GÖRÜNTÜLÜ

‘Yalnızca maaş değil özgürlük ve demokrasi istiyoruz’

Aylardır maaş ve iş ücretlerini alamayan Güney Kürdistanlı memurlar ve işçiler, yaşanan siyasi ve ekonomik krizin toplumun bütün hücrelerine nüfuz ettiğini belirterek, “sadece maaş değil, özgürlük ve demokrasi istiyoruz” dedi.

Güney Kürdistan’da yaşanan ekonomik krizin tamamen sistemsel sorunlardan kaynaklandığına dikkat çeken Güney Kürdistanlı memurlar ve işçiler, Güney Kürdistan hükümetinin uyguladığı yanlış ekonomik politikaların tarım ve ziraatı bitirdiğine dikkat çekerek, “yalnızca hükümetin değişmesi de yetmez, sistemin değişmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Güney Kürdistan’da gelişen boykot ve grevlerin memurların parçalı duruşlarından kaynaklı sonuç alamadığına dikkat çeken Bağımsız Doktorlar Meclisi üyesi Dr Ebubekir Mecit, “Memur ve işçi sendikaları hiçbir şey yapmıyor. Öğretmenler bir tarafta, doktorlar bir tarafta, adliye çalışanları bir tarafta kaldılar. Eğer Güney Kürdistan’da sağlık sektörü bir bütün olarak iflas etmediyse bu halk ve doktorların çabalarıyla gerçekleşmiştir” dedi.

Maaşların kesilmesinin yaşamlarını ciddi anlamda etkilediğini ancak taleplerinin bununla sınırlı olmadığını kaydeden Kürtçe dili öğretmeni Mıhemed Bekir ise, “Bizim isteğimiz demokratik ve özgür bir sistemdir. Onun için biz boykot eylemlerimizde demokratik ve adil bir sistem istediğimizi dile getirdik” şeklinde konuştu.

Mezopotamya İşçi Derneği üyesi Tahir Çelik ise, Bölge ekonomisinin tamamen petrol ve gümrük gelirlerine bağlanıldığı bir sistemin en ufak bir krizde altüst olmaya mahkum olduğunu belirterek, “Bölgede ziraat, tarım bitiyor ve sanayi adına hiçbir kuruluş yok. Bir bütünen dışarıya bağlı bir ekonomik sistem. Üretim yok, tüketim had safhada. Bütün yaşam ihtiyaçları dışarıdan geliyor. 250 tane yerli ve yabancı şirketin iflas ettiği söyleniyor. Bazı şirketler krizden kaynaklı işçilerin işine son verdi, bazı işçiler ise emeklerinin karşılığını alamadıkları için iş bıraktılar” dedi.

Bağımsız Doktorlar Meclisi üyesi Dr Ebubekir Mecit, Kürtçe dili öğretmeni Mıhemed Bekir ve Mezopotamya İşçi Derneği üyesi Tahir Çelik,  Güney Kürdistan’da yaşanan ekonomik krizi ve hükümetin ekonomi politikasını ajansımıza değerlendirdi:

DR EBUBEKİR MECİT: KRİZ TOPLUMUN TÜM HÜCRELERİNE NÜFUZ ETTİ

Doktor Ebubekir Mecit: “Güney Kürdistan’da yaşanan kriz her geçen gün derinleşmekte ve bir bütün olarak toplumun yaşamını etkilemektedir. Özellikle Güney Kürdistan’da son iki yılda yaşanan krizler toplumun bütün hücrelerine nüfuz etti. Psikolojik olarak toplumu çok derinden etkiledi, etkiliyor. Avrupa ülkelerine yoğun bir göç yaşanıyor. Ancak hükümet bu sorunların hiçbirisiyle alakadar değil.

