Refah toplumunun en iyi örneklerinden biri olarak gösterilen Ýsveçte uygulanan neo-liberal politikalar sınıflararası gelir uçurumunun giderek artmasına yol açtı. Bu politikadan en olumsuz etkilenen kesimlerin başlarında da hastalar, işsizler ve göçmenlerin çocukları geliyor. Yapılan araştırmalar Ýsveçte her üç göçmen çocuðundan birinin yoksulluk içinde yaşadıðını gösteriyor.
Çocuk Esirgeme Kurumunun (Rädda Barnen) önceki gün kamuoyuna açıkladıðı rapor Ýsveçte yoksulluk içinde yaşayan çocukların oranının bir önceki yıla kıyasla % 1,5 oranında artarak % 13e ulaştıðını ortaya koydu. Böylelikle yoksul çocukların sayıları bir önceki yıla göre 28 bin artarak 248 bine yükseldi.
Yoksulluk içinde yaşayan çocukların sayılarındaki artış uluslararası kurum ve kuruluşların da gözünden kaçmamış, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi Ýsveç Hükümetiden bir kaç kez çocuk yoksulluðuyla mücadele etmesi için bir eylem planı yapmasını istemişti. Çocuk yoksulluðuna karşı önlem almak yerine bunu daha da artıran bir ekonomi politikası izleyen hükümetin politikası sonucu yoksul çocukların sayıları daha da arttı.
Ýsveçli yoksul çocukların oranı % 6,3 iken göçmen çocuklarının oranı % 31,9. Bu yoksul göçmen çocukların sayılarının Ýsveçlilere kıyasla 5 kat dafa fazla olduðu anlamına geliyor. Stockholm, Göteborg ve Malmö gibi illerin göçmen mahallelerinde ise yoksulluk içinde yaşayan çocukların oranları % 50 civarında. Bu oran nufüsün hemen hemen tamamını göçmenlerin oluşturduðu Malmönün Rosengård semtinde % 64,3e yükseliyor.Göçmen çocukları içinde de yoksulluðun en fazla arttıðı kesim anne ve babaları ayrı olanlar. Bu kategoriye giren çocuklar içinde yoksulluk oranı % 53,3 olarak belirlendi.
Rädda Barnenin Şefi Agneta Åhlund büyük illerin varoşlarında yaşayan göçmenlerin dışlanmalarının arttıðını, bir çok aile ve gencin topluma olan güvenlerini kaybettiklerini söylüyor. Yoksul çocukların sayılarının azaltılması için işsizliði önleyici ve iş olanakları yaratan önlemler alınması gerektiðini vurguluyor.
Ýsveçte anne ve babaların ekonomik durumlarından ve yaşadıkları yerden baðımsız olarak tüm çocuklara insan onuruna yaraşır bir yaşam standartı saðlamak zorunda olduðunu, bunun saðlanması içinde çocuk yoksulluðunu ortadan kaldırmayı hedefleyen eşgüdümlü ulusal bir plan yapılmasının zorunlu olduðunu söylüyor.