Yüksekdağ'dan AKP ve Saray'a: Hayaliniz kabusunuz olacak!
Yüksekdağ, Erdoğan'ın "Ya baş eğeceksiniz, ya baş vereceksiniz” tehdidine, “Bizim baş verdiğimiz doğrudur ama tarih de biliyor ki, hiç baş eğmedik, eğmeyiz” yanıtını verdi.
Yüksekdağ, Erdoğan'ın "Ya baş eğeceksiniz, ya baş vereceksiniz” tehdidine, “Bizim baş verdiğimiz doğrudur ama tarih de biliyor ki, hiç baş eğmedik, eğmeyiz” yanıtını verdi.
Yüksekdağ, Erdoğan'ın "Ya baş eğeceksiniz, ya baş vereceksiniz” tehdidine, “Bizim baş verdiğimiz doğrudur ama tarih de biliyor ki, hiç baş eğmedik, eğmeyiz” yanıtını verdi. Yüksekdağ, AKP ve Saray'ın Kürdistan'ı işgal planına sert tepki göstererek, "Sur için kurduğunuz hayal çok yakın zamanda sizin kabusunuza dönüşecek” dedi. Halkın dimdik ayakta, direnişte olduğunu vurgulayan Yüksekdağ, Alevileri hedef alan projeleri de gündeme getirdi.
'ÜLKENİN YARISINDA DARBE VAR!'
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Yüksekdağ, Kuzey Kürdistan'daki soykırımcı saldırılara değinerek, “HDP’yi oluşturan yapılar biat etmeyenlerdir, teslim olmayanlardır. Biat etmeyenlere karşı AKP iktidarı her yerde bütün yaşam alanlarında aralıksız baskı, tutuklama yasaklama ve kıyım operasyonu sürdürüyor. Bu yerler aynı zamanda bugün halen abluka altında halkımıza yaşamın zehir edildiği yerler. Temmuz ayından bu yana Türkiye’nin 7 kentinde uygulanan ablukalar kesintisiz bir biçimde sürüyor. Temmuz’dan bu yana tam anlamıyla kamu yıkımı gerçekleştirdi. 700 sivil halka karşı ilan edilen bu kırım ortamında katledildi. Ama siyasi iktidar hiçbir şey olmamış gibi bizlere kendi rejimini dayatmaya devam ediyor. Yıkımla, kıyımla sıkıyönetimle sorun çözülmüyor, çözülemiyor. Nusaybin’de yetkinin validen alınarak, askere devredilmesi darbedir. Bugün Türkiye’nin yarısı darbe anlayışıyla yönetiliyor” diye konuştu.
'HALK DİMDİK AYAKTA!'
Kürdistan kentlerine dair “acele kamulaştırma” adı altında alınan işgal kararlarına sert tepki gösteren Yüksekdağ, şunları belirtti: “El koyma kararları biat etmeyeni, kentiyle birlikte yakıp yıkma ve yok etme siyasetidir. Bunun tek anlamı budur. O ilçelerde yaşayan halkın tek suçu AKP saray rejimine boyun eğmemekti. Bu suçun bedelini ödetiyorlar aylardır. Halka ‘siz misiniz bize biat etmeyenler. O zaman evini yakıp yıkmakla sınırlı kalmayız, topraklarınıza el koyarız’ söyledikleri budur. El koyma kararlarının hizmet ettiği Sarayın çıkarlarıdır. Sur’da metre başı karakol dikmek için bir operasyon yürütüyorlar. AKP’nin sermayedarları Sur için kuyruğa girmiş durumda. Yakıp yıktıkları kentlerden rant devşirmek derdindeler. Kürt halkına huzur getirmedikleri gibi daha fazla ölüm ve savaş getiriyorlar. Tarihte kimler geldi kimler geçti. Kaç diktatör kaç padişah, kaç kral geldi geçti. Ama halklar dimdik ayakta. Onların derdi Sur’un ruhudur. Oradan bir direniş ruhu var. O ruhu yok etmek istiyorlar. Bu ruha karşı Cumhurbaşkanı diyor ki ‘yıllardır Sur’u yıkmayı hayal ediyordum’ diyor. Bir ülkenin cumhurbaşkanı kentleri yıkmanın hayalini kuruyor. Sur için kurduğunuz hayal çok yakın zamanda sizin kabusunuza dönüşecek.”
