Şakran’daki kadın tutsaklardan çağrı: Can güvenliğimiz yok

Şakran cezaevindeki siyasi kadın tutsaklar, insanlık dışı koşullarda tutulduklarını ve “can güvenliklerinin” kalmadığını belirterek, duyarlılık çağrısında bulundu.

Şakran cezaevindeki siyasi kadın tutsaklar, cezaevinde maruz kaldıkları insanlık dışı koşullara ilişkin açıklamada bulundu.

Tutsaklar, pislik yuvasına çevrilmiş koğuşlara alındıklarını, 11 kişilik bir koğuşta 36 kişinin tutulduğunu, müdürün gözlerin önünde işkenceye maruz kaldıklarını, her gün psikolojik işkence gördüklerini, açlıkla terbiye edilmeye çalışıldıklarını ve özellikle Kürtçe yayınların verilmediğini belirtti.

MELTEM BABAOĞLU’NUN GELİŞİYLE FAŞİZMİN DOZU ARTTI

Tutsakların açıklaması şöyle:

“Önderliğimiz üzerinde yıllardır uygulanan ağır tecrit politikası artık tüm zindanlara uygulanmaktadır. Bulunduğumuz Şakran cezaevi sürekli hak ihlalleriyle gündeme gelen bir zindandır. Açıldığı günden bu yana pilot bölge olarak seçilen ve özel politikalarla yönetilen bir yerdir. Özellikle 1. Müdür Meltem Babaoğlu’nun gelişinden sonra cezaevi politikasında faşizmin dozunu yükseltti. Daha önceki cezaevlerinden de sicili kabarık olan müdür Meltem Babaoğlu, yeminli bir Kürt düşmanıdır ve her fırsatta bunu uygulamalarıyla göstermektedir.

ONUR KIRICI UYGULAMALAR

Adalet Bakanlığı'nın, 'Cezaevlerinde çıplak arama yok, yapılmıyor' açıklamasına rağmen burada hala bu insanlık dışı, iradeyi teslim almaya çalışan, onur kırıcı uygulama devam etmekte ve devam ettireceklerini açık bir şekilde ifade etmekteler. En son HDP İzmir İl Yöneticisi olarak tutuklanan arkadaşımız Türkan Poyraz'a zorla çıplak arama yaptılar ve yapılan suç duyurusu, şikayet dilekçelerine hiçbir kurumdan dönüş olmadı. Yine zindana yeni gelen her arkadaşımıza ve son gelen Türkan Poyraz arkadaşa, 'PKK koğuşuna gitme, HDP koğuşu var oraya git. Daha az ceza alırsın, daha erken çıkarsın' denilerek, itirafçılık ve umutsuzluk dayatılıyor. Zindan da HDP koğuşu diye bir yer yoktur, bağımsız, itirafçıların koğuşu vardır. Tüm halkımızın bunu bilmesi ve bu onursuzluk dayatmasına karşı bilinçli olması gerekir.

ESAT OKTAY GİBİ DAVRANIYORLAR

Pandemi süreci boyunca ve son kısmi normalleşme sürecinde pandemi sadece bize tecrit olarak uygulandı. Hiçbir hijyen koşuluna dikkat edilmedi, hafta da bir 40-50 gardiyan aramaya geliyor. Amaç arama yapmak değil psikolojik şiddet uygulamak ve özel savaş yürütmektir. Gardiyanlar her gün dışarıdan gelmesine rağmen, biz koşullarda esneme talep ettiğimizde pandemi gerekçesiyle ret ediliyor. Gardiyanlar ise, müdür Meltem Babaoğlu’ndan aldıkları güçle birer Esat Oktay gibi davranıyorlar. Bağırıp çağırıp hakaret ediyorlar, biz cevap verdiğimizde ise tutanak tutmakla, iyi halini bozup tahliyeni engellemekle tehdit ediyorlar. 

FAŞİZAN UYGULAMALARIN NEFERİ GARDİYANLAR

Özelde başgardiyan Kebire, Vardiye başkanı Seher, Depocu gardiyan Aysel, Çiğdem ve Aşkım adlı gardiyanlar bu faşizan uygulamaların birer neferi halindeler.

‘PİSLİK YUVASINA ÇEVRİLMİŞ KOĞUŞLARA ALINDIK’

6 Ekim gecesi yapılan operasyonla koğuşlarımızdan çıkartılıp pislik yuvasına dönmüş koğuşlara alındık. Gece 11'den sabah 4'e kadar, 150-200 gardiyandan oluşan bir koridorda eşyalarımızı taşıdık ve çoğu eşyalarımı kırılıp kullanılamaz hale geldi.

