Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1700 yıllık Mor Gabriel Manastırının arazisinin hazineye ait olduðuna karar vermesi Ýsveçte yaşayan Asuri-Süryanileri tarafından tepki ile karşılandı. 5 bin yıldan bu yana Anadoluda yaşadıklarını hatırlatan Süryani örgütlerinin temsilcileri Yargıtay Kararını hukuk dışı, siyasal bir karar olarak nitelediler. Süryaniler devletin ve AKP iktidarının farklı inançtan olan azınlıklara karşı ırkçı ve dıştalayıcı tutumunu yansıttıðını ifade etti.
Seyfo Center Başkanı Sabri Atman Amerikanın Kızılderililere yaptıklarını ile Türkiyenin Süryani ve diðer azınlıklara yaptıðı baskı ve katliamlar arasında paralellik kurduktan sonra Türk devletini iki yüzlü bir politika izlemekle suçladı. AKP Ýktidarının bir yandan Süryanilere ülkenize dönün, patrikhanenizi Mardine getireceðiz derken aynı zamanda hukuk dışı siyasi bir kararla Mor Gabriel Manastırının topraklarına el koyduðuna dikkat çektikten sonra şunları söyledi:
Soykırım, sadece insanların katledilmesi deðildir; aynı zamanda onların kalıntılarının, kültür ve miraslarının yok edilmesidir. Türkiye, sadece soykırımı inkar etmiyor; fakat soykırıma da devam ediyor. Ýsveç olmak üzere bütün dünyada Süryani soykırmının tanınmasından, başarılarımızdan ve taleplerimizden rahatsız oluyor. Mor Gabriel Manastırımızı rehin tutup topraklarını işgal ediyor. Şu bilinmelidir ki, soykırım ve manastır işgal olayı sadece bizim sorunumuz deðildir. Çünkü bu bir insanlık sorunudur ve bu dava burada kapanmayacaktır!
Asuri-Süryani-Keldani Derneði Başkanı Özcan Kaldoyo Mor Gabriel Manastırının 1937 yılından bu yana düzenli olarak vergi ödediðini belirterek Yargıtayın belgelere raðmen yürürlükteki yasaları çiðneyip politik bir karar verdiðini söyledi. Türkiyenin Müslüman olmayan azınlıkların insan haklarını ihlale etmesine karşın Avrupa Birliðinin her yıl Türkiyeye 10 milyar kron yardım yapmayı sürdürmesini eleştiren Kaldoyo yardımın derhal durdurulmasını istedi.
Asuri Kültür Merkezi Yöneticilerinden George Baryawno Yargıtayın Mor Gabrieli işgalci ilan etme kararının Ýsveçin Ermeni ve Süryanilere soykırımı yapıldıðını kabul etmesine misilleme amacıyla alındıðı düşüncesinde. Bundan bir kaç yıl önce Türk yetkilileri ile yaptıkları görüşmelerde Türk yetkililerin bir çok kez soykırım kararının Süryaniler açısından olumsuz sonuçlara yol açacakları tehditini savurduklarını ifade eden Baryawno Yargıtay kararının Süryanileri korkutmak ve cezalandırmak amacını taşıdıðını söyledi.
Mezopotamya Demokratik Deðişim Partisi tarafından yapılan yazılı açıklamada da vakıflar eleyhine açılan davalar, KCK ve Devrimci Karargah tutuklamaları, Kürt Halkına yönelik tutuklama ve katliamların artması ve Öcalanın tecrit edilmesi ile Yargıtayın Mor Gabrieli işgalci ilan etmesi arasında bir ilişki bulunduðuna dikkat çekiliyor. Avrupa Kamuoyuna davayı yakından izlenmesi çaðrısı yapılan açıklamada şu görüşlere yer veriliyor:
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan, günümüze kadar halkımıza karşı sergilenenlere göz atıldıðında, ayrıca Mor Gabriel davasında yaşananlara ve ortaya çıkan tabloya bakıldıðında, Asuri/Süryani/Keldanilerin gerçek yeri; birlikte yaşadıkları bütün ülkelerdeki, sosyalist, hümanist, özgürlükçü, ilerici, demokrat ve devrimci kesimler olduðu ortadadır.
Ýsveç Sosyal Demokrat Ýşçi Partisi Milletvekili Yılmaz Kerimo da konuyu yazılı bir soru önergesi ile Ýsveç Parlamentosunun gündemine taşıdı. Kerimo Dışişleri Bakanı Carl Bildtin cevaplaması istemiyle verdiði önergede deðişim için verdiði tüm sözlere raðmen Türkiyenin azınlıklara yönelik baskıları sürdürdüðünü, 1700 yıllık Mor Gabriel Manastırı ile ilgili hukuki sürecin Türk rejiminin azınlıklarının mülklerinin korunmasına karşı aktif olarak çalıştıðını gösterdiði belirtiyor. Mor Gabrieli işgalci ilan eden Yargıtay kararının Türk Devletinin adalet mekanizmasını azınlıkları baskı altında tutmak amacıyla nasıl bir alet olarak kullandıðını gösterdiði de vurguluyor.