Syriza anti-kemer politikası AB'de etkisini gösterdi

Syriza anti-kemer politikası AB'de etkisini gösterdi

Yunanistan'da aylar önceden kazanması muhtemel gözüken radikal sol koalisyon partisi Syriza'nın 25 Ocak'taki zaferiyle birlikte Avrupa'daki dengeler sarsılmaya başladı.

Seçim kampanyası sırasında başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği hükümetlerinin uyguladığı baskılar, Syriza'nın iktidara gelmesi ardından da sürdü.

Syriza'nın önünde zorlu bir dönem bulunuyor. Gayrı safi milli hasılasının yüzde 175'ine denk gelen borcu, geleneksel hükümetlerin topluma dayattığı kemer sıkma politikaları, ağır işsizlik, yoksulluk ve özelleştirme gibi ağır sorunlar var. Syriza daha ilk icraatlarından itibaren Avrupa Birliği'nde zorlu bir sürecin kapısını açmış oldu.

Sol koalisyon partisi iktidara geldiği gibi kemer sıkma politikasına karşı çok sayıda tedbir açıkladı. İlk hedefler seçim programında olduğu gibi özelleştirmeler ve asgari ücret oldu. Pire ve Selanik limanlarının ile Yunan tren yolu şirketinin özelleştirilmesi projeleri durduruldu.

Asgari ücretin yüzde 10 oranında arttırılacağı açıklandı. Açıklanan tedbirlerden çoğu, Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve İMF'den oluşan Troyka'nın borç karşılığında dayattığı kemer sıkma politikasıyla ters düşüyor.

Bu zemin üzerinde Avrupa Birliği ile Yunanistan arasında görüşmelere de start verildi.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, yeni hükümetle görüşmeye giden ilk Avrupalı yetkili oldu. Schulz, Alexis Tsipras ile yaptığı görüşmenin cesaret verici olduğunu söyledi. Schulz, "Alexis Tsipras'ın kendi çizdiği yolda gideceği korkusu vardı ama bu gerçek değil. O tartışma yanlısı. Yunanistan Avrupalı ortaklarıyla birlikte ortak çözümler arıyor" dedi.

Yunanistan'ın borcu konusunda önümüzdeki günler sıkı tartışmalara konu olacak gibi görünüyor. Nitekim son günlerde Avrupalı birçok yetkili Yunanistan'ın yeni hükümetine birçok kez uyarılarda bulundu.

Fransız Le Figaro gazetesine mülakat veren Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Junker, "Yunanistan'da seçim sonuçlarına saygı duyuyoruz ama Yunanistan da diğerlerine, kamuoyuna ve Avrupa'nın geri kalan parlamenterlerine saygı göstermeli" dedi.

Junker, bir düzenleme mümkün olsa da Atina'nın borcunun silinmesinin söz konusu olmayacağını belirtti.

Fransa Maliye Bakanı Michel Sapin de borcun silinmesini reddederken, hafifletilmesi için tartışma olasılığını kabul etti.

2012 yılına kadar Yunan hükümetine borçlarını yeniden yapılandırması konusunda danışmanlık yapan Lazard bankası yöneticisi Matthieu Pigasse, Yunanistan'da kamu kurumlarının elindeki borcun yarı oranında düşürülmesini önerdi.

Pigasse, BFM Business radyosuna yaptığı açıklamada "Böyle bir yeniden yapılandırma kesinlikle gereklidir. Sadece gerekli değil, aynı zamanda mümkündür" dedi.

320 milyar dolarlık borcun yüzde 75'inin kamu kuruluşlarının elinde olduğunu belirten Pigasse, yeniden yapılandırmanın da bu kamu borcu üzerinde olmadı gerektiğini savundu.

Bu da 200 milyar euroluk bir borcu ifade ediyor.  Yarısı düşürüldüğünde 100 milyar euroluk bir bölümün iptal edilmesi öneriliyor.

AB'NİN DIŞ POLİTİKASINDA DA SYRİZA'NIN ETKİSİ HİSSEDİLDİ

Syriza hükümeti AB iç politikasında olduğu gibi dış politikasında da etkisini gösterdi. Ukrayna krizi nedeniyle 29 Ocak Perşembe günü toplanan Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, Rusya'ya yönelik Mart ayında son bulacak yaptırımların altı ay uzatılmasına karar verdi.

Ancak yeni ekonomik yaptırımlar konusunda bölünme yaşandı. Syriza hükümeti yeni ekonomik yaptırımlara açıkça karşı çıktı. Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya ekonomik yaptırımlar konusunda kuşkularını ifade etti.