İsviçre’nin 25 kentinde eşzamanlı olarak gerçekleştirilen Kadın Grevi (Feministischer Streik), bu yıl da kitlesel katılımla patriyarkaya, kapitalist sömürüye, yapısal ırkçılığa ve erkek-devlet şiddetine karşı güçlü bir isyana dönüştü.
BERN’DE KADINLAR MECLİS ÖNÜNDE ADALET TALEP ETTİ
Başkent Bern’de on binlerce kadın Schützenmatte Meydanı’nda bir araya geldi. “United in Resistance” (Birleşik Direniş) pankartı arkasında yürüyüşe geçen kadınlar, sloganlarla İsviçre Federal Meclisi önüne ulaştı. Burada kadın kurumları adına yapılan konuşmalarda eşitsiz ücret, cinsiyete dayalı şiddet ve kadın emeğinin görünmez kılınması gibi başlıklar öne çıkarıldı.
Kürt kadınları da güçlü bir şekilde alandaydı. Şengül Aslan’ın sahnede seslendirdiği ağıt, binlerce kadından büyük alkış aldı. Berjin Zenda Kadın Meclisi adına okunan metinde, Kürt kadınlarının binlerce yıllık direniş geleneği vurgulandı ve Dengbêj ezgileriyle mücadele geleneğinin bugüne taşındığı ifade edildi.
Metinde, bugün de yas tutmak için sayısız neden olduğu, ancak umutsuzluğa kapılmadan mücadeleyi sürdürmek gerektiği vurgulandı. Direnişin ezgilerle geleceğe aktarılması gerektiği belirtilerek, insan ve doğa onuruna yakışır bir yaşam için birlikte omuz omuza mücadele çağrısı yapıldı.
KÜRT KADIN HAREKETİ: MÜCADELEYİ BÜYÜTME ÇAĞRISI
Kürt Kadın Hareketi tarafından yapılan açıklamada, Rojava Devrimi’nin bir kadın devrimi olduğu vurgulandı. Açıklamada, savaşa, soykırıma ve faşizme karşı yorulmadan mücadele eden herkesle dayanışma içinde olunduğu belirtildi. Hayatları ataerkillik, sömürgecilik, kapitalizm ve faşizm tarafından tehdit edilen herkesle birlikte olunduğu ifade edildi. Mücadelelerin birleştirilmesi, örgütlenilmesi ve öz savunmanın daha fazla önem kazandığı belirtilerek, devlet yapılarının tamamen ataerkil olduğu ve ne ataerkinin ne de kapitalizmin özgürlük getiremeyeceği vurgulandı.
Rojava’nın bu mücadelenin ön cephesi olduğu belirtilerek, öz örgütlenmeye, çok etnisiteli yapıya, doğrudan demokrasiye, kadın özgürlüğüne ve ekolojiye dayalı bir model sunduğu ifade edildi. Suriye’deki iktidar belirsizliğinin kadın ve azınlık haklarını tehdit ettiği, Kürdistan’ın tüm parçalarındaki silahlı saldırıların ve bu saldırılara destek olan uluslararası askeri sevkiyatların durdurulması gerektiği belirtildi.
JİN JİYAN AZADÎ İLE DEMOKRATİK TOPLUMU ÖRECEĞİZ
Açıklamada, Önder Apo’nun öncülüğünde başlatılan yeni sürecin barış için önemli bir fırsat sunduğu ifade edildi. Önder Apo’nun geliştirdiği Üçüncü Yol paradigmasının, dünya krizlerine çözüm sunan demokratik bir model olduğu belirtildi. Bu nedenle onun ve tüm siyasi tutsakların özgürlüğünün hayati önemde olduğu vurgulandı.
Yıllardır halklar arasında kapsamlı bir barışı inşa etmek için siyasi çözüm arayışı sürdürüldüğü, demokratik ve özgürlükçü bir toplumun, mücadele eden kadınların öncülüğünde kurulabileceği ifade edildi. Jin, Jiyan, Azadî ile yeni bir toplumun mümkün olduğu belirtilerek, savaşın ve ataerkinin birbirinden ayrılmaz olduğu, bu yüzden her zamankinden daha fazla güçlü feminist ittifaklara ihtiyaç duyulduğu dile getirildi.
