Sosyolog-yazar Ýsmail Beşikçi 38 yıl aradan sonra geldiði Diyarbakırda Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemiri ziyaret etti. Uzun yıllardır Kürdistan'a gelemediðini belirten Beşikçi, "Kürdistan'a gelemedim ama gönlümüzde, kalbimizde, olanları, bitenleri izlemeye çalıştık. Geçen anları izlemeye çalıştık. Benim bundan sonra daha sık gelişim olur" dedi.
Sosyolok ve yazar Ýsmail Beşikçi, yıllar sonra Diyarbakır'a gelerek Belediye Başkanı Osman Baydemir ile görüştü. Çiçeklerle kapıda karşılanan Beşikçi, Baydemir'e cezaevi mektuplarıyla ilgili bir kitabını imzalayarak armaðan etti.
Beşikçi'nin 19 Haziran 1971de Diyarbakır'a seyahat için deðil, tutuklandıðı için geldiðini belirten Baydemir, "Umuyorum Ýsmail hocamın yazdıkları bu coðrafyada yaşam bulur ve gerçekten halkların kardeşliði tesis bulmuş olur" dedi.
Baydemir, gerçek madana aydınları Diyarbakır'da aðırlamaktan büyük bir onur duyduðunu belirterek, "Kürt ve Türk halkının da vicdanını temsil eden sınırlı sayıdaki akademisyenlerden birini bu kentte aðırlamak benim açımdan çok büyük bir onurdur" şeklinde konuştu.
Ýsmail Beşikçi de Diyarbakır'a gelmekten çok mutlu olduðunu belirterek, kente 1963ten 1971'e kadar çok gelip gittiðini ifade etti. 1971 yılında cezaevine getirildiðini ve 1974'teki genel aftan sonra arkadaşlarıyla birlikte Diyarbakır, Muş, Tatvan, Bingöl'e gittiðini, ancak o zamandan beri bir daha gelemediðini söyleyen Beşikçi, "Her şeyi somut olarak yerinde görmek çok önemli. Ama insan her şeyi gönlüyle de görebilir, kalbiyle de izleyebilir. Bizimki 1974'ten sonra böyle deðerlendirilebilir. Kürdistan' gelemedim ama gönlümüzde, kalbimizde, olanları, bitenleri izlemeye çalıştık. Geçen anları izlemeye çalıştık. Benim bundan sonra daha sık gelişim olur" diye konuştu.
Kürdistan'ta kurumlaşmanın ete kemiðe büründüðünü, çeşitil tabakalar olarak büyük bir örgütlenme ve kurumlaşmanın yaşandıðını söyleyen Beşikçi, kültür konusunda da önemli kurumlaşmaların olduðuna dikkat çekti. 1960 ile bugünü karşılaştırdıðında çok büyük deðişiklikler olduðunu aktaran Beşikçi, "Ama bir yerden de şöyle söylenebilir. Çok büyük bedeller ödendi. Bu aðır bedellere baktıðımızda bu deðişiklikler çok az. Sonuç olarak ben yine de deðişimlerin 1960'a nazaran çok büyük, çok önemli olduðunu biliyorum. Gerek dil alanında, gerek sosyal alanda çok önemli, büyük deðişiklikler, kazanımlar oldu" dedi. 1960'larda Güney Afrika ve ABD için dünyanın en ırkçı devleti denildiðini anımsatarak, şunları söyledi:
"Orada şu oluyordu; beyaz yönetim diðerlerine şunu söylüyordu; sizin renginiz kara, siz bizden ayrı yaşayın. Sizin mahalleleriniz, okullarınız, otelleriniz, eðlence yerleriniz ayrı olsun. Siz beyazların dışında yaşayın, beyazlara karışmayın. Bunun için çok geniş alanlar oluşturmuşlardı, tellerden oluşuyordu. Fakat buranın temel altyapıları çok eksikti. Kanalizasyon çalışmıyordu, su, elektirik sık sık kesilmeler oluyordu. Okul, saðlık bakımından çok yetersiz bir durum söz konusuydu. Fakat yerliler kendilerini yaşıyorlardı. Kendileri olarak yaşıyorlardı. Türkiyede Kürtlere şu söyleniyor: Siz, bizimle birlikte ama bize benzeyerek yaşayacaksınız. Kendi kimliðinizi unutacaksınız. Siz Türklerle birlikte yaşayacaksınız ama Türke benzeyerek yaşacaksınız. Kişi olarak bunun çok daha ırkçı, çok daha ırkçı olduðunu belirtmeye çalışıyorum."
