yapmış. Emine, 'Yıllardır mücadele eden annelerin başbakanın karşısına çıkmadığına şaşırmış, tüm cumartesi annelerinin acısını paylaşıyorum' demiş. 306'ncı haftamızdan sonra 394 hafta daha oturduk. Ne değişti? 306 haftada ne söylüyorsak, başbakanla görüştükten 394 hafta da aynı şeyi söyledik. Bizim taleplerimiz değişmedi. Hükümet bir tek adım atmadı. Ben 38 yıldır ailemle birlikte hak, adalet, hukuk arıyorum. Bu ülkede biz bunu bulamadık. Dünya bizi duydu. Şu anda dünya Türkiye'deki hukuksuzluğu, Cumartesi Anneleri'ni konuşuyor" diye konuştu. 

'BİZİ SUSTURMAYA GÜCÜNÜZ YETMEZ'

Eren, şunları da dile getirdi: "Bizi, sizin gazınız, tüfeğiniz susturamaz. Siz de haklısınız, kendi kendinizi mi yargılayacaksınız. Mehmet Ağar da sizin hükümette, sizin ortağınız. Bizi susturmaya gücünüz yetmez. Adalet arayışımız devam edecek. Annelik başka bir şey Süleyman Soylu sen bilmezsin."

Daha sonra Cumartesi Anneleri'nden Hanım Tosun söz aldı. Tosun, kendilerine yönelik şiddeti kınadığını belirterek, "Üstten emir verenleri şiddetle kınıyorum" dedi.

'701'İNCİ HAFTADA DA GALATASARAY'DA OLACAĞIZ'

Süleyman Soylu'nun açıklamasını utanç verici olarak nitelendiren Tosun, devamında "Tüm bilgiler devlette vardır. Bir kayıbımız kalsa da, iki elimiz onların yakasında olacak" diye belirtti.

Anneler, 701'inci haftada Galatasray'da olacaklarını duyurdu.