Tam 150 gün oldu

DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven, Kürt Halk Önderi Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle sürdürdüğü süresiz-dönüşmsüz açlık grevi, 150. gününde.

DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'in yanında kalanlardan TJA aktivisti Aliye Tok, "8 Kasım'da başlayan bu tarihi direnişin adını 'Leyla' koymak gerekir. O günü böyle tanımlamak lazım" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit devam ediyor. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in hapishanede başlattığı, tahliye olduktan sonra evinde devam ettiği süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 150. gününde. Türk devletinin Efrîn'e yönelik işgal saldırılarına karşı 20 Ocak 2018’de açıklamalar yapması nedeniyle rehin alınan Güven, Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davasının 7 Kasım’daki duruşmasına SEBGİS ile bağlanarak, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için açlık grevi eylemine başladığını duyurmuştu. Eyleminin 79. gününde tahliye edilen Güven, direnişine evinde devam etti.

Güven, bugün eyleminin 150. gününde ve sağlık durumu da gittikçe kötüleşiyor. Bir süredir ses ve kokuya duyarlılık, baş ağrıları ve mide krampları yaşayan Güven'in, ağzında yaralar çıkmaya başladı. Gündemdeki gelişmelerin hiçbir ayrıntısını kaçırmamaya özen gösteren Güven, bir yandan direnişine devam ederken diğer yandan da öznesi olduğu politik mücadele alanının tüm gelişmelerini yakından takip ediyor.

Kızı Sabiha Temizkan, DTK Amed Delegeler Eşsözcüsü ve aynı zamanda sağlıkçı olan Zelal Bilgin ve Tevgera Jinên Azad-Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Figen Ekti, tahliye olduğundan beri Güven'in yanındalar. Kısa bir süre önce Diyarbakır Hapishanesi'nden tahliye olan TJA aktivisti Aliye Tok da yaklaşık 20 gündür Güven'in yanında kalıyor, tarihi direnişine tanıklık ediyor. Tok, bu direnişin hem hapishanede hem de dışarıdaki boyutlarını ANF'ye anlattı.

HEMEN GÜVEN’İN EVİNE GELDİ

Tok, bu direnişe tanıklık etmek ve Güven'in yanında olmak için hapishaneden çıktığı gibi soluğu Güven'in evinde aldığını söylüyor. Hiçbir yere uğramadan direkt Güven'in evine geldiğini belirten Tok, bu tarihi direnişe tanıklık etmenin duygu ve düşüncelerinde yarattığı yenilikleri de paylaştı.

DİYARBAKIR ZİNDANI’NDAKİ DİRENİŞ TARİHİ

Leyla Güven'i daha önce de tanıdığını belirten Tok, Diyarbakır Zindanı'nda birlikte geçirdikleri zamandan dolayı tanışıklıklarının pekiştiğini kaydetti. Güven'in açlık grevi eylemine karar verirken hiç kimsenin bundan haberdar olmadığını vurgulayan Tok, şöyle devam etti: "Bu konuyla ne bir tartışma yürüttü ne de bizim kuşkulanacağımız bir emare sunmadı bize. Eylemine aylarca yoğunlaştığını sonradan öğrenmiş olduk. Burada Diyarbakır Zindanı'nın da tarihi önemini vurgulamak gerekir. Zindan, hem direnişiyle hem de orada yaşanan vahşetle tarihi özelliğini koruyor. Bu tarih, Heval Leyla'nın kararında etkili oldu diye düşünüyorum. Çünkü ona güç ve büyük bir inanç sağladı. Sakine Cansız, Hayri Durmuş ve Ali Çiçek gibi tarihi kişiliklerin Leyla Güven'in eyleminde çok ciddi rol oynadıklarını söyleyebiliriz."

