'Ýstihbarat Naziler yerine solcular ve Kürtlerle kafayı bozmuş'

'Ýstihbarat Naziler yerine solcular ve Kürtlerle kafayı bozmuş'

Deşifre edilen Nazi hücresine raðmen hala 'Ýslami terörü' ve solcuları büyük tehlike gören, Kürtleri fişleyen Alman iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Örgütü'nün neyi koruduðu tartışma konusu. Kürt gösterilerine katıldıðı için bu kurumun yakından izlediði Sol Parti milletvekili Ulla Jelpke ANF'ye verdiði demeçte" Naziler yerine solcular ve Kürtlerle kafayı bozan Anayasayı Koruma Örgütü demokrasi karşı bir kurum, derhal kaldırılmalı" dedi.

"Birimlerimizde yüksek kalifiyede ve çok iyi donanımlı personel çalıştırıyoruz. Ekiplerimizin bu işi çözeceðine inancım tam." Bu sözler emekliliðini isteyerek görevini bırakan Anayasa Koruma Örgütü Başkanı Heinz Fromm'a ait. Çarşamba günü Ýçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich ile son kez basının karşısına çıkan Fromm'un pişkince sözleri sadece bunlar deðildi.

Sırrı çözülmemiş 10 cinayet ve bu cinayetlerde istihbaratın körlüðü, hatta elamanlarının katillerle dirsek temasına raðmen Fromm "Bu aralar gündemimizde sıkça aşırı saðcılar olmasına bakmayın asıl tehlike hala 'Ýslami terör'dür" diyebildi. Nazi cinayetlerinin ortaya çıkmasından bir hafta sonra elemanlarının bu olaya ilişkin belgeleri yok ettiði ortaya çıkınca görevi bırakan Fromm'un 'Ýslami terör'e verdiði tek örnek ise Mart 2011'de Frankfurt havaalanında Kosovalı bir gencin 2 ABD'li askeri öldürmesiydi.

Bu olay 11 Eylül 2001'den bu yana 'Her an gerçekleşebilir' denilen, Almanya tarihinde 'Müslüman motifli' tek şiddet saldırısı. Anayasa Koruma Örgütü'nde bazı elamanlarının 2000-2006 yılları arasında 9 göçmen esnafı ve 2007'de bir kadın polisi öldüren Nazi hücresi Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU)'ya nasıl arka çıktıkları ise bir türlü gün ışıðına çıkmıyor.

ÝSTÝHBARATI 12 YIL BOYUNCU ATLATTILAR!

Almanya, NSU ile 8 Kasım 2011 sabahı tanışmıştı. 36 yaşındaki Beate Zschaepe isimli kadın 8 Kasım günü Jena kentinde polise gidip teslim oldu. Zschaepe’nin iki arkadaşı Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos'un yanmış cesetleri ise Thüringen eyaletinin Eisenach kentinde bir karavanda duruyordu.

Üçü en son 4 Kasım günü saat 9.30’da Eisenach’taki Sparkasse bankasının şubesinden 70 bin Euro para soymuştu. Aynı gün karavanla birlikte üçünün oturduðu Zwickau’daki ev de havaya uçtu. Beate Zschaepe’nin suç delillerini yok etmek için evi ve karavanı ateşe verdiði öne sürüldü. Yanan evde ise Anayasa Koruma Örgütü’nün verdiði kimlikler ortaya çıktı.

"Zwickau hücresi" koduyla anılan olaylar dizisi aslında birçok yönüyle Almanya'nın "Susurluk kazası"ydı. Evin enkazında yapılan aramada ise 2000-2006 yılları arasında 9 göçmen esnafın öldürülmesinde kullanılan Çek yapımı silah ve 2007’de Heilbrond’da öldürülen kadın polisin silahı bulundu. Üçü cinayetlerinin yanı sıra 12 yıl boyunca 14 banka soymuş, üye oldukları örgütten bazıları ise muhbirlik yaparak istihbarattan 1,5 milyon Euro para almıştı.

Ancak yıllarca yakalanmaları bir yana NSU ismi hiç bir şekilde istihbarat kayıtlarına geçmedi. Hatta geçtiðimiz yıl aynı bu dönemlerde kurumun başındaki isim Fromm ve bakan Friedrich "Aşırı saðın kesinlikle şiddet tehlikesi yok" diyorlardı. En basit trafik cezasının da unutulmadıðı Almanya'da nasıl olmuştu da üç katil soyguncu sistemin güvenlik filtrelerine takılmamıştı?

'KOMÜNÝST TEHLÝKE'YE KARŞI KURULDU

Anayasayı Koruma Örgütü'nün kuruluşu 1900'lerin başına dayanıyor. 1920'de sol ve saðcıları izlemek için kurulan Kamu Düzenini Koruma Komiserliði, Nazilerin iktidara gelmesiyle gizli polis birimi anlamına gelen Gestopa ismini aldı. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bu kez eski çalışma disipliniyle ülkeyi komünistlerden korumak geriyordu. Zaten 1950'de kurulan Anayasa Koruma Örgütü'nün ilk işi Almanya Komünist Partisi (DKP)'nin üyelerini takip etmekti.