ZÜRİH’TE 55 BİN KADIN TEK SES OLDU
Zürih’te yaklaşık 55 bin kişi, Rudolf Brun Köprüsü’nden Helvetiaplatz’a uzanan yürüyüşte buluştu. Kürt kadınlar mor fularları, “Jin, Jiyan, Azadî” pankartları ve Rojava sembolleriyle yürüyüşe katıldı. Alanlarda feminist ezgiler yankılanırken, eşit ücret, şiddete karşı sıfır tolerans ve bakım emeğinin tanınması talepleri öne çıktı. Engelli bireyler, göçmen kadınlar ve anneler için özel yürüyüş blokları oluşturuldu.
LOZAN’DA SLOGANLAR ROJAVA VE İRAN’A UZANDI
Lozan’da Olimpiyat Oyunları nedeniyle yürüyüş gerçekleştirilmedi ancak meydanlar politik kürsülere dönüştü. Lajîn Kadın Meclisi ve Yekîtiya Jinên Kurd li Swîsre (YJK-S) öncülüğünde yapılan açıklamalarda, Rojava’daki kuşatma, İran’da kadınlara yönelik idam tehditleri ve Kürt kadınların direnişi öne çıkarıldı.
YJK-S adına konuşan Tanya Amed, kadın özgürlük mücadelesinin yalnızca hak arayışı değil, sistemin tamamına karşı radikal bir alternatif olduğunu belirterek, Jin, Jiyan, Azadî çizgisinin bu mücadelenin devrimci kalbi olduğunu ifade etti.
BASEL
İsviçre’nin bir başka metropol kenti olan Basel’de 5 binin üzerinde kadın, erkek-devlet şiddetine karşı yürüdü. Basel’in Barfüsserplazt meydanında bir araya gelen kadınlar sloganlarla kadınlar Kaserna meydanına kadar yürüdü. Burada çeşitli konuşmalar yapan kadınlar mücadeleyi büyüteceklerinin sözünü verdi. “Feminizid politiktir”, “Emeğimiz görünmez değil” ve “Bakım işi devrimdir” pankartları taşındı. Göçmen kadınların taşıdığı dövizler, ırkçılığa ve sömürüye karşı uluslararası dayanışmayı görünür kıldı.
BİEL
İsviçre’deki eylemin bir adresi ise Biel kenti oldu. Biel Merkez Tren istasyonundaki meydanda bir araya gelen kadınlar, burada çeşitli konuşmalar gerçekleştirdi. Konuşmalarda 14 Haziran Kadın Grevi için güçlü bir mesaj verdi.
Biel’deki Kürt kadınları da Biel Arîn Mîrkan Kadın Komünü olarak, 14 Haziran Kadın Grevi'ne “Jin, Jiyan, Azadî” sloganıyla katıldı. Komün üyeleri kendi renkleri ve zılgıtlarıyla alanda yer alırken, sahnede folklor grubunun gösterisi büyük ilgi gördü.
LUZERN VE ST. GALLEN
Luzern’de Inseli Park’ta toplanan kadınlar, “The Future is Feminism” yazılı pankart eşliğinde Altstadt’a yürüdü. Burada yapılan açıklamalarda kadınların mücadele azmi ve kolektif emeği vurgulandı.
Avusturya sınırındaki St. Gallen kentinde ise Kornhausplatz’tan başlayan yürüyüş Grabenhalle’ye kadar sürdü. Kürt kadınlarla dayanışma mesajlarının öne çıktığı yürüyüşte, kadınlar güçlü sloganlarla mücadele kararlılıklarını ortaya koydu.
CENEVRE, LUGANO, BELINZONA, AARAU, SOLOTHURN
Cenevre, Lugano, Belinzona, Aarau ve Solothurn kentlerinde de binlerce kadın feminist greve katıldı. Göçmen kadınların ve FLINTA+ bireylerin etkin katılım sağladığı eylemlerde, ortak talepler dile getirildi, kadınların öz-savunma ve örgütlenme hakkı savunuldu.