Meclis gündemine getirilmek istenen torba yasadaki bir maddeye değinen Yüksekdağ, “Aldıkları el koyma kararlarını, mahkemeye götürme, buna itiraz etme hakkını bile gasp edecek bir yasa çıkarıyorlar. Bu karar onaylandığında önlerine çıkan her yeri istedikleri gibi gasp edecekler, yargıya gitme hakkını gasp edecekler. Bugün Sur için alınan karar yarın Ankara’nın herhangi bir mahallesi için devreye konulacak. İşte bunun için torba torba yasalarla karşımıza çıkıp gasp ettikleri hakları o çuvallara doldurup, karanlığa gömmek istiyorlar” dedi.
MARAŞ VE SİVAS'TAKİ KAMPLAR
Yüksekdağ, Alevilerin yaşam alanlarının da işgal edilmek istendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bugün Sur’da halkın yaşam alanına gasp etmeye çalışanlar Maraş ve Sivas’ta da aynı şeyi yapmak istiyor. Maraş’ta mültecilere kamp yapma adı altında Alevi yurttaşlarımızın yaşadığı yere el koydular. Orada bir kamp inşasına başladılar. Maraş katliamını yaşamış halk, haklı olarak çetelerin yaşam bulabileceği o kampın yapılmasını istemiyor. Bölgenin demografik yapısıyla oynanmasını istemiyor. Ama siyasi iktidarın umurunda değil, kamp adı altında oraya paramiliter güçlerin yerleşmesini sağlıyor. Halkın kültürüyle oynama politikasına karşı her alanda birlikte direnmeliyiz. Maraş’taki direniş ile Amasya’da HES’e karşı direnen halkımızın direnişi, Sur’da tarihine el koyması için direnen halkımızın direnişi hepsi birdir. Her yerde bu saldırılara karşı direnen halklarımız birleşmelidir. Ancak bu birliği sağlayabilirsek Sarayın zulmüne karşı bir halk duruşu sergileyebiliriz.”
'SARAY'IN VATANDAŞI OLMAYACAĞIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “vatandaşlıktan çıkarma” tehditlerine de yanıt veren Yüksekdağ, “Siz insanlıktan çıkmışsınız. Bu tehdidin bizim gözümüzde beş paralık değeri yoktur. Sizleri biat etmeyenleri vatandaşlıktan çıkararak, kendi vatandaşınızı yaratmak istiyorsunuz. Susturup teslim aldıklarınız, korkuttuklarınızı bir araya getirerek kendi vatandaşlarınızı yaratmak istiyorsunuz. Biz Saray'ın vatandaşı olmadık, olmayacağız. Biz ortak vatanın vatandaşıyız. Bu vatanı da size yem ettirmeyeceğiz, parçalayıp böldürtmeyeceğiz” dedi.
Mülteci krizine de değinen Yüksekdağ, “Mülteci sorununu çözmenin en temel yolu Suriye’de savaşı durdurmaktır. Savaş naraları atmaktan, Suriye’de DAİŞ’i desteklemekten vazgeçin mültecilere karşı en insani görevi yapmış olursunuz. Bu görevi yapmıyorsanız bu dramın en büyük sorumlusu sizlersiniz” dedi.
