Alman polisinin ajanlaştırma girişimlerine ilişkin haberlerin basına yansımasının ardından bir açıklama yapan YEK-KOM başkanı Yüksel Koç, benzer durumlarda kalan Kürtlerin bu teklifleri deşifre etmesini istedi.

Yeni Özgür Politika gazetesine konuşan Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) Başkanı Yüksel Koç YEK-KOM Başkanı Yüksel Koç, Alman polisinin ajanlaştırma çalışmasının sadece Hessen Eyaleti ile sınırlı olmadıðını, bu politikanın Almanya’nın genelinde yürütüldüðünü belirtti. Alman polisinin, hem oturum hem de vatandaşlık durumuyla ilgili Kürtleri tehdit ederek ajanlaştırmaya çalıştıðını kaydeden Koç, “Derneklerimize gidip gelen insanlarımızı, karanlık oda dedikleri bir yere çekip orada konuşuyorlar. Bunun bir ‘güvenlik’ konuşması olduðunu söylüyorlar“ dedi.

Öncelikle bunun hukuki bir zeminin; yasal bir dayanaðının olmadıðını kaydeden Yüksel Koç, “Böylesi bir konuşmaya hiçbir Kürt gitmemeli ve kendisine yönelik bu uygulamaları deşifre etmelidir“ dedi.

Benzeri şikayetlerin sık sık kendilerine iletildiðini belirten Yüksel Koç, “Yetkililerle her görüşmede, her toplantıda derneklerimizin Alman yasalarına uygun bir şekilde kurulduðunu belirtmiştik. Bir sorunları varsa gelip bizle konuşsunlar. Bunlar çirkin politikalardır; ne ahlak ne hukuk ne de insanlık deðerleriyle baðdaşır. Ýnsanlarımız, yasal olarak kurulmuş derneklere ve izin alınmış etkinliklere katılıyor. Anayasal bir haktır“ diye konuştu.

YEK-KOM’un öncülüðünde 2011’in sonbaharından başlayıp 2012 yılı içinde devam den „Kürt Kimliði Tanınsın’ kampanyasını hatırlatan Yüksel Koç, etkili olan bu kampanyanın ardından polisin kirli yönelimlerinin arttıðına dikkat çekti. Koç, “Kürtlerin kendi haklarını talep etmesinin önüne geçmeye çalışıyorlar. Kimlik Kampanyası çalışmalarımıza karşı sadece bununla yetinmiyorlar, istihbarat raporları yayınlıyorlar. Oysaki Kürtler anayasal haklarını talep ediyor“ dedi.

Ýnsanların kendi haklarını bilmemesinin, polisin ve istihbarat elemanlarının pervasızlıðını arttırıp onlara cesaret verdiðini kaydeden YEK-KOM Başkanı Yüksel Koç, ısrarla altını çizdi: “Polisten gelen böyle bir çaðrıya (yazılı da olsa) hiçbir insan gitmek zorunda deðil. Bu dayatmalar yasadışıdır. Polisten gelen yazılı çaðrılar avukatlara verilmeli. Avukatın muhatap olması saðlanmalıdır.“

Koç’un önemle üzerinde durduðu bir diðer konu da oturum konusunda polisin söylediklerine itibar edilmemesi. Özellikle ‘sana vatandaşlık veririz’ ya da ‘oturum veririz’ gibi söylemlerin bir geçerliliði olmadıðını belirten Koç, “Polisin yetkisi de yok. Oturumun veya vatandaş olmanın şartları var. Bu kriterler, bir Kürt içinde de bir başka göçmen içinde geçerlidir. Bu kriterler karşısında kimse ayrıcalıklı deðildir“ şeklinde konuştu.