Av. Çakır: Yargılayan olacağız

ÇHD ve HHB avukatlarının yargılandığı davanın, klasik komplo davalarının bir örneği olacağını belirten Avukat Ezgi Çakır, “Yargılanan değil, yargılayan olacağız” dedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarının 10 Eylül’de Bakırköy Adliyesi’nde başlayacak yargılaması öncesi konuşan Avukat, Ezgi Çakır, şunu vurguladı: “Meşruluğumuzdan da haklılığımızdan da geri adım atmayacağız. Bu faşizm hukuku ve baskı rejimi önünde diz çökmeyeceğiz; onu mahkemelerde teşhir etmeye devam edeceğiz.”

Bakırköy Adliyesi’nde yargılanmaya başlayacak 17’si tutuklu 20 avukattan biri olan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Ezgi Çakır, ANF’nin sorularını yanıtladı. Avukat Çakır, avukatların bir senedir hukuksuz bir şekilde tutuklu olduğunu hatırlattı. Duruşma öncesinde verilen ve avukatların açlık grevi başlatmasıyla kaldırılan SEGBİS kararına değinen Çakır, bu kararın tutuklamalarla ve baskınlarla yapılan hukuksuzluğun devamı niteliğini taşıdığını belirtti. Çakır, özellikle siyasi davalarda verilen benzer SEGBİS kararlarının tutukluluk sürecini uzatmaya yönelik bir hamle olduğuna işaret etti. İşletilen faşist hukukun, aslında yargının iktidarın nasıl bir tahakküm aracı haline geldiğinin de açık göstergesi olduğunu vurgulayan Çakır, “Görülen duruşmalarda sorgusuz sualsiz, delil araştırması dahi yapılmadan, sorguları alınmadan SEGBİS dayatmalarıyla nasıl hapis cezaları verildiğini görüyoruz. Avukat arkadaşlarımızın dosyasında olduğu gibi, iki gizli tanık üzerinden insanların özgürlüklerinin nasıl gasp edildiğine her gün tanık oluyoruz” dedi.

KUMPAS DAVALARININ AYNISI

Fethullahçıların etkin olduğu dönemde yaşanan kumpas davalarının aynısının AKP döneminde yayılarak devam ettiğine dikkat çeken Çakır, o dönem hedef olan avukatların bugün aynı yöntemle yargılanmasını, “FETÖ öğretiyor, AKP de öğreniyor” diyerek özetledi. ÇHD ve HHB avukatlarının hak ve özgürlük mücadelesini sadece adliye koridorlarına sıkıştırmadıklarını, tüm alanlara taşıdıklarını hatırlatan Çakır, “Onlar müvekkillerinin açlığına ortak olmuş, sokakta işkenceyi müvekkilleriyle birlikte göğüslemiş, infazlarda polisin önüne dikilmiş avukatlar. Avukatlar camiasında da öncü bir yerdeler, o yüzden iktidarın hedefi haline geliyorlar” şeklinde konuştu.

AÇIK VE GİZLİ TANIKLAR

Avukatların 6 açık, 6 gizli tanık üzerinden şekillenen dosyasının klasik komplo davalarının bir örneğini de oluşturacağını vurgulayan Çakır, söz konusu dosyada ne teknik takip ne de tape olduğunu; sadece açık haber kaynaklarından alınan fotoğraflar ile açık ve gizli tanıkların beyanlarının bulunduğunu belirtti. Açık tanıklardan birinin eski bir müvekkilleri olduğuna dikkat çeken Çakır, “Belli ki kendini gözaltından ve cezai kovuşturmalardan kurtarmak için bu ithamlarda bulunmaya zorlanmış” diye konuştu. Polisin son zamanlarda bu yöntemi çok sık kullandığına da işaret eden Çakır, “Gözaltına aldıkları kişileri itirafçılaştırmak onların genel politikası haline geldi. Polisler her gözaltına aldıklarıyla, ‘Bizimle işbirliği yap, seni bırakalım’ pazarlığı yapıyorlar” dedi.

FAŞİZM HUKUKUNU TEŞHİRE DEVAM

Berkin Elvan, Hasan Ferit Gedik, Dilek Doğan, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın avukatları olan ÇHD ve HBB avukatlarının, esas olarak mesleklerini icra ettikleri için yargılandıklarını kaydeden Çakır, avukatların Nuriye ve Semih’in duruşmasından iki önce gözaltına alınmasının rastlantı olmadığının altını çizdi. Avukat Ezgi Çakır, şunları ifade etti: “Avukatlara isnat edilen esas suçlama, aslında müvekkillerine umut vermeleridir. Biz de diyoruz ki; bizim umudumuz müvekkillerimizle birlikte yükseliyor. Bizi tutuklayarak hedefledikleri, müvekkillerimizi avukatsız bırakmak. Savunmaya yönelik saldırılara rağmen dayanışma galip geldi; hiçbir müvekkilimiz avukatsız kalmadı. Şimdi biz bu dayanışma örneğini avukatların duruşmalarında da göreceğiz. Biz orada yargılanan değil, yargılayan olacağız. Meşruluğumuzdan da haklılığımızdan da geri adım atmayacağız. Bu faşizm hukuku ve baskı rejimi önünde diz çökmeyeceğiz; onu mahkemelerde teşhir etmeye devam edeceğiz.”