‘Utanç duvarı çözümün önüne örülmüştür’

‘Utanç duvarı çözümün önüne örülmüştür’

Türk devletinin Nusaybin-Qamişlo, Serêkaniyê-Ceylanpınar ve Efrin-Kilis arasına ördüğü utanç duvarına gazeteci-yazar Mete Çubukçu ve Ortadoğu uzmanı Faik Bulut’tan geldi. Konuyu ANF’ye değerlendiren Çubukçu ve Bulut, uygulamanın Kürt meselesinin çözümünün önüne duvar örmekten başka bir anlam taşımayacağını vurguladı. Dünyada duvar denildiğinde akla ilk Filistin’in geldiğini hatırlatan Çubukçu, “Her duvar er ya da geç yıkılacaktır” dedi. Bulut ise, utanç duvarlarının örülmesinin iktidarın Kürt meselesindeki samimiyetini gösterdiğine dikkat çekerek, “İktidar müdahale edemediği Rojava’ya silahlı çeteleri salarak Kürt-Arap çatışması zemini yaratmak istedi. Ancak yapılan bu duvarlar aynı zamanda bu kuşatma ve tehdit politikasının da iflas ettiğini ortaya çıkardı” diye konuştu.

‘HER DUVAR FİLİSTİN DEMEK…’

Gazeteci-Yazar Mete Çubukçu, duvar denilince bir zamanlar akla ilk Berlin duvarının geldiğini ifade etti. Çubukçu, Berlin duvarı yıkıldıktan sonra artık duvarların örülmeyeceği bir dünya umut edildiğini, ama ne yazık ki öyle olmadığını, bunun da en önemli örneğinin İsrail ve Filistin’de görüldüğünü söyledi. İsrail devletinin yaklaşık 700 kilometre boyunca, çoğu Filistin topraklarından geçen, çok uzun ve kalın duvarlar ördüğünü hatırlatan Çubukçu, Amerika finansmanıyla örülen bu duvara, güvenlik duvarı dense de, tam anlamıyla bir utanç duvarının söz konusu olduğunu vurguladı.

‘DUVARLAR ER YA DA GEÇ YIKILACAKTIR’

Çubukçu, ”Dünyanın neresinde örülürse örülsün, ister Türkiye-Suriye ister Rojava- Türkiye arasında örülsün, her duvar, hep Filistin’i çağrıştıracaktır. Şu unutulmasın ki duvarlar yıkılmak için yapılır ve her duvar er ya da geç yıkılacaktır” diye konuştu.

Türkiye’nin Suriye tarafında, özellikle Kürtlerin yoğun olduğu bölgelere duvar örmesinin düşündürücü olduğunu belirten Çubukçu, duvarın 900 kilometrelik Suriye sınırının neden diğer bölgelerine değil de özellikle bu bölgelere yapıldığının açıkça sorgulanması gerektiğinin altını çizdi.

“PKK ile sorunları olduğu dönemde bile duvar örmeyen Türkiye‘nin bugün neden bu işe giriştiğinin büyük bir soru işareti olduğunu” söyleyen Çubukçu, özellikle barış sürecinin devam ettiği bir dönemde bu duvarın örülmesinin iyi sonuçlar doğurmayacağını ifade etti.

‘TÜRKİYE ESKİ TARZ GÜVENLİK POLİTİKASINI SÜRDÜRÜYOR’

Örülen bu duvarın Türkiye’nin tezleriyle de çatıştığına dikkat çeken Çubukçu, “Türkiye kontrolsüz mülteci geçişlerini engellemek için yaptığını iddia etse de, Suriye’deki Kürt tarafına bu duvarın örülmesi farklı şeyler düşündürmektedir. Türkiye, İsrail’deki utanç duvarını çok yoğun bir şekilde eleştirirken, Suriye’deki Kürt bölgelerine yönelik çeşitli duvarlar örmeye çalışması hem ahlaki açıdan hem de dış politika vizyonu açısından büyük bir çelişki oluşturuyor” dedi.

PYD ile bağlantı kurmuş olsa da, Türkiye’nin Kürtlerle ilgili kafasının net olmadığını, yaşanan bu durumun da henüz bir politika oluşturulamadığını gösterdiğine dikkat çeken Çubukçu, Türkiye’nin hala eski tarz güvenlik politikalarını sürdürdüğünü vurguladı.

KÜRTLERİN TÜRKİYE’YE GÜVENSİZLİĞİ ARTACAK

Türkiye’deki barış süreciyle Suriye’deki Kürtlerin geleceğinin paralel olduğunu belirten Çubukçu, güvenlik bahanesiyle örülen duvarların halkları, toplumları birbirinden ayırmak ve kopartmaktan başka bir işe yaramadığını hatırlattı. Bunun en önemli örneğinin Filistin’de yaşandığını vurgulayan Çubukçu, “Örülmeye çalışılan bu duvarlar hem Suriyeli Kürtlerin, hem de Türkiye’deki Kürtlerin Türkiye politikası ile ilgili şüphelerini daha da artıracaktır” dedi.

BULUT: BÖL, PARÇALA, YÖNET ZİHNİYETİNİN AÇIK GÖSTERGESİ

Ortadou uzmanı Faik Bulut ise, bu duvarların mevcut iktidarın kafasındaki çelişkiyi ve ikilemi gözler önüne serdiğini söyledi. Aynı zamanda Kürt meselesinin çözümü konusunda hükümetin samimiyetinin göstergesi olduğuna dikkat çekti. Duvarların yıkıldığı ve Kürt halkının birbiriyle kucaklaştığı bir dönemde, bu yapılanın Kürt meselesinin çözümünün önüne duvar örmekten başka bir anlam taşımadığını vurgulayan Bulut, “Bu da Kürtleri ne kadar bölebilirsem, birbirlerinden ayırabilirsem o kadar kolay yönetirim zihniyetinin hala iktidarda olduğunu gösteriyor. Kürdün önüne de artık zihinsel değil, somut duvarlar örülüyor. Bu mantıkla, bu zihniyetle Kürt meselesinde başarılı olunamaz” diye konuştu.

‘İKTİDARIN ROJAVA’YI ÇETELERLE YOK ETME POLİTİKASI İFLAS ETMİŞTİR’

Örülen bu duvarların aynı zamanda AKP iktidarının ideolojik zihniyetini ortaya koyduğuna dikkat çeken Bulut şöyle devam etti: “İktidar müdahale edemediği Rojava’ya lojistik ve siyasi destek verdiği birtakım silahlı çeteleri salarak Kürt ve Arapların ya da Kürt ve İslamcıların çatışmasına zemin hazırlamak istiyordu. Ancak bunu başaramadığı için bugün duvarlar örüyor. Bu da iktidarın Rojava’ya yönelik tehditlerinin, kuşatma girişimlerinin iflas ettiği anlamına geliyor.”

‘DESTEK YARIN KÖSTEK OLUR UYARISI’

İktidarın bu zihniyetinin ve uygulamalarının sonunda dönüp kendisini vuracağı uyarısında bulunan Bulut, ”Bugün destek verdiği silahlı çeteler tarihte pek çok örneği olduğu gibi maalesef kendisine dönecektir. Yarın öbür gün bu silahlı çeteler Türkiye’ye karşı dönerse bu hepimiz için bir felaket olur” dedi.