'HALKIN CEBİNDEN PARA ÇALIP SAVAŞ YAPIYORLAR'
AKP’nin savaş politikalarıyla ekonomik alanda da büyük zararın görüldüğüne dikkati çeken Yüksekdağ, "Bu ülkenin milli gelirinde büyük kara delikler oluşturdular. Türkiye’nin milli geliri 80 milyar dolar düştü. Milli gelirdeki kayıp 120 milyar dolar. Savaşı şiddeti devreye koyarak, bu kadar parayı halkın cebinden çaldılar. Adı konulmamış bir kriz yaşanıyor. Bu krizin üzerindeki perde kalkarsa tüm suçları ortaya çıkacak. Bu perde savaş ve politik saldırganlıktır. Bu perdeyi kaldırırsak eğer işte onların bütün suçları halka karşı açtıkları savaşın bütün sorumluluğu ortaya çıkacak. Bu savaş perdesini kaldıralım ve bunların suçlarını ortaya çıkaralım. Bizler yaşamımızı korumak için bu perdeyi yırtıp atmak zorundayız” diye belirtti.
CİNSEL İSTİSMAR
Yüksekdağ, şiddet ve sömürü düzenin yıkımın en ağır bedelini kadın ve çocukların yaşadığına işaret etti.
Yüksekdağ, Karaman’da yaşanan cinsel istismar skandalı ve sonrasında yaşanılanlara da değindi. Yüksekdağ, şunları dile getirdi: “Tecavüzcüleri koruma hamlelerini karşımızı çıkardılar. Kavga gürültü içerisinde yaşanan esas gerçeği unutturmaya çalışıyorlar. İktidarın ve Saray'daki zatın kullandığı dili görüyorsunuz. İnsani bir sorunu çözmek için çalışmaları gerekirken, yarattıkları kavga içerisinde olayın özünü bütün Türkiye’ye toplumuna unutturmaya çalışıyorlar. Ne oldu o zar zor kurulan meclis araştırma komisyonu, çalıştı. Derhal Meclis bünyesinde kurulan komisyon çalışmaya başlamalıdır ve komisyonun çalışmasını geciktirerek, suçun üstünü örtmeye çalışarak kurtulamazsınız. Hepimiz bütün siyasi partilere çocuklara ve kadınlara karşı sorumludur. Çocukların yaşadığı sorunu bir erkek kavgası ile örtmelerine izin vermeyeceğiz. Bütün kendisine insanım diyenleri de bu suçun takipçisi olmaya çağırıyorum.”
SİYASİ SOYKIRIM OPERASYONLARI
DBP yerel yönetimler ve KJA’ya dönük siyasi soykırım operasyonlarına sert tepki gösteren Yüksekdağ, operasyonlarda kuşatma altındaki halka dayanışma elini uzatanların hedef seçildiğine dikkat çekti. Yüksekdağ, “2009 yılında hazırlanan iddianamelere dayanarak, o iddianameleri yeniden ısıtıp karşımıza çıkartarak, yeni bir siyasi soykırım başlattılar. O paralelciler var ya; 10 bin Kürt siyasetçiyi hapsedenler gittiler, siz de gideceksiniz” dedi.
TUTSAKLARIN AÇLIK GREVİ DİRENİŞİ
Cezaevlerindeki tutsakların açlık grevi direnişinin 39’uncu gününe girdiğini anımsatan Yüksekdağ, cezaevlerinde insanlık dışı müdahalelere karşı direnen “özgürlük tutsakları”nın yanında olduklarını belirterek, kendilerine selam gönderdi.
Yüksekdağ, Türk Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dokunulmazlık tehdidini tekrar gündeme getirmesine ilişkin ise “Özellikle Saray'dakinin acelesi var ama bizlerin de kaybedecek zamanı yok. Onlara verecek hiçbir tavizimiz yok” dedi.
ERDOĞAN'A YANIT: BAŞ EĞMEYİZ
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Ya baş eğeceksiniz, ya baş vereceksiniz” tehdidine karşı, şu yanıtı verdi: “Bizim baş verdiğimiz doğrudur ama tarih de biliyor ki, hiç baş eğmedik, eğmeyiz."