Temizkan: Kürtler söz konusu olunca düşman hukuku işletiliyor

İmralı tecridinin kırılması talebiyle açlık grevinde olan Leyla Güven’in kızı Sabiha Temizkan, anneannesinin taziyesine katılmak isteyen annesine yapılan ring aracı dayatmasının vicdansızlık olduğunun altını çizdi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik ağır tecridin kaldırılması talebiyle 60 gündür açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven’in kızı Sabiha Temizkan, ANF’nin sorularını yanıtladı. Hayata gözlerini yuman anneannesinin taziyesine katılmak isteyen annesine yapılan ring aracı dayatmasının vicdansızlık olduğunu vurgulayan Temizkan, annesinin milletvekili seçilmesine rağmen rehin tutulmasının Kürtler söz konusu olunca düşman hukukunun nasıl işletildiğinin kanıtı olduğunu kaydetti.

Annesinin uyku bozukluğu, mide bulantısı çektiğini, halsizlik nedeniyle yürümekte zorlandığını aktaran Temizkan, "Annemi görmeye her gittiğimde korkuyorum onu daha kötü göreceğim diye, ama o eriyen bedeniyle karşıma her çıktığında içime su serpmeyi başarıyor” dedi. Kürtlerin bir kez daha tüm Türkiye halklarının barış içinde yaşaması için direndiğini belirten Temizkan, yeniden barış ve kardeşlik dilini yerleştirmek üzere herkesin mücadele etmesi ve açlık grevlerine ses vermesi gerektiğinin altını çizdi.

Anneniz Leyla Güven 60 gündür açlık grevinde sağlığı ve morali ne durumda?

Sağlığı açlık grevlerinde kritik eşik kabul edilen aşamayı geçti. Tansiyon düşmesi, baş ağrıları, baş dönmesi, ışığa, kokuya ve sese karşı hassasiyet, uyku bozukluğu ve mide rahatsızlıkları yaşıyor. Halsizlik ve tansiyon düşmesi nedeniyle zaman zaman yürümekte güçlük çekiyor. Morali ilk günden beri çok yüksek. Toplumsal barışın sağlanması için yaptığı bu eylemin kendisine manevi bir huzur verdiğini ve uzun zamandan beri ilk defa kendisini bu kadar mutlu ve güçlü hissettiğini söylüyor.

Başınız sağ olsun. Anneanneniz vefat etti. Leyla Güven 92 yaşındaki annesini son bir kez göremedi. Bu konuda söylemek istediğin bir şey var mı?

Teşekkürler. Anneannem çok güçlü bir kadındı, tıpkı annem gibi. Dayım devrimci hareketlerde yer almış ve üniversite yıllarında tutuklanmıştı. Oğlunun idamla yargılanışına tanıklık etti, yılları cezaevi kapılarında geçti. Annem KCK operasyonları kapsamında tutuklanıp 5 yıla yakın hapis yattığında artık sağlığı onu ziyaret etmeye elvermiyordu. Dedemi yani annemin babasını da o süreçte kaybettik.

Annem babasının cenazesine katılamadı çünkü sonradan Haberal Yasası diye anılacak yasa henüz çıkmamıştı. Şimdi de annesi... Annem ikinci kez bu acıyı yaşıyor. Yani aslında en sevdikleriyle bu ilk vedalaşamaması değil. Bir kez daha acısını bağrına bastı annem. Annesinin taziyesine katılmak isteyen bir insana açlık grevinin 60. gününde ring aracının dayatılması insanlık değil vicdansızlıktır.

Annenizin milletvekili seçilmesine rağmen hala rehin tutulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet bu bir rehinlik. Kürde uygulanan farklı bir hukuk, düşman hukuku. Enis Berberoğlu neden tahliye edildi demeyeceğim elbette ama annem ondan daha avantajlı bu konuda çünkü henüz kesinleşmiş bir cezası bile yok. Yani annem hakkındaki her şey şu anda bir iddiadan ibaret. Annemin şu anda Meclis’teki diğer milletvekillerinden hiçbir farkı yok, aynı haklara sahip. Ama buna rağmen tahliye edilmemesi annemin rehine olduğunun ve Kürtler söz konusu olduğunda hukukun farklı işlediğinin kanıtı.

Açlık grevi kritik aşamaya gelmesine rağmen ne üyesi olduğu parlamentodan, ne iktidardan, ne ana muhalefetten, ne de medyadan ses çıkıyor. Bu suskunluğa ilişkin düşüncelerin nedir?

Şu anda bir parlamentodan söz etmek çok zor. Meclis başkanı aynı zamanda AKP-MHP ittifakının belediye başkan adayı, ana muhalefet partisi Kürtler söz konusu olduğunda tıpkı dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinde olduğu gibi iktidarın yanında yer alıyor. Ana akım medya zaten iktidarın “özel kalemi” gibi çalışıyor.

Bu sessizliğe şaşırdığımı söyleyemem. Zaten Kürtler hep kendi mücadeleleri ile var oldu. Annem şimdi talebinin karşılanması için açlık grevinde ve bu eylem tüm cezaevlerine yayılmış durumda. Kürtler bir kez daha tüm Türkiye halklarının barış içinde yaşaması için direniyor.

Bu genel sessizlik devam ettiği oranda direniş de giderek yayılıyor. Ülkenin dört bir yanında cezaevlerinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri devam ediyor. Tecridin kırılması talebine ses vermemek ne gibi sonuçlar doğurur?

Annem başta olmak üzere diğer cezaevlerinde açlık grevinde olan tutuklular talepleri karşılanmadan eylemlerine son vermemekte kararlı olduklarını belirtiyorlar. Amaçları daha geniş bir çerçeveden bakıldığında PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ile yeniden toplumsal barışın önünün açılması. Böyle bakıldığında bu talebin karşılanmamasının çok acı sonuçlara yol açmasından endişe duyuyorum.

Kimse bu süreçte kalıcı hasar görmeden taleplerinin karşılanmasını umuyorum. Uzun vadede ise bu talebin karşılanmaması barışa dair umutları baltalayacaktır. Şu anda çok tehlikeli bir kutuplaşma körükleniyor. Sakarya’da Kürtçe konuştukları için baba-oğula yapılan saldırı bunun çarpıcı ve acı bir örneği. Bu ırkçılığa karşı yeniden barış, kardeşlik dilini yerleştirmek için hepimizin mücadele etmesi gerekiyor.

Annenin açlık grevinde olması seni nasıl etkiliyor?

Annem ben kendimi bildim bileli bu mücadelenin içinde. Dilinden barışı hiç düşürmedi ve buna dair inancını hiç yitirmedi. Böyle bir annenin kızı olmak zor elbette ama size güçlü olmayı da öğretiyor. İçimde bir yangın var. Annemi görmeye her gittiğimde korkuyorum onu daha kötü göreceğim diye, ama o eriyen bedeniyle karşıma her çıktığında içime su serpmeyi başarıyor. Nasıl yaptığını bilmiyorum, bu da annelik sırrı galiba.