Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak'ın Malatya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 4'üncü duruşması görüldü.

Duruşmaya Tuncel ve Kışanak SEGBİS ile bağlanmayı reddederken, avukatları hazır bulundu. HDP Amed Milletvekili Feleknas Uca, DBP Eş Genel Başkan yardımcısı Berat Birtek, DBP Amed il yönetimi, Malatya DBP ve HDP il yöneticileri ve ailelerin yanı sıra çok sayıda kişi duruşmayı takip ederken, duruşmada mahkeme heyetinin yine değiştiği görüldü.

Duruşma, iddia makamının katalog suçları gerekçe göstererek Kışanak ile Tuncel’in tutukluluk halinin devamını talep etmesi ile başladı.

Daha sonra avukatların savunmalarına geçilen duruşmada söz alan Kışanak’ın avukatı Cihan Aydın, mahkeme heyetinin değişmesine dikkat çekerek her seferinde aynı şeyleri söylemek zorunda kaldıklarını ifade etti. 1 yılı aşkındır yapılan yargılamada 4 mahkeme heyetinin ve 12 yargıcın değiştiğini ifade eden Aydın, dosyada bulunan söz konusu iddiaların kanıtlanmaktan yoksun iddialar olduğunu ve bunları her seferinde uzun uzun anlattıklarını söyledi. Söz konusu iddiaların tamamına yakınının polis kameraları ve ortam dinlemeleri olduğunun altını çizen Aydın, “Anayasada 83’e göre eğer bir milletvekili hakkında bir iddia varsa, yetkili mevki durumu TBMM’ye bildirmek zorundadır” diye konuştu. Kışanak ve Tuncel’in siyasi kimlikleri olan kadınlar olduğunu belirten Aydın, “Mahkemenizden ricam mahkemenin ciddiye alınması ve bu samimiyetsiz yargılanmaya bir an önce son verilmesidir” dedi.

Aydın’dan sonra savunma yapan Tuncel’in avukatı Cemile Turhallı ise, yargılamanın geldiği noktaya dikkat çekerek, şunları belirtti: “Dosya Diyarbakır 8. Ağır Ceza’dan Malatya 1. Ağır Ceza’ya taşındı. Bir yıldan fazladır yargılama devam ediyor. Her mahkeme sürecinde heyet değişiyor. Gülten Kışanak ve Sebahat Tuncel siyasi kimlik taşıyan kişilerdir.

Siyasileri tutuklamak hukukun geldiği son noktayı bize göstermektedir. Heyetin sürekli değişmesi bizlerde bu mahkemeden olumlu bir sonuç çıkmayacak ve hukuk samimiyetini kaybetmiştir emaresini hissettiriyor. Düşünce özgürlüğü İnsan hakları evrensel bildirgesinde güvence altına alınmış ve yine aynı şekilde Türkiye’de kendi Anayasa’sında bunu güvence altına almıştır. Ancak siyasi kimlikleri olan müvekkillerimizin düşüncelerinden kaynaklı yargılandığını görmekteyiz.”

Avukatların savunmasından sonra duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme, yüklenen suçun niteliği, mevcut delil durumu ve istenen cezanın miktarını göz önünde bulundurarak tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 2 Mart’a erteledi.