TÜRKÝYE DAHA IRKÇI
1960larda dünyanın en ırkçı devleti olarak tanınan Güney Afrika'da1990larda Nelson Mandela'nın cezaevinden çıkarttırılıp, 1994'te Güney Afrikanın Cumhurbaşkanı
seçildiðini hatırlatan Beşikçi, "Mandela'yı cezaevinden çıkaran beyaz yönetimin başkanı, bu seçimler sonunda Mandela'nın yardımcısı oldu. Güney Afrika için dünyanın en ırkçı devleti denirdi, ama böyle bir deðişiklik oldu. Demek ki, oradaki resmi ideoloji esnekmiş, o kadar da katı deðilmiş dedi.
ABD'de de önemli deðişikliklerin olduðunu hatırlatan Beşikçi, 1960'larda siyahilerle beyazlar arasında çok büyük ayırımın olduðunu ancak siyahi Barack Obama'nın ABD Başkanı seçildiðini belirterek, "Demek ki Amerika'da da devlet ideolojisi, devlet görüşü bu kadar katı deðil. Ama Türkiyede çok katı bir sistem, son derece katı bir resmi ideoloji var. Bu resmi ideoloji ancak bilimin kavramları yerleştirilerek baş edilebilir" diye konuştu.
Bundan sonra bu konudaki çalışmaların çok daha ilerleyeceðini, hızlanıp yaygınlaşacaðını ifade eden Beşikçi bunun için araştırma kurumlarının önemine dikkat çekti. Ýsmail Beşikçi Vakfı'nı araştırma ve inceleme için kurduklarnıı söyleyen Beşikçi, önemli materyalleri bu vakıfta toplamaya çalıştıklarını anlattı. Bundan sonra Kürtlerin gerek toplumsal, gerek tarihsel konularda çok daha deðerli incelemeler yapacaklarına inandıðını ifade eden Beşikçi, "Araştırma, inceleme ihtiyacını Kürtler bugünlerden sonra çok daha fazla yaşacaklardır. Biz neydik, nereden geliyorduk, Ortadoðu'nun ortasında bu kadar büyük bir nüfus bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış, uluslararası arenada hiçbir tanımı yok. Bu nasıl olmuş? Dünyada 50 bin nüfuslu devletler varken, Kürtler bu kadar büyük nüfusa raðmen neden küçük bir siyasal statü bile elde edememişler? Bu konuda Kürtler benim kanımca çok daha bilinçlenecekler, çok daha yaygın bir araştırma, inceleme gerçekleştirecekler. Bizim kurmaya çalıştıðımız vakıf da araştırmacılar için önemli olanaklar sunacak" dedi.
1990dan beri Kürtlerin yayınladıðı gazetelerin önemine dikkat çeken Beşikçi, çeşitli bombalama ve müdahalelerle arşivlerin tahrip edildiðini söyledi. Beşikçi, "Son 30 yılı anlamaya, kavramaya çalıştıðımızda, bu gazetelere bakmak, incelemek çok önemli. Bu 30 yılı da elbette hiç unutmamamız gerekiyor. Her zaman neler yaşandı, nasıl yaşandı? Bunları anlamak gerekiyor. Ýşte bu konuda bizim kurduðumuz vakıfda araştırmacılar için önemli belgeler, gazeteler, koleksiyonlar, dergiler var. Bunların önemli olduðunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.