Tunç: Erdoðan ülkeyi yeni bir çatışmanın eşiðine getiriyor

Tunç: Erdoðan ülkeyi yeni bir çatışmanın eşiðine getiriyor

Ýsveç Sol Parti’nin Ýsveç Parlamentosunda düzenlediði bir konferansta konuşan Halkların Demokratik Partisi Kurucular Kurlulu Üyesi ve Sanatçı Ferhat Tunç , Türkiye Başbakan Erdoðan’ın açlık grevindeki tutsakların haklı taleplerini reddederek ülkeyi yeni bir çatışmanın eşiðine getirdiðini söyledi.

Ýsveç Sol Parti, Ýsveç Parlamentosu’nda açlık grevleri ve Dersim Katliamını konu alan bir konferans düzenledi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Dış Politika Sözcüsü Hans Linde, Ýsveç Sol Parti ile Kürtler arasındaki ilişkilerin çok eskilere dayandıðını, partilerinin Kürt halkının özgürlüðüne kavuşmak için verdikleri mücadeleleri desteklediðini ve desteklemeye devam edeceklerini vurguladı.

Sol Parti’nin Uppsala Dış Politika Komisyonu Üyesi Yekbun Alp, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Mikael Gustafsson ile birlikte 14 Temmuz’da Diyarbakır’da BDP Mitingine yapılan saldırı sırasında yaşadıklarını ve izlenimlerini anlatmak için konferansı düzenlediklerini, ancak Türkiye cezaevlerinde süren açlık grevleri nedeniyle 14 Temmuz saldırısı yerine cezaevlerinde süren direnişi konu edineceklerini söyledi.

GUSTAFSSON ÝZLENÝMLERÝNÝ ANLATTI

14 Temmuz BDP mitingi saldırısı sırasında çekilen görüntülerden oluşan sinevizyon gösterimi ardından söz alan Avrupa Parlamentosu Milletvekili Mikael Gustafsson, ilk kez barışçıl bir gösteriye polisin gaz bombaları, biber gazları ve tayzikli su ile vahşice saldırdıðına tanıklık ettiðini söyledi. Valiliðin BDP’nin neredeyse tüm gösteri yapma başvurularına olumsuz yanıt verdiðini, bunun pratikte gösteri ve ifade özgürlüðünün yasaklanması anlamına geldiðini ifade etti.

Konferansa 8 Kasım’dan bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde bulunan BDP Milletvekili Özdal Üçer de görüntü olarak katıldı. Üçer, BDP’nin bugüne dek parlamentoya sunduðu her türlü önerinin AKP tarafından reddedildiðini ifade etti. Aralarında insan hakları savunucuları, avukatlar ve gazetecilerin de bulunduðu 8 bin kişinin tutuklandıðını, tutuklananların çoðunluðunun neden tutuklu olduklarını dahi bilmediklerini ve tutuklananların ana dillerinde savunma haklarının engellendiðini dile getirdi.

Kürt sorununu defalarca parlamentonun gündemine getirmelerine karşın olumlu yanıt alamadıklarını söyleyen Üçer, medyanın gerçekleri halka duyurmak yerine AKP Ýktidarının megafonu olarak görev yaptıðına dikkat çekti.

Üçer son olarak askeri ve ırkçı bir politika yürüten AKP Hükümeti ve Türkiye Başbakanı Erdoðan’ın açlık grevindeki tutsakların taleplerine kulaklarını tıkadıðını ifade etti.

Konferansa katılan sanatçı ve Halkların Demokratik Partisi Kurucu Kurul Üyelerinden Ferhat Tunç katılımcıları Zazaca selamladıktan sonra, anadil üzerindeki baskıları kendisinin nasıl yaşadıðını anlattı.

76 yıl önce Dersim’de 70 bin kişinin öldürüldüðü büyük bir soykırım yaşandıðını ve 17 Kasım’da Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edildikleri, Başbakan Erdoðan’ın bundan bir yıl önce yarım aðızla Dersimlilerden özür dilediðini hatırlattıktan sonra şunları söyledi:

“Biz bu özürün ardından olumlu şeyler olacaðını düşünüyorduk ama geldiðimiz nokta durumun hiç de öyle olmadıðını gösteriyor. Türkiye’de yaşayan tüm halklar ve inançlar için çok daha zorlu sürece girdiðimize tanık oluyoruz. Türkiye bugün temel sorunları olan Kürt, Alevi sorunu çözme ve basın ve ifade özgürlüðünü geliştirme yerine giderek daha faşizan ve diktatöryal bir zemine doðru gitmektedir. Bu, Türkiye’de barışı arzulayan tüm kesimleri endişelendiren bir süreçtir.”

FARKLI DÜŞÜNEN HERKES AKP’NÝN HEDEFÝ

Tunç, AKP’nin kendi iktidarı önünde engel gördüðü tüm kesimleri etkisizleştirmeye çalıştıðını, kendisinden farklı düşünen herkesin AKP’nin hedefi haline geldiðini, insanların gözaltına alınma ve tutuklanmalarının olaðan hale geldiðini ifade etti. Aydınların, sanatçıların ve bilim insanlarının kendi düşüncelerini ifade etmekte zorlandıðı bir sürecin yaşandıðına dikkat çeken Tunç, kendisi hakkında yaptıðı konuşmalardan dolayı pek çok dava açıldıðını ve 2 yıl hapis cezasına çaptırıldıðını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Son iki yıldır Türkiye vahşet ve katliamların yaşandıðı bir ülke haline getirildi. Roboski’de uçaklardan atılan bombalarla çocukların param parça edilerek katledilmeleri eşi ve benzeri olmayan bir durumdu. Ama ne yazık ki devletin işlediði bu katliamdan sonra Başbakan çocuklarını kaybeden ailelerden özür dileme yerine bu katliamı gerçekleştiren orduya teşekkür ederek ne kadar yüzsüz ve acımasız olduðunu tüm dünyaya gösterdi. “

TUTSAKLARIN HAKLI VE MEŞRU TALEPLERÝNÝ DESTEKLÝYORUZ

Tunç, 65. Gününe giren açlık grevlerine de dikkat çekerek, 10 bin tutsaðın katılımıyla devam eden açlık grevlerinin Türkiye ve Kürdistan’da yaşayanları kaygılandırdıðını, tutsakların taleplerinin karşılanmaması ve yaşamını yitirenler olması durumunda yeni çatışmalı bir sürecin herkesi ürküttüðünü dile getirdi. Tutsakların, Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesini istedikleri için cezaevlerinde tutulduklarına belirten Tunç tutsaklar arasında milletvekilleri, belediye başkanları avukatlar ve gazetecilerin de bulunduðuna dikkat çekti. Yılllardır ana dillerinde savunma yapma talepleri reddedilen tutsakların başka bir yol olmadıðı için açlık grevlerine başvurmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Tutsakların ana dilde savunma ve eðitim ile, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüðü şeklindeki taleplerini son derece halkı ve meşru bulduklarını ve desteklediklerini belirten Tunç, Türkiye Başbakanı Erdoðan’ın bu talepleri kabul etme yerine eline idam ipini alıp dolaşmaya başladıðını ve verdiði mesajlarla Türkiye’yi yeni bir çatışmanın eşiðine getirdiðini ifade etti.

Tunç, Avrupa Birliði ve Ýsveç Hükümetinin olanlara ilgisiz kalmaması ve sorunların çözümüne katkıda bulunmaları için devreye girmelerini istedi. Sanatçı Tunç, konuşması ardından Dersim katliamının 76. yıldönümü nedeniyle bir Dersim aðıtını seslendirdi.