TARİHSEL BİR MİRASI YÜKLENDİ

Diyarbakır Zindanı’nda 14 Temmuz 1982’de, ölüm orucuna başlayan ve 55. gününde şehadete ulaşan PKK'nin kurucu kadrolarından Mehmet Hayri Durmuş'un eylemine başlayacağını mahkeme salonunda duyurduğunu hatırlatan Tok, şunları söyledi: "Hayri Durmuş ölüm orucuna başlarken 'Mezar taşıma halkına borçludur' diye yazın demişti. Leyla Güven de eylem kararını mahkemede duyurdu. Aslında Hayriler’den bugüne tarihimiz canlı bir biçimde devam ediyor. Yine Sakine Cansız'ın Esat Oktay'ın yüzüne tükürerek 'Buradan ihanet eden tek bir kadın çıkmaz' demesi, Amed’deki zindanın tarihi misyonunu ortaya koyuyor. Sayın Leyla Güven, tüm bunları bir araya getirerek eylemine başladı. O, bu tarihin ardılıdır. Heval Leyla'nın mahkemede Sayın Öcalan'ın felsefe ve ideolojisiyle büyüdüğünü, kendini böyle anlamlandırdığını söylemesi, çok önemli bir yere işaret ediyordu. Biz tahliye olmasını beklerken, bu kararını duyurup koğuşa döndükten sonra bize durumu açıkladı.

HER ŞEYİ DÜŞÜNÜP PLANLAMIŞ

Aslında her şeyi önceden en ince ayrıntısına kadar düşünmüş ve planlamış. Mahkemeye kelepçeli katılmayacağını, o yüzden de SEGBİS ile katılmak için dilekçe vereceğini ve nihayetinde de eylem kararını SEGBİS üzerinden açıklayacağını planlamış. Tabi koğuşa döndükten sonra bize durumu açıklaması üzerine, o anda Mazlum Doğan'ı hatırladım. Yine Hayri Durmuş ve onların o zaman yaşadıkları vahşeti hatırladık. 8 Kasım'da başlayan bu direnişin adını 'Leyla' koymak gerekir. O günü böyle tanımlamak lazım.”

KENDİSİ İÇİN BİR ŞEY İSTEMİYOR

Leyla Güven'i tanıdığı, aynı zindanda kaldığı için kendisini çok şanlı hissettiğini söyleyen Tok, şunları ifade etti: “Eminim ki onunla aynı havayı soluyan herkes de aynı duyguları besliyordur. Zaten ben tutukluyken son duruşmama gitmeden önce, tahliye olmam durumunda soluğu Heval Leyla'nın yanında almak vardı. Tahliye olduktan hemen sonra direkt buraya geldim. Onun gücü, inancı ve eylemi beni kendisine doğru çekiyordu. Öyle ki Heval Leyla'yı kendime örnek aldım, çünkü bu eylemin kararını verirken kendisi için bir şey istememişti. Sonuçta HDP gibi siyasi bir partinin parlamenteridir ve kendisi için de bir şey talep edebilirdi. Bunu yapmadı. Tamamen Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için eyleme girişti. Bu benim üzerimde çok büyük bir etki yarattı. Bu durum, benim heyecan ve inancımı pekiştirdi. Onun kadına karşı yaklaşımı beni kendisine daha çok çekti. Sakineler’i nasıl ki kendimize örnek alıyorsak Leyla Güven'i de o düzeyde örnek alıyoruz. Öyle birkaç dakika ile anlatılmaz. Saatler ve günler isteyen bir enerji lazım anlatmak için."

SAĞLIK DURUMU KÖTÜ AMA KARARI NET

Tecridin kırılması noktasında çok büyük bir umut ve inanç aşıladığını söyleyen TJA aktivisti Aliye Tok, son olarak şunların altını çizdi: “Bir kadın olarak kararlılığını ve inancını ilk gündeki gibi koruyor. Zaten günlük yaşamda sağlık durumu hiç iyi değil. Düzensiz uykudan dolayı kaliteli bir uyku geçiremiyor. Tansiyon sorunu yaşıyor sürekli. Bizim yardımımız olmadan kalkamıyor. Günlük ihtiyaçlarını bizim desteğimizle gideriyor. Onun şahsında başlayan bu eylem, gittikçe gelişiyor ve ses getiriyor. Tecrit ve açlık grevi eylemleri başta olmak üzere Heval Leyla ile tartışmalarımız oluyor. Kendisi, kararlılığında nettir. Yani Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkmayana eylemini bitirmeyecektir. Aklı ve fikri hep zindanlardaki ve dışarıdaki açlık grevi eylemcilerinde fakat kendisi çok büyük bir kararlılık ve inanca sahip."