Avrupa Ulusal Kürt Kadın Çalıştayı 20-21 Mayıs’ta yapılacak

Ulusal Kürt Kadın Çalıştayı Hazırlık Komitesi: Avrupa’da yaşayan Kürt kadınları olarak 20-21 Mayıs tarihlerinde çalıştayımızı gerçekleştireceğiz.

Yazılı bir açıklama yapan Ulusal Kürt Kadın Çalıştayı Hazırlık Komitesi, TJK-E, KEJAR, YNK, Goran, Komala, Yekgirtu ve KDP’li kadın temsilciler, Yaresan ve Feyli kadınlar, Êzidî Kadın Hareketi (TAJE), Kürdistan İslami Topluluğu (CİK), PYD, Kongra Star, KNK kadın üyeleri, Kürdistani kadın dernekleri, akademisyenler, parlamenterler ve bağımsız şahsiyetlerin katılımı ile Avrupa Ulusal Kürt Kadın Çalıştayı’nın yapılacağını belirtti.

Açıklamada şunlara yer verildi: “Hegemonik güçlerin Ortadoğu ve Kürdistan coğrafyasında yeniden dizayn etme çalışmaları halkların ve özelde de kadınların yarattığı değerleri yok etmeye yöneliktir. Yüz yıllardan beri kadim Kürdistan coğrafyasında katliam, talan ve işgaller günümüzde de yoğun olarak yaşanmaktadır. Her savaşın ve işgalin ilk ganimeti olarak görülen kadınlardır.

Kürdistan’da hedeflenen işgal tüm halkların ve kadınların sadece fiziki işgali hedeflemiyor. Aynı zamanda kültürel, inançsal ve yer altı, yer üstü zenginliklerle birlikte tarihsel belleğini de yok etmeyi hedefliyor. Şengal’de, Rojava’da, Sine’de Duhok’ta Cizre’de Sur’da, Nusaybin’de ve son olarak da Efrîn’de yaşanan işgal aynı zamanda tarihten günümüze gelen imha politikaların devamıdır.

Bakur’da Sayın Abdullah Öcalan üzerinde geliştirilen uluslararası komplo ve İmralı tecrit ideolojisi başta olmak üzere tüm halkın üzerinde uygulanan baskılar, Rojhılat’ta rejimin başta kadınlar olmak üzere genel olarak yapılan idamlar, Başur’da Duhok’da, Şengal’de Êzidî toplumu ve kadınlara yönelik saldırılar ve Rojava’daki katliamlar da katliamcı zihniyetin ürünü ve devamındır. 3. Dünya Savaşı’nın Kürdistan merkezli olması bizim nasıl bir savaş konsepti ile karşı karşıya kaldığımızın somut göstergeleridir.

Kürdistan’da halkların inançların zenginliği ulus devlet paradigmasının yaşamsallaşmasının önünde en büyük engel ve tehlike olarak görülmektedir. Aynı zamanda tüm saldırılara rağmen tarihin belli dönemlerinde her ne kadar bölgesel veya inançsal açıdan olsa da sisteme karşı hep bir isyan ve direniş kültürünün hattı gelişmiştir. Tarihsel olarak kadınların büyük bedellerle miras bıraktığı bu direniş kültürünü zayıflatmak, geriletmek için her türlü saldırı mubah görülmüştür. Kürdistan coğrafyasını ekonomik, siyasi ve politik stratejik olarak birçok antlaşmalar ile parçalama ve insansızlaştırma hedefi her zaman canlı tutulmuştur. Dönemsel politikalar ile sonuç alınmadığını gören hegomonik güçler Lozan Antlaşması ile Kürdistan coğrafyasını dört ayrı ulus devlet arasında parçalamaya gitmiştir. Her dört devletin Kürtler ve Kürt kadınları üzerinde böl parçala politikasının Kürtler arasında da sadece sınırlarlar parçalamakla sınırlı kalmamış farklı anlayışlarla da Kürtlerin birliğine yönelik düşmanca politikalar geliştirerek toplumu karşı karşıya getirmiştir. Tüm bu saldırıların yanı sıra her dönemin konsepti farklı olsa da göç politikasında bir farklılık olmamış sistematik olarak Kürtler metropoller ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın her tarafına zorunlu göçle tabii tutulmuştur.

