BM 32. İnsan Hakları Oturumları’nın yapıldığı Cenevre’deki BM binasında, oturumlara paralel olarak yapılan konferanslarda Türkiye’deki insan haklarının durumu da ele alındı. İnternational Fellowship of Reconcilation (IFOR) tarafından organize edilen ‘Türkiye’de İnsan Hakları, PKK’ye karşı yürütülen savaşta nasıl acılar yaşandı’ konulu konferansa değişik sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı.
IFOR’un davetlisi olarak konferansta Türkiye İnsan Hakları Vakfı adına konuşma yapan TİHV İzmir Şubesi yöneticilerinden Coşkun Üsterci, İnsan Hakları Oturumları boyunca BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Ra’ad Al Hussein’in Türkiye’nin Güneydoğusunda yaşanan hak ihlallerine değindiğini ama buna karşı Türkiye delegasyonunun çok pembe bir tablo çizdiğini hatırlatarak, “Bununla da yetinmeyen Türkiye delegasyonu hak ihlalleri var diyenleri ise terörist olmakla suçladı. Türkiye ile aynı fikirde değilim ama farklı fikirlerimden dolayı da terörist uzantısı konumuna düşmek istemem. Onun için buradaki konuşmamı çok dikkatli yapmam gerekiyor. İnsan hakları savunucusu olarak yaptığım bu otosansürün doğru olmadığını biliyorum ama ülkeye geri döndüğümde de başımın derde girmesini de istemiyorum. Sadece bu durum bile sanıyorum ki Türkiye’deki insan haklarına saygının düzeyini açıkça göstermeye yeter” dedi.
Türkiye’de Mayıs ayında 1. Dünya Zirvesi’ne ev sahipliği yaptığını ama zirvenin sonuç bildirgesine imza atmadığına dikkat çeken Üsterci, söz konusu bildiride çatışmalarda zarar gören sivillerin uluslararası toplumun önceliği olması ve korunması gerektiği, insani yardım personelinin ihtiyaç sahiplerine engelsiz ulaştırılabilmesi ve yine siviller, hastaneler ile kültürel mekanlara yönelik saldırıların yasaklanmasını öngördüğünü ifade etti. Türkiye’nin sonuç bildirgesine suçüstü yakalanmamak için imza atmadığını kaydeden Üsterci, Türkiye’nin Temmuz 2015’ten beri PKK ile girdiği savaşta sonuç bildirgesinde ifade edilen tüm maddeleri ihlal ettiğini söyledi.
Kürdistan’da uygulanan sokağa çıkma yasaklarının Türkiye’nin kendi Anayasası ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunun altını çizen Üsterci, konuyla ilgili İşkenceye Karşı Komite’nin (UNCAT) sorumluların yargılanması konusundaki tasfiyesini hatırlattı. Türkiye’nin Kürdistan’da yaşanan hak ihlalleri iddialarına açıklık getirmesi gerektiğini ifade eden Üsterci, BM İnsan Hakları Konseyi, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nun bölgede yapmak istediği incelemelere Türkiye’nin derhal izin vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nden avukat Gamze Yalçın ise başta Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin ve Hakkari olmak üzere Türkiye’nin doğusundaki bir ok kentte ağır insan hakları ihlallerinin devam ettiğine dikkat çekerek bireysel hak ve özgürlükler bakımından ihlallerinin tavan yaptığını söyledi.
Yaşanan tutuklama ve ölümlere ilişkin İHD’nin hazırlamış olduğu rapordaki verilere dikkat çeken Yalçın, halen ailesine teslim edilmeyen cenazelerin olduğunu belirtti. Sokağa çıkma yasakları boyunca askerler tarafından duvarlara ‘ırkçı yazılamaların’ yapıldığını ifade eden Yalçın, “Diyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağının devam ettiğini dönemde çekilen ırkçı klipler, operasyonlar sırasında öldürülen kadın militanların cenazelerinin çıplak vaziyette teşhir edilmesi ve fotoğraflarının sosyal medyada paylaşılması uluslararası hukukun ve insancıl hukukun temel ilke ve değerlerinin ayaklar altına alındığının göstergesidir” dedi. Kürdistan’da yaşanan tutuklama ve gözaltılara da dikkat çeken Yalçın, Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi ve müzakere için çatışmasızlığa geri dönmesi gerektiğini söyledi.