Ýran zindanlarında tehlike çanları çalıyor!

Ýran zindanlarında tehlike çanları çalıyor!

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve idam cezalarındaki artış nedeniyle gözler bir kez daha Ýran zindanlarına çevirdi. Ýran cezaevlerinden tahliye olan Hadi Emini, Ýran devletinin Kürdistan cezaevlerindeki uygulamalarını ‘bir intikam alma’ duygusu ile yürüttüðünü söyledi.

Hadi Emini, 2007 yılında bir komplo sonucu Mahabad kentinde göz altına alındı. 5 ayrı cezaevinde kalan Emini de diðer tutsaklar gibi hem sorgu sürecinde hem de tutukluluðu boyunca işkencelere maruz kaldı. Emini; Ýran cezaevlerinde sistematik olarak yürütülen işkence ve kötü koşullardan dolayı birçok tutuklunun hayatını kaybettiðini birçoðunun da yaşamının tedavi edilmediði için halen risk altında bulunduðuna dikkat çekerek uluslar arası kamuoyunu duyarlılıða çaðırdı. Emini, yaşadıklarını ve Ýran cezaevlerinin durumunu ANF’ye anlattı.

Ýran cezaevlerindeki uygulamalara sizinle başlayalım. Nasıl gözaltına alındınız, sorgu süreci sonrasında neler yaşadınız?

Ýstihbarat elemanı olduðunu sonradan anladıðım bir kişinin komplosu sonucu gözaltına alındım. Herkes gibi gözaltına alındıktan sonra sorguya tabi tutuldum. Sorgunun ilk etabı teslim almaya yöneliktir. Eðer kişi bu noktada onların istediði bilgileri verip teslim olmaz ve direnirse o zaman fiziki ve psikolojik işkence başlıyor. Ýnsan onurunu kırmak için tecavüz dahil her türlü yöntemi uyguluyorlar. Ýran devleti yapısı gereði, muhalif gördüðü tüm kesimlere işkenceyi doðal bir meşru hak gibi görüyor.

Peki mahkeme süreci?

Mahkemeler formalite. Gözaltında işkence altında alınan ifade ve yine istihbaratın bu kişi hakkında verdiði bilgi esas alınıyor. Ýstihbarat kaç yıl ve nasıl bir ceza öngörüyorsa onu mahkemeye bildiriyor. Mahkeme de o kararı resmi bir çerçeveye oturtuyor. Mahkemelerdeki hâkimler daha önce sorgu yapan, ya da istihbaratçılardan seçildiðinden tutuklu veya avukatların itirazlarını, savunmalarını dinleme gibi bir derdi yoktur. Mahkemede kimi şeylerde itiraz etmek istedim, hakim sorguyu yapan istihbaratçılara neden onu daha fazla işkence yapmadınız diye azarladı. Bu hakimlerin tümü daha önce ya asker yada istihbaratçılık yapan tamamen ideolojik amaçları olan kadrolardır. Rolleri de istihbarattaki sorguları tamamlamaya dönüktür.

Sorguda bana ‘seni beratta edebiliriz, istersek idam dahil kaç yıl ceza gerekiyorsa verebiliriz’ denildi. Gözaltında, uyuşturucu baðımlısı yapmakla bile tehdit ettiler.

‘Her Zindan Bir Guantanamodur’

Tutuklular cezaevine girdiðinde nasıl bir uygulama ile karşılaşıyor?

Ýşkencenin en yaygın hali cezaevlerine giriş ile başlıyor. Daha girişte arama bahanesi ile tutuklu çırılçıplak soyularak kaba bir dayaktan geçirildikten sonra koðuşlara atılıyor. Ýtlaat (istihbarat) gözaltında teslim alamadıklarının peşini bırakmıyor. Cezaevlerinde oluşturulan sistem ile kişinin çevresi sarılarak teslim alma politikaları yürütülüyor. Ýki yüz kişinin kalabileceði bir yere altı yüz tutuklu doldurulmuştu. Yer olmadıðı için insanlar sıra ile yatmak zorunda kalıyorlar.

