Türkiye Erdoğan sorunuyla karşı karşıya… - Erdal Er
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi sınırları içerisinde yaşayan insanların artık nur topu gibi bir sorunu daha var: Recep Tayyip Erdoğan sorunu!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi sınırları içerisinde yaşayan insanların artık nur topu gibi bir sorunu daha var: Recep Tayyip Erdoğan sorunu!
Elbette bu öncelikle Türkiye’de yaşayan insanların sorunu olsa da aynı zamanda Ortadoğu ve dünyanın da sorunudur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluşundan bugüne kadar Kürtlerin, Alevilerin, Romanların, Lazların, Ermenilerin varlığını sorun haline getirdi. Bu politikalarla uygulanan programlar sonucu yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan yerinden yurdundan edildi.
Türk-İslam Sentezi üzerine kurulan sistem kendisi dışında kalanları ‘yok edilmesi gereken düşman’ olarak gördü ve hala da bundan vazgeçmiş değil.
Ne diyordu tek parti döneminin adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt: “Türk, bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!"
Şimdi de devletin başındaki Recep Tayyip Erdoğan çıkmış, ‘kafamı bozmayın’ edasıyla hiddetlenip, Kürt toplumunu aşağılayarak ‘neyiniz bizden eksik?’ diye çıkışıyor.
Mahmut Esat Bozkurt ruhu şahlanan Erdoğan, 15 Mart 2015 tarihinde Balıkesir'de yaptığı konuşmada, ülkede Kürt sorununun olmadığını söylemesi bir dil sürçmesi olmadığına göre bir planın parçasıdır.
Seçim anketleri, HDP’nin yükselişi, Kürt Özgürlük Hareketi’nin dünyada yükselen trendi ve Ortadoğu’da oyun kurucu aktör olması Erdoğan’ın asabını fazlasıyla bozmuş olmalı ki şunları söyledi: “Şimdi varsa yoksa bakıyorsun Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya! Neyin eksik senin? Ne istiyorsun daha ne istiyorsun? Allah aşkına bizden farklı neyiniz var? Her şeye sahipsiniz. Neyin eksik senin? Başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı çıkardın. TSK’da var mısın var, ne istiyorsun daha ne istiyorsun? Allah aşkına bizden farklı neyiniz var? Her şeye sahipsiniz. …Biz ret politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Biz asimilasyon politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Çünkü biz şunu söyledik, yaratılanı yaratandan ötürü sevdik, seviyoruz, seveceğiz.’’
Konuşmanın özeti böyle...
Erdoğan, daha öncede ‘Kürt sorunu yok derseniz yoktur’ demişti.
Güler misin, ağlar mısın?
Bunları herhangi biri söylemiyor ülkenin Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan biri söylüyor.
Söylediği her söz, aldığı her karar, attığı her adım toplumun geleceğini olumlu ve olumsuz ilgilendiriyor.
Hele Newroz öncesi Sayın Öcalan’ın yapacağı açıklamadan hemen önce bu konuşmanın yapılması ayrıca manidardır.
Toplumsal barış, demokrasi, adalet ve özgürlük gibi temel değerlerle bu kadar oynanmaz. Böyle devam ederse sonu felaket olur. Bir bakıma Erdoğan’ın başta kendisi ve herkesin felaketi olur.
Toplum, devlet ve hükümetten Kürt sorununun çözümü için müzakerelerin başlamasını, yasal ve anayasal adımların atılmasını beklerken Erdoğan’ın bu sözleri söylemesi tamamıyla seçim öncesi süreci bitirmeye ve savaşı yeniden başlatmaya yönelik bir hamledir.
Erdoğan, 2011 genel seçimleri öncesi de aşağı yukarı bugün ki gibi konuşmuş ve seçimlere yakın giderek sertleşmişti. Seçim sonrası ise ‘Entegre Strateji’ ve ‘Sri Lanka Modeli’ adıyla Kürtlere karşı savaş ilan etmişti.
Balıkesir konuşmasının okuması budur. Erdoğan Kürt sorununu çözmek istemiyor, milliyetçi oyları almak için yeniden Kürtlere karşı savaş ilan ediyor.
Elbette bu tek başına milliyetçilerin oyunu almaya dönük bir hamle değil, Erdoğan gerçekte de böyle düşünüyor.
Bu da gösteriyor ki, bir Erdoğan sorunu ile karşı karşıyayız.
Kendisinin, ailesinin ve çevresinin menfaatlerini toplumun, barışın üstünde tutan Erdoğan, bugünü ve geleceği ipotek altına almak istiyor.
Korkularından dolayı gözü kararan bir insanın yapamayacağı çılgınlık yoktur. Tek öncelikli hedefi seçimleri kazanıp kendi deyimiyle 400 milletvekilini alıp ‘Türk tipi başkan’ olmak istiyor. Bu hedef için de bütün yolları mubah görüyor.
Gelelim konuşmanın içeriğine.
Erdoğan diyor ki ‘neyiniz eksik bizden?’
Bir Cumhurbaşkanı böyle konuşursa Kürtler de sorarlar; peki neyimiz eksik değil sizden?
Madem Erdoğan, Türklerle Kürtler arasındaki farkı idrak edemiyor, ya da kötü niyetli değil yeniden birkaç soru ile durumu özetleyelim:
Türkiye'de yaşayan 20 milyon Kürt temel hak ve özgürlüklere sahip mi?
Hayır!
2015 yılında ulusal kimlikleri ve kültürleri anayasal güvence altında mı?
Hayır!
Yaşadıkları topraklarda kendilerini yönetme hakları var mı?
Hayır!
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da milyonlarca Kürt çocukları anadilinde eğitim ve öğrenim görüyor mu?
Hayır!
Ülkenin en büyük ikinci grubu olduğuna göre Kürt dili ikinci resmi dil olarak kabul ediliyor mu?
Hayır!
On binlerce Kürt siyasi tutsak Kürtlerin haklarını savunduğu için hapiste mi?
Evet!
Kürt dili, kültürü üzerinde kültürel soykırım devam ediyor mu?
Evet!
Kürdistan'da 400 bin askeri güç bulunuyor mu?
Evet!
AKP hükümeti döneminde yüzlerce kalekol yapıldı mı?
Evet!
13 yıllık AKP iktidarı döneminde en az 10 bin insan hayatını kaybetti mi?
Evet!
Kürdistan’ı insansızlaştırmak için güvenlik amaçlı barajlar yapılıyor mu?
Evet!
Ekonomide, sağlıkta, ulaşımda bölgeler arası fırsat eşitliğinde Kürdistan açık ara geride mi?
Evet!
Kürtler hayatın her alanında ayrımcılığa maruz kalıyor mu?
Evet!
Anadili Türkçe olanlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğimize göre nasıl olurda herkes eşit oluyor?
Erdoğan’ın konuşmasında eğer bir art niyet yok ise o zaman bir ‘üçüncü George’ vakasıyla karşıa karşıyayız ki bu daha da vahim.