GREV ÖRGÜTSÜZ VE PARÇALI OLURSA SONUÇ ALAMAZ

Biz sağlık çalışanları da bu toplumun bir parçasıyız. Krizden biz de çok ciddi bir şekilde etkileniyoruz. Bu konuda kendilerine sendika diyen ve özde iktidarın yandaşlığını yapan kurumlar hiçbir şey yapmıyor. Memur ve işçi sendikaları iktidarın bir uzantısı olarak yanlış politikalarının bir parçasıdır. Hiç bir girişimde bulunmuyorlar ama sendikaların halkın tepkisini marjinalleştirmeye çalışmasına rağmen toplum ayağa kalktı. Fakat örgütlenme zayıftır. Bütün memur kesimleri kendi çalıştıkları kurumlarla sınırlı kaldı. Öğretmenler bir tarafta, doktorlar bir tarafta, adliye çalışanları bir tarafta kaldılar. Bu parçalı duruş, eylemlerin sonuç almasını etkiledi.

Hangi ülkede olursa olsun ekonomik kriz yaşandığı zaman göz ardı etmediği ve kapısına kilit vurmadığı tek kurum sağlık alanıdır. Çünkü sağlık sektörü toplumun can damarıdır. Fakat bizim bölgemizde hükümet sağlık alanına da darbe vurdu ve önemsemiyor.  Eğer Güney Kürdistan’da sağlık sektörü bir bütün olarak iflas etmediyse bu halk ve doktorların çabalarıyla gerçekleşen bir konudur. Artık sağlık çalışanlarının da bu duruma tahammülleri kalmamıştır.

AİLEMİN GEÇİMİNİ SAĞLAMAK İÇİN DOKTORLUĞU BIRAKMAM MI LAZIM?

Şimdiye kadar bizim hiçbir isteğimize iktidar olumlu yanıt vermiş değildir. Bütün boykot eylemlerini görmezden geldi. Eğer sağlık sektöründe çalışan doktorlar genel greve gitse toplum birçok sorunla karşı karşıya kalır. Hastalıklar yayılır. Bizim için insan sağlığı ve yaşamı her şeyden daha önemlidir fakat bizim de yaşamımızı sürdürmemiz için maaşlarımızı almamız gerekiyor. Eğer ben bu meslekte maaş alamayacaksam gidip başka bir iç yapıp ailemin geçimini sağlamak zorundayım.”

MIHEMED BEKIR: MAFYANIN İKTİDARI VAR, BİZ ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ İSTİYORUZ

Mihamed Bekir: “Güney Kürdistan’da bugün yaşanan kriz kaynağını demokratik olmayan bir sistemden ve tekçi zihniyetten alıyor. Demokratikleşmeyen bir sistemin gideceği nokta diğer bütün despot devletlerde de gördüğümüz gibi kaos ve krizdir.  Günümüzde belki en çok konuşulan konulardan birisi ekonomik krizdir fakat esas olarak siyasi sistemin bir kriz içinde olduğu ortadadır. Güney Kürdistan’daki siyasi sistem sadece demokrasiden uzak değil, felsefeden, bilimden, düşünceden, stratejiden, vicdandan ve ahlaktan yoksun bir sistemdir. Mafya eliyle yürütülen bir iktidar sistemi var. Bu sistemden demokrat olması beklenemez.

PARTİLER HALKIN TALEPLERİNİ DEĞİL ÇIKARLARINI DÜŞÜNÜYOR

Bu politikalara ve siyasete karşı bir çok yerde boykot eylemi gerçekleşti. Özellikle Germiyan, Halepçe ve Süleymaniye’de birçok yerde bu boykot eylemleri öğretmenlerin öncülüğünde devam ediyor. Var olan eylemler çok fazla parçalıdır. Siyasi partiler toplumun kendi özgür iradeleri ile alanlara çıkıp hakkını talep etmesine izin vermiyor. Her siyasi parti kendi çıkarları doğrultusunda alanlara çıkılmasını istiyor. Memurlar arasında parçalılık yaratıyorlar. Bir nevi İngilizlerin böl, parçala ve yönet siyasetini uyguluyorlar.

