Türkali: Vicdanım yok mu diyeceksiniz Başbakan?

Türkali: Vicdanım yok mu diyeceksiniz Başbakan?

Bir bildiriyle Başbakan Erdoðan'a seslenen Vedat Türkali, Başbakan'a bir insan olarak vicdanı olması gerektiðini hatırlattı, "Baðışlayın, sonunda sormak zorunda kalırsak, vicdanım da yok mu diyeceksiniz Sayın Başbakan" dedi.

Yazar Vedat Türkali’nin çaðrısıyla bir araya gelen sanatçı, şair ve yazarlar Ýstanbul Taksim Meydanı’nda oturma eylemi yaptı.

Eyleme saðlık sorunları nedeniyle katılamayan Türkali'nin açıklamasının yer aldıðı ses kaydı metni dinletildi.

Bildiriye, Murathan Mungan, Orhan Alkaya, Nur Sürer, Redd, BGST Kardeş Türküler, Aytaç Arman, Altan Erkekli, Kazım Öz, Hüseyin Karabey, Ayfer Düzdaş, Ferhat Tunç, Yusuf Çetin, Füsun Demirel, Semir Aslanyürek, Kenan Bal, Funda Şirinkal, Şebnem Sönmez, Erdal Ceviz, Senar Turgut, Erkan Can, Menderes Samancılar, Serdal Genç imza attı.

Vedat Türkali'nin kendi sesinden alanda okunan bildiri şöyle:

"Ýnsanı canından bezdirici baskılar sonucu 51 gündür açlık grevine yatan Kürt yurttaşlarımızın sayısı altı yüz sensen beş kişi oldu. Altmışı aşkın kişi için ölüm günleri başlıyor. Siyasal egemenliði tekelinde tutan iktidarı, muhalefeti ile Türkiye "devlet partileri", her tarihsel önemdeki olay gibi bugün de çözümsüzlük tutumunda yarışıyorlar. Ýnatla savundukları bu çözümsüzlük yolu akıllarınca korudukları devletin de kanlar içinde kalmasına neden oluyor. Tüm insanlarımıza acılar yaşatmaktan başka bir şey kazandırmıyor. Ýktidarı tekeline almış örgütlü karanlık gücün iktidarın, son yalanı bu açlık grevleriyle bir kez daha ortaya çıktı.

Kürtler silahı bırakıp demokratik yöntemi benimserlerse Kürt sorununu çözerlermiş.

1. Yüzde on barajlı en antidemokratik seçim yasasını halklarının desteðiyle aşarak Meclise kırka yakın milletvekili ile girmiş BDP'yi sudan bahanelerle yok sayan bir iktidar bu yalanına kimi inanabilecektir?

2. Kürt halkının anadilini öðrenmesini haftada iki saatle sınırlayan, yargıda kendini ana diliyle savunma temel insanlık hakkını yasaklayan bir iktidarın demokrasi konusunda söyleyeceði inanılır ne sözü olabilir?

3. Yıllardır bastırarak söylediðimiz, Kandil'deki silahlı eylemi durdurmada, bugün tek etkili yol, 1,5 yıla yakın zamandır tecrit edilen Sayın Öcalan’a özgürlük tanımaktır. Onun siyasal çizgisine karşı olanlar da bu gücünü yadsıyamıyorlar. Unutulmasın ki, yıllar önce durdurmasaydı daha nice Kürt gençleri kendilerini onun için yakmayı sürdüreceklerdi. Bugün bir yılı aşkın bir süreden beri deðil yalnız avukatları en yakın akrabalarıyla bile götürülmemektedir. MHP çizgisi dışına bile çıkamayan bir iktidarın demokrasi sözüne kim güvenebilir?

4. Bugün Kürt siyasal kavgasını yürütenler ülkedeki tüm halkların, dillerini, dinlerini, mezheplerini, tüm insanca haklarını savunuyorlar. Tekeli ellerinde tutan devlet partilerinin ülkemizi düşürdükleri aðır ortamdan kurtarılması için zorunlu olan anayasa yapımını bile beceremedikleri bir dönemde bu topraklarda yaşayan tüm halklar için en doðru olanı, ülkemizin kurtuluşa giden yolunu halkların kardeşliði çizgisindeki etkinliði ile Kürt halkı gösteriyor bugün. Deðeri bilinmeyen bu olgu barışı gerçekten isteyen bir devlet için tarihsel sunudur.

