Açlık grevcileri binleri bulunca, onlardan söz etmek, istemeden de olsa, artık sayılardan söz etmek oluyor.
Oysa açlık grevini insan yapıyor.
Üstelik bu açlık grevi, geçmişte yapılanlardan çok farklı. Tecrit edilmiş insan, çoðu durumda, tek başına ölüm yolunda yürüyor.
O zaman bir fırsatını bulup, açlık grevi yapan insan hakkında konuşmalıyız. Ben bu fırsatı, Ezgi Başaranın Nur Sürerle yaptıðı röportajı okuyunca buldum. O röportajdan öðrendim ki, Nur Sürer ömür boyu hapse mahkum Sarp Kurayın hayat arkadaşıdır ve Sarp Kurayın kızı Zeynep Kuray da şu anda KCK tutuklusu olarak açlık grevindedir.
Röportaj öðreticidir.
Herkes için öðreticidir. Örneðin, insan hayatı hakkında binbir laf edenler için. Onların bir kısmı belki samimi. Gerçekten de açlık grevlerine katılanların ölümünü durdurmak için, onların kabul edilmeyen taleplerini boş yere savunmak yerine, onların hayatlarını savunuyorlar. Bilmedikleri şu: Ýnsanın talepleri, amaçları, idealleri ile o insanın hayatı birbirinden ayrı deðil. Ýnsan idealleri için yaşıyor ve ölüyor. Öcalanın deyimiyle kapitalist modernite insan hayatından ideali çekip almış, geriye ruhsuz yaşayan ölüler toplumu kalmış. Bu toplumda, talepleriyle hayatlarını özdeşleştirenler gerçek insanı temsil ediyor.
Ondandır ki, biz, sabahtan akşama kadar, şunu haykırıyoruz: Ölüm yolundaki insanların hayatlarından söz etmek onların taleplerinden söz etmektir; onların taleplerinden söz etmek, açlık grevi yapanların hayatlarından söz etmektir.
Nur Sürer hayret edilecek ölçüde bu gerçeðin bilincinde bir sanatçı. Röportaj, bütün aydınlar için, bütün yazarlar için, bütün sanatçılar için okunması gereken bir röportaj. Nur Sürer şöyle diyor:
Zeynep çok hareketli, çok inatçı bir kızdır. Bir haber için aynı gün içerisinde dünyayı dolaşır. Dolaşırdı yani. Ben Zeynepin bu kararına şaşırmadım ama elimde deðil çok üzüldüm. Çünkü çok zayıf, küçük bir kızdır. 50 kilo var, yok. Ama ne diyebilirim ki, söz geçiremem. Zaten hakkım da yok. Sarp da bir şey diyemiyor. Biraz da ne dese kâr etmeyeceðinden belki de. O yüzden bir şey deme imkânım olsa, sanıyorum bunu durduracak gücü olanlara söz söylerim, Bu insanların isteklerini karşılamak zor deðil. Üstelik hepsi insan hakkıdır. Lütfen duyun. Her şeyi bir kenara bırakın ve bu kez duyun demek isterim.
Bu basit ve samimi ifade, her şeyi açıklıyor.
Nur Sürer PKK deðil. BDP deðil. Sanatçı. Hayat arkadaşının kızından söz ediyor. Onu tanıyor. Söz geçiremem diyor. Zaten hakkım da yok diye ekliyor. Sarp da bir şey diyemiyor; biraz da ne dese kar etmeyeceðinden belki de diye sürdürüyor. Ve sonunda açlık grevciyi direnişinden, ona saygısızca davranarak vazgeçirmek yerine, bunu durduracak olanlara söz söylerim diyor ve o da, Zeynep Kurayın hayatı ile ideali, o idealin ayrılmaz bir parçası olan talepleri arasındaki büyük insani baðı kavrıyor: Bu insanların isteklerini karşılamak zor deðil, hepsi insan hakları diye bitiriyor.
Ne kadar açık deðil mi?
Nur Sürer ve Sarp Kuray kızları Zeynep Kurayın direnişine nasıl bakıyorsa, PKK de, BDP de, DTK de, HDK de, ANF de, Özgür Gündem de, Özgür Politika da, Welat da, Nuçe TV de, Sterk TV de, yalnız onlar deðil, Evrensel de, Birgün de Büyük Zindan Direnişçilerine öyle bakıyor...
PKK ve BDP, direnişçilerin ölümünü umursamıyormuş! Alçaklar! Nur Sürer ve Sarp Kuray da mı Zeynep Kurayın ölümünü umursamıyor? Utanın!..
Uyanın artık. Hepiniz birer Nur Sürer olun. Zindandaki direnişçileri tek tek tanıyın. Farzedin ki, zindandaki direnişçi sizin çocuðunuzdur, kardeşinizdir, aðabeyiniz ya da ablanızdır... Belki de anneniz ya da babanızdır. Ýnsan çocuðunun, kardeşinin, aðabeyinin ve ablasının, anne ve babasının insani inadını tanımaz mı? Nur Sürer ve Sarp Kuray tanıyor. Zeynep Kurayların insani inadına saygı duyun, o elli kiloluk ince insan bedenindeki ruha dokunun ve ölümleri durdurmak için Zeynep Kurayın taleplerini savunarak, harekete geçin.
Öcalana özgürlük, halka anadilde eðitim...
Sizin hareketiniz, ölüm yolundaki insana süt, bal, şerbet olacak...
Zeynep Kuray ölmeyecek, yaşayacak...
Kaynak: Özgür Gündem