Ýsveç medyası: Kürtler radikalleşiyor

Ýsveç medyası: Kürtler radikalleşiyor

30-31 Ekim günleri 300’ü aşkın Kürdistanlıların Ýsveç Parlamentosu önünde gerçekleştirdiði oturma eylemi Ýsveç medyasında Türkiye zindanlarındaki süren açlık greviyle ilgili suskunluðu bozdu.

Ýsveç’in en büyük ajansları TT ve Ekot’un tüm Ýsveç medyasına geçtiði haberlerde Ýsveç Parlamentosu önündeki eylemin yanı sıra Türkiye cezaevlerinde Kürt tutsakların eylemleri ve talepleri Ýsveç medyasının gündemine oturdu. Türkiye’de Kürt halkı, gazeteciler, öðrenciler, avukatlar, sendikacılar ve insan hakları savunucularına yönelik baskı ve tutuklamalar tartışılmaya başladı.

Ýsveç Devlet Televizyonu (Svt) dün açlık grevleri ve direnişçilerini konu alan 10 dakikalık bir program yaptı. Türkiye cezaevlerindeki 683 Kürt tutsaðın ana dilde eðitim ve savunma hakkı ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecritin kaldırılması talebiyle başlattıkları açlık grevi eyleminin 53. güne gireceði belirtilen programa baðlanan televizyonun Orta-Doðu muhabiri Samir Abu Eid Türkiye ve Kürdistan’da açlık grevcilerini desteklemek için büyük ve yaygın protesto gösterileri yapıldıðını aktardı.

Başbakan Erdoðan’ın açlık grevleri için Almanya’da yaptıðı konuşmaya deðinen Samir, devleti yönetenlerin birbirleri ile çelişen açıklamalar yaptıklarını, Erdoðan’ın açlık grevlerini inkar eder ve olanları politik şov olarak nitelerken Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in 683 tutsaðın açlık grevinde olduðunu söylediðini aktardı.Program yöneticisinin açlık grevlerinin ayaklanmalara yol açıp açmayacaðı sorusunu “Bunu tahmin etmek zor. Ama Kürtler giderek radikalleşiyor” diyerek yanıtladı.

Ýsveç’in en büyük gazetelerinden Svenska Dagsbladet’te yayınlanan bir makalede de Türkiye cezaevlerinde açlık grevlerinin bir salgın gibi yaygınlaştıðı, yüzlerce tutsaðın mahkemelerde Kürtçe savunma hakkı ile PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması için yaşamlarını tehlikeye attıðı ifade ediliyor.

Bitte Hammargren imzasını taşıyan makalede makalede “Öcalan’ın çekim gücü ve taraftarlarının kendilerini feda etme isteði bizim gibi dışta duranların anlaması güç. Diyarbakır’ın varoşlarında PKK’nın Türk devletine karşı mücadelesi sırasında her şeylerini yitirmiş yoksullarla karşılaştım. Yakılan köylerini terk etmek zorunda kalmalarına, ailelerden çatışmalarda ölenler olmasına ve kümes gibi evlerde yaşamalarına raðmen olanların sorumluluðunu Öcalan’a yıkmayı reddettiler. PKK’nın dili ve kimliði on yıllar boyu inkar edilen Kürt Halkına güven duygusu verdiðini savundular.”

Hammargren Kürtlerin daðlara çıkan gençleri terörist olarak görmediklerini ve silahlı mücadelenin Kürtlerin haklarının reddedilmesinin sonucu ortaya çıktıðını düşündüklerini aktarıyor.