Malta Bildirgesi gereði, açlık grevine yatmış kişileri doktorların beslemeye zorlamaları yasaktır. Kafaları karıştırarak, zihinleri bulandırmak için profaşist örgütlerin medyada yaymaya çalıştıðı "açlık grevi" ile "ötenazi" olgusunu bir tutarak devlet güçlerini, özellikle doktorları açlık grevlerine saldırıya kışkırtan yaklaşımları yalanlar, yanlışlarla doludur.

Faşist Almanyası'nda suçsuz kişilere en aðır işkenceleri uygulayan doktorlar, umutsuzluk içinde ölüme yazgıladıkları kişileri "ötenazi istediler" rezil yalanıyla tanıtma yolunu tutmuşlardır. Çeşitli nedenleri olsa da sonunda bir umutsuzluða yenilgidir ötenazi. Bugünkü açlık grevi umutlar içindeki bir halkın yasadışı baskılara yasal direnişi, zorunlu bir insanlık çaðrısı, yerinde bir uyarıdır. Bu temel noktayı göz ardı ederek, toplumsal bir acı gerçeði tüm insanlara duyurmak umuduyla açlık grevine yatmış kişileri yasadışı baskılarıyla ölüme zorlayan kişiler, sözgelimi bir doktor umutlarla dolu bir insana keyfi davranışıyla yalnız yasadışı deðil, insanlık dışı edimleri, eylemleriyle umutsuzluða itmeyecek midir:

Mamak'ta, Diyarbakır Cezaevi'nde bu tür yöneticiler, doktorlar kaç kişiyi intihara zorlamıştır. Bu yolla bu yöntemle kendini "ötenazi"yi uygulamış duruma düşüren doktor suçludur. Bu eylem de (5237) Sayılı Türk Ceza Yasası'na göre tasarlayarak adam öldürme suçu sayılır. O doktor adam öldürme maddesine göre yargılanır, cezası "aðırlaştırılmış müebbet", ömür boyu hapistir.

Bu açlık grevleri sizden acımanızı, gözyaşı dökmenizi deðil, en yasal, en doðal haklarını engelsiz duyurmak için destek vermenizi bekliyor.

Böyle bir yasal girişimdeki insana destek vermeniz için düşüncesini deðil insanlıðıyla ortak yanınızı anımsamanız yeter. Bir yaratıcı kişi, bir sanatçı olabilirsiniz. Sıradan biri, işçi, memur, iş insanı, ev kadını, öðretmen, bir eðitim aşamasında öðrenci olabilirsiniz. Dindar olabilirsiniz. Ya da herhangi bir dinsel inanca baðlı olmayabilirsiniz. Hangi türden olursanız olun, sonunda insansınızdır. Şu ya da bu biçimde vicdan sahibisinizdir.

"Devlet pazarlık etmez" diyor Sayın Başbakan. Devlet vatandaşına zulüm de etmez Sayın Başbakan. Olayı lütfen tersine yansıtmayın. Kimsenin sizden pazarlık beklediði yok. Ýnsanların kafatasları içinde beyinleri vardır. O beyinlerinin yerine, kullanım süresi çoktan çað aşımına uðramış teneke konserve kutuların içindekilerle beslenen kişilerle aklı başında kimse pazarlıða kalkışmaz Sayın Başbakan. Kafanızla işimiz yok bizim. Ama insan olarak herhalde bir kalp taşıyorsunuzdur. Vicdanınız olması gerekir. Temel insanlık hakları için ölüme yatmış bu kişiler sizin kafanıza deðil bu olması gereken vicdanınıza sesleniyor Sayın Başbakan. Şu anda bu koca alanı dolduran her dilde, her dinde, her inançta, her yaşta, her işteki on binlerce tüm ülkemizdeki milyonlarca insanımız gibi Sayın Başbakan, vicdanın sesini bekliyor sizden. Evet, çözüm yolunu açmanızı, kanı durdurmanızı, ölümlere son vermenizi bekliyor. Koca bir ülkenin sorumlu yöneticisi olarak temel görevinizdir bu. Baðışlayın, sonunda sormak zorunda kalırsak, vicdanım da yok mu diyeceksiniz Sayın Başbakan."