Kürtler üzerinde geliştirilen politikalardan en fazla etkilenen kadınlardır. Dolayısıyla da toplumda baskının, şiddetin ve katliamın uygulama alanı maalesef her zaman kadınlar olmuştur.

Avrupa’da yaşayan Kürdistan toplumunun Kürdistan halkları ve Kürtlere yönelik zoraki asimilasyon politikalarının yanı sıra göç ve göçün yarattığı sonuçlar eklenince sorunlar daha fazla katmerleşmektedir.

Biz Kürt kadınları olarak tüm sorunların temelinde Kürtler arasında birliğin oluşmamasından kaynaklı saldırılara daha fazla zemin sunulduğunun inancındayız. Özgür kadın ve özgür Kürdün kimliğine, kültürüne ve varlığına saldırılar bizim parçalı duruşumuzdan beslenmektedir. Gelişen bu saldırılar karşısında Kürt Kadının verdiği mücadele ve direniş tüm dünyada alternatif özgür yaşamın yaratılmasının umudunu güçlendirmiş ve mücadeleyi evrenselleştirmiştir. Ancak Kürt kadın mücadelesi evrenselleştiği oranda da Kürtler ve kadınlar arasında ki birliğini hem önemini hem de zeminini yaratmasından dolayı da bizlere tarihi bir misyon yüklemektedir. Avrupa da yaşayan Kürtler aynı zamanda da dört parça Kürdistan’ın da bir sahanın bileşkesi olmaktadır.

Tarihin hiçbir döneminde egemen sistemlerin işgal sonucunda Kürdistan’da 4 parçadaki sınırlar halklar ve kadınlar nezdinde zihniyetlerde bu derece aşılmamıştır. Yine aynı derecede ulusal birliğe bu kadar ihtiyaç duyulmamış ve yakın olunmamıştır. Kadınlara, gençlere ve halka yönelik saldırıları ancak güçlü bir ulusal birlik anlayışı ve perspektifi ile aşılacaktır.

Kürt kadınının ulusal birliği sadece Kürtler için değil aynı zamanda da Kürdistan’da yaşayan tüm kadınların bu birlik etrafından kenetleneceği ve direneceği bir zemini yaratacaktır.

Kürdistan üzerinde geliştirilen işgalci ve katliamcı saldırılar, kadına yönelik her türlü şiddet, küçük yaşta ve zorla evlilik, berdel, başlık parası, göç ve göçün yarattığı sorunları tartışıp ulusal birlik esprisi ile çözümleri üretmek hedeflenmelidir. Ataerkil zihniyetin yaratmak istediği köle, kimliksiz ve parçalı Kürde karşı özgür Kürdün yaratılmasında kadınlar olarak öncülük misyonumuzun gereğini yerine getirmekle mükellefiz. Ayrıca yapılacak olan Çalıştayda 3. Ulusal Kürt Kadın konferansının yapılma kararı hedeflenmelidir. Çünkü Ulusal Kürt Kadın birliği beraberinde genel Kürt birliğinin zeminini güçlendirecektir. Aynı zamanda kadınların var olan örgütlü zemininin birliğini oluşturmak da hayati derecede önem arz etmektedir.

Tüm bu nedenlerle Avrupa’da yaşayan Kürt kadınları olarak 20-21 Mayıs tarihlerinde çalıştayımızı gerçekleştireceğiz.

Avrupa Ulusal Kürt Kadın Çalıştayına TJK-E, KEJAR, YNK, Goran, Komala, Yekgirtu, ve KDP’li kadın temsilciler, Yaresan ve Feyli Kadınlar, Êzidî Kadın Hareketi (TAJE), Kürdistan İslami Topluluğu (CİK), PYD, Kongra Star, KNK kadın üyeleri, Kürdistani kadın dernekleri, akademisyenler, parlamenterler ve bağımsız şahsiyetler katılacaktır.”