Tutsakların insani bir ilişki geliştirmelerine dahi imkân verilmiyor. Güncel bir sohbet yapıldıðında bile insanlar sorguya alınıyor. Uyuşturucu kullanımı ve daðıtımına izin veriliyor. Buna tepki gösterdiðinizde çaðrılıp ‘size ne kim ne içmek istiyorsa içsin, karışmayın’ şeklinde uyarılıyorsunuz. Guantanamo’nun ismi var, ama bu uygulamalarla Ýran’daki her zindan bir Guantanamo rolünü oynuyor.

‘Özel Uygulamalı Cezaevi Mahabat’

Her cezaevinde bu uygulamalara rastlamak mümkün mü, yani bu yaygın bir politika mı yoksa, bazı pilot cezaevleri mi seçiliyor?

Özellikle Kürdistan cezaevlerinde bu uygulamalar daha yaygındır. Buralarda günde onlarca kişi uyuşturucudan dolayı komaya girip yaşamını yitiriyor. Uyuşturucuyu istihbarat cezaevlerindeki memurları aracılıðı ile içeri getirtiyor, kurdukları ajan şebekeleri ile de tutuklulara ulaştırılıyor. Mahabad zindanı tamamen özel uygulama ve yöntemlerle yürütülüyor. Geçmişte Mahabad bir direnişe öncülük ettiði için devlet burada özel bir politika yürütüyor. Ýran’da ‘yasak’ olduðu söylenen uyuşturucu bu zindanda çok önemli bir devlet çalışması olarak yürütülüyor. Mahabad cezaevinde her gün kilolarla uyuşturucunun istihbarat tarafından içeri sokulduðuna tanık olduk. Cezaevindeki 2 yüz civarındaki tutukludan 150’si uyuşturucu baðımlısı haline getirilmiş. Gelen yeni tutuklular, özellikle gençleri baðımlı hale getirmek için sürekli baskı uyguluyor. Siyasi tutsaklar bu ortamlara atılarak eritmeye, yok edilmeye çalışılıyorlar. Ýçerde yaygın bir hastalıklardan biri de AÝDS’tir. Bunu da sürekli bir tehdit aracı olarak kullanıyorlar.

Kaç yıl hangi cezaevlerinde kaldınız?

Toplam 5 yıl zindanda kaldım. Beş ayrı zindana götürüldüm. Ýki ay boyunca sorgu sürecinde Itlaat’ın kontrolünde olan Urmiye zindanında, 6 ay Serdeşt, bir yıl Mahabad, iki yıl Tahran’daki Evin zindanında, 16 ay da Kereze şehrindeki zindanda tutuklu kaldım. Bu zindanlar arasında kimi farklılıklar var.

Mahabad’ın bir pilot cezaevi olduðunu söylemiştim. Kerez şehrindeki cezaevi de özel uygulamaların yürütüldüðü bir cezaevidir. Güvenliðin sıkı tutulduðu, özel uygulamaların yapıldıðı yerlerden birisi olduðu için tüm sürgünler buraya yapılıyor. Buradaki tüm devlet memurları özel yetiştirilmiş istihbarat elemanlarından oluşuyor. Siyasi tutsaklar genelde suç işlenmiş olan tutsakların içine atılıyor. Zindanda farklı tutuklu gruplar var. Bu guruplar arasında çıkan kavgalarda sürekli öldürme ve yaralanmalar yaşanır. Devlet bu tür çatışmalara fazla müdahale etmez, hatta teşvik eder. Tahran’daki Evin zindanı dünya kamuoyunun izlediði bir yer olduðu için şeklen bazı deðişiklikler var.