‘MÜDÜRLERİN GÖZLERİN ÖNÜNDE İŞKENCEYE UĞRADIK’

1. müdür ve idari müdürlerin gözü önüne hakarete ve psikolojik işkenceye uğradık. Yaşadıklarımıza dair yazdığımız suç duyurularına hiçbir şekilde cevap alamadık. Çünkü cezaevi idaresi Adalet Bakanlığı dahil hiçbir kuruma yazdığımız dilekçeleri göndermiyor el koyuyor. Koşullarımızı anlattığımız hiçbir mektup gönderilmiyor. İdare buradaki uygulamalarının suç teşkil ettiğinin farkında ve bunların üstün örterek dışarıya çıkmasına izin vermiyor.

HER GÜN PSİKOLOJİK İŞKENCE

Son bir haftadır her gün erkek teknisyenle koğuşlara girip prizleri, duvarları kontrol ediyorlar. Esas amaç arıza tespiti değil, her gün psikolojik işkence uygulamaktır. Müdürlerle görüşemiyoruz.2-3 aydır her hafta dilekçe yazmamıza rağmen idare görüşmüyor ve sorunları çözmüyor.

KÜRTÇE KİTAPLAR VERİLMİYOR

Kürtçe kitaplarımız verilmiyor, inceleme sonucunda içerisinde "dağ" kelimesi geçmesi bile el koyma gerekçesi yapılıyor. Milletvekillerinin 8 Mart, Newroz, 25 Kasım gibi günlerde gönderdikleri kartlara el konuluyor, yasal mercilere itiraz ettiğimizde ise infaz hakimliği sadece idarenin kararlarını onaylıyor.

ÇOK SAYIDA HASTA TUTSAK VAR

Başta Fatma Özbay arkadaşımız olmak üzere birçok hasta arkadaşımız var. Bu arkadaşlarımızın tedavisi yapılmıyor, sürüncemede bırakılıyor, koyulan teşhis hastaya söylenmiyor. İlaçlar ya verilmiyor ya da geç verilip tedavi aksatılıyor. 

DEMİRALP VE AYDIN İNSANLIK DIŞI KOŞULLARDA TUTULUYOR

Bulunduğumuz alanda ağırlaştırılmış müebbet olan Mesil Demiralp ve Rewşen Aydın arkadaşlarımız var. Kaldıkları hücreler insanlık dışı bir yapıda. Fiziki koşulları uzun süre kalınabilecek yerler değil. Sevk talepleri gerekçesiz sürekli reddediliyor. Bulundukları hücrelerin üst katına psikolojik sorunlar yaşayan adli tutsaklar getiriliyor ve arkadaşlarımızı tehdit ve hakaret edip, üzerlerine tuvaletlerini atıyorlar. Şu anda bu iki arkadaşımızın hiçbir can güvenliği yok ve müdür Meltem Babaoğlu bunu bilinçli yaptırıyor.

11 KİŞİLİK KOĞUŞTA 36 KİŞİ

Şu an 11 kişilik koğuşta 36 kişi kalıyoruz ve arkadaşlarımız yerlerde yatıyor. İkinci koğuş talebimizi ancak birbirinden uzak koğuşlar olursa kabul edeceklerini söylüyorlar. Dışa karşı katı bir tecrit uygularken bu tecridi içerde de yapmaya çalışıyorlar. Yeni çıkan infaz yasasıyla birlikte tutsaklar bağımsız koğuşa gitmedi diye, itiraflarda bulunmadığı için tahliyeleri 6-10 ay erteleniyor. Onursuzluğu kabul etmedikleri için cezalandırılıyorlar.

TUTSAKLAR AÇLIKLA TERBİYE EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR

T.C.'nin içinde bulunduğu ekonomik krizi cezaevi idaresi tutsaklar üzerinden fırsata çevirmeye çalışıyor. Cezaevi kantininde satılan ürünlere her hafta zam geliyor ve birçok yaşamsal malzeme yok denilerek depoda bekletilip zamlanınca satılıyor. Kısacası stokçuluk yapılıyor. Günlük verilmesi gereken iaşe bedeline denk karavana miktarı çok azaltıldı. Tutsaklar açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor. Her tutsağa verilmesi gereken aylık temizlik malzemesi verilmiyor. Fahiş fiyatlarla kantinden almaya zorlanıyoruz.

DUYARLILIK ÇAĞRISI

Tüm bu yaşadığımız hak ihlalleri ve işkenceler karşısında devrimci duruşumuz ve Apocu felsefeden aldığımız güçle faşizme karşı direniyoruz. Buradan çağrımız tüm halkımıza ve demokratik kamuoyunadır, baskılara karşı biz siyasi tutsakları yalnız bırakmamanızı ve duyarlı olmanızı istiyoruz. Tüm halkımızı devrimci duygularımızla selamlıyoruz."