GÜNEY KÜRDİSTAN’DA YENİ BİR SİYASİ VE TOPLUMSAL ANLAYIŞA İHTİYAÇ VAR

Güney Kürdistan’da iktidar ve yolsuzluk bloğuna karşı yeni bir siyaset ve anlayışa ihtiyaç var. Güney Kürdistan’da birçok sendika, sivil toplum kuruluşu vb. kuruluş var fakat bunların hepsi iktidarın ağzıyla konuşuyor. Hepsi iktidarın belirlediği sınırlar içerisinde kalıyorlar. O kurumların yoklukları varlıklarından daha iyidir. Çoğu zaman kâhyalık görevi üstleniyorlar. Toplumun ağa ile halk arasında ikili oynayan kâhyalara ihtiyacı yoktur. Güney Kürdistan’ın özgür ve bağımsız sivil kuruluşlarına ihtiyaç var.

DEMKRATİK VE ÖZGÜR BİR YAŞAM TALEP EDİYORUZ

Bizim sorunumuz maaş sorunu değil. Doğudur maaşların kesilmesi yaşamımızı ciddi bir şekilde etkiliyor fakat bizim sorunumuz demokratik bir sisteme sahip olmamamızdır. Bizim isteğimiz demokratik ve özgür bir sistemdir. Bana on maaş verseler bile demokratik bir sistem olmadıktan sonra fazla bir önemi yok. Onun için biz boykot eylemlerimizde demokratik ve adil bir sistem istediğimiz dile getirdik. Biz toplumun çıkarlarını savunan bir sistem ve hükümet talebinde bulunduk. Boykot eylemlerimizde de bu konuyu hep ön plana çıkardık. Bu hükümet belki benim iki yıl daha maaşımı verir ama demokratikleşmediği ve yolsuzlukların önünü almadığı zaman hep sorun olacak. Onun için öncelikle Güney Kürdistan’da iktidar sisteminin değişmesi gerekiyor.”

TAHİR ÇELİK: YANLIŞ EKONOMİK POLİTİKALAR TARIMI VE ZİRAATİ BİTİRDİ

Tahir Çelik: Mezopotamya işçi derneğine üye olarak yaklaşık üç yıldır Güney Kürdistan’da inşaat işçiliği yapıyorum. Bölgede işçilerin durumu yaşanan ekonomik krizden dolayı her geçen gün biraz daha kötüye gidiyor. Güney Kürdistan’da yaklaşık yirmi beş yıldır bir hükümet var fakat ekonomik olarak hiçbir kalkınma programı uygulanmamış. Bölge ekonomisi tamamen petrol ve gümrük gelirlerine bağlanıldığı için ufak bir aksamada ekonomi alt üst oluyor. Bölgede ziraat, tarım bitiyor ve sanayi adına hiçbir kuruluş yok. Bir bütünen dışarıya bağlı bir ekonomik sistem. Üretim yok, tüketim had safhada. Bütün yaşam ihtiyaçları dışarıdan geliyor. Ekonomik krizin bir nedeni de uygulanan yanlış ekonomik politikalardır.

ŞİRKETLER İFLAS EDİYOR, İŞÇİLER İŞSİZ

Bölgede çalışan bir işçi olarak bu krizden en çok etkilenen bir iş kolunun da inşaat sektörü olduğunu söyleyebilirim. Maaşlar ödenmediği için birçok inşaat yarıda kaldı. Geçen yıla kadar Rojava’dan ve Kuzey Kürdistan’dan binlerce işçi bölgede çalışıyordu fakat bu krizle birlikte geri dönmek zorunda kaldılar. 250 tane yerli ve yabancı şirketin iflas ettiği söyleniyor. Bazı şirketler krizden kaynaklı işçilerin işine son verdi, bazı işçiler ise paralarını alamadıkları için iş bıraktılar.