Zulüm olaðanlaştıkça zalim sıradanlaşır-Amed Dicle

Zulüm olaðanlaştıkça zalim sıradanlaşır-Amed Dicle

17 yaşında H.D. Mardin Mazıdaðlı.

17 aydır tutuklu ve şimdi Şakran Aliaða Gençlik ve Çocuk Kapalı Cezaevi'nde, bir hücrede tutuluyor. Yaklaşık iki ay sonra duruşması var ve hakkında 15 yıla varan hapis cezası isteniyor.

***

H.D, Mazıdað'da çiftçilik yapan bir ailenin çocuðu. 13 kardeşten beşincisi. Babasının 3 kuzeni gerillaya katılmış, biri yaşıyor diðer ikisi ise deðişik tarihlerde yaşamlarını yitirmişler.

Maddi sebeplerden dolayı ilkokuldan sonra okulu bırakıp ailesine çobanlık yapmaya başlayan H.D, mesai saatlerinin çoðunu kitap okumakla geçirdiði için bu işte pek de başaralı olamıyor. Küçük kardeşi okumaktan vazgeçince, tekrar okul yolunu tutuyor. Kızıltepe'de okuyor ve Makine Mühendisi olmak istiyor.

Hatırlarsınız, Haziran 2011 seçimlerinden sonra Hatip Dicle'nin vekilliðinin iptal edilmesi tüm Kürdistan kentlerinde olduðu gibi Kızıltepe'de de yoðun bir şekilde protesto edilmişti.

H.D'nin bu eyleme katılıp katılmadıðını bilmiyoruz. Ancak eylemin olduðu yerden deðil, kendisinin de anlatmaya çalıştıðı gibi, 'hazır bulunmadıðı, katılmadıðı bir gösteriden sorumlu tutularak' bir grup arkadaşıyla, başka bir yerde, bu eyleme katılmaktan gözaltına alınıyor.

H.D'yi gözaltına alan polisler, kendisine karşı kullanabilecekleri hiçbir delil bulamayınca, diðer çocuklar aleyhine ifade vermeleri için bu çocuklara baskı uyguluyor ve iki çocuða zorla polislerin hazırladıðı ifadeler imzalattırılıyor.

Savcı, Terörle Mücadele Kanunu'nun 2. Maddesi'nde yer alan, "Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırırlar" maddesi üzerinden dava açmak istiyor.

Ancak bu maddeden dava açılması için çok 'küçük' bir sorun var. H.D henüz 16 yaşında. H.D henüz çocuk.

Tabi yapılmamış iş deðil, H.D’nin yaşı büyütülüyor. Mahkeme kararıyla Adli Tıp'tan H.D'nin 18 yaşında olduðuna dair bir rapor hazırlanıyor ve dava süreci başlıyor. Aleyhine zorla ifade veren çocuklardan biri geri çekiyor ifadesini. Diðeri ise, "Gerillaya katılıyorum..." diyerek ayrılıyor evinden.

H.Dise, 5 ay önce Mardin Cezaevi'nden, Şakran Cezaevi'ne gönderildi. Annesi, babası ve kardeşleri, 5 aydır onunla görüşemiyorlar. Mardin ve Ýzmir çok uzak kentler ve ailenin bu kadar yolculuðu yapabilecek maddi imkanı yok.

Türkiye ve Kürdistan zindanlarında açlık grevleri eylemi başladıðında, H.D babasını telefonla arayarak açlık grevine gireceðini açıklıyor. Babası, "Oðlum çok zeki, inançlı ve kararlı biri olduðu için ikna etmeye çalışmadım. Çünkü yaşam karşısında da mücadeleci ve ne yaptıðını bilen biri" diyor.

H.D, açlık grevine 3 kişilik hücresinde başladı.

Yanında, 15 yaşındaki hücre arkadaşı Cizreli U.D da vardı. H.D, açlık grevine başlayınca o da katıldı. Cezaevi yönetimi grevde olan bir çok tutsak gibi onları da tek kişilik, ayrı hücrelere yerleştirdi. Telefon, mektup ve akla gelebilecek her türlü iletişim hakları gasp edildi.

Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dernekleri Federasyonu yöneticileri, avukatlar ile iletişime geçip çocukların ikna edilmesi için yoðun çaba harcadılar. Avukatlar ile ortak çalışma yapıp çocukları ikna etmeye çalıştılar olmadı kurum olarak fax gönderdiler, ancak H.D ve U.D açlık grevini bırakmadı. Cezaevi yönetimi onları yemek yemeðe özendirmeye çalıştı, psikolog ile telkinde bulundu ancak ‘ikna’ olup eylemi bırakmadılar.

Ve eylemlerinin 21. gününde federasyonun talebi ile BDP Grup başkanvekili Pervin Buldan bizzat cezaevine gidip çocuklar ile görüşerek onları ikna etti ve eylemi bıraktılar.

Ancak Türk Başbakanı Erdoðan’ın konuşmalarından sonra açlık grevleri kitleselleşti ve H.D, U.D ve aynı yaşlarda 3 çocuk daha bir kaç gün önce yine açlık grevine başladılar.

***

Türk Devleti'nin, bu çocuklara yaptıkları reva mı? Neden bu eza?

Bu devlet, hangi gerekçe ile çektiriyor bu ızdırabı onlarca diðer Kürt çocuk gibi, H.D ve U.D'ye?

13 yaşındaki Ceylan'ı, 12 yaşındaki Uður'u, 8 yaşındaki Enes'i, Roboskili 34 çocuðu öldüren devlet, H.D ve onun gibi binlerce çocuða bu zulmü yapar. Yapar, çünkü kendi varlıðını bu çocukların bir şekilde 'yok edilmesine' baðlamıştır.

Seyid Rıza'nın oðlunun yaşını büyüterek idam eden, H.D'nin yaşını büyüterek zindanlara atan Türk devleti, Kürt çocukların hayatları üzerinden Kürt ulusunu filizlerinden itibaren tutsak ede gelmiştir.

Ama asıl sorgulanması gereken konu; Türk Devleti'nin bu sistematik zulmü yapıyor olması deðil, Dersim'den Kızıltepe'ye tüm Kürdistan'ı kapsayan bu zulmün, kanıksanmış olmasıdır.

Belki de, devletin baskıyı bu denli arttırarak devam ettirmesinin nedeni, yapılan zulmün artık normal ve sıradan gelmesindendir. Belki de, bu zulme karşılık en büyük alkış, suskunluðumuzdur.

Çünkü; zulüm olaðanlaştıkça, zalim sıradanlaşır!