'Soðuk savaş'ın eseri olarak günümüze kadar varlıðını sürdüren bu kurum, 11 Eylül 2001'den sonra Müslümanları ve göçmenleri hedef aldı. 'Sað gözü' ise hep kapalıydı. Üstelik Anayasayı Koruma Örgütü'ne baðlı birimler yılda 1 milyondan fazla vatandaşı 'güvenlik kontrolünden' geçirip fişlemesine raðmen.

1,5 MÝLYON KÝŞÝYÝ FÝŞLEDÝLER

Bu kuruma baðlı çalışan ve NADIS adı verilen 'Ýstihbarat Bilgi Toplam Sistemi' ile 2012 yılının başına kadar 1 milyon 507 bin 168 kişinin bilgileri taramış, bunlardan 'tehlikeli' görülenler fişlenmiş. Böyle bir taramadan geçenlerin sayısının her yıl artması ise dikkat çekiyor. 2008 yılında ise bu rakam 1 milyon 172 bin 797 kişiyken, 2011'de 1 milyon 482 bindi. Örneðin atom karşıtı gösterilere katılmak bile fişlenme gerekçesi olabiliyor.

Son açıklanan 2011 raporuna göre sayıları 23.400'ü bulan aşırı saðcılardan 9800'i şiddet uygulamaya hazır. 2011'de bu kişilerden 14 kişi yaralama ve öldürme girişiminden dolayı tutuklandı. Radikal Ýslamcı ve solculara ilişkin verilen bilgiler de hayli bir ilginç.

'Radikal Ýslamcı' sayısı 38 bin olarak verilmiş, ancak bunlardan 31 bininin Milli Görüş üyesi olduðu belirtiliyor. Aşırı solcu olarak görülen 31 binden 25 bini Sol Parti üyesi, geri kalan 7 bine yakını ise otonomcular ve bunlar da şiddet yanlısı olarak gösteriliyor. Solculara yönelik suçlamalar ise "Anti-kapitalist" olmak, Kürt gösterilerine katılmak, Türkiye'ye silah satışına karşı çıkmak, PKK yasaðının kaldırılmasını istemek.

"Ýslami motifli olmayan radikal yabancı örgüt üyeleri" bölümünde yer alan 'Radikal Kürtlerin' sayısı ise 11.500'ten 13 bine çıkmış. PKK'nin bir yandan Kürt sorunun çözümünü istediði, muhatap olarak görülmek için mücadele ettiði, Avrupa'da hiç bir şiddet eylemine karışmadıðı belirtilmesine raðmen PKK hala "tehlikeli" örgütler listesinde yer alıyor. Bir başka tezat durum da Mısır'daki Müslüman Kardeşler Örgütü'ne ilişkin. Bu örgüt Mısır'da seçimleri kazanıp, cumhurbaşkanı seçmesine raðmen hala 'tehlikeli' görülüyor.

Ancak sayıları 10 bine yakın olduðu belirtilen ve şiddet saldırılarına raðmen Ülkücüler ise "şüpheli" sıfatı taşıyor. Raporda üstelik "Bozkurtçular başta Kürtleri, Ermeniler ve Yahudiler olmak üzere azınlıkları, atta eşcinselleri düşman olarak görüyor" tespiti yapılmış.

'BU KURUM DEMOKRASÝ KARŞITI'

Anayasa Koruma Örgütü'nün yakından izlediði kişilerin başında Sol Parti milletvekili Ulla Jelpke geliyor. Bir yandan partisinin içinde 'radikal sol' kanadından ve Anti-Kapitalist Sol Hareketi'nin lideri olması, diðer yandan Kürdistan'daki savaşa duyarlılıðı, Almanya'nın bu savaşta payının olduðunu düşünmesi, onu 'çok tehlikeli' kılmış.

Fakat Jelpke'ye göre Anayasa Koruma Örgütü demokrasi karşıtı bir kurum ve çok tehlikeli. Bu kurumun solcular, Kürtler ve Ýslamcılarla kafayı bozduðunu, saðcıları görmemezlikten geldiðini düşünen Jelpke "Demokrasinin kontrol etmediði Anayasa Koruma Örgütü'nün kaldırılırsa anayasa daha iyi korunmuş olacak" diye konuştu.

Ýzlenmesi ve 'tehlikeli' görülmesine raðmen Kürt hareketine destek vermeye devam edeceðinin altını çizen Jelpke "Anti-faşist olmayı bile aşırılık olarak nitelendiren bu kurum, 12 yıl boyunca faşist bir hücreyi rahat bırakmış. Bu kurum, Kürtleri ise suç odaðı olarak görmeye devam ediyor" dedi. Aralarında Jelpke'nin de bulunduðu Anayasa Koruma Örgütü'nün izlediði 27 Sol Partili milletvekilliye ilişkin raporların önümüzdeki günlerde Federal Meclis'in gündemine gelmesi bekleniyor.