Ýster Mahabad, ister Evin ve diðer cezaevleri olsun koşullarından, isterse farklı sebeplerden hastalanan tutsaklar kendi kaderleri ile baş başa bırakılıyor. Birçok tutuklunun tedavisi yapılmadıðı için yaşamlarını yitirdiklerine tanık olduk. Hastalanan birisinin başvuracaðı bir merci yoktur. Mahkemede dahi dile getirilse ya dinlenilmiyor, yada bizim görevimiz deðil, diyerek ret ediliyor. Tahrandaki Evin cezaevinde 150 maddeden yargılanan Elbust Kasimi adlı tutuklunun hastalıðı gün be gün ilerledi, önce gözlerini kaybetti. Tedavi edilmediði için de gözlerimizin önünde yaşamını yitirdi. Siyasi tutsakların tümü bu şekilde yok edilmek hedefleniyor.

‘Sorgu Ýntikam Almaya Yöneliktir’

Politikaları sadece teslim almak deðil, bir de intikam alıyorlar. Ýşkence ve gözaltına alınanların bir daha saðlam bir şekilde kalıp devlete karşı çıkmamaları için bazılarına AÝDS’in bulaştırıldıðı, çeşitli uyuşturucular verilerek baðımlı bir hale getirildikleri, işkence ile sakat bırakıldıkları oluyor. Tutuklunun ailesinden kadınları getirip gözleri önünde işkence ediliyor tecavüzle tehdit ediyorlar. Ya da siyasi bir tutsaðın kameralar önünde baðlı bulunduðu örgütü teşhir etmesi isteniyor.

Kişinin sorgusu hakkında ikna olmadıkları, yada onlara karşı herhangi bir olumsuz durum gördüklerinde cezaevlerinden dahi alınıp sorgulayarak işkence ettikleri oluyor. Bu sorgular sonucunda yeniden insanlara cezalar da verdikleri oluyor. Örneðin Munsur Rapur 3 yıl ceza almıştı. Daha sonra tekrar sorguya alınıp işkence edilmişti. Bu sorgu sonucunda cezasına 5 yıl daha eklendi.

‘Amed Direniş Geleneði Ýran’ı Korkutuyor’

Devletin bu politikalarına çeşitli kaygılardan dolayı alet olan sınırlı sayıda bir kesim var. Ama genel anlamda özgürlük mücadelesinin direniş geleneði Amed zindan geleneði esas alınıyor. Bu direnme geleneði karşısında başarısız olan sistemin cezaevi politikasıdır.

Hemin yoldaşımızın direnişi görkemlidir. Ýdam edilmeden önce teslim olması için her türlü işkence yapılmıştı. Teslim alamayacaklarını anladıklarında da babasını getirip idam edilmekle tehdit etmişlerdi. Ona raðmen başarılı olamadıkları için Hemin arkadaşımızı idam ettiler. Aynı şey Şehit Soran, Ferzad Kemanger, Elî Heyderiyan, Şirin Elemhuli, Ferhat Wekili ve diðer arkadaşlarımız için de geçerli. Ýran’ın bu arkadaşlarımızın iradesini teslim almaya gücü yetmedi.

‘Tutukluların Dünya Ýle Ýrtibatları Kesiliyor’

Aile ve avukat ziyaretleri yapılabiliyor mu?

Kanunlara göre aileler haftada bir ya da iki haftada bir ziyarete gelebilir yazılıyor. Ancak pratik uygulamalar çok sıkı bir işkence ve onur kırıcı bir hal aldıðı için yada keyfi ziyaretler kesildiði için bu ziyaretler çoðu zaman gerçekleşmiyor. Aileler ve ziyaretçiler, üst araması bahanesi ile çıplak soyularak sıkı ve onur kırıcı bir aramadan sonra yedi yüz metre yer altında oluşturulan bir tünelden geçtikten sonra ancak gelip çocuklarını görebiliyor. Görüşme camların ardında telefon ile ancak birkaç dakika sürebiliyor. Rejime karşı çıkanların aileleri de suçlu görüldüðü için her türlü saygısızlıðı çekinmeden yapıyorlar. Dışarıdaki gelişmelerin yansımaması için sadece devletin resmi tv ve gazeteleri dışında ailelerin konuşmamaları için sıkı takip ediyorlar. Tüm dünyada serbest olan ailelerle telefon görüşmesine dahi imkan tanınmıyor. Yaşam şartlarını zorlaştırıp, bıktırılacak bir şekilde tekrar teslimiyet dayatılıyor. Mektuplar ise anlaşılmayacak şekilde kısaltılıp karalandıktan sonra ancak veriliyor.

