‘Türkiyeli tümgeneral El Nusra’nın toplantısında öldürüldü’ iddiası

Gazeteci Ergun Babahan, Suriye askerlerinin El Nusra çetelerinden aldığı bölgeye giren Ortadoğu uzmanı Yazar Robert Fisk’in, çetelerle toplantı halindeki bir Türk tümgeneralin de öldürüldüğü iddiasını köşesine taşıdı.

Gazeteci Ergun Babahan, Suriye askerlerinin El Nusra çetelerinden aldığı bölgeye giren Ortadoğu uzmanı Yazar Robert Fisk’in, çetelerle toplantı halindeki bir Türk tümgeneralin de öldürüldüğü iddiasını köşesine taşıdı.

Gazeteci Ergun Babahan, Özgür Düşünce gazetesindeki köşesinde Türkiye’nin dış politikada nasıl çöküntü yaşadığını kaleme aldı. Yazısında Independent yazarı Ortadoğu Uzmanı Robert Fisk’in Suriye’deki izlenimlerine de yer veren Babahan’ın, çarpıcı iddialar içeren yazısı şöyle:

“Kendi şehirlerini kuşatıyor, bombalıyor, kendi halkının ölüm rakamlarını başarı olarak sunuyorsun. Komşu ülkenin rejimini yıkmak, orada yaşayan Kürtleri öldürtmek için silahlı savaşçıları dünyanın gözü önünde Suriye’ye sokuyorsun.

Independent’in Lazkiye’ye giden dünyaca ünlü yazarı Robert Fisk, Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşın nasıl bir parçası olduğunu, orada dökülen kanın sorumluluğunu nasıl taşıdığını anlatan bir yazı kaleme aldı.

Suriye askerlerinin Nusra’dan geri aldığı bölgeye giren ilk Batılı gazeteci olan Fisk’in yazısında çarpıcı bilgiler var. Bunlardan en çarpıcısı, Suriyeli komutanların Türkiye’den El Nusra ile toplantıya gelen bir Türk tümgeneral iddiası. Suriyeliler, Nusra ile toplantıya geldiğini iddia ettikleri bu generale Şahin Hasret adını vermiş. Toplantının yapıldığı evi top atışıyla vurduklarını ve Türk general dâhil herkesi öldürdüklerini ileri sürüyorlar.

SINIR DIŞINDA ÇÖKEN STRATEJİ

Fisk, Türkiye’nin Nusra militanlarının geçmesi için İsrail’in Lübnan’da yaptığına benzer iki küçük beton yol inşa ettiğini yazıyor makalesinde. 'Kendi gözlerimle bir Türk askeri kamyonetinin bu yoldan geçtiğine tanıklık ettim' diye ekliyor.

Tamamı Türkiye’nin Esad’a karşı savaşında Ankara’nın yanında yer almış Türkmen yerleşim merkezleri harabeye dönmüş. Türkmenler, ilerleyen Suriye Ordusu karşısında Lazkiye’ye ya da Türkiye’ye kaçmak zorunda kalmış. Yazının ana temalarından biri, Türkiye’nin tüm dünyanın terörist kabul ettiği El Nusra’ya desteği üzerine.

Siz, Türkiye televizyonlarından her gün yaptığınız konuşmalarda kamuoyuna istediğiniz mesajı veriyor, Türk’e Türk’ün propagandasını yapıyorsunuz. Medyanıza istediğinizi yazdırıyorsunuz. Yazmayanlara el koyuyor, susturuyorsunuz ama sınır dışına çıkınca stratejiniz çöküyor.

İnternet sitesini milyonların takip ettiği Independent gazetesinden okuyor dünya Suriye’deki marifetlerinizi. Burada ağıza alınmasının bile hapis cezası getirdiği telefon tapeleri İngilizce’ye çevrilerek yine burada yayınlanıyor.

ANKARA ZEMİN KAYBEDİYOR

IŞİD-Nusra vahşetine karşı kahramanca savaşan Kürtlere vuran, kendi içindeki Kürtlerin hak taleplerini bastıran, kendi şehirlerini bozduran, savaş hukukunu bile tanımayan, boğazına kadar yolsuzluğa batmış bir iktidar tablosu var karşımızda.

Bütün bu zaaflarının farkında olmayan Ankara, hâlâ dünyayla dalaşmaya devam ediyor. Her, 'Eyy Amerika' çıkışında biraz daha zemin kaybediyor. Kürtler, Davutoğlu’nun 'Derhal çekilecekler' dediği Azez kapısında… Petrol, doğalgaz ve IŞİD’in lojistiği açısından büyük önem taşıyan Şedadi’yi de dün IŞİD’den aldılar.

Kadını ve erkeğiyle omuz omuza savaşıp hem IŞİD, hem Nusra’ya ağır darbeler vurdukları için dünya yanlarında.

'Beraber ıslandık bu yağmurda' diye manşetlere çektiğiniz, partinizi kurarken hep beraber karşısında sıralandığınız Amerikan yönetimi, artık bıktıran çağrılarınıza kulak vermiyor.

Bir durup düşünme kabiliyetiniz bile yok, biz nerede yanlış yaptık, niye bütün dünya düşman bize diye. Saçma sapan bir ecdat söylemi tutturmuş gidiyorsunuz büyük bir felakete.”