Ýran devletinde istihbarat her şeye hakim olduðu için avukatların da bir rolü yoktur. Ýnsan haklarını savunan iyi avukatlar var, ama onların söylem ve savunmalarını ciddiye alıp dinleyen bir mekanizma yok.

Siyasi tutsaklar nasıl bir uygulamaya tabi tutuluyor?

Siyasi tutsaklar sürekli içerde çeteleşen mafya guruplarının eline verilmekle tehdit ediliyor. Kimi cezaevlerinde siyasi tutsaklar için ayrı bölümler oluşturulmuş. Ancak bu oluşturulan bölümlerde insanı tamamen yok eden ve hiçbir insani ihtiyaca cevap olmayan koşullar mevcuttur. Kapalı bir kutuya koyarcasına karanlık, dar hücrelerden oluşan bu yerlerdeki siyasi tutsaklar günde sadece iki saat havalandırmaya çıkarılıyor. Zaten siyasi tutsaklar için her itiraz işkence ve cezalarla karşılık buluyor. Bu işkenceler sonucu onlarca insan yaşamını yitirdi. En son örnek Hüseyni Dövmeci, Muhsin Ratpur, Mehdi Zali yapılan işkence sonrasında hastalandılar. Tedavi de yapılmadıðı için yaşamlarını yitirdiler.

Cezaevinden mahkemeye gidip gelmek kendi başına bir işkenceye dönüştürülüyor. Mahkemenin kendisi bir formalite bir de tutuklulara gidiş gelişlerde öyle yaklaşım sergiliyorlar ki, adeta mahkemeye pişman ettiriyorlar. Cezaevi giriş ve çıkışlarında tutuklular üst araması bahanesi ile çırılçıplak soyuluyorlar. Kaba dayaðın yanında sürekli psikolojik bir baskı uygulanıyor.

Son olarak yaşananlar ve yaşadıklarına karşı neler söylemek istersin?

Ýster benim yaşadıklarım, isterse tanık olduðum Ýran cezaevlerinde yoðun bir insan hakları ihlali yaşanıyor. Cezaevleri deyim yerindeyse kırmızı alarm veriyor. Bir şekilde bunun deðişmesi gerekir. Bu keyfi uygulama ve işkencelere karşı, Amed zindan direniş kültürünü esas alan siyasi tutsaklar sürekli bir direniş içerisindedirler. Bu uygulamaların son bulması için defalarca bedenlerini açlık grevlerine de yatırdılar. Ancak uluslar arası kuruluşlar yeterli bir baskı geliştirip, rol oynamadıkları için siyasi tutsaklar üzerindeki baskı giderek şiddetlenip, ölümlerle sonuçlanıyor. Şu anda tedavi edilmedikleri için saðlık durumları gittikçe kötüleşen birçok siyasi ve adli tutsaðın olduðunu ve bunların acil olarak tedavi edilmemeleri halinde her an yeni ölümlerin yaşanabileceðini belirtmeden geçmeyeceðim.

Bu vesile ile uluslar arası kuruluşlara bir çaðrıda bulunmak istiyorum. Ýster idamlara karşı, isterse cezaevlerinde yaşanan insanlık dışı uygulamalara karşı cezaevlerindeki uygulamaları yerinde incelemeye çaðırıyoruz. Koşullar yerinde incelenilirse zindandaki insanların seslerine daha fazla kulak verilir.